banyoda seviştiğimiz zamanlarda

Rüya dediğin en fazla 3 saniye olur,bu ne mk

ortaokula geçtiğimde gömlek kravat ceket üçlüsüyle takılan salak bi çocuktum. bir gün okulda gömleğini pantolonunun dışına çıkarmış bi kız gördüm. aslında kız okulun kaşarıydı. sınıfa gittim ve ceketimi asıp gömleğimi dışarı çıkarttım. artık karizmatiktim. kızlar o andan itibaren bana hastaydı, isyankardım, düzene karşıydım. tekrar koridora çıktığımda beklediğim tepkiyi alamadım. kimse çıkma teklif etmemişti ve üzerime atlayan yoktu. ama bunlar beni yıldırmadı. ilerleyen günlerde ilk defa birine çıkma teklif edecektim ve kız şehrin zengin ve tanınmış ailelerinden olmasının da yardımıyla okulda çok popülerdi. ama kararlıydım çünkü yakışıklıydım, gömleğim dışarıdaydı.

artık çamaşırının üzerindeydi elim, onun eli de benim elimin üstünde. artık dur der gibi değil de çok yavaş der gibi tutuyordu elimi. adeta bekaretini parmaklarıma kurban etmekten korkuyor gibiydi. gözleri neredeyse kapalıydı. artık dudaklarının kenarları da oynuyordu. benden daha çok zevk aldığını somut olarak görebiliyordum. ömrüm boyunca işi ben yaparken kadınların mutlu olacağını da o zaman farkettim. adeta bir saat boyunca köpeğine oyuncak top atıp geri getirten sahibi gibi egosunu tatmin edecekti kadınlar ve ödülü sadece sonundaki kraker olacaktı. içimden elini tutup gibime zütürmek geliyordu ama cesaret edemiyordum. okşamaya devam ettim. eli hala elimin üstündeydi. parmaklarımı çamaşırının üstünden dıbına bastırıyordum. artık göğsü de oynamaya başlamıştı. hızlı soluk alış verişini filmin sesi kesildiği zamanlarda duyabiliyordum. çamaşırı ıslanmıştı, farkedebiliyordum. biraz daha ilerlemek çamaşırın altına elimi sokmak, ıslaklığı dıbının çevresine yayarak oynamak istiyordum. diğer parmaklarım dıbının üstündeyken baş parmağımla göbeğinin altından yavaşça çamaşırın içine sokmaya başladım. itiraz etmiyordu. hatta kendini kaybetmiş gibi görünüyordu..

iyi hoş güzel yazıosun devam panpada sen ortaokulu amerikada falanmı yaşadın amk ben ortaokulda kızlara sütyen desem ortadan kaybolurlardı amk

sudeyle gerekli yakınlaşmaları sağlıyordum. uzun süredir ilgilendiğim her kız gibi onu da avucumda oynatmaya başlamıştım. ta ki bi gün sınıfa şahane isminde bi kız gelene kadar. kıza ismini veren yüce insan daha lise 1 de bu kocaman memeleri, arkaya çıkık yuvarlak kalçaları tahmin etmiş olmalıydı. eteği kalçalarının üstünde hatchback megane ın arkası gibi eğimli duruyordu. koca sınıfta tek başına oturan bi tek ben vardım. kız sınıfa geldiğinde tek boş yer benim yanım olduğunu görünce yanıma gelmişti. o an boş olan duvar kenarında değil koridor tarafında oturuyordum. kay kenara diye emretti. ben burda tek oturuyorum. dışarıdan sıra alıp ön tarafa koymana izin veriyorlar dedim. hayır ben buraya oturacam dedi. sert tavrı sinirimi gererken hoşuma da gidiyordu. kadınları yönetmeye alışmış minik aklım dumura uğramıştı bu kız karşısında. ben hafif gergin bi tavırla kaymıyorum yana geç dedim. hayır ben oraya oturacam dedi. o zaman gel otur dememle şahanenin kucağıma oturması bir oldu. iç sesim allahla konuşmaya başlamıştı. neler oluyor? 3 aylık kadınsız hayatın ödülü buysa cennetinde neler yaşayacaktım? diye soruyordu. sınıfın kapısından girerken herkesin; tüm kızların ve erkeklerin gözlerini kilitlediği kalçalar kucağımdaydı. hayattaki en bin erkeğin kendim olduğunu düşünen ben, ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. kız, kucağımda sırada oturur gibi rahat oturuyordu. zaman geçiyor kan gibime pompalanmaya başlıyordu ama kız kalkmıyordu. etraftan ağzını açarak bakan insanlar bile utanıp önlerine dönmüştü. beni kurtaran her sınıfta bulunan "hoca geliyooo" çığırtkanı kızdı. ben kayayım madem deyip şahaneyle birlikte ayağa kalkıp yana kaymıştım. sudenin stonehenge kalçası aklımdan tamamen çıkmış yerini hatchback megane kalça şahane almıştı. akşam yatağıma yatıp olanları düşündüğümde, hayatımda bir daha asla bi şeyin zirvesini yaşadığımı düşünmeyeceğime dair kendime söz vermiştim. zaman beni haklı çıkaracaktı..

günler geçiyordu ama ben yelizle hala işi ilerletememiştim. işin kötüsü sinemada yaptıklarım kadarını bile bi daha yapamamıştım. dokunduğum amı görememek beni çıldırtıyordu. bu arada simge hala arkadaşlarını yolluyor beni çok özlediğini, devamlı ağladığını söylettiriyordu ama ben onunla yaşadıklarımdan daha fazlasını okulun en güzel kızıyla yaşadığım için hiç oralı olmuyordum. gel zaman git zaman derken yelizle olan sınırlarım beni boğmaya başlamıştı. sınıf arkadaşlarımı babamın ayda 300-400 fatura ödeyeceğime bi telefon haftada da 100 kontör alırım diyerek aldığı telefonumdan yelizin numarasını çalmaya çalışırken yakalayınca onlarla da bağımı koparmıştım. okulun kapanmasına yakın bi zamanda okulun girişindeki kulübede nöbetçilik yaparken içeri simge girmişti. oturur durumda ben, simgeyi kısacık eteği ve ısınan havalar sebebiyle diz altı beyaz çorabıyla karşımda görünce ufak bi iç sızlaması yaşamıştım. simge bakışlarımdan cesaret alıp barışalım artık dedi. benim sevgilim var simge deyince. benim için farketmez dedi. adeta simgeyle değil çoraplarıyla eteği arasında kalan bacak bölgesiyle konuşuyordum. tamam dediğimde aslında kendimde değildim. elimi eteğinin altına attığımda simge sadece gülüyordu. tam kalçasına vardığımda karşıdan nöbetçi öğretmen geliyordu. simge aniden kulübeden çıktı. benim duyamayacağım kadar uzaklaşınca hocayla durup bi şeyler konuştular. ben yakalandığımıza emindim ama simge tamam der gibi kafasını sallayıp sınıfa yönelmişti. hoca dönüp bana baktı sonra o da arkasını dönüp gitti. daha sonra hoca ne dedi diye sorduğumda illa ki sevgiliniz olacak ama okulun dışında görüşün demiş. resim hocasıydı. sanatçı adam, özgür ruhluydu ne de olsa.

çok iyi gidiyorsun huur çocuğu

rezerve

şahane okula biraz geç gelmişti ama baya çevresi vardı. biraz gerizekalıydı ama çok makara muhabbeti vardı. dersler su gibi akıp geçiyordu. konuşurken kalçasına ve bacaklarına dokunmama izin vermesi de etkisiz değildi tabi. hatta çekingen bi arkadaşın zorla elini tutup şahanenin baldırının üstüne koyarak etek boyunu ölçtürmüşlüğüm vardı. şahane paylaşmayı seviyordu. işin en güzel tarafı ilişkiye bi isim koyma çabasında değildi. şahane herkesin sevgilisiydi. bu samimiyetimizi uzaktan izleyen sude içten içe bir zamanlar onu terk etmiş olmamın verdiği rahatsızlık, daha sonra kısa süren ve başka bi kadın yüzünden kesilen ilgim sebebiyle deliriyordu. okuldan önce kahvaltıya çağırıyor, çıktıktan sonra yemeğe gitmek istiyordu. haftasonları saçma sebeplerle dışarı çıkmak, özellikle sinemaya gitmek istiyordu. aslında sudenin bu aşırı ilgisinin sebebi, aynı okulda bulunan yelizle arkadaş olması ve yelizle yaşadıklarımızın aramızda kalmamış olmasıydı. sex konusunda acemi erkekler sevdiği kadını gibtiğinde koruma güdüsüyle hiç bi arkadaşına anlatmazken kadınlarda tam tersi bi durum söz konusudur. sevdikleri adamı anlatır, one night stand i anlatmazlar. anlaşılan sude, yelize yaptıklarımı ona da yapmamı istiyordu. ama şahane hormonal dengemi sağlamak adına elinden gelen her şeyi yapıyordu ve benim sudeye ihtiyacım yoktu..

ayraç bin

güzel gidiyon panpa bozmadan devam aradada hormonal ilişkilerinin dışına çıksan hit olursunda neyse.

rizörvd

şahanenin aşırı rahat tavırları kısa sürede okula yayılmış, aramızdaki samimi arkadaşlık herkes tarafından bilinir olmuştu. yine bi gün derste konuşup oynaşıyorduk. bu seferki bahane yani mevzu şahanenin bacaklarının kalın mı yoksa normal mi olduğuydu. elimle ölçerek ispatlamaya çalışıyor bir türlü ikna olamıyordum. üstleri biraz kalın gibi diyerek elimi olabildiğince dıbına yakın yerlerde gezdirip onu tahrik etmeye çalışıyordum. ölçü bahanesiyle belki 10 kere dıbına dokunmuştum. tepki vermiyor hiç bişey yokmuş gibi konuşmaya devam ediyordu. elimi en son ölçü için dıbına koyduğumda artık ölçtüğüm şey bacakları değildi. parmaklarım eve gazete kuponuyla alınan vcd playerda izlediğim ferre yıldızlarının hareketlerini takip ediyordu. ben oynamaya başlayınca o "hele sükür" demişti. şahane beni şok etmeye devam ediyordu. ben oynadıkça yüzü değişiyor, sıranın yaslandığı duvardaki askıda asılı montlarla yüzünün bazı kısımlarını gizliyordu. rahatlığından cesaret alıp elini tutup taş gibi olmuş gibimin üstüne koyduğumda sanki o anı bekliyormuş gibi oynamaya başlamıştı. onun için sıradan olan o an benim için bir milat, yeni bir çağın başlangıcıydı. nereye dokunup hangi hareketi yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. genelde sabah ereksiyonlarında yaşanılan hafif bastırınca için çekilmesi olayını her an yaşıyordum. ama enteresan olan bi şey vardı; aldığım onca zevke rağmen boşalmıyordum. normalde 2-3 dakikada kendi kendimi boşaltan ben başkasının ellerinde 15 dakikadan uzun bi sürede boşalmıyordum. aklıma arkadaşlarımın sadece izleyerek boşalabildiklerini anlattıkları hikayeler geliyordu. bende bi problem olduğunu düşünmeye başlamıştım. zil çalınca şahane aniden durup. ben bi sigara içeyim diyip kalkıp gitmişti. o anda yakınımda bi yorgan olsa bardan sarhoşken çıkarılıp evde 25 pozisyondan geçirilip sabah ayıldığında pişman olan ergen kızlar gibi boğazıma kadar çekip ağlayabilirdim. moralim bozulmuştu..

reserved

gözlerim göz amcıklaması geçirdi amk ya anlat panpa

reserved

reserved

gibiş sokuş olmasa da şukulardım. adam güzel anlatıyor. şukuladım seni bebeyim.

panpa güzel anlatıyosun

ayraç 78

ellerim simgenin kapıya dönük kalçalarında kalmıştı o anda. beynim olayı gizlemekten çok kime basıldığımıza odaklanmıştı. içeri girdiğinde kadir in gözleri önce ellerime sonra gözlerime birer bakış attı. bi anda bütün dünya donmuştu. yeliz artık yoktu, bunu hissedebiliyordum. hiç bişey söylemeden çıkıp gitti kadir. simgenin umrunda değildi olanlar. aksine o da daha sonra olacakları tahmin ettiğinden olsa gerek, mutluydu. okuldan çıkar çıkmaz kontör alıp yelizi aradım. açmıyordu. korktuğum şey başıma gelmişti. zaten papaz olduğum kadir olayı bi şekilde yelize ulaştırmıştı. attığım mesajlara da cevap vermedi yeliz. ayrıydık artık. dokunduğum ilk amdan ayrıydım.