balansta tanıştığım hatunu nasıl

---

o girip çıkmaları tekrar tekrar yaptıkça ritmi arttırdım ve bir yerden sonra seri bir şekilde içinde gidip gelmeye başladım. elleri ayakları boşalmıştı, gözleri yukarı kaymıştı ve zevkten inlemekten başka bir yaşam belirtisi göstermiyordu. çıkardığı sesler çok tahrik ediciydi ve normalde erken boşalmaya sebep olurdu, ama ben o kafayla rahat 15-20 dakika giderdim.

---

hatun bir süre olayın üzerinde düşünecek olmalı ki elini falan kaldırmadan öylece dikildi. sonra yavaş yavaş yine hareketlenmeye başladı, aniden kafasını geri çevirip bana baktı. bunu yapacağını tahmin ediyordum, o yüzden kendi bakışlarımı sahneye çoktan sabitlemiştim. gözlerim her ne kadar sahneye baksa da, aslında hatunu izliyordum ben. boyu benden biraz kısaydı, o yüzden biraz aşağıda kalsa da hala görüş alanımın içindeydi.

adam teoman beyler

---

tam hatunun arkasındaydım artık. hemen önümde, dengesini zor sağlayarak ayakta durmaya çalışıyordu ve tek eli sürekli havadaydı. bir kolu yorulunca onu indirip diğerini kaldırıyordu, ayrıca dikildiği yerde sarhoş gibi sallanıyordu ama arada bir yana falan dönünce gördüğüm yüzündeki ifadeye bakılırsa ona o kafayı yaşatan şey alkol değildi. bildiğin uçuyordu hatun.

---

öncelikle kendimden biraz bahsedeyim. istanbul ile arası 5 saatten az olan bir şehirde üniversite okuyorum. okulu da biraz uzattığım için ortamlarda iyice kaşarlandım artık. istanbulda her biri ayrı telden çalan birkaç arkadaşım var, her biri kendi ortamlarında epey popüler olan insanlar ve istanbul'a gittiğimde genellikle hepsini birden görecek zamanım olmuyor çünkü her birinin yanında en az yarım gün geçirmeden kendimi onlarla buluşmuş sayamıyorum. her birinin kendine has ortamı öyle güzel ki, o insanlarla uzun süre bir arada kalmadığımda bir ekgiblik oluyor.

sonraki entryde de kadınlarla ilişkilerimden bahsedeceğim.

---

bir ara arkasından çok yaklaşmış olmalıyım ki, sallanırken biraz arkaya doğru geldi ve ayağıma basıp bana çarptı. dönüp özür diledi, sadece gülümsedim ve önüne döndü.

---

artık ön detayları verdiğime göre asıl olaya geçebilirim:

istanbul'daki arkadaşlarımdan biri 30'lu yaşlarında bir gazeteci. genellikle kültür-sanat faaliyetleriyle ilgili yazdığı için şehirdeki bütün güzel organizasyonlardan haberi oluyor ve normalde sırf içeri girebilmek için kafadan 50-100 lira harcanması gereken yerlere basın kimliğini kullanarak elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor, hatta kimi organizasyonlarda kendisine içki bile ikram ediliyor. kendisi de sağ olsun beni çok sever ve ne zaman istanbul'a gitsem, normalde anca kapısının önünden geçebileceğim mekanlardaki birbirinden güzel organizasyonlara beni zütürür. hani her arkadaşımı görecek kadar zamanım olmasa bile onu mutlaka görürüm ve şimdiye kadar tek seferinde bile yanında kötü vakit geçirdiğim olmadı.

---

beklediğim an çok yaklaşmıştı. bir adım geri çekildim. havadaki elini indirip diğerini havaya kaldırmaya başladı. işte dengesini kaybetmeye en yaklaştığı anlar, havadaki elini değiştirdiği anlardı ve bir öncekinde bana çarpmıştı. bu sefer kesin düşecekti.

---

bir anda kalabalığın içinde bir hatun dikkatimi çekti. tamamen siyah giyinmişti. üstünde sırf dantelden oluşan askılı bir body, onun içinde atlet gibi bir siyah body vardı, omuzlarındaki askıların yanında sutyeninin siyah askıları da vardı. altında da siyah ve kat kat alçalan bir mini etek vardı. bacakları ise çıplaktı. ayakkabılarına çok dikkat etmedim, alakam da olmaz zaten.

hatunun giyiminden daha çok dikkatimi çeken şey ise hareketleriydi. bir elini yukarı kaldırıp öylece dururken bir anda dengesini kaybediyor ve hafifçe sendeleyip, zar zor dengesini sağlıyordu. birkaç kez daha sendelerse kesin düşecekti, ayakta durabildiği son anları yaşamaktaydı.

usulca hatunun arkasına doğru ilerledim.

hi ziya how are you

---

kalabalık yeterince coşunca teoman bir anda sahnede belirdi. çığlık atan kızların kendilerinden geçtiklerini hatırlıyorum. hep beraber şarkıyı söylemeye başladık. kafamı nereye çevirsem çığlık atan, zıplayan, bira şişesini kafasına diken insanlar görüyordum. benim de onlardan pek farkım yoktu zaten, bir de arkadaşım cool takılmayı bıraksaydı şahane olacaktı ama daha çok kendi çapımda coşup arada göz göze geldiğim tiplerle karşılıklı sırıtmaktan ibaretti benim manyaklıklarım.

---

elini tamamen havaya kaldırdığında, tam beklediğim gibi oldu ve arkaya doğru havada süzülmeye başladı. sakince ellerimi ileri uzattım ve kızı koltuk altlarından yakaladım. nazikçe tekrar kaldırdım ve ayakları üzerine diktim.

ne olduğunu idrak edince tekrar arkasını dönüp gözlerimin içine baktı. yüzümde muzur bir gülümseme vardı. sadece gülümseyebildi, ben de elimi uzatıp çenesinin altından nazikçe kavradım ve başını sahneye doğru çevirdim. tekrar önüne döndü.

ben şimdiden eksileyeyim de duruma göre değiştiririm

---

saksoyu pek beceremese de fena değildi, en azından kaldırmıştı. bir anda kafasını tutup kendimden uzaklaştırdım ve yorganı kenara fırlattım. onu kendime sertçe çekip dudaklarına yapıştım ve ellerim vücudunda aceleyle dolanırken parmaklarım dıbına yöneldi. biraz ıslanmıştı ama yeterli değildi. bir süre parmaklayıp iyice ıslattıktan sonra sırtüstü çevirdim hatunu, yeniden misyoner pozisyonunda içine girdim. ayaklarını kaldırıp omuzlarıma aldım ve içinde hızla gidip gelmeye başladım.

@36 asıl sürpriz kötü sürpriz olmaması panpa:)

@37 yardın bin kap şukunu

---

yaklaşık 1 buçuk saat bulunduğumuz masada takılıp muhabbet ettikten sonra, ışıklar değişmeye ve kalabalık coşmaya başladı. ben zaten 3. biramı içiyordum o sırada, çakırkeyif olmuştum ve ben de arada bağrınmaya başladım. arkadaşım ise 30'lu yaşlarındaki bir adam olarak cool'luğundan taviz vermese ve beni gördükçe o da mutlu oluyordu.

@3 şuku

---

sabaha karşı beni uyandırdı ve "çıkmana yarım saat var" dedi. biraz gözlerimi ovaladıktan sonra ayıldım ve "ne yapmak istersin o yarım saatte?" dedim gülümseyerek, o da dudaklarını ısırırken elini gibime uzattı ve "hala yaşıyor mu bu" diye sordu. zaten eline aldığı an sertleşmeye başlamıştı, yüzüne inanılmaz yaramaz bir sırıtma yayılırken kafasını yorganın içine sokup gibime doğru ilerledi ve saksoya başladı.

dönüp bana dediki ayağını neden kullanıyorsun yoksa seninki bamyamı dedi bende yok artık dedim ve cıkarım hatun kahkahalara boğuldu bunla sen otuzbir bile çekemessin dedi ve gitti bende en vefakar sevgilimle elimi giberek geceye devam ettim..

---

teoman'ı çok severim ve o arkadaşımın da bana, beni bir teoman konserine zütürme sözü vardı.

derken bir gün buluştuk ve "yarın sana çok güzel bir sürprizim olacak, biraz salaş giyinip gel" dedi. ertesi akşam eğleneceğimden emin bir şekilde hazırlanıp, yanında kaldığım arkadaşımın evinden çıktım ve taksimde buluştuk. yemek falan yedikten sonra "hadi gidelim, başlamasına fazla bir şey kalmadı artık" dedi. istiklalde henüz yürümeye başlamıştık ki, o zamanlar adı balans olan mekanın önünde durdu. doğruce içeri yöneldi, tabi ben de peşinden. tam kapıdan girerken, duvarda o günün tarihini gösteren teoman konseri posterini gördüm ve o an içimi büyük bir heyecan kapladı.