Ülkemizin zor zamanlardan geçtiği şu günlerde tartışılan tek konunun başkanlık sistemi olması ilgi çekici. Ülkenin gidişatına baktığımızda genel bir gerileme olduğu aşikardır.
Ekonomi vs girmeden önce ilk 7 Haziran genel seçimlerine yani AKP nin %40'lık oy alarak tek başına hükümet kuramadığı seçime. Bu seçimden sonra MHP genel başkanı Devlet Bahçeli AKP ile kesin bir dille koalisyon kurmayacağını açıklarken şimdi ne oldu da sarayın arka BAHÇELi'si konumuna geldi? Tabiki koltuk sevdası. Yıllarca 'Vatan Millet Sakarya' sloganı altında gerek Türkçü gençlerden gerek bir kısım islami kesimden oy potansiyeli sağlamaya çalışan Milliyetçi Hareket şimdi koltuk sevdasına düşmüş bir lider(!) tarafından kepaze edilmiştir. Olağanüstü kurultayda Cumhurbaşkanının desteğini arkasına alarak mahkeme kararlarını bozduran Devlet Bahçeli şimdide o kararların diyetini ödemektedir.

Ülke başkanlık sevdasında koşa dursun biz biraz eskilere yani 15 Temmuz'a sarkalım. Fetö grubunun başlattığı başarısız darbe girişiminden sonra bildiğiniz üzere ohal ilan edildi ve hala devam etmektedir. Hükümetin tamamen her şeyi kendi kontrolü altına almaya çalıştığı ohal döneminin sona ereceği gün başkanlık sisteminin kabul edileceği gündür. Diğer yönleriyle baktığımızda Rusya ile bozulan ilişkiler fetöye, ülkede ki ekonomik kriz fetöye bağlanmıştır. Peki fetö bunları yapacak kadar devlete sızmayı nasıl başardı? 'Ne istediniz de vermedik' diyen güruh tarafından olması muhtemel. Tekrar günümüze geldiğimizde suriyeli kılığında sınırımızdan geçerek Türk milletinin canına kasteden teröristlerin pkk veya IŞiD e mensup olduğunu tartışan yöneticiler teröre çözüm arayışında bulunmayarak tek dertleri olan fetö ve başkanlık sistemini dillerinden düşürmüyorlar. Peki soruyorum bu başkanlık sistemi Türkiye ekonomisinden aylardır akan şehit kanından daha mı önemlidir? Yöneticilere göre evet daha önemli. Bir kaç yıldır 2023 yalanı ile uyuttukları insanları şimdi başkanlık gelince bütün acılar dinecek terör olayları bitecek gibi söylemlerle uyutmak kalleşliğin ta kendisidir. Ekonomik açıdan bakıyoruz yine yöneticilere ve havuz medyaya göre enflasyon oranı devede kulak diyebileceğimiz şekilde gösterilirken sadece bir ay içinde petrol ürünlerine gelen zamların haddi hesabı yoktur. Manav reyonuna baktığımızda salatalığın kilosu 6-7 liralara kadar çıkmış döviz kurları kaç almış başını gitmiş ama elhamdülillah devlet olarak millet olarak tek sıkıntımız başkanlık sistemi. Vatandaşa yastık altındaki dövizi bozdurma çağrısı yapılıp herkesin elindeki döviz adeta tak yoluna gittikten sonra şimdi birkaç yetkili çıkmış halkın dövizi bozdurmasiyla alakası olmadığını söylüyor. Yahu siz vatandaş elindeki parayı kaybetmeden önce neredeydiniz?