-
126.
0Birkaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer. Haddad ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir'e bırakmıştır. Şakir, Haddad'ın konağında oturmaktadır, kocaman araziler ve binlerce sığır ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunun zengin olmasından dolayı ne kadar sevindiği söyler ona ve yine aynı cevabı alır: "Bu da geçer... "
Bir zaman sonra derviş, bölgeye geldiğinde Şakir'i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer... "
Derviş "Ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner ama ortada ne tepe ne de mezar kalmıştır. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir'den geriye bir iz dahi bırakmamıştır.
O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki ,mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın…Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır. -
127.
0reserve
-
128.
0Cok boyut ziyan olacak
-
129.
0Evlatlar kulak kesilin ve beni iyi dinleyin!
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yiyecek ve kalacak yer verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini söylerler. Şakir, bölgenin en zengin kişilerinden biridir. çok zengin olan Haddad isimli çiftlik sahibi ile komşudur. Şakir, dervişi çok iyi karşılar ve birlikte yiyip içerler. Nihayet ayrılmak vakti gelir. Derviş, Şakir'e, "Böyle zengin olduğun için şükretmeyi unutma" der.
Şakir, "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer... " cevabını verir.
5-10 yıl sonra, dervişin yolu aynı bölgeye düşer. Şakir'i arar; sorup soruşturur. Köylüler, "O iyice fakirledi, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor" diye bilgi verir. Derviş, Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir'i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü kıyafetler vardır. Üç yıl önce bir sel felâketine uğramış, sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Şakir, bu defa dervişi, son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır. Derviş vedalaşırken, Şakir'e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğu söyler. Şakir'den şu cevabı alır: "Üzülme... Bu da geçer... ' -
130.
0Kapının içinden geçtiğimde kendimi tekke de buldum. bir çok mürit çeşitli işlerle uğraşıyorlardı. Bana seslenen adam sofrayı göstererek:
- Uzun yoldan geldin. Acıkmışsındır istedğiğn kadar yiyebilirsin dedi.
Ona bakmadan sofraya oturdum. bir kaç kişi ile yemeğimizi yedik. Doyduğumu hissedince bana şarap ikram ettiler. "Bunu içemem. Bana haram kılındı." dediğimde seni sarhoş edecek olan haramdır. Bu helaldir dediklerinde şaraptan tek yudum aldım.
O sırada tüm insanlar büyük kapıya doğru yöneldiler. O tarafa doğru ilerliyorlardı. Ben de onları takip ettim. Kapıdan geçtiğimde büyük bir salon la karşılaştım. Yüksek duvarlar ve kubbeli bi tavanı vardı. Yerlerde insanlar... Herkes bir yer bulmuş ve oturmuşlardı. Birisi beni dürterek ön saftan yer gösterdi. Oturdum. Karşımda bu tekkenin şeyhi olduğunu düşündüğüm bir zât vardı. ve sohbetine minik hikaye ile başladı... -
131.
0güzel
-
132.
0devam et panpa halen burdayız
-
133.
0devvam et kardeşim dinliyoruz
-
134.
0yeni reserve.
-
135.
0devam et kardeşim dinliyoruz
-
136.
0okuyorum bin devdıbını yazz
-
137.
0Reserved 2
-
138.
0Adam ölmüş beyler
-
139.
0nolur devam et bağımlı kaldım
-
140.
0aşağı doğru beni tutarak yerleşimin olduğu yere zütürüyordu. Dikkatlice farkettiğimde çoğu yıkık binaların yer aldığı senelerdir kullanılmayan kasabadan farksız değildi. Kasabanın merkezine geçtiğimizde sürüklemeye başladı. Beni gören bir çok cin etrafıma toplanmış öfke dolu bakıyorlardı. Ne olacağını bilmeksizin gittiğim harabede eski bir dökük bir manastıra getirildim. Sağ tarafımda benim adamım olan piyonum diğer sol tarafta ise kabileye mensup zırhlı cinler mevcuttu. Hepsine bakınırken öfke dolu yüzlerinden korkmaya başlamıştım. Gerçekten bir süre sonra olacak olanlardan habersizdim.
Harabe manastırda bekletildiğim süre içerisinde elim kolum bağlı taşa yan yatırmışlardı. Hırpalanmamak elde değil. Bilerek savunmadım ve oluruna bıraktım. Her şekilde sağ çıkacaktım bu yerden. Piyon gözlerinden ayırmıyordu beni. Her vurduklarında çektiğim haykırışı yüzünde tesir ediyordu. Gözlerim bulanık görmeye başlamıştım yorgunluktan. Kalabalığın arasında fısıltılar gittikçe yerini sessizliğe bırakıyorlardı. Bayılmıştım. piyon bir kabın içinde suyla beni ayılttı ve kuruyan ağzıma su verdi. "Dikkatini üzerine toplama piyon" dedim çaresizlikle. -
141.
0Hatırlamamla kafamda geçmişe, yakın geçmişe, Yaverin yanımda olmasının, Sadi ile piyonla tanışmam ve buraya kadar yol almamın temel sebebine geri dönüyordum. Bilirsiniz Aktarın karısı Zulhaykenin kovuluşunu. Bağlı bulunduğu kabile ile karşı kabile arasında asırlık çatışmalar yaşanırken buna engel olmak isteyen Zulhayke sürgün edilmişti. Çatışmanın son yaşanılanı -veliaht Hayverin cinayeti- suçsuz olan Zulhaykenin üzerine atarak cinniya yı çaresiz bırakmış. son çare olarak beni göndererek ve öldürülen veliahtın kabilesi ile anlaşma sağlamamı istemişti. Zulhaykeyi bu suçtan kurtaracaktım. Anlaşmayı yapacak kabile piyonun söylediği kabileydi. Ehl-i esval kabilesi.
+Peki bu baskının amacı nedir?
-Tek amaç, seni esir alarak onlara vermemdi. Bunu yapamayacak olursam öldürmem gerektiğini söylediler. Ancak seni aldıklarında neyi planlıyorlardı gerçekten bilgim yok.
+Öyleyse öğrenmenin tek yolu vardı. Onların eline esir düşmek.. -
142.
0Arkamı ona dönerek "aramızdasın piyon" dedim. Tebessüm ederek önümde diz çökmüştü asırlık cin. Piyonu ayağa kaldırarak "Ne ben senin efendim olabilirim ne de sen benim kölem. üstünlük ancak takva iledir" dedim. Yalnızca sustu. Bu halini görmekle "yalnız bu akşam susmayacaksın konuşmakla sorumlusun." dedim. Kafamda bir çok soru vardı ve yanıtını yalnız onda bulacaktım. Odada bulunan herkes bağdaş kurarak oturdu ve piyonun benimle olan konuşmalarını dinledi.
+Anlat kimsin ve hangi mensuba bağlısın?
-Ben Macricten zuhur Bakefi oğlu Sa'sunum. ehl-i esval kabilesine mensubum.
Ehl-i esval mı? dedim içimden. Yabancı olmayan bir kabilenin ismiydi. Biraz hafızamı yokladığımda herşeyi hatırlamıştım. -
143.
0panpa hikaye iyi kurguna güvenerek okuyorum devam et...
-
144.
0kardeşim başla artık çok bekliyoz
-
145.
0reserved
-
banane olm
-
bazi insanlar sadece dunyanin
-
cccrammsteinccc ve jordi el nino adlı yazarlar
-
turkiyede dogmak
-
bozdun mu ulan kızı
-
niye yaşıyoruz harbi
-
buraya uğrayınca
-
bu evrende ölürsek diğer evrenlerde de
-
dua lipa travlara benziyor
-
abi karı milleti sevilmez zaten
-
çoook sıkıcı
-
sabahtan beri kakılmışa kakıyom
-
sozluge gelen tum trafik ferredan geliyo aq
-
vajinanın sidikli tadı ve kekremsi kokusu
-
sozlugun yavaslik
-
sözlüğe 1 gigolayt ram vermişler amg
-
benim bi akrabam var kıçında don yok
-
allah dünya hayatına müdahele etmiyor
-
karının makata aparat taktırnak istiyorum
-
çaylak olan adam niye sinyal atar
-
simetrik olmayan yüz ve göz
-
başladıysa geç yazmalar
-
ateistlere de bise demiyorum
-
beyler geelin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
keşke manifest grubundan bir kızla sevgili
-
travesti ile el ele gezen incici
-
muallak taşı gerçekten havada duruyor mu
-
sıradan bir incici cuck aile fotosu
-
izmirde yine grev mi var
-
a101 den hadi kart alırken kimlik gerekiyor mu
- / 2