anlattığın o yağmurlu perşembe günü, Kız Kulesi manzaralı Beşiktaş sahilinde ben mecazen vefat ettim.
Aşk, aşk dediğin nedir ki sevgili. Kalbi küt küt atarmış insanın. Oysaki tamamiyle beyinde biten bir şey bu. insan aslında tam olarak aşık olmaz. Sadece o insanla geçirilen nadir, paha biçilemez anıların kendisinde bıraktığı hissiyata duyulan özlemin kendisidir aşk bana sorarsan. Seni son görüşümden 6 sene geçti ve en olumlu bu düşünceye sarılabildim.
O günü hatırlamamak mümkün mü? Lise dördün bi sonbahar günü seninle 2 senedir ayrıyız. Ama sabah birlikte gidiyoruz okula yine de. Sen üzerinde yeşil bi şişme mont, kafanda ponponlu pembe bi şapka. Yumuk yumuk gidiyoruz kol kola güya arkadaş kalıyoruz ya biz senle. Dolmabahçenin o ağaçlık yolunda. Yağmur çiseliyor ağlarcasına. işte o hatıranın bende bıraktığı mutluluk hissiyâtı. Kesinlikle paha biçilemez.
Peki neden bu şekilde sonuçlanıyor herkeste olduğu gibi. Sen onu seversin, o başkasını misâli. Geçmişe vefan hiç mi yoktu ki senin? Hiç bir zaman cevabını öğrenemeyeğim büyük ihtimal.
Bu yazıyı ona hitaben bir mektup şeklinde yazdım. Ona söyleyemeceğim şeyleri bi yere yazma ihtiyacında bulundum. Çünkü imkanlar imkansız artık. "Eskiden su sızmazdı aramızdan bak şimdi deniz ne güzel" vaziyetine büründük. Ve tabi arada da alkolün söylettirmiş olduğu koca bir gibTiR GiT!! Her neyse hiç bir şey değmezmiş hatıraları güzel anmaya. iyi geceler. Tabi böyle bir şey mümkünse
https://m.youtube.com/watch?v=SDUbY8f0_qY