1. 176.
    0
    Bu konuşmanın ardından 1 saat civarı hiç konuşmadan, sadece sarılarak ve biralarımızı içerek geçirdik Pi Cafe'de. "Otelimize gidelim" diyerek hazırlanmaya başladı Bengü. istiklal Caddesi'nde el ele ve aheste aheste yürümeye başladık. hiç gelmiyordu içimden otele gitmek. o kadar duygu yüklü konuşmanın üzerine hayvani zevkleri tatmak düşüncesi midemi bulandırıyordu. Bengü'yü mutsuz etmek istemediğimden dolayı söyleyemiyordum ne hissettiğimi. "The Beatles Cafe'ye gidelim mi?" deyiverdim birden. "O da nereden çıktı" dedi şaşkın bir ifade ile. "Daha önce anlatmadım mı? Bu hayatta en sevdiğim oluşumdur The Beatles. Sadece bir müzik grubu değil, aynı zamanda idolüm olan bir voltron'dur." dedim büyük bir heyecanla ve gözlerim parıldayarak.
    ···
  2. 177.
    0
    birkaç saati de bu şekilde yemeyi tasarlıyordum kafamda. "madem seviyorsun, neden olmasın" dedi bütün sevecenliğini takınarak. gerçekten de The Beatles'a olan hayranlığım en üst seviyede idi. Onlarla alakalı her şeyi, kendimle alakalı en önemli konulardan daha iyi tahlil ediyor, daha anlamlı ve güzel buluyordum. Dünya müzik tarihine damga vuran bu 4 güzel insanın en belirgin özelliklerini kendime şiar ediniyordum. John Lennon kadar radikal, Paul McCartney kadar popüler, George Harrison kadar mahçup, Ringo Starr kadar muzip olabilmekti arzum. The Beatles Cafe'nin merdivenlerini ağır ağır çıkarken, posterlere dikkat kesiliyordum sanki daha önce hiç görmemişim gibi. Bütün posterlerin hikayesini anlatıyordum Bengü'ye ilk kez bir tura katılmış rehber heyecanıyla. Belki de deli olduğumu düşünüyordu. Bilemiyordum o sırada.
    ···
  3. 178.
    0
    siz okuyadurun ben akşama gelip devam ederim panpalarım. kalın salıncakla. dikkatli sallanın ama. kıyamam.
    ···
  4. 179.
    0
    Birlikte bir masaya oturduk karşılıklı. çalan müzikler 60'lar ve 70'leri çok güzel yansıtıyordu. Zaman zaman tek başıma gitmişliğim vardı the beatles cafe'ye. Ne zaman gitsem içimi bir huzur kaplardı. Ancak bu kez huzurdan eser yoktu. karşımda, hayatımn sonuna dek yanımda olmasını istediğim güzide kişi vardı. enteresan bir şekilde o da benimle aynı duyguları hissediyordu. ancak şartlar bizim birlikte olamamamız için dizayn edilmiş gibiydi. zaten hikayemi başından bu yana okuyanlar bilecektir, bu aşk denen nanede sürekli bir başarısızlık hasıl oluyordu.
    ···
  5. 180.
    0
    düşüncelerimi dizginlemenin ne denli zor olduğunu anlatmaya mecalim yetmiyor. aklımdan binlerce düşünce akıp gidiyordu. ikimiz de sütlü kahve istemiştik. belli ki sarhoş olmak için alkole ihtiyacımız yoktu hissettiklerimiz itibariyle. normale kıyasla büyük ve güzel gözlerini bana dikip kahvesinden bir yudum alırken, öne doğru atılıp elini tuttum ve "benimle evlenir misin" deyiverdim. Şok olmuştu cancağızım. Zor yuttu bir yudum kahveyi. gözlerini seri bir şekilde kırpıştırmaya başladı. Yanaklarının pembeleştiğini görmek de çok zor değildi.
    ···
  6. 181.
    0
    bir süre mantıklı bir cümle kuramadı. ağzını açtığında kekeliyor, ne diyeceğini bilemediğini ayan beyan gösteriyordu. içimde bir his "kabul edecek lan" diyordu. derin bir nefes çekti sevdiceğim ve "olmaz. ne yazık ki olmaz." dedi. "neden?" diye sormamın hiçbir anlamı yoktu. zaten pi cafe'de otururken çok güzel izah etmişti ve bu kadar konuşmanın üzerine benim evlenme teklif etmem bütünüyle evlere şenlik bir hareketti. "kalkalım mı?" dedi. başımı sallayarak onayladım. elimden tuttu ve otele doğru yürümeye başladık yine.
    ···
  7. 182.
    0
    otele ulaşıp odamıza çıktık. hayattan soğumuş bir haldeydim. allah'ını seven üzerime toprak atsın motivasyonundaydım. fakat en güzel hayallerimin başrolü sevişmek istiyordu. hayvani dürtülerine yenik düşmüştü. 1 saat civarı elimi dahi süremedim. kendi kendimi rehabilite ettim bu süre zarfında. çeşitli telkinlerle yüreklendirdim kendi kendimi. neticede sabaha kadar hayvani dürtülerimizin istediğini vermiştik. hayatım boyunca yaşadığım en taktan cinsel ilişki idi.
    ···
  8. 183.
    0
    okuyun lan züt loblarına attırdıklarım.
    ···