1. 26.
    -1
    çetin altan'ın dediği gibi
    "batı'da düello kültürü vardır. doğu'da ise pusu kültürü"

    doğuda bir ahlaki çöküş dönemi 1000 yıldır sürmektedir.

    doğu insanı günü kurtarır, çalışmaya çabalamaya çok istekli değildir, büyük projeler geliştiremez, geliştirse dahi uygulamaya sokamaz, soksa dahi devam ettiremez.

    çünkü doğulu, emeğinin hakkını "alamamayı" öğrenmiştir.

    doğulu, farklı işlerle "uğraşmamayı" öğrenmiştir.

    burada özgürlük yoktur. okumak yoktur. matbaa icat edildikten yüzlerce yıl sonra türkiye'ye gelebilmiştir. kuran'ın türkçesini biz cumhuriyt döneminde gördük.

    düşünün 600 yıl boyuncabi insan kuran okumak istese türkçesini anlayamıyor, yüzünden sesleri çıkarmayı okulda öğreniyordu. martin luther ise bunu 15.yy da başarmıştı.

    tüm bunlarda en büyük suç, ortadoğunun batısında osmanlı devletinin, doğusundaysa iranlılarındır. çünkü tüm sistem bu iki millet tarafından bölüşülmüştür.

    biz sanayi devrimini zaten yapamazdık, çünkü sanayi devrimini oluşturan bilimsel devrime yol açacak eğitim alt yapımız hiçbir zaman olmadı. biz daha çok askeri bilimlere yöneldik, tüm elde edebildiğimiz de fatih sultan mehmed'in topundan başka bir şey değildi. ilerki yüzyıllarda askeri teknolojide de büyük ölçüde geri kaldık.
    ···
  2. 27.
    -1
    kısaca, bi ton nedenden dolayı insanımız kılıç-pelerin döneminde kalmıştır.

    fakat cumhuriyetle birlikte, bu cahil köylülüğü üzerimizden atmalıydık.

    atamadık.. neden?
    ···
  3. 28.
    -1
    çünkü cumhuriyeti kuranlar da, bu zihniyetin ürünüydü.

    sandılar ki batıyı aynen taklit ettiğimizde, biz de gelişiriz. modernleşmenin kapısı aralandı doğrudur. ama o dönemdeki hatalar bugün tayyibin kazanmasına neden olan ideolojik türden ve unutulmayacak hatalardı.

    laiklik, batıda bir "sorun"a çözüm olarak ortaya çıkmıştır.

    papalıktan kurtulmak isteyen ulusal devletler, laiklikle dini devletten uzaklaştırmıştır.

    bizde papalık gibi bi kurum zaten yoktu, durup dururken laikliği batıdan copy-paste edince, batıda aslında bir soruna çözüm olmuş olan laiklik, bizde "yoktan" bir sorun yaratmıştır: muhafazakar tutuculuk.

    batıdaki soruna kendiliğinden evrilmiş bir çözümdü laiklik. çünkü ciddi bir rahip sınıfı krallar üzerinde hakimiyet kurabiliyordu. bizde öteden beri devlet otoritesi güçlüydü, buna rağmen laiklik ithal edildi.

    hangi soruna karşı ithal edildiği tam olarak anlaşılamadığından, laiklik bizde "dine karşı tarafsızlık" olmaktan çıktı, "dine karşı tavır almak" olarak uygulandı. copy paste ederken bile laikliğin özünü anlayamadık.

    sonuç, yaklaşık 90 yıldır, halkın yine birinci sırasına "dini savunma içgüdüsü"nü koyan bir refleksin doğmasıdır.

    hatırlayın bu refleksi, moğol saldırısı sonrasında da duymuştu ortadoğu.

    türk halkı tüm politik enerjisini gelişmeye ve refaha değil, bireysel özgürlüğe değil, daha ulvi ideolojik misyonlara adamış oldu böylece. ulvi misyonlar -toprak bütünlükçüsü faşistte görüldüğü üzere- bireye refah sağlamaz, sadece gönlünü rahatlatır.

    tıpkı tuttuğunuz futbol takımının galibiyetine sevinmenize benzer bu. şampiyon olmuşsunuzdur ve bu sizi sevindirir. ama ne cebinize para girer, ne de refahınız artar, ne çocuklarınıza daha iyi bi hayat sağlamış olursunuz, ne de artık tatile gidebilecek bir artı değerininz birikmiştir. hiçbiri yoktur: sadece gönlünüz hoş olur. hepsi o kadar.
    ···
  4. 29.
    0
    devam edicem..
    ···
  5. 30.
    0
    avrupa'da almanya, uzakdoğu'da japonya.

    ikinci dünya savaşında birinin anası skildi, diğerine amerika 2 nukleer salladı..

    fakat en hızlı gelişen endüstrileri kurmayı başardılar. neden?

    japonya elektronikte dünya devi bile olmuştu (şu anda bunu amerika'ya, guney kore'ye kaptırıyorlar ama yine de muazzam başarıları var) almanyanın sanayiini bilmeyen yok.

    çünkü bu adamlar kendilerini derinden sarsan adeta resetleyen felaketler sonrası bir iç disiplin geliştirdiler ve bundan önceki faşist önyargılarını ve geçmişten gelen aptallık sarmallarını gibip attılar.

    tabi bunda batılı guclerin her iki ülkenin göğsüne silahı doğrultup "ordu kurmayacaksın" demesi de var. iki ülkenin ordusu savaş gücünden -bugün bile- hala uzaktadır.

    askeri harcamaları endüstriye yönlendirdiler.

    geri kalmış ülkelere bakın. askeri harcamalar üst düzeydedir, diğer kalemler en alttadır.

    afrika ülkeleri, saddam ırak'ı vs..

    biz de terör belasına kaynaklarımızı çarçur ettik.

    bizim de kendimize reset atmamız için, ya büyük bi felaket yaşamamız lazım, ya da aptallıklarımızı bi kenara bırakıp bir daha bunlarla işimizin olmaması lazım. evrimsel açıdan birincisi, ikincisine göre malesef daha kolay geliştiriyor.
    ···
  6. 31.
    0
    tarih ilerler panpalar.

    yani fransız devrimi sonrası tüm dunyada mutlak monarşi tahtının sallanması ve demokrasi eğilimlerini geri çeviremezsiniz.

    bir sistem oturmuşa, daha iyisi gelene kadar en iyisi o olarak kalır. sadece süreci yavaşlatabilirsiniz.

    bizde de süreç yavaşladı. ama benim umudum var. türkiye şu son 10-15 yılda çok şey öğrendi.

    aslında bu "öğrenme" işini, demokrasiyi kendi haline bıraksalardı, 70li yıllarda becerebilirdik fakat her 10 yılda bir asker demokrasiyi domalttığı için bunu göremedik.

    muhafazakar tutucu siyasi ideolojilere cahil anadolu halkının yönlenmesi kolay olmuştur. bu, beklenen bir şeydi. her zaman sağ, tarihin genelinde sol'un hitap ettiğinden daha çok kesimin desteğini alır; çünkü eğitimsiz halk sağı destekler.

    bizde bunun taku çıkmıştı. en son 28 şubattan sonra, daha merkezi eğilimli ak parti aldı başını yürüdü gitti. fakat sonları yakındır.

    12 yıllık kesintisiz ak parti iktidarında, kemalist muhalefet de alması gereken dersi aldı.

    bir nur serter, bir canan arıtman vs. 90'lı yıllarda el üstünde tutulurdu, bugün chp seçmeni ve chp kadroları bunların yaptıklarını onaylamıyor. kemalizm'den ne kadar uzaklaşır da evrensel değerlere sarılırsa, chp o kadar ilerler. akp ise zaten 28 şubatta öğrendi öğreneceğini: radikal islam'a geçit vermedi, abd ve ab'ye krü körüne muhalefet etmedi.

    gerçekten radikal solcularla islamcıların ortak noktası "ne abd ne ab tam bağımsız türkiye" saçmalığına prim vermeleridir. hem radikal solculuk, hem de radikal islamcılık "kapalı toplum" yanlısıdır. bu yüzden kaybetmeye mahkumdular ve kaybettiler. merkez partiler, bu ikisinden ne kadar uzaklaşırsa o kadar "normalleşirler". akp bunu 28 şubatta öğrendi, chp de 12 yıllık ak parti iktidarından sonra hatalarını anladılar.

    tarih gerilemez, yararlı bir şey keşfedildiğinde bunu kolay kolay kaybetmez, ve geri dönmez.

    chp-mhp ortak adayı eklemeddin ihsanoğlu kazanamasa bile, bu ortaklık ve seçmenin böyle bir sıçramayı kabullenmesi, türkiye muhalefetinin ileriki dönemde güçleneceğini gösterecektir.
    ···
  7. 32.
    0
    bu arada yarınki cumbaba seçiminde erdogan, ihsanoğlun karşı ilk turu kazanacak.

    fakat %3 veya 4'lük bir farkla kazanacak.. buraya şimdiden yazıyorum.

    farkın bu kadar az olması, ikinci turda oy kullanmayan seçmeni ve bir miktar kürt seçmeni ekmeleddine yönlendirecek. ve ara baya kapanacak. at başı bi sonuç bekliyorum.
    ···
  8. 33.
    0
    türkiye sağ'ı ve türkiye sol'u diyalektik tarih sürecinde yaptığı hataları göre göre düzelir. fakat türkiye'nin ilerideki sorunu kürt sorunudur. eğer oralarda endüstrileşme gerçekleşmez de, aşiretler, çekirdek ailelere bölünemezse, türkiye ileride son round'u bir felaketle bitirip, her şeye yeni baştan başlayacak. bu 1 nesil içinde görülebilir.

    benim şimdilik yazacaklarım bu kadar, gibleyen giblemeyen herkese tşk.kib.bye
    ···