barcelonada tanıştığım ingiliz kız

bu cingöz huur cocugu kate odaya girerken fark etmiş. odada 3 kişi kalıyolar, fazladan ben de gelince 4 olduk durumu çaktı geldi yani yanımıza. beni içeri almak istemeyeceğini fark ettim. neyse parası verir girerim amk diyorum bakalım.

adam tarzanca ingilizcesiyle durumu anlattı daha ilk cümlesinden sesini yükseltiyodu amk. andy durumu kontrol altına almaya çalıştı. "sakin ol niye bu kadar gerginsin o da ingiliz ve bizim arkadaşımız" falan dedi. yoldan hot dog almıştı fazladan 2 tane hot dog u adama vermeye çalışıyo sian da onun bu haline gülüyodu. adam ikna olacak gibi değildi zaten konuştuğumuzu da tam anlamıyordu. ben konuşmaya çalıştım. dedim böyle böyle, ben uluslararası bi şirkette çalışıyorum düzgün bi insanım sakin olalım neyse parası vereyim dedim.

bunun üzerine adam biraz sakinleşti ve tamam şu masanın oraya gel dedi. lobby deskin oraya gittik. pasaport istedi. içimden derin bir "hasssssssssgibtir" dedim. pasaportumu çalınma riskine karşı kaldığım oteldeki kasaya kilitlemiştim. yanımda tc kimlik numaralı kimliğimden başka bi gibim yoktu (: durumu anlattım adama. o da no pasaport no room diye bağırmaya başladı.

ben yine sabırla bi sakin ol ne yapmaya çalışıyosun sakince düşünelim gerginlik yaratma dedim. kredi kartımı çıkartıp "pasaportum yok ama dediğim gibi burdan çekebilirsin bilgilerim de bunda var" dedim. yine hayır falan dedi. dıbına koyim yannan gibi durumdayım. biraz anlayış göster tek başıma bir oda tutayım diyorum. "yok oda tutamazsın bir yatak 20 € ama senin pasaportun yok o yüzden yatak bile yok" diyo. 20€ ne ya şaka mı yapıyosun sana 50€ vereyim pasaport meselesini unut dedim ona da yok dedi. lan yeter 100€ veriyorum come on man falan diye sesimi yükselttim ben de sinirlenmiştim. bunun üzerine gidiyo musun polis mi çağırayım gibisinden bir şey söyledi. ananı atanı gibiyim karın kızını gibiyim orco diye küfür ederek (tabi o küfürleri türkçe ettim :*) döndüm. andy ve sian a durumu açıkladım üzüldüler. sian yanaklarımdan öptü yarın görüşürüz diyip odasına geçti. andy ile aşağıda birer sigara içtik ve ben yine yeniden ayazda kalmış bekçi yannanı gibi tek başıma kaldım. üstelik o mahalleyi sokakları da bilmiyordum, sabaha karşı sanki herkes bana saldıracak gibi bakıyordu herkesi zenci, pislik gibi görüyordum ya da gerçekten öyleydi amk.

kendimi kötü hissediyodum. otele dönmem gerekiyodu. böyle garip bir tribe girdim (belki de ot bad trip yapmıştır) sanki herkes bana saldıracakmış gibi geliyodu o yüzden kimseye yolu bile sormuyordum. bir sokaktan kesişime geldiğimde daha geniş olan sokağa dönüyordum böyle böyle büyük bir caddeye çıkarım diye düşünüyordum. bi ara yoruldum oturup bir sigara içtim köşeye sinerek. yanımdan türkler falan geçti kızlı erkekli grupta takılıyolardı ses etmedim. onlar bile bana saldırır gibi geliyodu amk. bana yaklaşana korkudan saldıracak durumdaydım. bu anksiyeteyi otun yapabilceği aklıma biraz sakinleşmek için bi marketten redbull gibi bişey aldım sigarayla onu içtim. gerçekten kana şeker girince düzeldim. yürüye yürüye garip sokakları geçtim ve sonunda biraz tanıdık gelen caddeye çıktım. barcelonaya ilk geldiğim gün tek başıma çıkıp bayağı bir yürümüştüm o işime yaradı.

bana tanıdık gelen o caddeden yine la ramblasa çıktım (her yol oraya cıkıyo amk). oranın sonuna kadar yürüyüp meydandan taksiye bindim. taksici bilmediğim bi yoldan zütürdü oc yi azarladım meğer 2 tane plaza de sants varmış. neyse herif çok mahcuptu bir de sadece 2-3 € farketmişti onu da saldım ve sabahın köründe odama ulaştım. midem de kötüleşmişti yorulmuştum önce kusmayı denedim kusamadım lanet ederek yattım. şu an çok iyi vakit geçiriyo olabilirdim tek başıma otel odasında midem bulanarak yatıyodum amk o hostelciye hala sinirliydim. tek tesellim otel odam çok güzeldi. camı açıp sigara yaktım hava aydınlanıyordu yukarı terasa çıkıp güneşin doğuşunu izledim (tribe bak amk sanki hollywood filminde yaşıyorum)

güneşi de doğurduktan sonra yattım uyudum. ertesi gün erken kalkmam gerekiyordu yoksa şehri gezemeyecektim.

ilk günün capsini atıp yarın devam etmek üzere çalışmaya başlayacağım.

alın bu da caps. lunaparktan sonra oturduğumuz deniz kenarındaki restoranda çekildik.

edit: canım sıkılınca kaldırıcam capsi.

edit2: capsi kaldırdım. okuyup görmeyen isteyen pm atsın.

bugünlük bu kadar beyler. bir sonraki gün aksiyon artacak.

devam edeceğim.

devam ediyorum:

ertesi gün sabah 9:30 a alarm kurmuştum. erteleye erteleye 10:15 te falan kalktım. şehri gezmem için 1 tek bu günüm kalmıştı ve önemli yerlerini gezip görmek istiyordum. duş aldım otelin yemek salonuna gidip gibindirik bi kahvaltı yaptım. yediğim her şey yannan gibiydi amk croissantlar falan hep ağzımda büyüdü (tr ye döner dönmez kendimi van kahvaltıcısında buldum hayvan gibi yedim). şöyle böyle karnımı doyurduktan sonra lobby den şehrin turistik haritasını aldım çıktım.

önce camp nou'ya gittim. saat 12 gibiydi barcelona antrenmana girmişti içeriyi gezebilmek için 14:30 u beklemem gerekiyordu ayrıca 25€ gibi bir para verecektim giberler girmiyorum dedim. stadın etrafını dolaşıp ordaki barcelona store'a (adını tam hatırlamadım şimdi) girdim. bi forma 105€ du bir kez daha ananızın amı dedim ve yavaş yavaş dolaşarak staddan çıktım. oteldeki wi-fi ile staddan merkeze olan haritayı kaydetmiştim.

yürüyerek caddeleri dolaşarak otele dönmeyi planladım. giderken çeşitli mağazalara girdim güneş gözlüğü, elektronik vb. şeyler satan büyük dükkanlara baktım. belki ilginç bir şey bulurum diye ne alırsan 1€ cu tuhafiyelere de girdim bir gibim yoktu. sıcaktan biraz bunalmıştım, saat 13 civarı otele tekrar döndüm. 1 saat falan yattım oyalandım. internetten arkadaşlarla konuştum dm whatsapp yürüdüm. sonra tekrar şehri gezmeye çıktım. metroyla oradaki en büyük turistik mekan olan la sagrada familia ya gittim. ayrıntılı anlatmıcam ama muazzam güzellikte bir yerdi mimarisi falan sultanahmet tak yemiş dedirtiyo. neyse içeri girmek için sıraya girdim sıra bana geldiğinde orda gişe olmadığını, internetten bilet alındığını söylediler yine yannan gibi kaldım. umutsuz ve cahil bir turist olan ben oradan da yürüyerek uzaklaşırken ispanyol bi çift bana ispanyolca bir şeyler söyleyerek giriş bileti verdiler. biletin üstüne 0€ yazıyodu sanırım davetiye gibi bişeydi.

0€ luk davetiye ile içeri girdim ohhh amk beleş olunca daha da bir güzel oluyo içerisinden de dışından olduğundan çok etkilendim. her köşesini yavaş yavaş gezdim. bu arada barcelona şehrinin sokaklarında gördüğüm normal ispanyollar (ya da katalanlar) çirkin insanlar. güzel bir karı görmedim diyebilirim yani ordaki karılara ne bileyim bi nişantaşı, tunalı, alsancak vb. yerdeki türk kızları bin basar (yakacakla gibeceğin iyisi kötüsü olmaz verseler giberdim o ayrı * . neyse işte genel olarak barcelonada güzel ispanyol görmedim ama o la sagrada familia ya ispanyanın ve dünyanın her yerinden insanlar geliyodu. gördüğüm en güzel kızları orda gördüm hele bir tane ispanyol kız vardı güzelliği (ciksiliği değil güzelliği) hormonlarımla oynadı lan. 2 arkadaşıyla gelmişti bir süre içerde takip ettim sonra bir ara yalnız başına bi heykelimsi şeye bakıyoken yanına gittim tanışmaya çalıştım. istekli gibiydi ama ingilizce hello bile diyemiyodu amm cahili tarzanca ingilizce bile konuşamıyodu. bir süre birbirimizi anlamaya çalışarak garip bi durum içinde kaldık daha sonra eliyle arkadaşlarını göstererek yanımdan gitti ben de onun zütüne bakarak bir yandan içimden cahilliğine küfür ediyodum.

içeriyi gezmekten baya yorulmuştum ama çıkınca bir daha giremiyorum diye bir şeyi kaçırmamak için her şeyin fotosunu çektim ahahaha tam sanat eseri görmüş masum türk oldum. sonunda her yerini gezdiğime kendimi ikna ettim ve dışarı çıktım. telefondaki haritayı açtım yakınlarda starbucks gözüküyodu orda dinlenmek için oraya gittim. ordan de-caf latte (bilenler bilir de-caf latte içerim ahahaha) alıp dışarıya oturdum. içerden wi-fi şifresi de almıştım dışarda oturup kahve içip nette geziniyordum bir yandan da gelen geçen insanları izliyodum keyfim gıcırdı. akşam neler yapacağımı düşünüyordum. dün sarhoşluktan dolayı bana ağır sulanmıştı içeri girsem verecekti bakalım bugün aynı olacak mıydı? belki de ölü taklidi yapacaklardı buluşamayacaktım o yüzden onlara alternatif başka insanlarla da tanışmak istiyodum. o an başka bir şey dilesem gerçek olacaktı heralde, 2 yan masama 2 tane kız oturdu türkçe konuşuyolardı. otururken inceden bakmışlardı türk olduğumu anladıkları içindir heralde (bir gilberto ya da eduardo tipi yok maalesef türk olduğum belli oluyor * ).

neyse bir süre çaktırmadan kızları kestim onlar da orada turist gibi duruyorlardı. sonra yanlarına gitmeye karar verdim amk kaybedecek bir şeyim yoktu zaten tek tabancaydım bana "ufff gtsne b slk :s :S" deseler bile tek tabanca olarak kalacaktım. kalktım yanlarına gidip "meraba, nasılsınız bir şey rica edebilir miyim?" dedim. aaa türkmüş vb. sözlerle şaşırma taklidi yaptıktan sonra tabi rica edin falan dediler. "benim wi-fi şifremin süresi doldu da siz 2 kişisiniz içerden fazla alabilir misiniz?" diye sordum halbuki wi-fi şifrem bitmemişti. 30 dk da bir bitiyodu ama aynı şifreyi girince kabul ediyodu benimki tanışma bahanesiydi. evet dediler zaten 1 şifreyi kullandıklarını söylediler ben de o şifreyi girme bahanesiyle yanlarına oturdum. "bu uzun sürecek kahvemi alıp geleyim" dedim o zaman tanışmak istediğimi anladılar ama seslerini çıkarmadılar gittim kahvemi alıp masalarına tekrar oturdum.

kızlar erasmusa mı ne gelceklermiş önden tatile gelmişler barcelonaya. onlar da la sagrada familia yı gezmeye gelmiş karşılaşmışız. çok çekingenlerdi o yüzden onlarla doğru düzgün gece çıkıp içki içip eğlenmesi falan çok uğraştıracaktı. neyse uzatmıyorum o kızlardan ekmek çıkmadı ben de nazikçe son günüm olduğunu gezime devam etmem gerektiğini söyleyip yanlarından ayrıldım. amacım tekrar ingilizlerle buluşmaktı gibişi geçtim yanlarındaki muhabbetten çok eğleniyordum bizim türk kızları gibi salak değillerdi.

starbuckstan türk kızlarının yanlarından ayrıldıktan sonra yine caddeleri yürüyerek la ramblasa (merkeze) doğru gidiyordum. bir yandan sian'a bir mesaj attım nerede olduklarını sordum. 15 dk geçti cevap yok 30 dk geçti cevap yok 1 saat geçti cevap yok ve ben umutsuzluğa kapılmaya başlayarak la ramblasa ulaşmıştım. nasıl etsem de buluşsam diye düşünüyordum, karnım aç moralim bozulmuştu kendimi kötü hissediyordum. "bu tatil de böyle geçecekmiş demek ki, dün fırsatın vardı motelde kaçırdın sağlık olsun otur bi pubda wi-fi la takılarak iç zaman geçir" dedim kendi kendime. bir yandan da sian geri dönecek mi diye umudum vardı. umut fakirin ekmeği dıbına koyim.

yine mesai bitti, bugün çok yoğundum fazla yazamadım yarın devam edicem beyler.

la ramblasa geldim. bi restorana oturup önceki gün olduğu gibi et - bira - tapas söyledim. saat akşam 7 gibiydi, oranın havası izmire benziyo sıcak ve nemliydi. soğuk bira çok iyi geldi yemek de güzeldi. dışarıdan da yine gösteri takımları, bandolar falan geçiyordu bir yandan da onları izliyodum keyfim tekrar yerine gelmeye başlamıştı ama bir taraftan da içim içimi kemiriyodu lan acaba buluşabilcek miyim? beni gibtir ettiler heralde gibisinden.

o restoranda bayağı bir oyalandım, 5-6 tane heineken içtim (su 2.90€ heineken 2.30€ du amk sudan ucuz). saat 8:30 civarıydı hala haber yok. son bir deneme olarak sian ı aradım tam tahmin ettiğim gibi açmadı. önceki gün ona konferansta asılanları anlatırken onların telefonlarını açmadığını, sonra da mesaj atıp "kusura bakma telefonum bozulmuş ya görmemişim" vb. samimiyetsiz şeylerle geçiştirdiğini söyledi. normalde onu da yapmazmış ama konferansa katılan kişiler oldukları için nezaketen yapmak zorundaymış. herneyse ben de aradım ve açmadı. giberler dedim. oturduğum yerden sıkılmıştım başka bir pub a gideyim bari diye hesabı istedim - geldi - ödedim ve kalktım.

restoranın kapısından çıktım. hala geçen bando takımlarını falan izliyorum, telefon cebimde telefon titredi. baktım whatsapp tan mesaj gelmiş. mesajı atan sian dı üstte bi uyarı şeyi çıkıyo ya ordan gördüm. tuş kilidini açtım whatsapp a girdim mesajın tümünü görmek için bekliyorum bağlanmıyo amk. restorandan çıktığım için wi-fi gitmişti tam restorandan çıkarken mesaj gelmişti. kapıya yaklaştığımda wi-fi gözüküyodu ama 0 çekiyodu yine bağlanmıyodu. dıbına koyim tekrar içeri girip oturmayı düşündüm benim barda bıraktığım yere 3 tane ispanyol lavuk oturmuşlar ben kalktığım gibi. mesajı da okumam gerekiyor ama içerde durabilcek pozisyonda değilim şansımı gibiyim diyorum.

sonunda mesajı okumak için çözüm buldum. tahminimce restoranın iç tarafındaydı modem. sokak köşesinde duruyordu restoran. sokağın içine girip mutfak kapısıyla restoranın camlı bölmelerinin sonuncusunun orda durdum wi-fi 2 çekmeye başladı ve mesajı okudum * )