bakış açınızı değiştirecek bir hikaye

neyse lan, şimdi anlatacam gibiş hikayesini, millet okumayı bırakıp otuzbir moduna geçecek, boşverin,
herneyse o gece birlikte olduk işte serapla,
taksiye bindirip eve yolladım,
bende eve geçtim, duşa girdim,
direk kafamı yastığa koydum,
sabaha karşı telefonum çalmıştı duymamışım
sabah uyanınca gördüm
faruk aramış, o gece gazetecilerle anlaşmaya çalışacaktı, sanırım ne olup bittiğini söylemek için aramıştı,
sabah kalkınca giyindim güzel bi kahvaltıdan sonra,
faruğu aradım, bişey söyleme telefondan dedim, kulübe geliyorum 20dakkaya gelince konuşuruz diyip kapattım,
içeri girdiğimde herzamanki geceden kalma mekanı toplayan görevliler,
hasar varmı diye kontrol eden selim,
gündüzcü bodyguardların devir daimi vardı ,
hoşgeldiniz pedrobey, dedi, faruk
kapıda karşıladı,
sağol, gel içerde konuşalım hadi dedim,
üst kata ofisime çıktık,
masama serildim,
tvyi açtım, dallas biramı elime aldım,
sigaramı yaktım, hazırdım *
anlat bakalım, ne oldu dün gece faruk dedim

dün gece ortaköyde, buluşmuş biriyle,
anlatmış durumları,
artık takunu çıkarttınız demiş, bu kadar olayın içine girip ne yapacaksınız, gidin a.b.d nin ıraktaki işkencelerinden bahsedin sizene allahın içki kaçakçısı seyitin ölümünden falan diye, bi süre söylenmiş,
gazeteci hiç geri adım atmamış,
benim ismimi vermiş bide üstelik...
sizinle bi alıp veremediğimiz yok artık faruk bey demiş, olayın bütün sorumlusunun pedro bey olduğunun farkındayız,
sizde arada kaynayacaksınız açılan davamız bütün şebekenizedir, demiş
kafam atmıştı bunları duyunca a.q
elimdeki bira bardağını dikledim, duvara fırlattım,
ne demek lan olayın sorumlusu pedro ! ne demek lan dıbınakoyayim !BAŞLAMIŞTIM YiNE BAĞIRMALARA
bardağın patlama sesini duyan, serdar hemen içeri girdi, ne oluyor gibisinden, arkasından selim ve dahilinde 3 gündüzcü bodyguardlar içeri akın etti hemen,
bana bakın lan dedim,
bu dıbınasoktuğumun gazetecesi kimse, bu akşam onun aklını alacağız,
artık anlasınlar uğraşılacak cinsten adamlar olmadığımızı dedim,
serdar gece hazırlanın çıkıyoruz, dedim
faruk , öbür gazetecini ne dedi onuda söyle, olmadı onuda ayıklarız bu gece'' dedim,
faruk öbür gazeteciyle, görüşmemiş, beraber gidip konuşmamızın daha mantıklı olacağını söyledi,
bu geceyede randevu almış,
dedim ertele o randevuyu yarına
bugece o o huurçocuğunu haritadan silecem...

anasını gibtiğimin, entrysi girerken silindi iyimi lan,
ulan deli oldum şimdi, uzun uzunda yazmıştım ya,
baştan yazıyorum a.q
suç bende değil sözlükte,

etilerde oturuyordu,
arabayı apartmanın önüne çektik,
selim maymuncukla kapıyı açtı,
apartmandan içeriye girdik
selim arabada bekle, kontak açık kalsın dedim
serdarla dairenin kapısına geldik,
kapıyı çaldım,
GELDiM HAYATTTIIĞĞĞĞMMM! dedi yılmaz
anlaşılan birini bekliyordu yılmaz gazetecisiiiii olacak denyo,
serdar acele edelim dedim,
kapıyı açmasıyla,
serdar ellerini yılmazın boğazına kitledi,
salona kadar sürükleyip,diz çöktürdü,
karşısına geçtim,
s.a yılmaz beyy dedim
titriyordu,
pijamaları üstündeydi,
sssiii si si siz kimkisiniz diyebildi,
ne önemi var yılmaz dedim,
bizim kimolduğumuzun bi önemiyok yılmaz, merak ediyorsan, biz seyitin katilleriyiz , daha çok merak edersen, seninde katillerin oluruzdedim,
ayarı almıştı yılmaz,
mesaj açık ve netti,
bundan sonra ters bi hareketinde neler olacağını çok iyi biliyordu,
çenesinden tutup suratına baktım, gözlerinin içine kilitlendim,
bana bak lan,
yarın ilk iş, farukla uzlaşacaksınız, nederse o olacak,
aksi taktirde diye birşey yok,
başka bir hareket yaparsan
karının radarına girerim, gözünün önünde karına kayarım yılmaz '' dedim.
konuşmasına fırsat vermeden çıktık daireden, arabaya atladık,
kulübe dönüyorduk...

faruğu aradım yolda,
buyrun pedrobey dedi
yılmaz tamam, dedim,
yarın öbür gazeteciyle randevulaşmaya gidelim, iş yılmaz kadar uzamasın evine giremeye gerek kalmasın faruk dedim,
bu iyi haber pedrobey dedi
''neyse kulübe dönüyorum konuşuruz dedim
geldiğimizde ofise çıktım,
faruk yanıma geldi
olan biteni anlattım,
tamam dedi sıkıntı olmaz
yarın ne yapacağımızı sordum
benim sadece yanında durmamı, eğer gazetecinin fikrini değiştiremezse, benim olaya namluyla müdahale etmemi istediğini söyledi,
tamam dedim merak etme, bana bırak,
gece eve döndüm,
temiz bir uyku çektim, yarın gece aksiyonlu gececekti,
enerjiyi toplamam lazımdı,

@429 yılmaz özdil, çok sevip saydığım bir yazardır, hatta tek okuduğum adamdır, sanırım o yüzden yılmaz ismini uydurdum, sonuçta o gazeteceinin gercek ismini verirseki büyük problemler baş gösterir *

ertesi günü gündüz herşey rutindi,
gamze aramıştı yine,
çocuğumu görmek istiyorum diye,
serdarla yolladım oğlumu,
en fazla 10 dakika serdar dedim
serap aramıştı bide
akşam buluşalımmı diye,
valla hiç istek yoktu içimde,
demekki sırf gibişmek için seraba okadar tutulu kalmıştım,
nazik bir şekilde, uzunca bi süre, meşgul olacağımı,
ama istediği zaman kulübe gelip birşey ödemeden
takılabileceğini söyledim,
ben parada değilim, seni istiyorum tarzı şeyler söyledi
anlaşılan serap
aşık olmuştu,
yapacak birşey yok
aşkla meşkle uğraşamazdım şimdi, dıbınakoyayim
davamın peşinde gidecektim
artık olay para olayını falan aşmıştı,
onur meselesine dönmüştü,
ismimi temize çıkartmak zorundaydım,

beyler biraz mola veriyorum, yine gibtiniz belamı, yazdırdınız bi sürü part *

sorular varsa alayım, girende bikere uplasın lan şu başlığı, canımı sıkmayın benim *

akşama doğru farukla kulübün önünde buluştuk,
arnavutköye yola çıktık, gazeteciyle orada sahilde bir mekanda buluşacaktık,
geldiğimizde bizi bekliyordu,
içeri girdik
faruk gazeciyle tokalaştıktan sonra,
benimle tanıştırdı,
ünlü gecekulübünün sahibi, benimde üst ismim pedro bey diye tanıtmaya başlayacaktıki
gazeteci zaten
lüzumu yok sizi tanıyorum pedro bey diyerek elini uzattı,
seldıbını aldım,
oturduk içecek birşeyler söyleyip , sigaramı yaktım, dinlemeye başladım,
faruk gazeteciye anlatıyordu,
daha fazla lüzumu yok hayri bey, bu iş yeterince uzamadımı, ayağınıza kadar geldik, niye hala dava açmaya hazırlanıyoruz diye açıklama yapıyorsunuz ?
şahsi bir meseleniz falanmı var? konuştukca konuşuyor, pgibolojik savaş açıyordu, gazeteci hayriye,
yaklaşık iki saat süren ikna çabasından sonra,
hayride hiç bir fikir değişikliği yoktu,
artık farukta pes etmişti
sanırım orada devreye benim girmem gerekiyordu,
bi sigara daha yaktım,
biramdan bi yudum aldım,
bakın dedim hayribey;
ben kimseyle düşman olmak istemiyorum,
ama beni buna meyilli duruma getirdiğinizin inşallah farkındasınızdır,
faruk kurduğu hercümlede bu işi tatlıya bağlamaya çalışırken, siz her cümlenizde bu adamın çabasını görmezden geliyorsunuz,
benden bir isteğiniz varsa söyleyin yapalım, bu işi mahkeme yollarına kadar uzatıp ikimizde başımızı yakmayalım,
ben hep bu kadar sakin konuşmam hayri bey,
sizde yılmaz bey gibi efendi efendi fikrinizi değiştirin bu iş artık tatlıya bağlansın, benim canım sıkılmaya başlıyor artık... dedim
pedrobey dedi hayri
sizin muhattabınız bendeğilim,
reşat beydir dedi...
vay dıbınakoyayim,
demek hayri reşatın medyadaki adamlarından biriydi
o yüzden bu kadar ısrarcıydı,
baştan anlamamız lazımdı a.q :

beyler gece bi ihtimal gelirsem devam edeceğim, yoruldum şimdi daha yazamayacağım

@444 bende öyle dedim =)) hayret...

burdamıyız gececi tayfa ?

hayri ayarı vermişti,
reşat vardı arkasında,
olaylar reşata dönmüştü,
biliyorsun dimi dedim hayriye,
neyi pedro bey ? dedi,
reşatla benim uzun yıllar bi geçmişimiz var, aynı saflarda savaştık, kazandık, yedik , içtik ,sıçtık,
reşatın bana sarması kesinlikle , şahsi, onur meselesi,
o herif kafayı benimle yedi,
bu olaylar patlak verirse,
benim içeri düşmem gibi bi olay yaşanırsa,
ilk siz sizin gibi piyonlar kaynar hayribey dedim,
ürkmüştü,
olaya hiç bu yönden bakmamıştı çünki,
sandalyeden kalktım,
bi sigara yaktım,,
bana bak hayri, dedim,
çok yakın zamanda, öyle bir gün gelecekki,
ne sen, ne reşat, nede diğerleriniz,
hepiniz kaçmaya çalışacak,
ama kaçacak hiç biryer yok hayri dedim,
kalk faruk gidiyoruz diyip,
çıkıp gittim mekandan,
mesajı yerine ilettirmiştim,
savaş başlıyordu,
kulüp sahipleri çarpışacaktı,
gerekirse kan çıkacaktı,
ilk kim vazgeçerse...

kulübe döndüğümde,
serdarı, selimi,bütün korumaları, barmenleri,hatta huurları bile çağırdım ofisime, herkes karşımda, ayakta, elleri bağlı beni dinliyordu,
bakın arkadaşlar dedim,
şuandan itibaren, ensenizde bi huurçocuğunun nefesini hissedin,
herşey çok güzel gidiyor fakrındayım ama, bunu bozmak isteyen insanlar var,
belki bozacaklar , belki bozamayacaklar, ama deneyeceklerinden eminim,
herkes işine sarılsın, tanımadığınız insanlarla tanışmayın, tanımamaya devam edin,
önümüzde bir kaç hafta en azından, herkes çok dikkatli hareket etsin,
bizim ufak bir açığımızı bekleyecekler,
mesaj alındıysa ne mutlu bana dedim,
serdar ve selim kalsın, diğerleri işinin başına dönebilir dedim,
önce selime tembih ettim,
kulübün bütün güvenliğinden sen sorumlusun, korumasından, huursuna kadar, herşeyi şuandan itibaren senin üstüne zimmetliyorum, tuvaletlerdeki selpaklar bile çalınırsa, canını yakarım selim,
oğlumun hayatınıda önce allaha sonra sana emanet ediyorum,
aldığın sorumluluğu bil, ona göre hareket et dedim,
serdara döndüm,
''serdar, bu gece çıkıp başlıyorsun araştırmaya,
reşatın mekanlarını, yakın adamlarıını, açıklarını,herşeyini öğreniyorsun,
en fazla 3 gün sonra, bizde harekete geçiyoruz,
herşey karşılıklı dedim

ertesi günü, telefonum çaldı,
izzet diye biri arıyordu,
beyoğlundayız,gel görüşelim
reşat abi istiyor dedi,
hayırmı şermi ? ne konuşulacak dedim,
mekanımıza davet ediyoruz,
ters birşey olması, ismimize yakışmaz zaten pedro, merak etme kimseyle karıştırmayın bizi dedi,
tamam tamam fazla uzatmayın,tam adresi verin gelelim görüşelim dedim,
verilen adres,
beyoğlunda, 2.sınıf kalite bir barın adresiydi,
aynı günün gecesi 2 araba çıktık yola, ben , serdar, selim, ekstradan 3 4 korumayla birlikte beyoğluna geldik, içeri sadece serdarla selim gelsin,siz kapıda bekleyin çocuklar dedim,
içeri girdik,
basık bir mekandı,
tam bir konsmatris barıydı a.q
aynı işin içinde olduğum için,
mekandaki tüm taklukları anında anlıyordum,
gibik dekor,
gibik bir sahne,
gibik bir şarkıcı,
gibik enstrümanlar,
daha nice gibik şeyler vardı,
izzet denilen adam buyur etti,
masaya,
isteğe karşılık, oturduk bizde,
sahnenin tam önünde uzunca bir masaydı,
sağımda serdar solumda selim oturuyordu,
sırtımı tam arkamda aynanın asılı olduğu duvar kolonuna yaslamıştım,
karşımda izzet oturmuştu, onun yanında 3 4 kişi vardı, birinin adı sinandı diğerlerini hatırlamıyorum,
eee dedim
''Davete icabet geldik, anlatın bakalım izzet bey , kimin nesi oluyorsunuz? reşatın yakın adamı falanmısın ? dedim,

reşatın bütün kulüp,bar, meyhane işletmlerini ben yapıyorum, dedi izzet,
hea ayakçılık yani dedim gülümsedim,
suratı düşmüştü zütverenin,
ee dedim sadede gelin ya,
işimiz var gücümüz var,
davet ettiniz diye geldik
bu müziği dinletip, yarı sulu rakınızdan içirtecekseniz , biz gidelim izzet bey dedim,
yanındaki sinanın suratı düşmeye başlamıştı,
izzete bir bakış attı sinan,
izin ver saldırayım şu pedro denen huurçocuuna der gibiydi,
o bakışı yakalamıştım,
işin kötü tarafı, selimle serdarda yakalamıştı o bakışı,
sinana döndüm,
bak aslan dedim
sürekli birilerinin iti olmak istiyorsan, öyle bakışlara devam et,
ama bir gün benim gibi olmak istiyorsan, bakış atmayı bırakıp icraata geç dedim,
ayağa kalktı,
''izzet abi dayanamayacam ben dedi,
o anda koptu filim,
herkes bir anda birbirine girmişti,
bir anda bomboş oldu bar,
sahnedeki karı kaçtı,
oturanlar kaçtı,
o kargaşanın içinde hissetmemiştim ama,
aralarından biri sağ baldırıma saplamıştı bıçağı,
selim görmüştü onuda, zaten görünce , belinden silahı çıkarttı,
iki el tavana ateş etti,
bu sefer karşı tarafta silah çekmişti,
yakın mesafeydi ama,
silahlar fazla konuşamadan, yumruklar devreye girdi tekrardan,

o kavga-çatışma esnasında,
izzetin mermi yediğini görmüştüm,
iyice büyüyordu olay,
birilerinin daha kanı akmadan,
hızlıca çıktık mekandan,
yazmamışım yeni farkettim,
dışarda bekleyen korumalar, selim içerde tavana 2 el sıkınca içeri girmişti ,
zaten orada 3 kiişi kalsak,
çıkamazdık yani öyle bi kavgadan,
herneyse, hızlı adımlarla mekandan uzaklaştık,
arabaları serdara bıraktım,
yakınlarda bi paralı otoparka bırak,
taksiyle dön , yarın aldırırız arabaları dedim,
herkesi taksiye bindirdim , kendimide.
yolda giderken telefonum çaldı yabancı bir numara,
efendim dedim,
hiç birşey öğrenememişsin lan o kadar yılda yanımda pedro, dedi...

--spoiler--
http://www.milliyet.com.t....2010/1218688/default.htm

http://www.haber7.com/3sa...da-silahli-kavga-4-yarali
--spoiler--

kim hain olmayı öğrenmek isterki reşat dedim,
reşattı telefonun ucundaki,
akılsız çocuk dedi,
göz göre göre geldin lan tuzağa dedi,
yarın sabah manşetlerde çıkarsın artık, dedi
dıbınakoyayim resmen provakasyona gelmiştim,
aptal gibi o mekana gidip,
bütün kışkırtmalarını alıp,
saldırıya geçmiştim,
reşat o adamların hepsini bana piyonlamıştı,
bende o piyonları yemiştim,
telefonu kapattım direk,
faruğu aradım,
dedim böyle böyle oldu,
derin bir nefes çektiğini hissettim telefonda,
nasıl yaptınız bu hatayı pedrobey allah aşkınadedi
faruk bile sinirlenmişti bu hareketime a.q,
böyle bi zamanda verilecek bi açıkmıydı bu,
daha yeni hepimizi toplayıp, toplantı yapıp dememişmiydiniz,
kimseye açık vermeyin, buluşmayın görüşmeyin diye dediklerinizin hepsini bi gecede yaptınız pedrobey, inşallah farkındasınızdır dedi,
tamam lan faruk yüzüme vurma a.q, ne yapacağız onu söyle dedi,
yapacak birşey yok , yarını bekleyeceğiz dedi,
faruktan bile posta yemiştik a.q,
adam haklıydı, büyük eşşeklik etmiştim

beyler hikayeyi iki güne bitireceğim, biliyordum dünde öyle demiştim ama, çok erkendi oda, çoğunuz biraz daha uzatmamı istedi,
oyüzden ayrıntılara girdim,
fakat yavaş yavaş olayları toparlayıp iki gün içinde finalide yapacağım,
tatlı tatlı hatıralarımızda yer edinsin,
takunu çıkartmanın bir anlamı yok,
hergece sizide esir etmenin manası yok yani,
hepinize teşekkür ediyorum bu arada tekrardan,
okuyan gözlerinizden, yaşlar akmasın dıbınakoyayim

beyler bi sigarra molası patlatıyorum,
kafasına takılan sorusu olan varsa sorsun
başlığıda hayrına up layın birşey yapın,
öldürmeyin başlığı