Mirvan nickli panpam herseyi aciklamis sen daha onları cevaplamamissin cevap mi bulamadin yoksa

Turk peygamber illaki gelmistir Kuranda yalnis bilmiyosam 140bin peygamber var der ve sadece bikac tanesi Kuranda gecer

Hz. Peygamber'e (sav) mucize getir diyenlere cevaben denir ki "Kur'an onlara yetmiyor mu?"

Kardeş sen söyle bilimle çelişen ayetleri bildiğim kadarıyla açıklayayım

Beyler size bişey sorucam peki neden türklere peygamber gönderilmemiş
Anasını satayım araplara gönderilmiş
Bide şöyle düşünün belki de o zamanlar insanlar birbirlerine kötü davranmasın diye kızlarına değer versin kölelik kaldırılsın diye din tanrı işleride olabilir zaten arapların cahil varlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz bunlara kolayca inanacaklarıda malum ama ne olursa olsun yine de müslimiz baboş
edit: türkler müslüman değilde hristiyan olsaydıda böyle saçma sapan konuşan varlıklar olacakmıydı acaba hepinizin aile zoruyla müslüman olduğunuzu biliyoruz beyler

… ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 5)

Rüzgar, farklı ısı merkezleri arasında oluşan hava akımıdır. Atmosferdeki farklı ısılar, farklı hava basınçları oluşturduğundan, hava sürekli olarak yüksek basınçtan alçak basınca doğru akar. Basınç merkezleri, yani atmosferdeki ısılar arasındaki fark eğer büyük olursa, hava akımı yani rüzgar şiddetli olur ki, büyük yıkımlara yol açan kasırgalar böyle oluşmaktadır.

Burada şaşırtıcı olan, ekvator ve kutuplar gibi aralarında çok büyük fark olan ısı ve basınç kuşaklarına rağmen, Allah’ın belli bir düzen içinde yaratışı sayesinde, Dünyamızın çok sert rüzgarlara maruz kalmamasıdır. Eğer kutuplar ve ekvator arasında gerçekleşecek dev hava akımı yumuşatılmış olmasaydı, Dünya yüzeyi sürekli olarak şiddetli kasırgaların yaşandığı bir ölü gezegene dönüşürdü.

Yukarıdaki ayette “tasrifir riyah” ifadesindeki “tasrif” kelimesi “birşeyi çok çevirip döndürmek, yönlendirmek, bir işe yön vermek, idare etmek, dağıtımını yapmak” anlamlarına gelir. Görüldüğü gibi rüzgar için seçilen bu kelime rüzgarların düzen içindeki hareketlerini tam olarak tarif etmektedir. Ayrıca bu durum rüzgarın kendi kendine gelişi güzel esmediğinin de çok açık bir anlatımıdır. Rüzgarları, insanlar için yaşamı olanaklı kılacak şekilde yöneten Allah’tır.

Sadece hakaret etmişsin hiç bu ülke için ölenlere saygın yok lan it.Bu topraklar için canını verenler gülerek canını verdi bu da mı tesadüf yoksa tam ölürken diğer askerler espiri mi yaptı? Bu evrenin kendiliğinden oluştuğu kavramı bir kere insan aklına saçma geliyor. Bilim bilim deyip duruyorsunuz ama uğraştığınız tek şey Kuranı çürütmeye uğraşmak.Bir hasır ve tek odalı bir evde yaşayıp ölen adam bir gün kitap yazacak ve koskoca arap yarım adası buna inanacak. Hatta arap yarım adasını geçtik Türkler inanacak. Osman Gazi bir rüya görecek ve islam alimi Şeyh Edebali onun bir torunlarının devletinin 3 kıtaya hükmettiğini bile bilecek.5 tane evladı kendinden önce ölecek ve o gidip kitap yazacak. Dünyaya hoşgörüyü yayacak. Köleliği bitirecek.Ve gelecekte olacak olan şeyleri bilecek.Sen Cahilin tekisin sana burda biz ne söylersek söyleyelim sen yine bildiğini okuyacaksın.Ve yıllar sonra islamofobi yayılacak. islamı çürütmek isteyen insanlar dolup taşacak fakay şunu bil kimse islamı bu ülkeden ve dünyadan silemez.Sen ve senin gibiler belki bu dünyada ferah içinde yaşar fakat ahirette sonsuza dek yanacak. Allahdan dilediğim şudur ki inşllah seni karşıma çıkartır.

Fotosentezin gerçekleşmesi için gerekli olan unsurların en önemlilerinden biri kuşkusuz ışıktır. Fotosentez, ışığın şiddeti ve süresine bağlı olarak değişir. Sabah vakti güneş ışınlarının alınmasıyla birlikte fotosentez faaliyeti, diğer bir deyişle oksijen üretimi de başlamış olur.

Kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun, ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha; (Tekvir Suresi, 17-18)

Tekvir Suresi’nde sabah vakti ile ilgili olarak dikkat çekilen “iza teneffese” yani “nefes almaya başladığı zaman” ifadesi, mecaz yoluyla teneffüs etmek, solumak, derin derin nefes almak anlamlarına gelir. Ayette vurgulanan bu ifade, sabah vakti oksijen üretiminin başlaması, solunumun ana şartı olan oksijenin en yoğun olarak bu vakitte elde edilmesi açısından oldukça dikkat çekicidir. Ayette sabah vakti ile ilgili olarak, bu durum üzerine yemin edilmesi de konunun önemini ayrıca vurgulamaktadır. 20. yüzyılın önemli keşifleri arasında yer alan fotosentez faaliyeti, Allah’ın yukarıdaki ayetle işaret ettiği Kuran’ın bilimsel mucizelerinden biridir.

Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. ikisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (Rahman Suresi, 19-20)

Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. “Yüzey gerilimi” adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller.

Elbette ki insanların, fizikten, yüzey geriliminden, okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran’da bildirilmiş olması son derece dikkat çekici bir durumdur.

Adresini yazar mısın acaba ?

Ayrıca ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini de ortaya koymuştur.
Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan Basic Human Embryology (Temel insan Embriyolojisi) isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:
Rahimdeki hayat 3 evreden oluşur:
Preembriyonik evre (ilk 2,5 hafta).
Embriyonik evre (8. haftanın sonuna kadar).
Ve Fetal evre (8. haftadan doğuma kadar).
Bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Anne rahmindeki gelişim ile ilgili bu bilgiler, ancak modern teknolojik aletlerle yapılan gözlemler sayesinde elde edilmiştir.

Bebeğin rahimdeki üç karanlık devresi

“Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan başka bir yaratılışa geçirerek yaratmaktadır. işte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?” (Zümer Suresi: 6)

Kur’an, bebeğin rahimdeki üç karanlık devresine bu ayet-i kerimesiyle dikkat çekmiş ve insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığını bildirilmiştir.
Türkçeye “üç karanlık içinde” manasıyla çevrilen Arapça فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ifadesi, embriyonun gelişimi sırasında bulunduğu üç karanlık bölgeye işaret etmektedir.
Bu bölgeler sırasıyla:
1- Batın duvarı karanlığı
2- Rahim duvarı karanlığı
3- Amniyon zarı karanlığıdır.
Görüldüğü gibi, bugün modern biyoloji, bebeğin embriyolojik gelişiminin ayet-i kerimede bildirildiği şekilde, üç farklı karanlık bölgede gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

Sana bir mucize söyleyeyim kardeşim kuran-ı kerim de hadid süresinin 25 inci ayetinde "Biz demiri göklerden indirdik, onda insanlar için büyük kuvvet ve fayda vardır." denmiş. Yerin metrelerce altından çıkan demir nasıl olurda göklerden iner ? Gökten indiği nerden malum diyebilirsin şimdi, kuranın yüz yıllar önce haberini verdiği şeyi "bilim" dediğin şey bi kaç yıl önce çözebildi, demir bir başkalaşım madenidir ve oluşabilmesi için çok yüksek sıcaklıklar gerekir bu sıcaklık ne dünyada nede güneşte var, demirin oluşumunu sağlayabilecek sıcaklıklar sadece süper nova denilen güneşten kat kat büyük ve kat kat sıcak yıldızlarda mevcut ve dünyaya en yakın nova milyonlarca kilometre uzakta. Şimdi diyelim en son hadid suğresi inmiş olsun yıl 633 bundan yaklaşık 1400 yıl önce kuranda söylenen bu bilginin bir insan oğlu tarafında bilinebilme ihtimali var mı?
Hadi güzel kardeşim gel bunu çürüt.

Evrenin genislemesi.
Ay ve Gunesin yorungesinden bahsedilmesi.
Ay in igib kaynagi olmadigi igib yansittigi.
Dunyanin uclardan eksildigi yaziyordu.
Yer ile gok birlegibti ve biz onu ayirdik ve her canliyi sudan kildik gibi bir ayet vardi. (hem evrenin olusimu hem de canliligin olusumuyla ilgili olup ardindan hala inanmazlarmi diyordu.)
Dusuncen nedir dostum?
Tek tek yazarsan sevinirim.

"Kuran hic tukenmeyen mucize " adli kitabi buyuk ihtimal bilirsin. Eski dusuncene sahip insanlarin yazdigi kitap. Orda birsuru mucize gosteriyorlar. Onlar icin dusuncen ne?

Sen musluman degil miydin. Neden ateist oldun ?

Bilim hep bir şeyin nasıl oluştuğu açıklıyor ama neden olduğunu açıklamıyor. Tüm bunlat neden var. 24 yıl önce sonsuz bir zaman ben yokken şimdi neden burdayım. çok şaşkınım şu an xd

şu an meşgulum sonra pm den sana ateizmi çürütücem

http://incisozluk.com.tr/...ütmeye-çalışan-ergen/ al lan gavat

kardeşim
1. newton un eylemsizlik yasasının bilirsin bir cisme kuvvet uygulanmadıkça o cisim hareket etmez yani durur . şimdi gelelim gezegenlerin hareketine biliyosun gezegenler belli bir ekseni var ve bu eksen üzerinde dönüyolar peki sana şöyle söyliyim tanrı yoksa bu gezegenlerin dönmesini sağlayan kuvvet nerden geldi
2-biliyosun şuan kabul gören evrenin oluşma teorisi big bang olarak kabul edilyo bu big bangdan sonra oluşan o karmaşadan bu derece eşsiz ve kusursuz bir sistemin çıkma olasılığı ne kadar olabilir.
şöyle söyliyim bir poşete koyabildiğin kadar lego koy ve onları sürekli salla poşeti açtığında legolardan yapılmış bir kale çıkma ihtimali bile yok denecek kadardan bile azken böyle bir düzenin çıkma ihtimalinin ne kadar az olduğunu sen düşün ihtimaller bu kadar azken bu kadar yetersizken ben Allah'ın varlığını kabul ederim ve kimsede onun varlığına saygısızlık edemez.

işine gelince cevap ver işine gelmeyince yan hesabın chancii ile cevap ver. Ulan hadi üstteki sorulara cevap ver de en azından sana bir saygım olsun.