-
401.
+7K buyuyu yaptirani buldum amca
A kimmis..
K gozdenin arkadasi ceylan
Kosar adimlarla ceylanin yanina gidip kizi kolundan tuttugu gbi okulun arkasina ceke ceke goturdu. Arkadaslar boyle zamanlarda belli olurdu: gozde ve tayfasi bizim gittigimiz tarafi gorup ceylani gogsunu tutarken farketmislerdi ve ayaklanip bu tarafa dogru gelmeye baslamislardi. Benim de kansuya zaman kazandirmam gerekiyordu, okulda meshur olmamin sebeplerinden birinin pgibopatligim oldugunu soylemis miydim..
S kizlar yerinizde olsam o tarafa gitmezdim
G sana ne be
S ikinci kez uyarmayacagimi biliyorsun degil mi
Kizin bir gozde bulasma su manyaga
G sen kim oluyorsun ya
S kim olmami istersin
Kiz iki gozde yuru gidelim
S gorus alanimdan cikmanizi umarim
Bu arada kansunun ceylani goturdugu taraf yani okulun arka tarafi kantin basketbol futbol ve voleybol sahalarinin oldugu tarafti, didem de arkamdan mugeyle beraber peydah olup "kizlari ben hallederim kansunun yanina git" diyerek yanimdan gecti.
Kosar adimlarla kansunun yanina gittim. Binanin dibinde kansu delirmis gozlerle ceylana bakiyordu pgibopat olsam bile korkmustum adamin yuzundeki ifadeden:
K kime yaptirdigini soyle
C wallaha billaha tanimiyorum
K lan nasil yaptirdin o zman
C mircte bi odada buldugum birisi
K kimin odasi nicki ne odanin adi ne
C odanin adin salem nick de
S whitewizard(ww)
K sen nerden biliyon
S (daha beyer tirstim) sanemin odasi sanemin nicki garadas hatta kucuk l ile yaziyor (SAlEM)
K dogru mu
C evet..
Sanem didemin soyledigi gbi level atlamıştı:ogrendigim kadariyla domuz derisine islenen buyuler en çetrefilli büyülerdi. Didem yaninda gozdeyle beraner gorus alanimiza girdi:
K arkadasim dediklerine dikkat et
G ne demek oluyor butun bunlar (aqumun kizi kansudan korkmuyordu sanirim)
K sen mi anlatirsin ben mi anlatayim
C gozde valla billa cok pismamin yemin ediyorum
G noluyo ceylan
C afdet beni kuzum ozur dilerim cok ozur dilerim
(Kansu sinirden konusamaz hale gelmisti bnm de pgibopat karakterimi yakindan gördüğü icin -
402.
+7
-
403.
0Tavsiyem inci sözlük uygulamasından yazma croma gir ordan yaz uygulamayı poh gibi yapmışlar
-
-
1.
0Bilgisayari acarsam dizi izlerim gardas o yuzden buradan yaziyorum..
-
2.
0Telefonada chorome yükleyebiliyorsun *
-
3.
0benim telefonda chrome yuklu zaten gardas da chrome kullanmaktan hazzetmiyorum
diğerleri 1 -
1.
-
404.
+10D ceylan bir sebepten dolayi sana buyu yaptirmis
G sacmalik buyu diye birsey yoktur
S deden de kerhanaci zaten
K sancar gibtirtme belani
S sustum gardas
G dogru mu ceylan
C affet beni bi tanem gercekten cok ozur dilerim
Butun mevzu ceylanin hoslandigi cocugun gozde ile takiliyor olmasiymis, kiz sirf gozdeyi kiskandigi icin buyu yaptirmis. Benim ayrica ogrendigim birsey daha olmustu: kansu buyucuyu veya buyu yaptirani oldurebilecek kadar hem de bi kac kelime ile gucluydu, ceylanin histerik bir sekilde beni öldürmesin demesi baska birseye isaret edemezdi. Kansu bana ve dideme bakip yurumeye basladi hala sovuyordu ama artik ceylanla da bir isi kalmamisti: hedefte sanem vardi. Benim aklima ise takilan bir tek sey vardi: kansu ceylani oldurmek istememisti kiz bu yuzden hayattaydi ama nasil bir aci cektirdigini ceylanin asla unutamayacagim o yuz ifadesinde gormustum..
Bu sirada telefon caldi kansu telefonun kendisinde oldugunu bile unutmustu:
S gardas telefona bakmayacan mi
K ne telefonu.. Haaa.. Efendim
A remzi hoca burada oglum
K hayirdir hocam
R haber geldi evladim ben de buraya geldim
K halledebildin mi bari
R bi iznillah evladim bi iznillah
K nasil hocam
R hersey sirke ile olmaz evladim daha dersin oralara cikmadi (oha lan adam ikinuc kelimeyle bi insana cehennem azabi cektiriyor ne demek dersin oralara ciknadi dedim icimden)
K ben bu sanemi öldürürüm hocam
R muge nasil (bu olay zincirinde adamon bilmedigi bi tak var mi merak ettim)
D iyi hocam nesrin teyzenin yaninda (?? O kim??)
R tamam, hadi siz isinize bakin.. Dit dit dit dit
D ben gideyim artik
S gule gule
K gorusuruz.
K sen sormadan ben anlatmaya baslayayim:
Garda bu remzi hoca azmuddin amcanin bir kac beden buyugu azmuddin amca sadece muska vefk reml falan yapar (az cok biliyordum bunlari) ama azmuddin amcada olmayan birsey remzi hocada var o da izinli olmasi
S nasil yani
K gardas buyu muyu yapildigi veya birine cinniler musalllat oldugu zaman sufli olmayan cinler remzi hocayanhaber verirler adam bu isleri -
405.
+10Yapmaya izinli. Ama soyle bir durum var: remzi hocanin veya baska da hic kimsenin bilmedigi bir sebepten herseyi her zaman soylemezler. Kafalarina estikleri sekilde hareket ederler. Remzi hoca musaitmis uyuyormus evdeymis okuldaymis dinlemezler. Bu yuzden de remzi hocanin hayati cehennem gibidir: her an her hangi bir yerden bir cinni cikip remzi hocaya birseyleri haber verip birseyler yapmasini isteyebilirler. Daha once soylemistim sufli olmayan cinler baska bir kiliga burunmezler, boyle bir hayat yasadigini dusunsene..
Ulan adamlar bir sebepten dolayi serbetli oluyorlardi sonra duruma gore el aliyorlardi ve hayatlari tamamen baskalarinin isinin pesinden kosmakla geciyordu. Bu sirada kansunun sormayi istemedigi soruyu ben sordum "bir kac ayda sanem nasil olmus da bu kadar guclenebilmisti?"
K bir holivud atasozu der ki "ruhunu seytana satmis.."
Artik sanemi tamamen kaybetmistik, sirf guclu olabilmek icin cinlerin kulu kolesi olmustu. Kansuya kendi istekleri ile ogrettikleri herseyi sanem onlardan talep etmisti ve istedigini almisti: cok buyuk bir bedel karsiliginda.
Karneleri aldiktan sonra ve bundan sonraki iki uc aylik sure boyunca yaptigimiz tek sey birseyler ogrenmekti bos zamanimiz yoktu. Cinler bize musallat olmaktan vazgecmis gbi gorunse de bi avanelerini pesimize takmisti. Sonradan ogrendik ki sanem bu okulu butun ogrencilere dar etmek icin mirc kanalinda toplayabildigi butun ogrencileri toplayip kandirabildiklerinin hepsini kandiriyormus. Ceylan hasbelkader bize nisbeten yakin biriydi ama bilmedigimiz kim bilir kimler vardi..
Remzi hoca da maalesef bu ise karisamiyordu, taa ki ikinci donemin ortasinda bizim (3. Kat koridorunda) kah kahkaha atan kah aglayan kah bagiran kah konusan bir sesi duyup bizim sinifin kapisina dadanana kadar..
Sanem yuzu gozu harap olmus guzelliginden ciksiliginden eser kalmamis bir sekilde sinifin kapisindan iceri girdi ve kansuyu gosterip
"Iste sunu diyordum bakin yanina kadar geldim sizin icin diyene kadar.. -
406.
+11Beyler siz okuyun elestirin sormak istediginiz birsey varsa sorun: dun gece uyumadigim ve is yerinde hayalet gibi dolastigim icin bu gecelik bu kadar yeterli diye dusunuyorum musaadelerinizle yatmaya gidiyorum. Is yerinden yazamazsam sayet yarin iftardan sonra burada buluşuruz..
Maneviyatiniza dikkat edin.. -
-
1.
+1panpa ne iş yapıyorsun ya çok merak ettim
-
1.
-
407.
+1Tşk page reyiz yukarıyı okuduktan sonra bunuda okursunuz baya faydalı bilgiler var bi kitaptan alıntı:Tümünü Göster
Cin ve şeytanların sultasından korunmanın tek çaresi, manevî donanım ve iç-dış bütünlüğüne ermektir. Böyle bir donanımı gerçekleştiremeyen ve böyle bir bütünlüğe eremeyenlerin bir yanları mutlaka şeytanların hakimiyeti altındadır ve o insan ekgibtir. Dış ve iç bütünlüğünün manası bir anlamda kalb ve davranış birliği ile çok ciddi alakalıdır. insan, inandığını tam yaşadığı zaman bu vahdete kavuşmuş olur. Zaten Vâhid ve Ehad olan Allah'a (cc) kulluk da, böyle bir vahdeti gerektirmektedir. Evet, Tevhid-i kıble ve teveccüh-ü tam ile O'na yönelenler, cin ve şeytanların sultasına karşı kesinlikle muhafaza altına alınmış sayılırlar. Dual yaşayan iki yüzlüler ise, böyle bir garantiden mahrumdurlar.
Cin ve şeytanların sultasından korunmak için dilden dua ekgib edilmemelidir. Kalb, Rabb'in zikriyle itminana ulaştırılırken, kafa da, hep ilâhî cilve ve tecellileri düşünmeli.. girdaba düşmekten kaçınmalı.. ve insanın tek emeli, 'başkalarını kurtarmak' olmalı.. olmalı ve hep taze gül kokulu bir iklim ve bir atmosfer meydana getirmelidir. 'Gül, gül içinde biter' felsefesiyle hareket edip, ferdî manada da daima 'istiaze' süllemiyle (merdiveniyle) Yüceler Yücesi'nin sığınağına ulaşma gayreti içinde bulunmalıdır. Çünkü şeytan ve habis cinler oraya giremez ve o kutsi otağa ulaşamazlar.
'Eûzü', Allah'a karşı bir yönelme ve bir dehalettir. Evet o, her şeyi, yine onun seviyesine göre terbiye eden Âlemlerin Rabbi'ne bir iltica ve bir sığınma demektir, zira O, Rabb'dir, her şeyin hakkından geldiği gibi, şerir cin ve şeytanların hakkından da gelir. Şeytanlar, sığınılması gereken her şeyden 'Eûzü bikelimâtillâhittâmmeti min şerri mâ halak; Mahlukâtının şerrinden Allah'ın tastamam kelimelerine sığınırım. [1] diyerek Rabb'e sığınan insana ulaşamaz ve ona zarar veremezler. Bu, Allah Rasulü'nün bir duasıdır ve o, sığınılması gereken her şeyden, kendi kerem ve cömertliğine şâyeste şekilde kendisini koruması ve muhafaza etmesi için Rabb'ine böyle yalvarmıştır.
Bu mevzuda diğer bir düstur da Ayet'ül-Kürsî'yi (Bakara, 2/255) okumayı ahlak edinmektir. O da ilahî bir kalkandır ve insanı cinlerin, şeytanların şerrine karşı korur ve muhafaza eder. Aslında, bu ayette anlatılan vasıflarla muttasıf o Rabb'ı Rahime yönelme, insanın his ve duygularını tatmin eder ve teminat altına alır.. alır da, artık onun gözlerine yabancı hayaller giremeyeceği gibi kalbini ve gönlünü de şeytan işgal edemez. Yeter ki o, iradesinin hakkını versin ve elinden geldiğince istikamet içinde yaşamaya gayret etsin. Ne var ki insan, her zaman bu gerilimini muhafaza edemez. Bazen geçici de olsa ufkunu gaflet bulutları sarabilir. Bu gibi durumlarda onu uyku basar ve adeta iradesi devreden çıkar. işte o zaman insan da, uyumayan ve asla uyuklamayan Allah'a yönelir, ona sığınır.. sığınır da, artık şeytan, onun ruhuna yol bulup giremez. Zira Âyetü'l-Kürsî, koruyucu bir atmosfer gibi onun ruhunu sarmıştır ki, böyle bir mahfuz yere cin, şeytan giremez.
Ne dediğini duyarak ve sürekli içine doğru derinleşerek, derinleşip bütün beşerî hislerini aşarak Âyetü'l-Kürsî'yi vird edinip Allah'a iltica etmek, bir bakıma, 'Ey Rabbim! Ben kendimi Sana emanet ediyorum.' demektir ki, böyle bir iltica, dua ve yalvarış arş-ı Rahmet'e ulaşınca gök ehli o kişinin etrafını sarıp adeta onun çevresinde pervane kesilir. Hangi şeytan ve şerir cinnin haddine ki, böyle bir nur halesini aşabilsin ve ışık hüzmeleriyle sarılı bulunan nezih ruhlara dokunup onları soldurabilsin? Hayır, bu mümkün değildir. Zira onu, artık emri her şeye galip olan Rabb'i himaye etmektedir ve o, Âyetü'l-Kürsî'nin okunduğu eve cin ve şeytanın girmesine müsaade etmeyecektir.
Son olarak, cin ve şeytanların sultasından korunma için, iç ve dış bütünlüğüne kavuşulması; dilden duanın ekgib olmaması ve Âyetü'l-Kürsî'nin okunmasının âdet, ahlak edinilmesi gibi bir kısım prensiplerden bahsetmiştik. Şimdi de -müsaadenizle- bu düsturları yaşıyarak onların şer ve sultalarından uzak kalabilmiş kişilerin hayatlarından misaller vermek suretiyle mevzumuzu biraz daha tavzih edelim.
Devdıbını yazıyorum aşşağıda -
-
1.
0Oooo baltalama kokusu mu aliyorum :D
Evet pampa boyle de denebilir ve lakin biz bunlari okuyarak degil yasayarak ogrendik.. -
2.
0Yok moruk ne baltalaması dense dense katkı denir. Bi söz var ateşi tekrar bulmaya gerek yok diye öyle diyim bende sana
-
1.
-
408.
+1Devamı
1) ibn-i Ebi'd-Dünya, Urve b. Muğîre'den (Urve b. Muğîre (ra), tabiînin büyüklerinden, şanlı Sahabi ve büyük siyasi dâhi Muğîre b. Şu'be'nin oğludur.) naklediyor:
Urve (ra) diyor ki: 'Bahçemde oturuyordum. Derken çardağın etrafını bazı karartıların sardığını gördüm. Çardağın üstünden bir ses yükseliyordu. Bu Ses: 'Urve'nin hakkından gelecek kimse yok mu?' diyordu. içlerinden biri ileri atıldı ve 'Ben varım, ben onun hakkından gelirim' dedi. Biraz sonra mahzun, mükedder, boynu bükük geri döndü. Ona niçin bir şey yapamadığını sordular. Cevap verdi: 'Sabah-akşam okuduğu dua ona yaklaşmama mani oldu..'
Urve b. Muğîre (ra), sabah-akşam şu duayı okuyordu: 'Âmentü billâhi vahdehû ve kefertü bi'l-cibti ve't-tâğûti ve'stemsektü bi'l-urveti'l-vüskâ; Vâhid ve Ehad olan Allah'a inandım. Ne kadar sanem ve put varsa hepsini inkar ettim. Ve ben, kopmayan ipe (Kur'an'a) sarıldım.'
işte sabah-akşam bu şekilde ahd u peymanını yenileyen ve okuduklarını yaşayan insanlara, kötü niyetli cin ve şeytanların yaklaşmaları ve onlara herhangi bir zarar vermeleri mümkün değildir. Zira bu dua onların korunmaları için bir vesile teşkîl etmektedir.
Bütün insî ve cinnî şeytanların deryalar dolusu şerleri olsa dahi, bu şerlerin kendilerine ulaşamayacağı nice yüce ve yüksek kâmetler vardır! Zaten bizi teselli eden ve en kötü durumlarda, gönüllerimizde itmi'nan vesilesi olan da budur.
Daha var aşşağı yazıyorum -
409.
+1Rezzzz66
-
410.
+1DevamıTümünü Göster
2) Ebu Musâ el-Eş'arî (ra) anlatıyor: 'Hz. Ömer devrinde Basra'da vali olarak bulunuyordum. Aylar geçip gitmiş olmasına rağmen halifeden en küçük bir haber alamamıştım. Onun durumunu merak ediyordum. Cin işleriyle uğraşan birisine gittim. Cinleri vasıtasıyla bana halifeden bir haber getirmesini istedim. (Bu gaybı bilmek değildir. Cinler gayet süratli varlıklar oldukları için, çok uzak mesafelere çok kısa zamanda gidip gelebilirler ve gittikleri yerlere ait bazı haberleri normal olarak getirebilirler. Bu açıdan da buna dense dense cinleri haber toplamada kullanma denebilir.) Cinin Yemen'de olduğunu ve biraz sonra geleceğini söyledi. Derken cin geldi. Ona Ömer (ra) hakkında malumat istediğimi tekrar ettim. Acaba şimdi nerdedir ve ne yapıyordur? dedim. Cin, biraz düşündükten sonra şu cevabı verdi: 'Vallahi biz, Ömer'in yanına sokulamaz, ondan bir haber alamayız. Çünkü o, nasiyesinde Ruhu'l-Kudüs'ten bir nur taşıyor. Onu gören şeytan dahi olsa emrine râm olur ve Ömer'e itaat eder hale gelir.' (Evet Ömer, islam'a girdikten sonra hiçbir şeytan ona yaklaşamamıştır.) Cin bunları söyledi ve Ömer'den herhangi bir haber getirmesinin mümkün olmadığını gayet açık bir dille itiraf etti... '
Evet biz, yeniden bir Hz. Ömer neslini, mescid, mektep ve ev üçlüsünde islam ruhunu örgüleyen aydınlık çehre, yavru güneşler intizar ediyoruz. Gözlerimiz, ufukta, eteklerine yirminci asrın tozu, toprağı ve eracifi bulaşmamış, melek yapılı, melek Cibril karakterli insanların geleceği günü bekliyoruz. inşaallah şeytan, onların yanına da sokulamayacak ve temizler de temiz ruhlarını kirletip bulandıramayacaktır.
Ve işte bu nesil, bütün dünyaya ümit ve güven kaynağı olacaktır. Onlar, 14 asır önceki saadet dolu günleri yeniden günümüze çekip getirecektir ki, insanlık, şayet yeni bir dirilişe erecekse işte bunlarla erecektir. Yeter ki bizler, temsil keyfiyetimizle bu işe mani olmayalım; olmayalım ve arkadan gelecek nesl-i cedid'in önünü tıkamayalım.
3) Aşere-i mübeşşere'den olan, Hz. Ömer (ra)'in, vefat edeceği anda yanında bulunanlara 'Keşke Ebu Ubeyde hayatta olsaydı da yerime onu bırakıp Rabbimin huzuruna öyle gitseydim' dediği, Amvas'ta vebaya yakalanarak orada şehid düşen şanlı Sahabi Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) ile karıştırdıkları Ebu Ubeyd'dir (ra). Ebu Ubeyd (ra), tabiînden olup genç yaşta islam ordusunun başına kumandan olarak tayin edilmiş cesur bir askerdir.
Hz. Ömer (ra), Sasanilere karşı bir ordu göndermek istiyordu ancak, ordunun başına kumandan tayininde zorlanıyordu. Çünkü askerlerin büyük çoğunluğu Hz. Hâlid'le birlikte savaşmak istiyorlardı. Halbuki Hâlid (ra), o sıralarda Bizans'a karşı savaşıyordu. işte bu kritik anda Ebu Ubeyd, ileriye atıldı ve bu kumandanlığı kabul edebileceğini söyledi. Onun bu davranışı Hz. Ömer'i çok sevindirmişti. içinde pek çok Sahabenin de bulunduğu orduya bu 20-21 yaşlarındaki delikanlı kumanda edecekti. Ebu Ubeyd (ra), ordusuyla Sasanilerin üzerine yürüdü ve çok zorlu bir savaş oldu. Bir ara Kumandan atından düştü ve fillerin ayakları altında kaldı. Filler, onu çiğneyip geçerken o bütün gücüyle ric'at içindeki askerlerine şöyle sesleniyordu: 'Askerlerim, gitmeyin, ben buradayım, ben buradayım..' ve onları belli ölçüde de olsa geri çevirmeye muvaffak oluyordu. Ebu Ubeyd, orada şehit düşmüştü. Diğer taraftan Halife, Medine'de Ebu Ubeyd'den haber bekliyordu. Nihayet Tâif tarafından birisi geldi ve halifeye şu haberi getirdi. 'Bir vadiden geçiyordum. Kadın-erkek, genç-ihtiyar toplanmış feryad içinde ağlıyorlar ve şöyle diyorlardı: 'Kahramanca savaştılar. Cansiperane kavga verdiler. Allah için öldüler ve niyetlerine göre de Cenab-ı Hakk'ın huzuruna ulaştılar' sözlerinin sonunda da, hep bir ağızdan söyledikleri 'Vah Ebu Ubeyd, vah Ebu Ubeyd.!' çığlıkları yükseliyordu.'
Hz. Ömer (ra), işi anlamıştı. Vadiyi dolduran ve feryad ile ağlayan Müslüman cinlerdi. islam ordusu için gözyaşı döküyor ve şanlı kumandan için ağıt yakıyorlardı. Nitekim bir kaç gün sonra bir ulak geldi. Ve olanları bir bir halifeye nakletti. Ebu Ubeyd, fillerin ayakları altında can vererek şehit olmuştu... [2]
Evet, cin ve şeytanların şerrinden korunmak için Ebu Ubeyd şuuruna sahip olmak gerekir. Bu da, her halde cihad ruhuyla bütünleşme, dava uğruna candan cânandan geçme şuurudur ki, öyle olanlar bu amellerinin mükâfatını, cin ve şeytan iğvasına karşı korunmuş olmakla görürler. Zira cihad aşkıyla yanıp tutuşan bir insanı, ne insî ne de cinnî şeytanlar asla kandıramaz.
Cinler ve şeytanlar, insanların günahlarıyla açtıkları menfezlerden girer.. girer ve insanı çepeçevre kuşatırlar. Bu menfezler kapanmalıdır ki, onlar içeri giremesinler ve insan da, onların şerrinden korunmuş olsun.
Ehl-i keşfin müşahedesiyle cin ve şeytanların mü'minlere musallat olmaları, daha ziyade onların bazı manevi yönlerden açık ve zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu da; cünüplük, hayız, nifas halleri, abdestsizlik, su-i edep içinde gafilâne davranışlar sergileme gibi durumlardır ki, ruh bozuklukları ve fizyolojik olmayan cinnetler, ekseriyetle böyle boşlukların ardından insana ârız olurlar. Eğer bunlarda cin ve şeytanın parmağı varsa -ki vardır- onlar, mü'minin içine mutlaka, onun bir günahından yol bulup girmişlerdir.
Evet, eğer sen bir kale gibi isen, bu kalenin kapıları açık olursa ezeli düşmanın elbette o kapılardan girecek ve senin vücud kaleni teslim almaya çalışacaktır. Eğer böyle bir akibete düşmek, ma'ruz kalmak istemiyorsan, mutlaka günahlardan kaçınmalı, dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini de asla unutmamalısın...
Habis cinler ve şeytanlar, her çeşit günahı alet olarak kullanırlar. içki, kumar ve fuhuş, onların sıkça kullandıkları aletlerdir. Bu günahları irtikab edenler, şeytan tuzağına düşmüş sayılırlar.
Devamı var -
411.
+1DevamıTümünü Göster
4) Abdullah ibn-i Abbas'ın (ra) talebelerinden Katade b. Diâme (ra) anlatıyor: 'Şeytan, Allah tarafından tardedilip huzurdan kovulunca sordu:
Şimdi ben ne yapacağım?
Cenab-ı Hakk, hikmet diliyle cevap verdi:- Sihir yapacaksın! (insanları büyüleyecek, bakışlarını bulandıracak, kalb ve kafalarını dumura uğratacaksın. Böylece onların muvazene ve dengeleri bozulacak. Akılları hükmünü tam icra edemeyecek. Ve kalblerinin Allah'la olan alakası kesilecek ve te'sirsiz kalacak.)
- Ben ne okuyacağım?
- Şiir. (Yani dil dökerek, edebiyatı bu işte kullanarak, fuhşa ait kitap ve dergi neşretmeyi insanların kafasına sokarak onları büyülemeye çalışacaksın.)
- Ne yiyeceğim ben?
- Bütün murdar şeyleri. (Hem yiyecek hem de sana tabi olanlara yedireceksin. Besmelesiz etler, murdar tavuklar, doğrudan doğruya eti haram kılınmış hayvanlar, helal-haram demeden çeşitli spekülasyonlarla kazanılan ticari gelirler, faizler, rüşvetler... )
- Ben ne içeceğim?
- Sekir (sarhoşluk) veren her şeyi. (Şarap içeceksin veya şarabın adını değiştirecek, ona başka bir isim bulacak ve onu içeceksin. 'Alkolsüz bira' diyecek ve su yerine onu içeceksin. Diğer taraftan yeni yeni uyuşturucular icad edecek ve onları kullanacaksın. Afyon, morfin, kokain, kafein v.b... işte sen bunları içeceksin.)
- Benim yurdum neresi?
- Hamamlar. (Çırılçıplak, haya ve edebten mahrum yıkanılan yerler, saunalar, plajlar... )
- Benim meclisim neresi?
- Çarşılar, pazarlar, sokaklar.
- Benim münadim kimdir?
- Davullar, zurnalar ve rûhî heyecan uyarmayan her şey.
- Benim silahım nedir?
- Fuhşıyât.
Evet, şeytan huzurdan kovulunca bunları soruyor ve ona Cenab-ı Hakk'tan bu cevaplar geliyor.
Madde madde bu hususları izaha gerek var mı bilemiyorum? Dünyanın haline ve hâssaten islam aleminin yürekler acısı vaziyetine bakıldığında Katade b. Diame'nin naklettiği bu sözlerin haklılık derecesi daha iyi anlaşılacaktır. Bunun için isterseniz gözümüzün önünden filim şeridi gibi Müslümanların utandırıcı hallerini geçirebilirsiniz.. geçirin, ve düşünün, cin ve şeytanların günah menfezlerinden tâ nerelere kadar girdiğini anlamaya çalışın!. Sonra bir de yüzünüzü Batı dünyasına çevirin. insanların ekseriyetinin ruhen dengesiz olduklarına bakın. intihar olaylarının her geçen gün nasıl korkunç buudlara ulaştığını görün.. görün ve ürperin.
Bugün insanlar, sırf düşünmemek için ne çarelere başvurmaktalar batı hayatında.. Öyleki, hiç adı sanı duyulmadık kumar çeşitlerinin sergilendiği kumar masalarında ömrünü bitirip tüketen insanlar var. Batı hayatında bunların pek çoğu kendilerinden kaçmak için bu gibi illetlere sığınmaktalar.. ve bu yerlerde başka değil ancak şeytan saltanatı hükümferma. Bu ülkelerde insanlar, bütünüyle mefistoya yenik düşmüşlerdir. Şeytan önce onların dengelerini bozmuş, sonra da yanlış çarelerle onları iyice sersemleştirmiştir. Bu da şeytanın en klagib oyunu ve en eski hilesidir. Zira Feodalizm, Kapitalizm ve Komünizmin hepsinin altında, şeytanın bu hilesi ve oyunları vardır. Evvela o, insanları tatmin olamayacakları noktalara sürüklemiş ardından da çeşitli isimler altında (işçi hareketi, proletarya diktatörlüğü vs. gibi) hortlattığı insanlara, yanlış çareler takdim etmiş ve onları büsbütün şirâzeden çıkarmıştır. Gerek Marks'ın ve gerekse Engels'in eliyle insanlığa takdim edilen çareler, hep şeytana ait birer hile ve oyundan ibarettir. Nitekim bu oyunun sona erişini bizimle beraber şimdi bütün dünya da seyretmektedir. Cin ve şeytanın bu tür iğva ve oyununa düşmemek için inanan bir dünyanın kurulması şarttır. Çünkü iman, insanlığı kurtaracak tek çaredir.
[1] Buhari, Enbiya: 10; Müslim, Zikir: 54-55; Dârimî, isti'zân: 48
[2] ibni Kesir, el-Bidaye, 7/28 -
412.
+1Kitaptan kopyala yapıştır yaptığım yukardaki yazıları okuyun bişey kaybetmezsiniz ayriyeten tavsiyem bilmediğiniz pohlara maydonoz olmayın vede kabadağı olun biraz yok o haraket etti yok şunu duydum tırsmayın nacizane tavsiyem
-
413.
0Abahahshdkxlzns dıbına kodumun gerikafalı huur çocuğu ortalarına doğru başarılı bir kurguydu fakat sonradan cidden saçmaladın. cügüüü
-
-
1.
0Gerikafali? Insanlari tanimadan verdigin pesin hukumlerden ne kadar ilerici kafali oldugun anlasiliyor.. Senin de annene selamlar ;)
-
2.
0Abslcnckzalfndkslxnx
-
3.
0Anlıyorum seni çomar evladı hadi git köşeye ağla
diğerleri 1 -
1.
-
414.
+1Rez sayfa 7
-
415.
017 ayrac
-
416.
+1 -1vay be hep korkmuşumdur üç harflilerden
eğer anlatıkların yorumdan uzak saf gerçekler ise şahsım adına çok şey öğrendim
bakalım nereye gidiyor hikayemiz
eline sağlık panpa -
417.
+2Page bey beklemedeyiz nerdesin
-
-
1.
+1balkonda kahve sigara yapcam ;)
-
1.
-
418.
+13beyler ne yaptınız ne ettiniz buralarda mısınız hala? suku veya cugu gibisinden bir derdim olmadıgı; bu baslıgı sadece dogru olan bilgilerle yanlıs olanları ayırt etmeniz icin actıgımdan dolayı ben anlatmaya devam edecegim. öncesinde:
gelen mjlarda benim büyü yapıp yapmadıgım bozup bozmadıgım sorulmus: ben kansu degilim millet;
yazdıklarımın internette (ve burada dolanan) bir cok rituelden bariz farklı oldugu soylenmis: tekrar hatırlatıyorum mumlar cadı tahtası loş bir ortam tutsu vs gibisinden meteryallerin hepsi sadece ortamda bulunanları moda sokmak icin kullanılır.
aynalar tablolar vs hakkında da bi kac sey var: ozellikle ayna sorusu ayna icat edildiginden beri insanları cezbeden bir sey olmustur. bunun da tek sebebi incecik bir camın sır işlemi uygulanarak sonsuz suni bir derinlik elde edilebilmesidir, bu yuzden ilk icadedildiginden beri insanlar aynaların baska bir boyuta acılan kapı oldugunu dusunmuslerdir. kansunun veya remzi hocanın (ilerleyen partlarda gelecek mansur hocanın) bu konulardan bahsederken aynalara veya tablolara degindiklerini duymadım.
yere veya bir yerlere yıldız cizerek her hangi bir ayin yapma mevzusu pagan/voodoo temelli bir olaydır, olmazsa olmaz degildir.
bakır tepsiye bir kimsenin (veya bir cocugun) kanını akıtma mevzusu yine dogru birsey deilidir: insanlar icin igrenc olan hersey buyu yapımında veya cinleri baskasına musallat etmede kullanır, bozmada veya kurtarmada kullanılmaz.
butun hikayelerde gecen kurbanın yaklasmaması gereken"hoca item"i olan kitaplar hakkında bildigim iki sey var: birincisi kansu ile remzi hocadan calmıs oldugumuz kitap gibi kitaplar (ki bunların bazılarını hala kitapcılarda bulabilirsiniz) normal bir insanın kullanabilecegi turden kitaplar degildir gonul rahatlıgı ile okuyabilirsiniz. cunku puf noktası olarak kabul edilen ve buyu bozmanın vs puf noktası denebilecek noktalar bu kitaplarda yazmaz hocandan ogrenmen lazım. ikincisi (deyim yerindeyse necromonicon tarzı) her cesit kara buyu ve illetli/habis/lanetli ayinlerin rituellerin bulundugu bir kitap varmıs ve bu kitabın en son karsta olduguna dair bir rivayet duydum kullanan veya kitabı eline almıs onu gormus herhangi bir kisi ile alakalı herhangi birsey duymadım.
neyse baslayalım mı artık? -
419.
+1Buradayız panpa
-
420.
+8o dillere destan guzellikteki sanemin bu çökmüş pörsümüş en hafif tabiriyle iğrenc halini gormenin sokunu kansu da ben de hızlıca atlatmıstık ve bir birimize otamatik olarak kafamızı cevirmistik. yanımda oturan permin durumun az cok ne oldugunu bildigi icin tırnaklarını resmen koluma gecirmisti: daha sonra kolumu acıp baktıgımda uzerimdeki elbiselere ramen derimin soyuldugunu gorecektim.Tümünü Göster
sukran hoca sen kimsin kızım ne isin var burada vs diyemeden kız gırtlagını patlatırcasına once bir cıglık attı sonra yere kapaklandı en sonda da kahkahalar atmaya basladı. sırt ustu donup Sukran hocaya bir baktı ve sonrasında kendi kendini ellerini ve ayaklarını kullanarak geri geri itmeye basladı "tamam tamam ne isterseniz tamam anladım" bunlardan baska bir sey soylemiyordu ve Sukran hoca cıglıgın ve kahkahanın sokunu atlatıp kıza dogru bir iki adım atmak istediginde kiz ilk once emekler vaziyette sonra ayaga kalkıp kosmaya basladı.
diger sınıflardan once sınıftaki hocalar sonra merkalı ogrenciler ne oldugunu anlamak icin sınıflarından cıkmıslardı bile. sukran hoca sınıftan cıkınca oradaki hocalardan birisine "nereye gitti o" diyebildi. ben perminin kolumu sıktıgını farkedip kurtulmaya calısırken "kansu bir hal caresine bakar" diye dusunmustum ki kafamı perminin kolundan ayırıp kansuya baktıgım zaman elemanın sırasından kalkmaya guc yetiremedigini gordum. icimden bir "hasgibtir" cekip kurtardıgım kolumu perminin omzuna atmaktan baska bir care bulamadım.
o sırada sukran hoca ve diger hocalar sınıfların kontrolunu saglamıslardı ve bizim sınıfın onunde birseyler konusuyorlardı. kansuya baktıgımda yeni yeni kendine gelmeye basladıgını gordum. koridordaki nobetci ogrenciler coktan yerlerinden kacmıslardı. sonradan ogrendik ki sanem bizim sınıftan cıkıp direk erkekler tuvaletine girmis icerden gelen garip sesler bagırmalar kahkahalar dolayısıyla tırsıp kacmıslar; Sukran hoca yanında bir erkek hocayla beraber kızı tuvaletten cıkartmaya gittiklerinde tuvaletin dıs kapısından daha oteye gidememisler.
bu iki hoca (sukran ve erkek hoca) konusurlarken kansu yerinden kalkmıstı ve hocaların yanına gitmisti. bu sırada hala bazı hocalar "evladım gir sınıfına sessiz sedasız bekle yok birsey sana kaldı sen mi cozecen" gibisinden laflar sallıyorlardı. kansu da fırsattan istifade hocaların yanına sokulmustu. ben de ondan cesaret alıp yanlarına sokuldum yavastan. birseyler ogrenirim birseyler duyarım umuduyla gitmistim ama duydugum tek sey diger hocaların bu iki hocaya "hocam iyi misiniz; anlasılan normal bir durum" degil tarzında seyler soylediklerini duymustum.
K hocam ne oluyor
Ş gir içeri kansu
S hocam o kız bizim arkadasımız giremeyiz lutfen..
Ş nerden tanıyorsunuz
K okul dısından hatta permin ve didem bile tanır -dildeki didem-
EH (erkek hoca) oglum bu kızın cok saglam sorunları mı var
k noldu hocam
EH tuvaletten iceriye girdigimizde kız yerlerden birseyleri yalıyordu
K nasıl ya S çüş dıbına qoyum
BH 1 (başka hoca 1) terbiyemizi muhafaza edelim
K hocam bu durum normal bi durum degil de sizin anormal durumlardan da degil
BH 2 nasıl yani
K lavaboya din hocasını yollayın hocam
BH 3 birinci kattaki sınıflara bak sancar
S tamam hocam.
okulumuzda bir adet din hocası vardı ve benim hayatım boyunca gordugum tanıdıgım en kalifiye din hocasıydı adı da danış mıydı danişment miydi neydi, kansu onu cagırın dedıgıne gore bir bildigi vardır diye dusundum. adamı buldum yolda konuyu ozet gectim. hoca da benim kızı tnaıyıp tanımadıgımı sordu. adını soyledim ama beraber cin cagırdık dememek icin satanist bi kızdı diye gecistirdim.
daniş hoca tuvalete girdiginde iki dakika falan dayanabildi adam cıktıgı zaman beti benzi atmıştı. noldugunu sormaya calıstıgımızda sadece korku dolu gozlerle yutkundu. adam gorduklerinin sokunu nerdeyse bes dakka atamamıstı. sonra konusmaya basladı:
hocam bu katı bosaltalım simdilik kimse lavabolara girmesin, ben o kadar sey gordum duydum boyle fena birsey aklıma bile gelmezdi, dedi. butun hocalara haber verildi ve kat tamamen bosaltıldı. ben sancar ve permin kızın arkadasıyız dedigimiz icin gonderilmemistik ama benim ısrarlarımla permini yollamayı basardık. daniş hoca gorduklerini anlatmaya basladı:
hocam ben içeri girdigimde lavabo giderinin altına birikmiş pis suyu yalıyordu beni gordu sadece bir baktı sonra ayaga kalıp pisuvarlara gitti, tıkanmış olan bi pisuvarda birikmiş suyu içti sonra cebinden bir sey cıkarttı tuvaletlerden birine girip onu yerlere dokup onları yalamaya basladı. benim midem tersine donmustu resmen ama kansu araya girdi:
K hocam yoksa girdigi tuvalette en leş en pis olan tuvalet miydi
D evet sen nerden biliyorsun
K bilmiyorum hocam tahmin ettim
D ne yapmış oglum bu kiz kendine pgibolojik pgibiyatrik bir vaka degil bu dogru mu hocam
F (felsefe hocası) yani uzmanlık alanım degil ama hic duydugum birsey de degil yaptıkları
K bu kız büyülerle büyücülükle kafayı cok bozmustu hocam oyle birsey olmasın
D oyle bir sey varsa sıçtık ki ne sıçtık..
3. kattaki ogrencilerin tamdıbını erkenden gonderdiler, sonradan pgibiyatri klinigini aradıklarını ve kızı uyuşturarak tuvaletten ancak cıkartabildiklerini ogrendik.. -
-
1.
0Boynuma Dola KANSU
-
1.