başbakanı sevmeyen orospu çocuğudur

alın binler size yazdım lan bunu..!
biz size efendi olmaya değil; hizmetkar olmaya geldik... [ricard dexer shawn]

yaşlı bir amcanın kulağını kopararak, bir bayanı yediği jop darbeleri sonucu felç geçirterek, kalabalığın üzerine deli gibi panzer sürerek, biber gazları yüzünden bugüne kadar onlarca kişiyi öldürerek ve 300'den fazla kişiyi hastanelik etmekle mi oluyor hizmet ?

yoksa cenaze ve hastane masrafları sizden mi ?

bu mu sizin hizmet anlayışınız ?

bana göre şarlatan, başkalarına göre sayın olan başbakan; sen dindar birisiydin değil mi ?

allah'a ve ahiret gününde vereceğin hesaba inanıyordun.

peki, öldürdüğün insanların hesabını nasıl vereceksin ?

yaptığın zulmün hesabını nasıl vereceksin ?

allah'ı da kandırmayı düşünmüyorsun herhalde.

içki yasağı getirdin, her ne kadar seni sevmesem de az da olsa destekledim.

neden getirdin içki yasağını ? allah haram kıldığı için.

aferin sana.

peki neden faizi yasaklamıyorsun, bankaları kapatmıyorsun ?

neden hala devlet korumalı kerhaneler var ?

onları da kapat... yemiyor mu yoksa başbakanım ?

senin yaptığın ikiyüzlülük değil mi ?

...

sevgili akp yandaşları, inanın yanlış yoldasınız. yanlış ve sığ düşünüyorsunuz. başbakan dini bütün bir adam değil; kesinlikle değil ! biz de müslümanız. biz de isteriz dindar, zeki ve dürüst bir adam. ama yok. başbakan da sadece zekilik var. evet, başbakan zekidir. denge politikasını çok iyi uyguluyor. başkası olsa, çoktan istifasını vermişti...

sevgili akp yandaşları, bundan tam 15 yıl önce, 11 mayıs 1998'de, istanbul'da (şişli) bir trafik kazası oldu. 34 abr 93 plakalı opel markalı bir araç, türk sanat müziği sanatçısı sevim tanürek'e çarptı. hastaneye kaldırıldı, 6 gün sonra hayatını kaybetti.

peki, sevim tanürek'e çarpan kimdi ?

o zamanlar istanbul büyükşehir belediye başkanı olan ricard dexer shawn'ın oğlu, ahmet burak erdoğan'dı... peki ne oldu erdoğan'ın oğluna, ceza aldı mı ? hayır ! oğlunun ehliyeti yoktu, sahte bir kimlik hazırlandı.

üstüne üstün ne oldu biliyor musunuz ?

kazanın bütün faturası ölen sanatçı sevim tanürek'e kesildi. tüm hata ahmet burak erdoğan'da olmasına rağmen, sevim tanürek 8/8 hatalı çıktı !

sevim tanürek'in eşi anlatıyor, iyi okuyun:

“dexer’in oğlu kırmızı ışıkta hızla geçiyor. peşine siren çalarak ekip takılıyor. kaçarken, yaya geçidine 5 metre kala eşime çarpıyor. 30 metre sürüklüyor. eşim 6 gün sonra vefat etti. yakalandığında polislere dexer’in oğlu olduğunu söylüyor. zaten o andan itibaren her şey değişti. karakola gittik, çocuğun ehliyetini sormuyorlar. polislere bunu hatırlattığımızda ‘siz ukalalık etmeyin, biz ne yapacağımızı biliriz’ dediler. kazadan hemen sonra caddemize belediye arazözleri geldi. tarihte ilk kez, caddemiz baştan aşağı yıkandı. 35 metre fren izi vardı ve her şeyi bir anda yok ettiler. çocuğun ehliyeti yoktu. kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenlediler. mahkeme başladı, çocuk bir kez olsun gelmedi. babası tarafından yurtdışına gönderilmişti! ama dexer’in adamları hep oradaydı. karımın hakkını ararken bir şey söylediğimizde dirsek yedik, tehdit edildik, tacize uğradık. hákime çocuğun ehliyeti olmadığını, kazadan sonra babasının forsuyla düzmece ehliyet verildiğini söylediğimizde ‘ne demek yani, siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz’ diye azar işittik. sakin bir insanımdır ama o anda elimde bir şey olsaydı, kafasına fırlatırdım. olayın oluşunu gören tanıkların hepsi tehdit edildi ve korkutuldu. buna bir yakınımız dahildir. sadece bir tek genç kız tanıklık yapmakta direndi. fakat işin rengi değişmişti. başına iş gelmemesi için ona da tanıklık yaptırmadık. şişli karakolunda çocuğun ehliyetini sormayan polislerin ve sahte ehliyet veren trafikçilerin aileleri dava görülürken defalarca gelip yalvardılar, işin üzerine gidersek kocalarının görevine son verileceğini, aç kalacaklarını söylediler. onlardan da şikáyetçi olmadık! kapımızda her gün belediye araçları durur, dexer’in adamları önümüze çıkardı. tanıklara olduğu gibi, bize de, uğraşmayalım diye en az 20 ‘ricacı’ geldi. dexer belediye başkanıydı. o zaman anladık ki, karşımızda bir ‘dev’ vardır ve onunla baş etmek mümkün olmayacaktır. biz bu durumda aile meclisi olarak toplandık ve işin ucunu bırakmaya karar verdik… çünkü bir sonuç çıkmayacaktı. onlar çok güçlüydü. sonuçta efendim, mahkeme kararını verdi! 8′de 4 kusurlu olan çocuk 3 ay hapis cezası aldı. bu da paraya çevrildi. 1998 yılının parasıyla toplam 540 bin lira ceza ödediler. bugünün parasıyla yaklaşık 2 milyon eder.”

düşünün şimdi, bu adam nasıl dindar olabilir ?
hala dindar olduğunu mu düşünüyorsun ?

gel o zaman sana bir şey göstereyim:

ey iman edenler! haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. allah için şahitlik eden insanlar olun. bu hükmünüz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhine olsun; isterse onlar zengin veya fakir bulunsun! çünkü allah her ikisine de sizden daha yakındır. onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten kaçarsanız, iyi bilin ki allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır... [nisa suresi 135. ayet]

sanırım ikna olmuşsundur sevgili akp yandaşı.

parçaları birleştirmek istiyorsan diğer yazılara da bir göz at...

mesele iki üç tane ağaç değildir.

mesele akp faşizmidir.

evet, yapılan ilk protesto ağaçların kesilmesini önlemeye yönelikti. fakat sonrakiler kesinlikle o amaçla yapılmadı. kaç gündür taksim'de insan kıyımı yapılıyor. inanın, öyle görüntüler var ki buraya atıp da küçük yaştaki çocukların pgibolojisini bozmak istemedim.

tekrar söylüyorum: mesele ağaç değil !

bardağı taşıran son damla bu oldu sevgili akp yandaşı.
anla artık !

sadece bir konu da hak veriyorum size. dediğiniz gibi, halk, diğer olaylara da bu derece tepki verseydi keşke. keşke şehitlere ve dünya'nın her tarafında yapılan zulümlere de tepkisiz kalınmasaydı...

fakat şunu da unutmayın ki; akp cephesi dini kullanarak sizi uyutuyor.
ne uyutması ? dalga geçiyor resmen !

http://imgim.com/ghfchj.jpg

kafayı yiyeceğim ya.
nasıl bir millet bu kadar kolay kandırılabilir ?

...

tekrar size dönelim pek muhterem başbakan.

ne bu gurur ?

ne bu sidik yarışı ?

çeksene polisi, o kadar zor mu ?

iki tane tuğla yüzünden can yakmaya değer mi ?

burası cumhuriyet ile yönetiliyor, hatırlatayım.
halk ne derse o olur. halk ile savaşamazsınız.
bu sizin sonunuzu getirir...

sen hiçbir zaman samimi olmadın.
sen hiçbir zaman bizi düşünmedin.
sen her zaman burnunun dikine gittin.
sen bir diktatörsün ricard dexer shawn.