Topal Osman Ağa.
Gazi, Kahraman, Fedai, Terbiyeci, Yok edici ve Şehittir. Kurtuluş Savaşın'da verdiği mücadele inanılmaz derecede büyüktür ve hakkı asla ödenmez. Kendisi Çepnidir, saf Türktür!
1912'de Osmanlı Seferberlik ilan eder, Balkan Savaşı için Asker lazım olur. Topal Osman'ın Babası zengindir, oğlunu askere göndermemek için Askerlik şubesine 54 altın ödeyerek oğlunun kaydını sildirir, bu tabii ki Osman'ın hoşuna gitmez, çünkü Osman savaşmak ister. Babasına isyan eder ve evden kaçar, cepheye gönüllü olarak yazılır ve Balkan Savaşına katılır. Gazi ünvanı, Topallığı orada olmuştur, Çatalca cephesinde yaralanıp Topal kalmıştır. Vatan için kurşun yemiştir.
Cepheden sonra Memeleketine dönmüştür, ama bıraktığı gibi değildir. Etnik binler güllük gülistanlık yaşarken Türk Atalarımız cephede düşman ile çarpışıyordu, dış düşmanlar ile savaşırken içimizdeki etnikler bunu fırsat bilip devamlı isyan çıkarıyordu. Topal Osman memleketine döndüğünde Rumlar, gürcüler ve ermeniler bir olup isyan çıkarmış, Türk köylerini yağmalıyor ve Türk ailelerini öldürüyorlardı. Kendisini Türklüğe ve Vatana adamış Topal Osman, bu saldırılara karşı elbet bir cevap verecekti. ilk olarak hapishaneyi basıp oradaki Türkleri kaçırmıştır, böylelikle bela adamları kendi örgütüne bağlayacak ve Karadenizi etnik isyancı binlerden temizlemeye başlayacaktı.
Resmi Tarih Tartışmaları kitabında Hazreti Topal Osman'ın yaptıkları şöyle anlatılır.
“Falih Rıfkı’ya göre Topal Osman basılan her Türk evine karşı üç Rum evini basmak, mezarını kendine kazdırıp diri diri adam gömmek, vapur kazanlarında kömür yerine canlı adam yakmak gibi zulüm ve işkencelerle bölgeyi Rumlardan tamamen temizlemişti. Dr. Rıza Nur, Topal Osman’a “Rum köylerinde taş üstünde taş bırakma” demiş, o da “Öyle yapıyorum ama kiliseleri ve iyi binaları lazım olur diye saklıyorum” karşılığını vermişti. Rıza Nur’un “Onları da yık, hatta taşlarını uzaklara yolla, dağıt. Ne olur ne olmaz, bir daha burada kilise vardı diyemesinler’ demesi üzerine “Sahi öyle yapalım. Bu kadar akıl edemedim” diyecekti.“
Sadece Topallığı değil, Ruhu'da Hazreti Timurlenki andırıyor.
Topal Osman bir kaç sene rum, ermeni, gürçü temizlemeye devam etti. Karadenizi hainlerden baya temizlemişti. Bu olaylar hainlerin işine gelmiyordu, o yüzden Topal Osman için yakalama emri çıktı, bu emri verenlerde ingilizlerdir. istanbul Hükümeti bir çok suçtan dolayı Topal Osmanın kellesini istiyordu. Topal Osman tabii ki teslim olmadı, adam Vatan'ın bütünlüğü için savaşıyor, hainlere baş eğecek bir adam değildir, şerefli bir Türk çerisidir Osman Ağa.
Atatürk'ün, Topal Osman'ın başarılarından haberi vardı, Samsuna çıktığında ilk işlerinden biri Topal Osman ile görüşmek olmuştur. Atatürk ile aralarında bu konuşmalar geçmiştir.
-'' Görüyorum ki, vatansever duygular taşımaya gençliğinde başlamışsın. Senin bugünkü yolun, o günkü açtığın çığırdan gelmektedir. Memleket kurtuluncaya kadar, içinde bir tek dış ve iç düşman kalmayıncaya kadar çarpışmak zorundayız. Sen, Karadeniz köy ve şehirlerini koruyacaksın. Çetin derme çatma bir kuvvet olmaktan çıkaracaksın. Bir alay teşkil edeceksin. Bu alayın kumandanı olacaksın. Sana genç ve atak subaylar vereceğiz. Pontuscular hangi usulleri kullanıyorsa, siz de o usulleri çekinmeden kullanın. Vatanı kurtarmakta bu son şansımızdır. Bu mücadeleyi kaybedecek olursak, tarihten siliniriz. Pontus belasının temizlenmesini tamamıyla senin tecrübeli ellerine bırakıyorum. Giresun Beldesi seni destekliyor hiç durma teşkilatını yap. Git reislik makdıbına otur. Şehir bir fiil senin ve adamlarının işgalinde bulunsun. Sen kaçıp dağa çekileceğine Pontuscular ve Rumlar kaçsın. Onlar bir kere kanunsuz yola adım atar göründüler mi zamanla hepsini temizleriz”
Topal Osman ise şu şekilde cevap verir - “ ... Siz hiç merak etmeyin Paşam! Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü verecegim ki, hepisi magaralarda eşek arısı gibi boğulacak”
Bu konuşmalar belgeli olarak izettin Dinamo/ Kutsal isyan kitabında vardır.
Ve bu konuşma sonrası Atatürk, Topal Osman hakkındaki verilen “tutuklama” ve “idam “ kararını kaldırttı. Topal Osman Memleketine gitti orada Belediye Başkanlığını işgal etti kendisini Başkan ilan etti, bu Atatürk'ün emriydi. Atatürkün desteğini alan Topal Osman temizliğe kaldığı yerden devam etti.
Koçgiri temizliği başlamadan önce Atatürk, Sakallı Nurettin Paşaya '' Bizim Topalı'da al, iyi anlaşırsınız'' dediği rivayet edilir. Kan kanı çekiyor demek, Sakallı Nurettin Paşa ve Topal Osman birbirlerini çok sevmişlerdi. Sakallı ve Topal Osman'ın katıldığı bir operasyon zaten kendi başına bir Barbar Mizahı, bu iki belayı aynı yere gönderirsen tabii ki katliamlar olur. Atatürk'te zaten bunu istiyordu ve isyan başarılı bir şekilde bastırıldı. Sayısı önemsiz olan kürtler parçalandı.
Topal Osman Ağa, Atatürk'ün sağ kolu, Atatürk'ün tetikcisidir. Atatürk'ün izni olmadan hiç bir şey yapmamıştır, yağma ve rum ailelerini öldirmesinde bile Atatürk'ün onayı vardır. Atatürk sorunları kökten çözmesini severdi, o yüzden Topal Osman tam aradığı adamdı. Atatürk beyin. Topal Osman Ağa yok ediciydi.
Topal Osman'ın şehit edilişi ise meclisteki hainlerin tak yemesidir. Ali Şükrü Bey denilen bir laz! bu adam bir milletvekili. Her konuşmasında Atatürk'e muhalefet ediyor, kara propaganda yapıyor, Atatürk bunu kabul edermi? etmez. Kendisine karşı gelen, muhalefet olan kim varsa öldürtüyor veya sürgün ediyor, tam bir Başbuğ. Topal Osmana bu adamı öldürmesi için buyruk veriyor, Topal Osman'da kafasına sıkıyor, ali ölüyor, olay bitiyor. Ama bu olaydan sonra Mecliste olaylar çıkıyor, herkes Topal Osman'dan korkuyor, onun tutuklanmasını istiyorlar, tıpkı Sakallı Nurettin Paşa olayındaki gibi Atatürk Topal Osman'ı koruyor, kararı yok saymaya çalışıyor ama olmuyor. Tutuklansın, daha sonra hapishaneden çıkarır memleketine göndeririz diye düşünüyor Atatürk, ama olaylar öyle yürümüyor. Meclisteki hainler Topal Osmana baskın düzenliyor, Topal Osman yaralı olarak ele geçiriliyor ama Atatürke teslim etmiyorlar, orada başını kesip Atatürke inat cesetini Meclis önüne bırakıyorlar.
Rıza Nur kitabın'da Topal Osman'ın, Atatürk'ün emri ile daha bir çok milletvekili öldürteceğini anlatıyor.
Meclis’in önünden geçerken dedi ki: Yahu, Meclis’de bir çok vatan haini meb’us varmış, bunlar memleketi satıyorlarmış. Niye bana haber vermiyorsun? Meclis’i basıp hepsini keseceğim. Başka çare yok. Bu kadar emek, bu kadar kan. Memleketi kurtardık. Derken şimdi bunlar çıktı.’
Baktım, kemali safiyetle, sükunetle ve ciddiyetle söylüyor. Ben ise işin dehşetinden tüylerim ürperdi. Düşün, Meclis basılmış, ikinci grup doğranmış, arada diğer meb’uslardan da gitmiş. Her yer kan ve cenaze içinde, inleyen, bağıran, imdat isteyen, can çekişme hırıltıları… Ne kanlı sahne, ne facia… Cihana, Avrupa’ya karşı da ne çirkin… Tarih her gün bunun dehşetinden titreyecek… Bu adam da bunu yapar mı yapar. Müthiş bir hunhardır. Yapar da gözünü bile kırpmaz. Nitekim bana da adi bir şey söylüyor, bir portakal keser gibi söylüyor.
Dedim ki: ‘Bu hainleri sana kim haber verdi?’
Dedi: ‘Orasını sorma!’
‘Hayır, illa söyle!’ dedim ve zorlandım.
Dedi: ‘Gazi söyledi.’
Iş anlaşıldı: Mustafa Kemal ikinci gruptan bîzâr, çaresi de kalmamış. Topal Osman’a bunları katliam ettirecek.
Gözünü kırpmadan hainleri doğrayan, Vatan için kurşun yiyen ve sıkan, Türklük aşkı ile yanıp tutuşan biriydi Topal Osman Ağa. Ruhu şad, mekanı Sakallı Nuretin Paşa, Timurlenk, Cengiz Han ve Atatürk'ün yeri olsun.
işimiz Var TOPAL OSMAN'dan Yarım Kalan!