bazen uğrayıp kafama esen şeyleri yazıcam

bazen çok zor deyip durduğum şey az önce yazdığım şeydi işte.

sanırım ben kaldıramıyorum artık.

ankara'dayım. köprü altına gidiyorum sıhhiye tarafında. sonra abdi ipekçi parkı'na. suriyeli sığınmacılar dileniyor. üzerimde 4 lira para var. en demirinden, en soğuğundan 4 lira para. kağıt 200 tl gibi el ısıtmıyor hiç. eve dönmek mevzu. 4 lira cepte. selametle yürüyorum.

mülteci aileyle konuşacak oluyorum. sormam lazım. kimse onları görmüyor mu? adam "sadaka" diyip el açıyor. acı acı tebessüm ediyorum. sanki beni anlıyor. tam gidecekken eliyle işaret ediyor. ateşin başına çağırıyor, bir yağ tenekesinde kainatı döndürüyorlar 5 kişi. kainat dedimse, küçücük onlarınki. "gel gel" diyor avuçları. ateşin başında yer açıyorlar. ısınacakmışım. sonra adam orada tuttuğu bohçadan bir simit çıkarıp, ortasından kırıp yarısını bana uzatıyor.

kalbime inen tokat pek ağır. duramıyorum orada. kaçıyorum. kaçıyorum. sanki yedi kat gök üstüme sifon çekmiş. adalet sarayı'nın önüne koşuyorum. otobüse biniyorum. en arkaya cam kenarına oturuyorum. kafamı cama yaslıyorum, gözümü yumuyorum. pek yorgunum. duraklarca sonra uyanıyorum, varmama iki durak var.

gözüme camdaki ıslaklık ilişiyor. yol yol olmuş su, camdan üç ince şerit halinde aşağı doğru su akmış. nasıl bir yağmur yağmışsa... durağa varıyorum, araçtan iniyorum. rüzgar var. hava soğuk. fakat gözlerim sanki bir başka soğuk. sanki bakışlarımdan kış giriyor içeri.

ayıkkan cesaretimi toplayamamıştım.

uyurken ağlamışım.

kuş gibisi yok. kuşlar candır.

sanki bura hep 9 sayfa kalacak gibi...

neden ben bu adama sardım manyak gibi? indir bindir piyano dinliyorum artık...

benim için gecenin özeti:

1- Sözlük tak gibi bir yer olmuş.
2- sözlükteki kızların etlerinden başka değeri olan hiçbirşeyi yok. varsa da yok.
3- erik satie benim sonum olacak
4- yazmam gereken yığınla makale var ama ben burada mal mal ekrana bakıyorum.
5- sanırım depresyondayım.
6- sigarayı bırakmak çok zor.
7- birini arıyorum. ve biri yok. bu gece nedense hissiyat bu. satie yüzünden heralde.
8- kalabalık arasında yalnız olmak, tek başına yalnız olmaktan daha zor.
9- bitmiyor. bitmiyor. bitmiyor.

Yıl 1999. 13 Eylül'de Şehriban Coşkunfırat Ataköy Mezarlığı'nda 3 tane ruh hastası tarafından öldürüldü. Olaydan iki hafta sonra, yani bugünden tam 15 yıl önce, ülke genelinde ciddi bir "satanist avı" başlatıldı.
Kılıkları kıyafetleri, dinledikleri müzik, fikirleri ve başka bir takım zevkleri yüzünden konuyla yakından uzaktan ilgisi olmayan binlerce genç sorgulandı, kimi nezarette yattı. Bunların en hafifi olan vakalarda, gençler ve aileleri arasına bir daha asla kapanmayacak bir şekilde uçurum girdi.
O zamanlar Iron Maiden t-shirt'ü ile dolaşan uzun saçlı gençleri sopa ile kovalıyor "işte bunlar, o kafa kesenler !" diye alenî tekfir ediyordunuz.
Şimdi uzun saçlı, üzerinde peygamber mührü baskılı siyah t-shirt giyen bazı gençler dolanıyor etrafta. Otobüslerde görüyoruz. Üstelik onlar satanist falan değil. Sizin gibiler. Müslümanlar onlar da...
Ama bir durum var değil mi?
Dürüst olun, o gençlerden sizin de kafanızı kesecekler diye zütünüz atıyor.
Hani sopalar? Hani küfürler, kovalamalar? N'oldu?
Satanisti kovalarken çok müslümandınız. Şimdi n'oldu?
Rabb'inizden mi buldunuz?

http://www.youtube.com/watch?v=uGZ9K0rh4G4

bir de kaybetmiş olmanın anldıbını denesene?
ve biliyorum, gülüşün ölümcül mevzu bu olduğunda.
sen neredeysen, ben işte orada değilim
eğer bilmiyor olsaydın tüm o anları
hani kendimi kaybettiğim, dünyaya derdim ki
"sanırım dünyanın hudutlarını bilmeliydim"
bazı zamanlar geliyor ki kendimi buluyorum
hiç nefes almazken.

cesaret lazım evet. zor. çok zor. bazen yaşanmıyor gerçekten...

ne çok gerizekalı var lan şu ortamda. 20 tane başlığa aynı entry'yi gömüp duruyorum. şuku üstüne şuku.

amk salakları, 20 küsür başlığa aynı entry'yi yazabiliyorsam, ilk 3 başlıktan sonra sıfırdan yeni entry yazmam gerekmiyorsa, demek ki hepiniz aynı şeyleri konuşuyorsunuz ve sırf "beni dinlesinler beni beni beni!" diye 653876837568375 tane farklı başlık açıyorsunuz.

kaldı ki, bambaşka entrylerim belki bir - iki şuku hakederken, kimsenin sümüğünü atmayacağı ve gülüneceği yerde aksine ağlanması gereken entry'ye dana gibi alkış tutuyorlar. buna ne demem lazım ben de bilmiyorum.

beni üzen şey şu:

bu kalabalık, bu sözlükte yaşamıyor sadece. sözlük bitince hayat başlıyor. ben bu dallamalarla aynı ülkeyi paylaşıyorum.

öfff.

hepimizi nar-ı sekar'da helâk eyle ya rabb'im. biz hiç bir güzellik ve ikrdıbını hak etmiyoruz.

sinema sizi kurtarmaz.

dağlar ve kan belki...

https://www.facebook.com/kuspartisi?ref=bookmarks

karton kolide civciv kokusunu özledim.

güzel anlatıyon panpa devam et

eskiden kamuflajlı pantolon giyerdim. saçım uzundu. çok toydum, gençlik vardı bünyede. çok bi metalciydim, kasılırdım falan. çok ukalaydım.

şimdi kadife pantolon giyiyorum. saçım kısa. metalcilikle alakası yok görünüşümün. ama artık daha radikalim.

eskiden sadece çok ukalaydım.

şimdi hem ukalayım, hem haklıyım.

ananızı gibiyim. mucxxx.

quod sumus hoc eritis

insanın soyut zekasının yeterince gelişmediğini iddia etmek mümkün.

içinde yaşadığı saniyeleri ve etrafını çok iyi kavrayıp analiz ederken, içinde yaşadığı zamanı zerre anlayamayan, tarihten ders çıkaramayan, uzakta olanı hissedemeyen, soyut olana dokunamadığı için eşya müptelası olan bir canlı insan.

Aslında beşeriyet bebekliğini yaşıyor.

Ya salt veriye dönüşeceğiz ya da salt cisme.

"Abandon your vessel of flesh. And a new world awaits."

Sizin Rabb'iniz ile benim Rabb'im bir değil. Siz aç kalırsanız el ve ağız açıp beklersiniz. Ben aç kalırsam toprağa ekerim. Sizin Rabb'iniz laf dinler, Marko Paşa'lık taslar. Benim Rabb'im ellerimde tecelli, toprakta zuhur eder. Sizin Rabb'iniz, durduğu yerde, ancak zaten ölecek olanı öldürür, benim Rabb'im ise olacak olanı oldurur. O'nun elleri, benim ellerim üzerindedir.

Ben sizin taptıklarınıza secde edecek değilim. Sizler de benim taptığıma secde edecek değilsiniz.

Bi de yeri gelmişken...

Olmuyor. Neden mi yapamıyosun? Çünkü gusülsüzsün. Çünkü cenabetsin.

Neden mi cenabetsin? Çünkü senin kadar çok mastürbasyon yapan kimselerin gusül tutma şansı yok.

Olmuyor çünkü nefes almaksızın mastürbasyon yapıyorsun. Tıpkı ergen çocuklar gibi... Al evlen desen bakıp otuzbir çektiği kadınla asla evlenmez. Ama onu o kadar çok ister ki... Hele o anlarda...

Sen de öncüllerine bakıp mastürbasyon yapıyorsun. Ama onlardan olmanı isteseler "asla!" dersin. Çünkü asilsin. Çünkü soylusun. Çünkü doğrusun. Çünkü kirletilmemişsin.

Yalnız bir tek şey kirletilemez şu kainatta:

Pisliğin kendisi.

Kendini ne sanıyorsun bilmiyorum ama, orgazmınının şiddetine sürdüğün alçak gönüllü kayganlaştırıcına aldanma sakın. "Evet ben pisliğim." diyeceksin. Bil ki kinayene aldanmam. Sen sana biçilen pislik rolu gereğinin ötesinde, kendi hakikatlerinin de ötesinde, salt varlığında pisliksin. Göreli değil, nesnel bir pisliksin sen. Çünkü ne insanların ne de mekanların pisliği değilsin. Zamanın pisliğisin.

Sen gerçekten pisliksin. Çünkü evvel zaman içerisinde taze iken koparılıp yenmiş sürecin, zaman tarafından sindirilip atılmış necasetisin sen.

http://vignette1.wikia.no.../latest?cb=20101030012131

https://www.youtube.com/watch?v=5Qij03PwXhw

iki yüzlü huur çocukları!

Benim bir ruhum yok anlamıyor musunuz?
Bana yapılanları şikayet edemem. Olduğum an içinde kaldım ben. Odamın dışında beni dinleyen bir kulak yok. Bir yarın yok, heybemde biriktirilecek bir yol azığı yok. Gidilecek yol yok. Yarın yok. Yarın yok.

Çok kızgın ve umutsuzum. Büyük hayal kırıklığı içerisindeyim. O kadar büyük bir hayal kırıklığı içerisindeyim ki, ne üzüldüm ne de şaşırabildim...

Demek aslında haklıydım. Demek haklıydım!

https://www.youtube.com/watch?v=LCObZ6Kodi0

"I find you humans quite interesting, even though you are a worthless, greedy lot."
-Satan (The Adventures of Mark Twain)