1. 251.
    0
    Rezervedullahumümin amin.
    ···
  2. 252.
    0
    şaşkınlık içerisinde sadece izliyordum olacakları. Yaver yüzünü bana doğru çevirdi. "Efendim çok üzgünüm. size eziyet ederken elimden bir şey gelmedi" dedi. Tebessüm ettim. Zalimin hakkından gelecez yaver diyebildim dilimin dönebildiği şekilde.
    -Aptallar bilerek ölüme atladınız! Yargılanacaksınız hem de en kötü ve gaddar biçimde dedi kara şahıs ve sonrasında çığlık sesini duymamla karartıya hapsoldum...
    ···
  3. 253.
    0
    reserved
    ···
  4. 254.
    0
    sayfa 4 entry 203
    ···
  5. 255.
    0
    ya amk şimdi hatırlayamadım hikayeyi bu sefer olsun bitirde gibme kendi hikayeni.
    ···
  6. 256.
    0
    @205 bu sefer hikaye ben de. bitiriyorum

    Ed: Akşam yoğun entry girişi olacak 10 ve üzeri entry girecem. Reserveleri hazırlayın gözünüz kulağınız burda olsun
    ···
  7. 257.
    0
    @206 en başında sana mesaj atmıştım hemen bitireceksen okumaya başlicam diye 2-3 güne biter dedin 1 ayı çoktan geçmiş.
    ···
  8. 258.
    0
    Tutukluluk günlüklerim-1

    Onların boyutunda esir vaziyette ben... uyandığmdan bile emin olmayarak gözlerimi açıyorum. Yine karanlık içerisindeyim. Hiç bir ışık yok.. Tüm bedenim sızlıyor.
    Birden içerisi soğumaya başladı yada ben ateşleniyordum. Bu gidişatla hiç şüphesiz kendimi kaybedecektim. Uzun süre sessiz kaldım. Öyle ki zaman anlamsız. Yalnızca yelkovan sürdürüyor hareketini. Bense ondan habersiz. Sessiz kaldığım müddetçe her sesi dinlemeye çalıştım. Rüzgarın uğultusunu, yere damlayan suyun şıp sesini. O an susuzluğumu farkettim, dudaklarım kurumuştu. Anlaşılan tükürüğümü yutmaya devam edecektim.

    Sessizliğimi bozdum. "iblisin dölleri" diyerek bağırdım ortalığa. birinin lafımı duyucağını umuyordum. Ardından bir ses peydah oldu. biri tarafından yüzüme yumruk atılmıştı. Vücudumun çeşitli yerlerine yumruk ve tekmelerin devamı geldi. Karşı koyamıyordum. Sadece dayağa razı oldum. Aldığım darptan bayılmışım. Üstüme dökülen kaynar suyun etkisiyle geri ayıldım. suyun etkisiyle Yandım!! diye bağırınca yeniden suratımda yumruğu hissettim. Anlamıştım... ses çıkardığımda beni döveceklerdi. Dövmeye devam etti. Yediğim dayaktan dolayı yeniden bayıldım...
    ···
  9. 259.
    0
    Tutukluk günlüklerim-2

    Daha ne kadar devam edecekti esaretim? Ne kadar devam edebilecektim bu acılara? Burası benim mezarım mı olacaktı? Yaver yaşıyor muydu yoksa ölmüş olabilir miydi? Ya yaşlı aktar ve karısı zulhayke ? Uyandığımda kafam bu soruların yanıtlarıyla meşguldu...

    Güneşin doğuşu ile kaldığım mahzenin tavanındaki deliklerden ışık süzülüyordu. O an kafamı kaldırıp kısık gözlerle etrafıma bakındım. Tek gördüğüm berbat bir yerde olduğum. Altımdan lağam suyuna benzer pis bir su akıyor. Bu kokuyu hissetmemek için burnumun olmaması gerek. Etrafım parçalanmış kaya ile örülmüş yüksek duvarlarla çevrili. Yalnızca karşımdaki duvarda kapı aralığına benzer boşluk var. BEn de o duvarlardan birine asılı haldeyim. O an bedenime baktım. içler acısı.Her yerim, aldığım darptan dolayı kan içerisinde. Demir kelepçelerden ellerim ve ayaklarımda zedelenmeler ve morluklar oluşmaya başlamış. Açlık ile beraber dayanılmaz bir acı var. inliyorum yalnızca. Susmak bana göre değilmiş meğer. Ne kaçış yolu ne de bir kurtuluş hiç bir şey düşünemiyorum. Gün boyunca "Bu da geçer ya Hû" diyerek sayıklıyorum. Ne sevinçli günlerim benle kalır ne de kederli acılı günlerim... Bu da geçer ya Hû
    ···
  10. 260.
    0
    ormandayım. Ayakta beyazlara bürünmüş halde. Kafamı yukarıya kaldırdığımda yeşil ağaçlar ve ötüşen kuşlar görüyorum. Etrafıma bakınarak yürümemin ardından patika karşıma çıkıyor. Mutluluk belki biraz da huzur. Suratımda gülümseme... Birini bulurum ümidiyle patikayı takip ediyorum. umduğum gibi karşıma biri çıkıyor. uzaktan sesleniyor bana.

    -Gel buraya kardeş! diyor. Ona doğru koşar adımlarla gidiyorum. Bir terslik... koştukça mesafe hiç kapanmıyor. halen aynı uzaklıktayız. Nefes nefese kalıp duraksıyorum ve dizimin üzerine çöküyorum. Onu görebilmek için kafamı yeniden kaldırdığımda bu kez göremiyorum. ortalıktan bir anda kaybolmuştu. -Yetişemedim diyerek kendime bağırdım. O sırada omzumda bir el... Hoş geldin kardeş diyor bana. Baktığımda güzel yüzlü biriydi. Sakallı ve yeşil gözlü. Elini uzattı ve elimi tutup kaldırdı. Gel bizimle yemek dedi. peki dedim. Tam o sırada karşımda bir kapı. Hayretle kapıya bakındım. o kapının orda olmadığından şüphem yoktu.
    ···
  11. 261.
    0
    okuyorm devam
    ···
  12. 262.
    0
    Kapının içinden geçtiğimde kendimi tekke de buldum. bir çok mürit çeşitli işlerle uğraşıyorlardı. Bana seslenen adam sofrayı göstererek:
    - Uzun yoldan geldin. Acıkmışsındır istedğiğn kadar yiyebilirsin dedi.
    Ona bakmadan sofraya oturdum. bir kaç kişi ile yemeğimizi yedik. Doyduğumu hissedince bana şarap ikram ettiler. "Bunu içemem. Bana haram kılındı." dediğimde seni sarhoş edecek olan haramdır. Bu helaldir dediklerinde şaraptan tek yudum aldım.

    O sırada tüm insanlar büyük kapıya doğru yöneldiler. O tarafa doğru ilerliyorlardı. Ben de onları takip ettim. Kapıdan geçtiğimde büyük bir salon la karşılaştım. Yüksek duvarlar ve kubbeli bi tavanı vardı. Yerlerde insanlar... Herkes bir yer bulmuş ve oturmuşlardı. Birisi beni dürterek ön saftan yer gösterdi. Oturdum. Karşımda bu tekkenin şeyhi olduğunu düşündüğüm bir zât vardı. ve sohbetine minik hikaye ile başladı...
    ···
  13. 263.
    0
    Evlatlar kulak kesilin ve beni iyi dinleyin!

    Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yiyecek ve kalacak yer verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini söylerler. Şakir, bölgenin en zengin kişilerinden biridir. çok zengin olan Haddad isimli çiftlik sahibi ile komşudur. Şakir, dervişi çok iyi karşılar ve birlikte yiyip içerler. Nihayet ayrılmak vakti gelir. Derviş, Şakir'e, "Böyle zengin olduğun için şükretmeyi unutma" der.
    Şakir, "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer... " cevabını verir.
    5-10 yıl sonra, dervişin yolu aynı bölgeye düşer. Şakir'i arar; sorup soruşturur. Köylüler, "O iyice fakirledi, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor" diye bilgi verir. Derviş, Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir'i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü kıyafetler vardır. Üç yıl önce bir sel felâketine uğramış, sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Şakir, bu defa dervişi, son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır. Derviş vedalaşırken, Şakir'e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğu söyler. Şakir'den şu cevabı alır: "Üzülme... Bu da geçer... '
    ···
  14. 264.
    0
    Cok boyut ziyan olacak
    ···
  15. 265.
    0
    reserve
    ···
  16. 266.
    0
    Birkaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer. Haddad ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir'e bırakmıştır. Şakir, Haddad'ın konağında oturmaktadır, kocaman araziler ve binlerce sığır ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunun zengin olmasından dolayı ne kadar sevindiği söyler ona ve yine aynı cevabı alır: "Bu da geçer... "
    Bir zaman sonra derviş, bölgeye geldiğinde Şakir'i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer... "
    Derviş "Ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner ama ortada ne tepe ne de mezar kalmıştır. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir'den geriye bir iz dahi bırakmamıştır.

    O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki ,mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın…Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır.
    ···
  17. 267.
    0
    O an içimden bir ses kopar. "Bu da geçer ya Hû" dememle mahzende uyanmam bir olur. Gözüm dervişi ve onun müritlerini arar ama bulduğum tek şey kara şahıstır.
    ···
  18. 268.
    0
    acil işimden dolayı yarın devam ediyorum ...
    ···
  19. 269.
    0
    tamam amk yarın olsun bitir şunu.
    ···
  20. 270.
    0
    sayfa 4 entry 218
    ···