1. 1.
    +1 -1
    nefes nefese kalırdık. o zamanlar sadece onların evinde sex yapıyorduk ve küvet olmayan evlerde banyo fantazisi yapmak nefes darlığıyla sonuçlanıyordu. aslında anlatmaya daha da öncesinden, ilk deneyimlerimden başlasam daha rahat devam edebilirim...
    ···
  2. 2.
    0
    henüz 4-5 yaşlarındayken daha önce hiç görmemiş olmama rağmen komşumuzun kızı neslihan'ın göğüslerini yalar, onunla öpüşürdüm. göğüs dediğim normal deri üstü noktalardı. evet ilk cinsel adımlarım hep o kızla oldu. ilkokulda hiç sevgilim olmamıştı. gerçi etrafımdaki kimsenin de sevgilisi olmaması bunun normal olduğuna inandırmıştı beni. aslında öyle değil! 5 yaşını dolduran herkesin bir sevgilisi olmalı. hormonal aktiviteleri erken başlayan herkes ilerde yatakta daha başarılı olur.
    ···
  3. 3.
    +3
    ortaokula geçtiğimde gömlek kravat ceket üçlüsüyle takılan salak bi çocuktum. bir gün okulda gömleğini pantolonunun dışına çıkarmış bi kız gördüm. aslında kız okulun kaşarıydı. sınıfa gittim ve ceketimi asıp gömleğimi dışarı çıkarttım. artık karizmatiktim. kızlar o andan itibaren bana hastaydı, isyankardım, düzene karşıydım. tekrar koridora çıktığımda beklediğim tepkiyi alamadım. kimse çıkma teklif etmemişti ve üzerime atlayan yoktu. ama bunlar beni yıldırmadı. ilerleyen günlerde ilk defa birine çıkma teklif edecektim ve kız şehrin zengin ve tanınmış ailelerinden olmasının da yardımıyla okulda çok popülerdi. ama kararlıydım çünkü yakışıklıydım, gömleğim dışarıdaydı.
    ···
  4. 4.
    0
    sonraki gün servise binmeden önce kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyor adeta kravatımı yerinden oynatıyordu. ellerimin ceplerimde türbülansa girmiş uçak igib titriyordu. şeyma benimle çıkar mısın? dedim. -bir kızın ismi şeyma ise o kız tikkydir- bilmiorum. düşünmem lağzımm dedi. peki dedim. ertesi gün tamamen aynı yerde arkamdan gelip bekler misin? dedi. herkes servisten inip başbaşa kalınca kahpe bana arkadaştık arkadaş kalalım dedi. ben o andan itibaren kadınlara olan tutumumu ömür boyu değiştiren adamdım. intikam planları kömür treni gibi siyah dumanlar çıkararak beynimde gezinmeye başlamıştı. eheh peki dedim yavşak bi ifadeyle. ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. ta ki ertesi gün aynı yerde şeyma beni tekrar durdurana kadar..
    ···
  5. 5.
    0
    ertesi sabah kahpe şeyma ben senin teklifini kabul etmeye karar verdim dedi. sanki ben ona o opsiyonu vermişim gibi, amı olmasının verdiği özgüven ve rahatlıkla bana bunu söyleyebildi. ben de dıbına karşılık kozumu pantolonumun dışındaki gömleğimle oynadım ve arkadaştık arkadaş kalalım dedim. arkamı dönüp yürümeye başladığımda sanki az önce kötülerin olduğu depoyu bombalamış gibi karizmatik hissediyordum kendimi. o günden sonra hayatım hızla değişti. normalde çok samimi olmadığım insanlar ve özellikle kızlar bana iyi davranmaya, yüzüme gülmeye en önemlisi de beni gördükleri yerde aralarında fısıldaşıp kıkırdamaya başlamışlardı. kafasında bardak kıran caner kadar biliniyordum artık..
    ···
  6. 6.
    0
    aradan geçen zaman bana teklifler getirmişti. kızlar bana çıkma teklif ediyordu ve ben kabul etmiyordum. aklım bu işin bu şekilde beni yücelteceğini söylüyordu. bir süre öyle de oldu. sınıfın en taş hatunu bana yazıyordu. kız balkan şampiyonu olmuş esmer bi sporcuydu. hayat bana rüya gibi gelmeye başlamıştı. o yaşta böyle şeyleri yaşamak am denizinde yüzmek gibi geliyordu. geleceğim sağlamdı ve bana okuyacağım ikinci üniversitede hocamı gibebilme ihtimalini sağlayacak gibiydi. tabi bunu tahmin etmek imkansızdı. bi dakika! ağzımdan böyle söz alamazsınız.
    ···
  7. 7.
    0
    şu sıralar en büyük düşmanım kadir le nişanlanmış olan sude o zamanlar turnuvaları nedeniyle okula çok az geliyordu. onunla yaklaşık 1 hafta çıktıktan sonra uzak mesafe ilişkisi çözümlememi yapmıştım; olmuyordu. yıllar geçerken pek çok kızla saçma sapan yerlerde nescafe içmişliğim oldu. ta ki gerçek bi kısrak olan simgeyle tanışana kadar. orta okul 2ye giderken iki farklı okulun birleşmesiyle okula yeni öğrenciler gelmişti ve benim karizma oranım yarı yarıya düşmüştü. yeni gelenler kazanıyordu. kızlar onlardan bahsediyor, dışarıdaki gömleğim artık hiç etki etmiyordu. yeni gelenler kantinden tost-ayran yerine sandviç-kola alıyorlardı. bi şeyler yapmam gerekiyordu. bazılarıyla arkadaş olma girişimlerim sonuçsuz kaldı. simgeyi de o denemelerim sırasında tanımıştım. bu kız bi başkaydı. eteği herkesinkinden kısa, bakışları okulun arkasındaki boşlukta göğüs uçlarımı ısırırken kalçamı kuvvetlice sık beni baştan çıkar der gibiydi. bunu gözlerinde görebiliyordum. yeni gelenlerin yüzünden özgüvenim azalmıştı. simgeyle konuşamadım ama içten içe bacaklarını okşamak istiyor ördüğü saçlarını dizgin gibi kullanmak istiyordum. yaklaşık 2 yıllık aşk kariyerime böyle bir başarısızlık ekleyemezdim ama elimden gelen bi şey de yoktu. ancak bir mucize gerçekleşti..
    ···
  8. 8.
    0
    simgeyi hayal ederek geçirdiğim 1 senenin ardından orta okul 3e geçen her öğrenci gibi 8 yıllık örgün öğretimin son sınıfı, en taşaklısı olmuştum. senenin ilk günü kızın birinin bana ya daha ilk günden okulun jönü olmayı başardın demesiyle önceki sene kaybettiğim özgüvenim tamamlanıp tavan yaptı. okulda son sınıf olmanın bir avantajı da nöbetçi olmaktı. okul binasının kapısına konulan masa sandalye taht kadar önemliydi. bu arada simgeyle yakınlaşmıştım. hatta bir ders çıkışı ders neydi, ingilizce vs. muhabbetinde biz derste prefer ı işledik aklıma profiterol geldi canım sitedi dedim. simge aa benim de aklıma prezervatif geldi dedi. bi an şok olmuştum. bi kadının bu kadar rahat olması benim için normal bi durum değildi. bilinçaltımda ise gelen sinyalin çözümlemesi yapılıyordu. kız resmen benimle sevişmek istiyor, altımda inlemek yalvarmak istiyordu. zihnime yerleşen bu hislerle derin derin onu düşünmeye başlamıştım. artık benim için kolay bi hedef diğer kızlardan farksızdı. tabi gibebilecek olmam dışında..
    ···
  9. 9.
    0
    o gün nöbetçi öğrenci olarak takılırken köşeden simge dönüp geldi. simgenin okuldaki bi çok sıraya adını kazıdığı bi sevgilisi vardı. herkes gibi ben de bunu biliyordum. naber simge dedim. iyi senden dedi. hayırdır dedim. hiç dersten sıkıldım lavaboya diye çıktım takılıyorum öyle dedi. nasıl gidiyo resulle dedim. ayrıldık biz ya dedi. ee şimdi yok mu hoşlandığın kimse dedim. aslında var ama sadece ilk üç harfini söylerim dedi. e peki dedim yavşak bi gülümsemeyle. sen dedi ve arkasını dönüp gitti. hayalini kurduğum onca şeye rağmen o kadar da heyecanlanmamıştım. hani "ulan okula geç kaldım!" diye kalkıp "ya bugün cumartesi" diye yatağa dönersin ya, aynı onun gibi sıcak bi mutluluk yayıldı içime. sonra o dersin bitmesini daha doğrusu simgenin çıkmasını bekledim. bitince yanıma geldi tekrar. ben de senden hoşlanıyorum vs. derken sonraki günlerde tenefüsün yalnızca 15 saniyesini ayrı geçiriyorduk. zil çalar çalmaz fırlayıp yanıma geliyordu simge. bu ilgi zütümü kaldırdı ve yakınlaşmaya başladık..
    ···
  10. 10.
    0
    sınıfa geldiğinde yanıma oturtup elimi beline dolardım. sanki farkında değilmiş gibi elimi kalçasına doğru düşürüp tepkisini ölçerdim. yavaştan da öpüşmeye başlamıştık. artık halimize alışan sınıf ahalisinden kimse sınıfta kalmaz tenefüslerde sınıfı bomboş bırakırlardı.
    ···
  11. 11.
    0
    bi gün yine simgenin kalçasını ve bacaklarını okşayıp dudaklarını öperken birinin sınıfın camından bizi izlediğini farkettim. cama gidip bakınca kaçışan sınıf arkadaşlarımı gördüm. kızmak yerine ticari zekamı çalıştırıp izlemeleri için para vermelerini istedim. yoksa perdeler kapanacaktı! onlar da beni simgenin dayısına şikayet etmekle tehdit ettiler. anlattıklarına göre hapisten yeni çıkmış amcık ağızlı serserinin tekiydi. ama ben pek ciddiye almayıp para konusunda ısrar ettim. onlarda mecburen kabul ettiler. bi süre bu canlı erotik film işine devam ettim. o dönem paraya ihtiyacım olmadığından çabuk sıkıldım. ayrıca artık ilerlemenin vakti gelmişti. öpüşmek okşamak cinsel isteklerimi tam karşılamıyordu.
    ···
  12. 12.
    0
    bazen okuldan çıkınca ben servise binmezdim, birlikte yürürdük. onların evi benim yolumun üstündeydi. apartmanın önüne geldiğimizde "gelsene evde kimse yok" dedi. işte aradığım fırsat buydu. gibime bir kadın eli dokunmasına dakikalar vardı. belki ağzına verecek hatta belki bi güzel gibecektim onu. fakat aynı anda aklıma dayısı geldi. üç beş lira kazanmak için oynadığım oyun yüzünden öğrendiğim belalı dayı gerçeği beni korkutuyordu. çok kısa bi sürede karar vermem gerekiyordu. daha önce am görmemiş gibim aklımı oyuna getiremedi ve beynim galip geldi. yok benim işim var belki sonra diyip ayrıldım. kafam çok karışmıştı..
    ···
  13. 13.
    0
    bu olaydan sonra simgeyle işim kalmamıştı. onu kolayca elde etmiştim ve rezil olmak pahasına hayatımın en güzel anını yaşayabileceğim teklifini reddetmiştim. günlerce ayaklarıma kapanarak ağladı. dönüş yoktu çünkü artık yeni bi hedefim vardı; yeliz..
    ···
  14. 14.
    0
    yeliz sarışın, mavi gözlü su gibi bi kızdı. okuldaki herkes ona hastaydı. hatta bazı arkadaşlarımın 31 rüyalarını süsleyen kızdı. okulun voleybol takımındaydı. ortaokul 1 deki esmer sudenin arkadaşıydı. yani herkes gibi o da beni tanıyor sık sık duyuyordu. hala bazen düşünürüm yelizin bende ne bulduğunu.
    ···
  15. 15.
    0
    yeliz i, bana aşık sefa diye bi kız sayesinde tavladım. aslında o zamanlar sadece benimle çıkar mısın demek sevgili olmak için yetiyordu.
    muhabbet kartın yeni çıktığı zamanlar herkes gibi ben de cep telefonu istiyordum ama ailem almıyordu. ben de annemin kimliğini çalıp mahalledeki telefoncu elektrikçi kitapçı karışımı, ne iş yaptığı tam belli olmayan tanıdık dükkana gittim. annem yolladı hat alacam ben dedim adam inanmadı babamın numarasını istedi. bilmiyorum deyince dayımı arayıp numarayı buldu. ben sıçtım diye düşünürken babam telefonda tamam demiş. hattı aldım ama telefonum yoktu!
    yeliz e sefayla telefon numaramı gönderip akşam sekizden sonra ancak müsait olabildiğimi söylettim. akşam olunca annemin hattını çıkarıp kendi hattımı takar telefonumu öyle kullanırdım. yeliz gibi taş bi hatuna ilk mesajım: "ben senden çok hoşlandım. benim hakkımda merak ettiğin bi şey var mı?" ilerleyen zamanlarda yaşayacaklarımızı düşününce bu mesaj bu ilişkinin başlangıcı olamaz diyorum..
    ···
  16. 16.
    0
    yelizle ilişkimin ilk bi kaç ayı telefonda geçti. daha çok mesajla konuşur anlaşırdık. bir süre simgenin kalçalarını özledim. sonraki günlerde kontör yetmemeye başlamıştı. ev telefonundan onun cebini arayıp konuşuyordum. bi gün okul takımıyla turnuvaya giden yelizle tam 5saat telefonla konuşmuştum. daha konuşacaktım ama telsiz telefonun şarjı bitti. artık kontör alma derdim yoktu. evden arayıp konuşuyordum, limitsizce. ilk fatura 250 civarında geldi. ikinci fatura 450 civarında. annem aşırı tepkiler veriyordu. babamsa ben her fatura geldiğinde babamın geliş saatini ayarlayıp ders çalıştığım için olsun oğlum sen ders çalış ben öderim faturaları derdi. bu arada uzun telefon seansları yelizle beni yakınlaştırmıştı..
    ···
  17. 17.
    0
    yeliz bi şekilde kendimi, o nun sahibi gibi hissetmemi sağlıyordu. bi erkeğin hayatında tadabileceği en yoğun duyguydu bu. bi akşam yeliz beni aradı, ağlıyordu. anlamıştım niyetini, ayrılmak istiyordu. böyle olmaz, bekle sizin oraya geliyorum dedim. süs havuzlarının buz tuttuğu havada gibim dona dona yelizlerin apartmanının önüne gittim. mesaj attım bekle geliyorum dedi. soğukta dururken beynim donduğu için aşağıya mini şortuyla askılı bodysiyle inmesini bekliyordum. öyle olmadı tabi. üstünde pijama elinde bi defterle geldi. yüzü biraz solgundu. noldu dedim. bilmiyorum sanki doğru dürüst görüşmüyoruz dedi. ne istiyosun ki dedim. bilmiyorum hadi gitmem lazım defteri arkadaşıma verip gelecem diye çıktım dedi. tamam ama ayrılmak yok bunu konuşacaz dedim. tamam "al bunu" deyip defteri uzattı bunla dönersem anlarlar dedi. elimi uzatıp defteri alırken eline dokundum, fırsat bu fırsat deyip elinden yakalayıp çektim. tam sarıldığımda apartmanın ışığı söndü. bu sefer belalı dayı korkusu yoktu. yapıştım dudaklarına. simgeyi öperken aldığım o naylon tadı yoktu bu kızda. o narin dudakları sadece bir an için emerken resmen kendimi kaybetmiştim. tamam diyip kendini çekti, amacı elimden kurtulmak değildi sadece bu seferlik bu kadar der gibi bi tepkiydi. tam o sırada biri apartman ışığını yaktı. yeliz aniden dönüp ben gidiyorum dedi. tamam diyip apartmandan kaçtım.
    ···
  18. 18.
    0
    o yaşlarda kadınlar öpüştükleri erkeklere bile kocası gibi bağlanıyorlardı. şimdi gibiyorsun ertesi gün selam vermiyor.
    zaman geçerken yelizle daha sık görüşmeye başladık. her fırsatta deli gibi öpüşüyorduk. sinemada, cafede, apartman boşluklarında.. artık dilimi de kullanıyordum. öpüşmek hayatın anlamıydı..
    ···
  19. 19.
    0
    klagib sinema günlerimizden birine yeliz in kuzeni de dahil olmuştu. salona girip yerimize oturunca ben yeliz in elini tuttum, film başladı izlemeye başladık. ara olunca yelizin kuzeni: "siz hep böyle sakin mi izliyosunuz? ben sevgilimle filme gelince var ya, ohooo!" demişti. aklıma mahalledeki rent a car ın sahibi abilerin anlattığı, sinemada sevgililerinin dıbını parmaklama hikayeleri gelmişti. filmden çıkar çıkmaz ertesi gün için başka bi filme bilet aldım. bu sefer sadece iki kişilikti..
    ···
  20. 20.
    0
    bilet aldığım film tam film değildi, kuşlar hayvanlarla ilgili belgesel ayarında bi filmdi. daha salona girmeden yelizin elini tutmuş, içerde çok daha ileriye gideceğimin sinyalini vermeye çalışıyordum. mavi gözlerinde hafif bi endişe, tatlı dudaklarında küçük bi gülümseme vardı. o da neler olacağını tahmin edebiliyordu. bileti verip girdiğimizde salonda kimse yoktu. arkamızdan da iki tane kapalı kız gelip baya bi önümüze oturdu. artık cinselliğin sonraki evresine adım atmama kısa bi süre vardı. ışıklar karardı ve film başladı..
    ···