bana sünnet anilarini anlatacak erkek lazim acil

peki güzelim istediğin gibi olsun.

o gün babam aradı evi, mozart evde mi diye sormuştu anneme. ben ise evde power rangers ımı izleyip ardından sevimli kahramanların çıkmasını bekliyordum. bilmiyordum o gün o adamı getireceğini.

2-3 saat sonra babam yanında siyah çantasıyla bir adamla geldi. salona geçtiler. kendi aralarında konuşuyorlardı babamın iş arkadaşlarından biri diye düşünmüştüm. bu fikrim babamın beni salona çağırmasıyla sonlanacaktı. evet babam beni salona çağırdı ve iş arkadaşı olmayan doktoru tanıttı. ve şimdi aç bakalım gibini göster doktora da ölçü alsın dedi. ben sıkıla ede açmıştım evet. o heybetli yannanım karşısında doktor şaşırıp kaldı babamın kulağına bir şey fısıldadı ve gülüştüler. çantasından gazlı bez çıkardı ve benim makineye göre ölçü aldı. heyecanlıydım ta o zamandan beri ilk kez birinin eline veriyordum. sonra doktor bey işlemin tamamlandığını söyledi ben çizgifilm dünyama geri dönmüştüm. babamla biraz daha konuşup anlaştılar ve gitti.

o gün geldiğinde ise sadece heyecanlıydım. doktor bini yine gelmişti. ev kalabalık. herkes giyinmiş edinmiş bende pantolonlayım o zaman daha. neyse bu artık başlama aşamasına geçti enişteye amcayı haber verdiler geçtik arka odaya. ben de salak bi giysi var böyle dal taşak aşırı rahat ediyo altına bişey giymiyosun onu giymiştim. doktor gelince sıyırdım makine çıktı piyasaya, çıkardı iğneyi. ben görünce hay gibicem şimdi ya dedim. neyse makinenin bi altına bi üstüne yaptı iğneyi. bi 5 dk geçti. makine soğuk makine öldü. herkes tutuyo aleti sıkıyor ediyor ben bişey hissetmiyorum.

ondan sonra geçtik salona. süper cibinikli ve ışıltılı sünnet yataım salonun ortasına kurulmuştu. uzandım yatağa. bizim evde de kapı yoktur her yer bir birine bağlı geçişler var işte. yani demem o ki oturma odasında ki biri salonu görebiliyor. işte bu yüzden boncuklu tabbancamı yanıma almıştım. sonra baktım millet allahu ekber allah falan diyo. nefret ederdim o zaman da böyle allah u ekber allah u ekber denmesinden. o zamandan belliymiş. hasgibtir oldum ama kimseye de belli etmiyorum. sonra bi baktım doktor makinenin ucunu çektirmiş böyle sündürmüş bi şeylede kıstırmıştı onu. sonra çıkardı usturayı, kesti ucunu. kanadı tabi dıbına koyayım kanamaz mı. baktım tendirdüyot falan yara beziydi bilmem ne. sardı makineyi kapattı. ondan sonra da yatağa uzandım üstüne de şapkayı koydum alet soğumasın diye.

ama hiç unutmuyorum o gün oturma odasındaki çekyatın üstünden bakan bi kız vardı. silahı doğrultmama rağmen kaçıp tekrar bakıyordu ve çok güzel giyinmişti. sarışındı ve üzerinde mavi tülden bir elbise vardı. benim yaşlarımda idi. daha sonra ne oldu göremedim.

ondan sonra hergün makineyi sarı ilaç dolu çay bardağına daldırdık. yaralar iyileşsin diye.

bugün görsen benimkini görsen aşık olursun, kafası ense tıraşı özenle çalışılmış. eline sağlık doktor.