barcelonada tanıştığım ingiliz kız

öğle yemeğinden sonra devam edicem.

tamam devam ediyorum. kusura bakmayın lan, normalde ofiste boş zamanım olur ama bu hafta ebemi gibtiler her iş beni buldu amk.

mesajı okuyabildiğim yerden devam ediyorum: mesajda meraba aming oglu napıyosun? anca wi-fi bulabildim biz d'avinyo da bi barda oturuyoruz gelsene yazıyodu. restorandan da kalkmıştım. ok barın ismini yaz geliyorum dedim. 10 dakika falan yürüdüm ve yine o gibindirik ara sokaklara daldım. asmalımescite benziyor ama daha karışık daha izbe sokaklar. ona buna sora sora kalabalığın içinde sonunda oturdukları yeri buldum. nemrut bar diye bi turkish barda oturuyoruz demişlerdi gittim yanlarına sa as selamlaştık. turkish bar dedikleri de turkish degilmis kurdish barmıs dıbına koyim menulerinde bile kocaman kurdish bar yazıyo gittim ispanyada bölücünün barına oturdum. 3 sokağın kesiştiği küçük bi meydanda dışarda 3-4 masası olan bir yerdi. bunlar sabahtan beri içiyolarmış masanın üstü zift gibi olmuş amk sigara külü, dökmedikleri içki kalmamış.

naptınız bütün gün diye sordum uyanıp pizza yemişler sonra oturup içki içmişler. bütün gün sangria, beyaz şarap, kırmızı şarap içmişler zaten yine sarhoşlardı. yine sarhoş olduklarına şaşırmadım ama hiç birinin 1 sokak bile gezmediğine şaşırdım "siz mal mısınız barcelonaya kaç kere daha gelceksiniz insan bi çıkar gezer" dedim "yok ya ne gezmesi fotolarını googledan gördük yeter" diyip gülüyolar ben daha da şaşırdım amk. ingiliz pasaportu böyle bişey işte dünyanın hiç 1 yerine vize yok barcelonaya bile içmeye geliyolar gibleri taşşaklarına denk. sen naptın dediler anlattım işte gezdiğim yerleri yaptığım şeyleri. bu arada barda çalışan amele türk beni muhabbete kitledi dıbına koyim memleket hasretini benle gideriyodu. tipi görseniz 1.60 boyunda pigme bana abi diyo sonradan öğrendim 32 yaşındaymış ahah.

neyse saat 9 bucuk oldu 10 a yaklaşıyodu dedim hep bu gibindirik barda oturup içicek miyiz çıkalım yine la ramblasa falan gidelim ok dediler ama önce kızların motele gidip hazırlanmaları gerekiyomuş işte duş, saç vs. iyi sırayla gidin hazırlanın o zaman dedim önden andy gitti karı gibi * )

andy 10 dk da gitti 5 dk da geldi o arada biz kızlarla muhabbet ettik. sian yine sarhoştu ama yavşamıyodu kardeşinden çekindi diye düşündüm. neyse andy geldikten sonra kate gitti. andy ben sian kaldık dün geceden konuştuk moteldeki adama sövdük geyik yaptık falan. kate de yarım saat sonra döndü en son sian gitti. yarım saat falan yine muhabbet ettik bu arada ben de bayağı bir içki içtim bunlara yetiştim gibi ama sian bir türlü gelmiyodu. nerde kaldı bu falan demeye başladık telefonunu arıyolardı açmıyodu. allah allah başına bişey mi geldi gibisinden bişeyler söyledim. andy kahkahayı bastı "kesin sızmıştır bu salak ben motele gideyim bakayım" dedi. biz kate ile başbaşa kaldık sokak yine canlandı işte çeşitli gruplar geçiyo o meydanda duraklayıp milleti eğlendiriyolar. balkonlardan falan bunların üstüne içki atıyolar çok güzel bi ortam vardı. 10 dk sonra andy sırıtarak döndü.

bunun tahmin ettiği gibi sian motelde sızmış. duş aldıktan sonra üstünde havluyla yatağa gömülmüş. bu da fotoğrafını çekmiş gülerek bize gösteriyo fotoya bi baktım göğüsleri yatağa değecek şekilde yatmış kalça falan ortaya çıkmış offf fena oldum fena azdım dıbına koyim. içkinin de etkisiyle artık kesin gibmeliyim bu kızı diyorum içimden. andy ye lan uyandırmadın mı karıyı naptın dedim o da uyandırmaya çalıştığını ama uyandıramadığını söyledi benim moral iyice çöktü ama dışardan çaktırmıyorum.

1-2 dk geçtikten sonra kate ben gidip sian ı uyandırcam salak gibi 11 de uyunmaz bugün eğlenicez dedi içime serin sular serpildi ama sonra düşününce kate de gidip dönmeyebilirdi ve biz yannan gibi andy ile 2 sap kalabilirdik. neyse yapacak bişey yok bu da sian ı uyandırmaya gitti biz oturduk andy ile muhabbet etmeye devam ettik. değişik içkiler söylüyoruz işte menude ne bulursak onu söylüyoruz içiyoruz. bu arada normal tütün (boş beyler ot kalmadı) sarıyo sigara yapıyo içiyoruz. söylemeden geçemicem bunların her üçü de ben paketten bir sigara alıp yakana kadar normal tütünden sigara sarıyolardı. yanlarında golden virginia, filtre ve sigara kağıdıyla dolaşıyolar hiç paket sigara almıyolar ingilterede pahalı olduğundan öyle yapıyolarmış (benden sigara otlanıyolardı dıbına koyim tr de 2.2 pound olduğunu duyunca acayip şaşırdılar).

@125 karşim;

burda ingilizceden direkt çevrilmiş halini yazmıyorum. günlük türkçe kullanımında "hemen hemen" yazmam gerekirdi ama o anlatım bozukluğu oluyor. senin anlayacağın şekilde düzeltiyorum cümleyi: sian hemen hemen herkesle tanışıyordu ve biz de orada tanıştık.

10-15 dk sonra kate geri döndü ve sian'ı uyandırdığını ve gelmeye ikna ettiğini söyledi derin bir ohhh çektim. 3 kişi oturup sian ı bekleyerek içmeye devam ettik. bu arada kalabalık arasında türkçe konuşmalar duyuyorum bi baktım yan masadakiler türkmüş onlar konuşuyormuş. neyse kulak misafiri olduğumda bizim hakkımızda konuştuklarını duydum tam ne konuşuyolardı hatırlamıyorum ama nereli olduğumuzu (beni de onlarla aynı yerden varsayarak) tahmin etmeye çalışıyolardı sanırım. 2 kız 1 erkeklerdi ama bizim masayla nasıl muhabbet kurabilceklerini düşünüyolardı hiç giblemedim ölü taklidi yaptım.

bi 20 dk daha geçti sian hala yok iyice sıkılmaya başladık hadi ben neyse bunlar öğlen 3 ten beri orda oturup içiyolarmış iyice baydılar bardan. hesap istedik hesap geldi 200 küsür euro. benim ne kadar vereceğimi hesapladılar sonra kendileri de hesaplayıp hesabı ödediler baktım hesap atıyorum 232 euroysa tam 232 euro koymuş amk apaçileri ;) dedim 3 ten beri burdasınız masanın da dıbına koymuş kalbini kırmışsınız niye tip bırakmıyosunuz? cevaben "biz ingiliziz kolay kolay tip bırakmayız" diyip gülüyolar. ben de "olm daha ne yapacaktı tip bırakman için blow job mı verecekti masanın anasını gibmişsiniz üstüne 8 saattir oturuyosunuz" diyorum gülerek "yeah, still english" diyo * ben bıraktım 20€ tip aslında amk çocuklarına tip bırakasım yoktu da 8 saat hizmet etmişlerdi bi tane de alman öğrenci kız vardı ona acıdım bıraktım.

kalktık kaldırımda oturup sian ı beklemeye başladık telefon edip "aming ogluna kate e sana çok ayıp ettim gelcem diyip sızdım çok utanıyorum gelemem" falan dedi. andy sinirlendi ne saçmalıyosun gel şuraya falan dedi. sonuçta gelmeye ikna etti ama biz beklemekten sıkıldık önden la ramblasa doğru gidip oturmaya karar verdik.

3 ümüz la ramblasa gittik orda international bar diye bi yer var ilk gün tek başıma gezmeye çıktığımda oturup ispanyol biralarını falan içmiştim oraya zütürdüm bunları içeriye oturduk ne yapıyoruz tabi ki içmeye devam ediyoruz. normalde o içtiklerimi içsem pert olup bayılırdım ama orda içiyoduk neden bayılmıyodum bilmiyorum.

masaya 10 tane jager bomb (1 shot jagermeisterla yarım bardak redbull geliyo shotı redbullun içine atıp dikiyosun) söyledik. andy iphone dan quiz show açtı işte sorular çıkıyo bilemeyen bir birasından içiyo hemen ardından bir tane jager bomb atıyo. tabi ki kısa sürede o jager bomblar bitti biz iyice pilot olduk ve sian sonunda teşrif etti.

bu geldi işte zaten kafamız bi milyon olmuş bağırıp çağırarak gülüyoruz falan duş alıp biraz uyuduğu için kafası açılmış ayılmış. ne içsem diyodu direkt mojito ve tekila shot söyledim buna. hiç ikiletmeden indirdi hızlıca içti bi süre sonra bunun da kafası güzel oldu ama hala yaklaşmıyodu sanırım kate den çekiniyodu. oturduğumuz barda müzik biraz yüksek sesliydi konuştuğumuzu zor duyuyorduk. burdan kalkalım dolaşalım dedik hesabı ödedik çıktık. aşağılara doğru yürüyoken sian ın yanında yürüyorum işte kollarımız ellerimiz falan birbirine çarpıyo. kalabalık taraflara doğru gittikçe birbirimizi kaybetmemek için el ele tutuştuk sonra kalabalıktan geçince bile bırakmadık * açık hava konseri gibi bişey vardı elektronik müzik çalıyodu andy çok seviyomuş böyle şeyleri şurda biraz takılalım dediler ok dedik dikilerek konseri izliyoruz bu arada müzikle salınırken el tutmalar yavaştan yerini sarılmalara bıraktı.

sarılıp dans ediyoken muhabbet ediyoken gürültülü ortam olduğu için birbirimize yaklaşarak konuşuyoduk ve yine bana bir şey demek için yaklaştığında bunun dudağına yapıştım ve dün takside olduğu gibi yiyişmeye başladık. sonunda şansım yaver gitmeye başlamıştı * bu arada andy ve kate bira almaya gittiler ve kalabalıkta kayboldular ya da baş başa bırakmak için bize öyle dediler bilmiyorum. belli bir süre sonra aradılar ve sian da telefonda "tamam sonra haberleşiriz" gibi bir şey dedi. ben bu noktadan sonra "sian ı benim otele nasıl zütürürüm" ün planlarını yapıyordum çünkü benim otel çok rahattı, odada başka kimse olmayacaktı + pasaportumu yine yanıma almamıştım (gibiş uğruna o riske girmek istemedim amk bi gaspçı pakistanlı ya da zenci saldırıp pasaportumu alsa yannanı yerdim çürürdüm oralarda amk).

beyler bugün de mesai bitmek üzere, aşağıda ilgilenmem gereken işler var yoksa gibe gibe mesaiye kalıcam. söz veriyorum yarın bitiriyorum.

devam ediyorum.

en son sianla ikimiz kalmıştık ve açık hava konseri gibi bir şeyde dans edip yiyişiyorduk. ben otele nasıl zütürürümü düşünüyodum ki çok düşünmeme de gerek kalmadı. otele gidip uyuduğundan konu açtım gülerek "iyi uyudun mu" dedim dalga geçtim. o da utandığını falan söyledi ben de "iyi dinlenmişsindir ama ben çok yoruldum 2 gündür dur durak bilmeden içiyoruz" dedim. bu konuşmalar öpüşmelerimiz arasında geçiyordu. artık otele gidelim mi dinleniriz biraz dedim. dinlenmek neyse dıbına koyim yani gibişeceğimiz ve benim onu kastettiğim bariz bir şekilde ortadaydı. kabul etti. birer tane bira aldık ra lamblasın yukarısına doğru muhabbet ederek yürüdük. ne konuşuyorduk hatırlamıyorum bile.

ra lamblas bitince plaza de catalunya dan taksiye binip otele gidecektik yani ben öyle gidiyodum otele. taksiye binmek istemedi hava güzel eğleniyoruz şehri gezelim yürüyerek gidelim dedi. 2 gündür oturup içiyosun şimdi mi şehri gezmek aklına geldi dedim güldük sonra otele doğru yürümeye başladık. çeşitli şakalar falan derken arada durup dinleniyoduk. yol çok uzun değildi taksiyle 12€ tutuyodu ama yavaş yürüdüğümüz için yaklaşık yarım saatte benim otele geldik. sessizce içeri girelim dedim pek sessiz olamadı lobbyden falan geçerken bayağı bi strese girdim ama sonunda lobby yi geçip asansöre bindik.

asansör sadece 3 kat çıkacaktı ama böyle dekor amaçlı şekilli bişey olduğu için yavaş çıkıyodu 3 katı çıkması kapıların açılıp kapanmasıyla birlikte 1.5 dakikayı buluyodu. asansör hareket etmeye başladığı anda zaten sarmaş dolaş olan biz tekrar yiyişmeye başladık bu sefer elbisesinin altından iç çamaşırının da içine kadar ellerimi falan sokuyodum iyice azmıştık. asansörden inip odaya girdik, tuvalete girmesi gerektiğini söyledi ben de etrafta dağılmış olan bavulumu, kıyafetlerimi alışveriş poşetlerini falan toparladım. banyodan çıktı ben çıplak falan gelmesini bekliyodum hatta hava sıcak olduğu için üstümü çıkarmıştım.

banyodan elbisesiyle çıkmış ama önemli değildi elbisesini ben çıkardım * ) sıcaktan yapış yapış olcağımız için klimayı çalıştırdım ve yatağa geçtik. 2 taraf da yapması gerekeni yaptı, vücudu hayal ettiğimden çok daha iyiydi sadece sevişirken biraz abartı bağırıyodu boşalmak için konsantre olmam gerekti. yine de gayet zevkliydi o pert olmuş halimize rağmen 1.5 saatte 2 defa seviştik ve uyuyakaldık. uyurken en son aklımda ertesi gün öğleden sonra uçağım olduğu ve kaçırmamam gerektiği vardı.

sabaha karşı uyumuştuk benden sabah oldu sian uyandı kate ile konuştuğunu ve gitmesi gerektiğini söyledi. uyku sersemi saate baktım 9:30 civarıydı ok bye baby dedim bana sarıldı kısa bir öptü ve gitti. yatakta tek başıma kalınca daha da rahatladım 2 saat daha uyumuşum. 11:40 da ertelemiş olduğum alarmla uyandım. 12 de odadan çıkış yapmam gerekiyodu hadi yarım saat toleransı olsa 12:30 da çıkacaktım 50 dakikam kalmıştı. 50 dakikada duş aldım, dişlerimi fırçaladım bavulumu topladım ve diğer hazırlıkları yapıp kendimi odadan attım. otele ödemeyi yapıp dışarı çıktım belki kahvaltı yaparım diyodum. sokakta gezerken cafelerin restoranların önünden geçtiğimde gelen koku midemi bulandırıyodu kusacak gibi oluyodum o yüzden kahvaltı yapamayacağıma karar verdim. 2 gündür vücudumu zorladığım için başım ve diğer her yerim ağrıyodu kendimi kötü hissediyodum. meydanda bi cafeye oturup soda söyledim iyi geldi. orada 2 soda 1 su ve yanında bol bol sigara içerek uçak saatinin yaklaşmasını bekledim. saat 2 gibi taksiye binip havaalanına gittim. free shoplarda gezip uçağımı bekledim ve türkiyeye döndüm. istanbuldaki havaalanında da ist-ank 1:50 civarı bir uçağım vardı onu bekledim bayağı bir de atatürk havaalanında çürüdüm.

en son yorgun argın bitik bir biçimde sabaha karşı kendi evimdeydim yattım uyudum. daha sonrasında da sian la hiç konuşmadık. şubat ayında (geçtiğimiz şubat) istanbula geleceğini söylüyodu. ordaki muhabbetlerimizde onu facebooktan eklememi, birlikte çekildiğimiz fotoları yüklememi çok istiyodu sürekli ısrar edip duruyodu ben bulamayız birbirimizi gibi nedenlerle geçiştiriyodum. benim telefonumu alıp facebookta kullandığı e-mail adresimi yazdı ve internetim olduğunda eklememi söyleyip durdu. öyle ki 3-4 kere muhabbeti açıldı her seferinde arkadaş olalım facebookta ekle istanbula gelince bizi gezdir diye başımın etini yiyodu. atatürk havaalanında internetim geldiğinde onu ekledim. burdan sonra ilginç şeyler oldu.