-
676.
0Ben bu adamların yerinde olsam, bu akşam Muslera’dan özür dilerdim. Çok özgüvensiz, hantal bir oyun döndü. Ürkek, kontrolü yitirme korkusuna saplanıp kalmış bir oynanışın sonu tam da korkulduğu gibi oldu.
Bir iki çıkışı da bireysel oyun adına hiç ettiler. Ne diyeyim... -
677.
0Bende benden olmayan ne varsa hepsi toplanıp boca oluyor kafama. ... dibine düştüğüm gerçekliğin şu acımasız kuyusunda...
Yaşamdan zerrelerle bezendikçe ölüyorum.
Umut yokuşta, rampalarım sonsuza yakınsıyor. Elimi neye atsam, elim yanıyor.
Yanıyor tüm gençliğim, yanıyor tüm geçmişim. -
678.
0Sözlüğü hepi topu 1 tane kadın 2 tane de adam, bir de onların yaklaşık 4'er tane yan hesabı işletip duruyor. Kalan hikaye.
Zira ahmaklık zekaya benzemez, onun ipini asılan bir bilgi ya da hakikate uyma derdi yoktur. Ahmaklık alabildiğine özgündür, gerçeklikten bağı bir kere koptu mu binlerce çeşit saçmalık kusabilir.
Öte yandan...
Bu sözümona popüler tayfanın ahmaklığı bile tıpatıp aynı, patates baskı resmen. Hepsi aslında aynı 2-3 kişi oldukları dışında, insana bir şey düşündürtemiyorlar. -
679.
0Bakışın bir lahza kaçsa çöle, çayır çimen olur kumdan tepeler. Geceyi izlesen sessizce, güneş utanır, çıkar gelir saklandığı gölgelik izbelerden. Fırtınalar fısıldayışına kulak misafiri oldu diye, kasımda ılık rüzgarlar esmekte hâlâ.
Sen iç diye koca Karadeniz çay oldu, sen gel diye koca dağlar yol oldu, ben seni bir ömrü boyunca beklerim elbet, bari onları kırma da gel, özlemim yanında hediyesi olsun.
Özledim çok. -
680.
0Ne idin, ne oldun... Vay be...
Kimseye bakıp gıpta etmeyeceksin, hakir de görmeyeceksin. Devran çok pis dönüyor. -
681.
+1Osmanlı imparatorluğu'nun batıya doğru ilerlediği ve sınır genişlettiği en başarılı dönemlerinde, Avrupa'da peşpeşe kara veba ve büyük kıtlık yaşandı. Kıtlık Rusyanın iç kesimlerine kadar yayıldı Bunu takip eden ve toparlanmakla geçen sürecin sonunda, olaylar 16. yy.da Büyük Köylü isyanı patlak verişine kadar zincirleme şekilde gelişti.Tümünü Göster
Osmanlı'nın o kadar hızlı ve görece kolay büyümesi, tesadüf değildir. Lakin buradaki maksat, Osmanlı'yı, "bunlar hiçbirşey başarmadılar aslında" diye kötülemek de değildir.
Şöyle düşünelim: Veba, neden Ortadoğu coğrafyasına, hatta Grek egemen Balkan ve Akdeniz coğrafyasına şiddetle nüfuz edememiştir? Akdeniz ikliminin nemli olması, orta kuşağın güneyinin daha ılıman olması, mikrobun üremesi için daha elverişli değil miydi?
Elbet öyleydi. Lakin, latin ve grek toplumları çok önemli bir teknolojiye sahiptiler. Bu teknolojinin adı "sabun" idi. Ellerini yıkamayı biliyorlardı.
Ortadoğu'da ise, gıdayı çürütmeden saklayabilecek mutfak kültürü vardı ve büyükbaş hayvan dışkısı, çöl ortamında çok hızlı kuruyordu. Ayrıca, ortadoğu o esnada rönesansını yaşamaktaydı ve tıp ile kişisel hijyen ve bakım dönemine göre son raddede ileride idi.
Yani uygarlıklar çatışmasında yenme ve yenilme, basit destansı olaylara, abartılı kahramanlıklara bakmaz sadece. Öyle olsa idi, Avrupa uygarlığının doğum noktası sayılabilecek olan Yunan uygarlığı, bu gün tüm dünyaya egemen olurdu. Zira ilyada ve Odyssea'a bakarsanız, tüm dertlerinin yiğitlik olduğunu görürsünüz. Sparta'lılar, zayıf çocukları besleyip büyütmez, ölüme terkederlerdi. Şimdi kalıntılardan başka birşeyleri yok bu dünyada sağ kalan.
Tarihsel determinizm böyle bir şeydir. Bir olgunun ortaya çıkış sebeplerini romantizme indirgeyemezsiniz. Olgunun temas ettiği, etkileştiği herşeyi hesaba katmanız, nedenselliğini iyi anlamanız gerekir. Böyle bakarsanız, bir sabunun bin mızraktan kıymetli olduğunu anlarsınız.
Bunu anlarsanız, içinizdeki milliyetçilik yavaş yavaş ölmeye başlar. Dünyayı daha bilimsel gözlerle görebilmenin ilk adımıdır determinizmi anlamak. (Belki sonrasında bunu aşmak da gerekir, ama yükselmek için önce, onun üstüne sağlamca basmalıdır akıl.)
Şüphesiz herkes, takdire şayan bir meziyeti, övgüyü hakeden bir yönü olsun ister. Kimi bunu geçmişte arar, kimi de başka türlü pek çok şeyde. Ama bilim böyle değildir. Eşyanın tabiatı niyetlere ve şahıslara bakmaz. Evrenin kanununca ve varlığınca cereyan edip geçer. Övgü, yalnızca bu hakikati idrak edip, tevazuyu keşfedebilmiş kimselerin hakkettiği basit bir ikramdır sadece.
Tarih iyiler ve kötüler şeklinde sınıflandırılmaz. Tarihte yalnızca oluşlar ve oluşlara, doğru ya da yanlış yöntemle karşı koyuşlar vardır.
Sabun yoksa, okların menzili mühim değildir.
Tüfek varsa, sabunun katranı fayda etmez.
Şeyler şeylere gebe halde akar geçer zaman.
... vesselam... -
682.
0Geri kalmışlığın en belirgin emaresi, başkalarının araçlaştırdığı şeyin, geride kalmışın amacı olmasıdır. Bu kavramlarda da, eşyalarda da böyledir.
Senin amacın motor yapmaktır, ama motor artık çoktan eşyaya akıl eklemiş olan medeniyet için basit bir detaydır.
Sen milliyetçi olursun, dünya bizim olacak dersin, belki de emperyalist hayaller görürsün, oysa emperyalizmi atlatmış olan uygarlık, erişebildiği coğrafyalardan artık kâr etme derdindedir, oralar onun piyasasıdır.
Senin ulusal varlığının merkezinde, düzgün işleyen tam teşekküllü ve güçlü bir devlet teşkilatlanması vardır, çağın toplumları ise, devleti sermaye ve piyasa regülasyonunda kullanırlar.
Senin için sağlıklı seçimler ve doğru seçim yapabilecek şuur en büyük ve yüce adımdır, çağın rüzgarını arkasına alıp zamanın aklını kavrayabilenler ise, doğru seçimler yapabilmeyi çoktan becermiş ve geçmiş, kendi refahının metodunu planlamaktadır.
Sen rekabete katılabilmek için ilerleyip büyürsün, onların ise, ilerleyebilmek için rekabet etmesi, büyüklüğüdür.
Geri kalmak bir toplum için, bildiğin, düpedüz, ölümdür. -
683.
0Aman aman nerelere geldik
-
-
1.
0Hoşgeldin.
Güzel vakit geçirirsin umarım.
-
1.
-
684.
0Fear Inoculum...
Bu albüm benim için yok gibi neredeyse. Hani çıkacağını bilmesem, beklemesem, sonra bir arkadaşım bana kim olduklarını söylemeden dinletse, "Olm baya baya Tool'u çakmışlar bu adamlar ama olmamış, çok bariz taklit etmişler, ruhuna giremeden sadece müziği formüle döküp teknik bir kopya yapmışlar." derdim.
Bana kalırsa bunca zamanlık sessizliğin sebebi de buydu zaten. Yaratıcılığın sonuna gelindi. Kaldı ki tükenmekte beis yok, ayıp değil, insan fıtratı bu. Şu ana kadar yaptıkları müzik, vizyon, değer, gayet büyük.
Üzüldüm açıkçası Tool adına, Tool fanları adına.
Kaldı ki (biraz sert olacak ama) Tool'un dinleyici kitlesinin bu kadar boş insanlar olmasını da beklemezdim bu konuda. "Şimdi ne eleştirilmiştir haa... " diyordum. Yok. insanlar fanatikçe eyyora devam ediyor.
Geçenlerde Ulver'in de bir albümünü (The Murder of Gaius Julius Caesar) defnettim böyle. Ama en azından Ulver yeni bir şey deneyip de denediği şeyin ruhuna pek giremediği, duyguyu bana bir türlü veremediği için beğenmemiştim.
Tool'da pek böyle olmadı açıkçası. Yeni birşey denememişler. Kendilerinin eski albümlerini az bir editleyip yeniden piyasaya sürmüşler gibi oldu.
Tadında bırakmak lazım demek ki. Bilmemkaç sene sonra bu çıkıyorsa, -olabilir- hevesler kaçmış, güç tükenmiş, bıkılmış demek ki.
Güle güle Tool kardeş. Çok iyi hatırlıycam seni, çok iyiydin çünkü. -
685.
0yokluğunda resmine baktım biliyor musun?Tümünü Göster
döneceğini bilmenin güzelliği kadar, yanımda olmayışının tesiri de büyük üstümde. başım ne zor kalktı, kafam ne zor açıldı bir bilsen... minik tembelim benim, senmişsin meğer, elimin, gözümün, kalbimin alıştığı sıcaklık. bir ahenk, bir aşk, bir tatlılık ekgibmiş hayatımda, yokluğunda seni hiç bilmediğim günleri hatırladım üpertiler pahasına.
insanız, fânîyiz sonuçta, büyük anlamlar çıkmaz buradan. ama küçüksek de, o küçük oluşumuza da sığmıyor işte bazı şeyler. seni sevmek gibi mesela, beni sevmen gibi, benden, benim ötelerime uzanan, ufacık ama çok derin bir enginlik. rüya gibi işte, tartsan bir gram bile çekmez, ölçsen, saniyelerle sınırlı lakin son derece gerçek ve güçlü bir varlık, kendi hududunca.
yani diyorum ki, tüm bir insanlık ya da tüm bir kainat değilse de, senin benim payımıza düşen kadar, tek tek hem sen hem de benden fazla bir "biz". işte anladığım şey, "biz"in benden ne kadar da büyük olduğu, ne kadar da zarif olduğu.
insan nefesinin kıymetini, nefesi kesilene kadar bilemezmiş. öyle düşün işte. bir ciğer çekimi, tek kişiye yetecek kadar hava belki, ama o hava ki, dikkat kesil, göreceksin, belki de şu göğün tamdıbına dek. zira aldığı nefeste nerenin havasını çeker içine insan? havanın zerrecikleri, oda oda, kutu kutu birbirinden ayrı mı?
aşkı da öyle düşünmek lazım. seninle geçirdiğim anlar, "biz"in hangi keskin parçası olurdu, durup parmakla gösterecek olsam? en uzağı? en yakını? en büyüğü? en küçüğü? mümkün mü seni böyle cetvel cetvel bölmek?
değil işte. değilmiş ki, o sebepten ben sensiz geçen şu anlar, bir ömür mü yoksa bir lahza mı seçmekte zorlanıyorum.
ne tatlıymışsın, güzelmişsin, zarifmişsin meğer. hani hep oradadır, bilirsin ama, arada bir kaldırıp başını, bakarsın ya doğrudan güneşe, işte şu özlem içerisinde öyle netleşti bendeki yerin. yanlış anlama, kahrolmuyorum, yiyip bitirmedim kendimi, dövünmüyorum azıcık öteme düştün diye.
ama sensiz geçen anlarda varolmak için normalde olduğundan biraz daha fazla çabalamam, yorulmam, tahammül etmem gerekiyor. ölmedim elbet ama, daha hızlı yaşlanıyorum sen etrafta değilken. hayat, işte böyle küçük küçük inciniş ve sevinişlerin yekünü olmasıyla şöhretli ya hani, sen de benim küçük küçük sevinişimde gerçekleşen varlığın ve küçük küçük incinişlerimde sivrilen yokluğunla birikip hayatımın yekünü oldun galiba.
küçümsememek lazım hiçbirşeyi. bir an on yıllara, bir adım uzun yollara evriliverir, şaşar kalırsın. gerçi hiç beklenmedik değildi bana gelişin. ama yine de şükretmeyi şart koşacak kadar şaşırıp sevindim. bazı sabahlar insan uyanıp da elini kolunu bütün ve ikiz bulunca sevinmeli. keza sen de, varlığına alışsam da, elim kolum gibi bütün bir biz olduğumuzda sevindiriyorsun beni.
pek olağanız seninle. dikkat et hiçbir maceramız yok, büyük büyük anlatılar, mitleşmiş laflar, insanı fenalaştıracak cinsten anılar falan... fakat yaşını başını almış kimseleriz ki ben bundan doğan sakinliğine ayrı vurgunum senin. basit bir kek, tutulan bir çakmak, bir tost, birbirimize yalandan nispet yaparak kumbaraya attığımız üç beş demir paracığın kurduğu lisan, senin benim gibisine, bir kıtayı keşfetmek kadar mucizevi gelivermesin mi?
miniciğimsin. kocamanımsın. zor olan bende bir ben bulmaktı evvelden. şimdi -ki bin kere mükafattan sayarım- sende bir sen bulmamın neşesindeyim. yokluğun varlığın bir değil elbet, ama ırak bile olsan, varolduğunu bilmek gibisi de yok.
olgunluğumun sana denk gelişi, bu denk gelişin tazeliği, uyandırdığın kalıcı duygu, rastlaşmamız, konuşmamız, atışmamız, dondurma sevdandan yüzbirde açamadığın ellere kadar, çok seviyorum seni.
ne farkettim biliyor musun?
senden sıkılmak diye birşey yok galiba. yeni birşey olmuyor her gün, ama bir o kadar da tükenmekten, bitmekten, bende yitmekten uzaksın. galiba bir kısmı yaşla gelen bir şey bunun. kalan büyük kısmını da sen gelirken evden getirmişsin belli ki. sen ne kadar çok olursan, sana özencim de bir o kadar çoğalıyor.
laf uzar. beni zaten bilirsin, gevezeyim. o kadar gevezeyim ki, ellerim yoruluyor bazen yazmaktan.
işte o sebepten, gel.
özledim ya, çok ya hani, o sebepten gel.
sensiz eksiğim, bunu gün gibi görüyorum ya hani, o sebepten gel.
gel de, gözüm gözüne düşsün diye gel. elim elini çalsın diye gel.
çok seviyorum diye, canımsın diye gel. -
686.
+1Şaka maka evleniyorum galiba. Asla yapmam dediğim bir şey değildi tabi. Ama konunun ucu nereye gidiyor ona bakmak lazım. Yani okul, iş, evlilik, çocuk, emeklilik derkeeeen...
Yaşlandığımı farkettim. Şakası yok, baya baya yaşlandığımı farkettim.
Ne zaman bitti yahu, çocukluk? Oynamadığım oyunlar, okumadığım kitaplar, dinlemediğim müzikler, gitmediğim yerler... “Tamam bitti, yetişkinim artık.” demeden evleniyor olucam. Muhtemelen, yine tamam demeden de baba olurum. Sonra?
Hayat ne kısa.
Takmayın dünyanın derdini kafanıza, hele bir de insanlara... Hayat, yaşayabilenler için bile çok kısa. -
687.
+3pis virüz. evlencektim ben. senin yüzünden uzadı işler. taklu virüz. sıçıklı virüz.
-
688.
+1Karşılığı yoksa kimi sevdiğin, karşılığı varsa da kim olduğun hiç önemli değil şu hayatta.
dürüst, basit, net ve güçlü olmaktan başka çaremiz, yöntemimiz yok.
aklı başında birinin hayatına ortak olacaksanız, işte tutunacağınız ve uzatacağınız dallar bunlar.
sonra da tolere etmeyeceğiniz ve sevmediğiniz, istemediğiniz şeylerin yakınlığı bu başlangıcı perçinleyecek kavramlar.
kalan her şey detay, palavra.
ortak zevklerin çokluğu misal, bir ayrılığa bakar sevdiğiniz herşeyden tiksinmeniz.
dış görünüş ve para misal... daha iyisi hep var, arayışın sonu yok konu buysa.
kişi, alacaklı gözle bakarsa hayata, öldüğünde ekgib ölecektir muhakkak.
insan evvelce kendi iç hesabını görüp kapatacak. sonra yollar utansın, bir yere varamazlarsa... -
689.
0insanoğlu tarih boyunca üç sınıfa ayrılmıştır. bunları karakterlerine ve pratiğine göre şöyle de isimlendirebiliriz:
gereksinen sınıf
arzulayan sınıf
yok eden sınıf -
690.
0bu kadar altinci sözlüğe fazla.
iki tane olsa yeter.
1-abazan
2-zırva
başka bir şey bulabilen var mı? -
691.
0Ekgib ölmeye ve ekgib yaşamaya razı olan kimse ne güzeldir...
-
692.
+1-deizmin yükselişi-Tümünü Göster
islamcılık, çatışmacı bir ideoloji olarak din kozmetiğiyle bir yere kadar gelebildi. dünya düzeninin dışında kalmamaya ve onu, onun içinden dönüştürmeye zaten çok evvelden, islam beldesi, islam devletine dönüştüğü gün karar vermişlerdi.
şimdi müslümanlar, eklemlendikleri dünya düzeni içerisinde ortasınıflaşıyor, burjuva devletin yoğurabileceği yerlerini yoğuruyor, yoğuramadığı yerlerini boyuyor fakat harcına asla katılıp onun hammaddesini değiştiremiyor. bilakis, değdiği her yeri, vaktinde saldırdığı şeye dönüşüyor. zira sınıflılığın harcı, devletin ve hiyerarşik toplumun harcı biriciktir, ya onu çöpe atar ya da onun içinde kaybolursunuz, üçüncü yol yoktur.
işte bu ortasınıflaşma ivmesi içerisinde, din de atılacak yüklerden biridir, sekülerleşmek onun yazgısıdır. yaratıcı önce metafiziğe indirgenip erişilmezleşir (klagib din), sonra anlaşılmazlaşıp sözlerini yitirir ve yaratıcının varlığından evvel sözleri terk edilir (deizm), en son yaşam pratiğinden tamamen silinmiş ve insanın tarihsel varlığı hakkında hiç bir şey söylemeyip onu sadece birey olarak ele alıp ödüllendiren ya da cezalandıran bu tanrının varlığı da tamamen inkar edilir (ateizm). ki bu oldukça kolaydır, zira insanlığı tek tek birey birey ele alan o tanrı, kişileşmeye maruz kaldığı raddede ölümlüleşir ve ölür, o artık yoktur, bu haliyle de hiç var olmamıştır. rahmetinden beri, tarihten gayrı bir rab, hiç’in ta kendisidir. bireysel pratik içerisinde, tüm dokungaçları soyutlaşmış olan bu tanrının kendisi ne kadar hiçleşmişse, kulu da bir o kadar binleşmiş, kaderinin anlamından uzaklaşmıştır.
gelgelelim dinlerin fosilinden arta kalan dna’larla inşa edilmeye çalışılan seküler etik de bu dönüşüme karşı duramaz. insanın adanışı ve aldanışı eksenindeki merkezlerin koordinatları saptıkça, çoğulculuğu kuran tüm zemin yerle bir olur, ilkellik yerini donanımlı bir vahşiliğe bırakırken tüm dayanışmacı kaideler çürüyüp gider, ortaya çağımızın pisliği dökülür. ataları kırsaldan kente göçerken kolpalaşan torunlar, nihilizmin, nihilizmi bile tanımayacak kadar uç bir formunu yaşamaya başlarlar.
işte burası cehennemdir. ciks tatmin etmekten uzaktır, uyuşturucular uyuşturmaya, zaferler galibiyet duygusu yaşamaya yetmez. bilgi cehalete, varlık kıtlığa hizmet eder hale gelir. insan, ta en başından yanlış insan oluşunu kurgulayarak geldiği bu yerde neyi tutsa elinde kalır. geçmişin filozofları, günün şairleri, yarının önderleri onu kurtaramaz. dönüp ölüme bakar, kesin bir son gibi görünse de ölümün anlamsızlığı bireyi daha da boş bir kafanın tuzağına düşürür.
artık yaşamaya da düşünmeye de değecek bir şey kalmamıştır.
varlığı bir imajdan ibarettir ama bu görüngeyi estetik gibi antik cetvellerle ölçmeye yakınsayacak bir zemin de yoktur.
böylelikle, hayvandan aşağı, teçhizatlı bir bakteriye denk sayılabilecek, asimetrik bir hayat yaşar, ve sormadığı tüm soruları ve bulmadığı tüm cevaplarıyla ölür.
-
44 tlyi küçümsemeyin
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 06 01 2025
-
panter emelii dikizlerkenee
-
giriş katı dairenin kirası 30 bin papel
-
sev ya da sevme hitler tam bir başarı hikayesi
-
sevme beni senin sevmelerine kalmadım
-
türk dediğin sarışın olur
-
ağalar şu balkan kızlarında nasıl bir gen varya
-
kopmus bacak kopmus kol
-
tyler dursun annenin boğazını kesip
-
önceden iphone alınır mı o paraya diyordum
-
anadilde eğitim diye bir şey yok
-
sultanbeylide rezidans erkek masaj
-
baycerah zütüne nasıl motogirl yazdı neler hisseti
-
bluetuth kulaklık diye belirtmişse
-
1 şişe isabey 1 kutu bira içdim
-
harbi yunan galip gelseydi
-
sözlüğün bu halde olması normal
-
beyler aranızda pgibolojisi bozuk olan varsa
-
vedat uşaklıgil denen kral bir aslandı
-
karı dediğin böyle olur oğluşum
-
bakircan ile bizim üni hayatıı
-
kürt taklidi yapa yapa
-
nasyonel sosyalizm silinsin
-
inci sözlükten bir yazarla sex yaptım
-
günün trend başlığını açıyorum
-
devletin dini yoksa neden
-
daha dün dolandırıldım mı diye
-
esat oktay yıldıran laz kemal in seldıbını almıştır
-
tip olarak yakışıklı güvenliğe benziyorum
- / 2