"herif beni düşman belledi. yarım biyikla baş edemiyorduk, bu sefer koca sakal ortaya çıktı.ama az kaldı. hepsinin anasından emdiği sutu burnundan getireceğim" dedim. bular eeeiii, uyyyii diye korku sesleri çıkarmaya başladı. bizim parka gitmek için babadan yardim almamiz lazim, onun dediği her seyi yapmamız lazim dediler."ulan ne tak yerseniz yiyin, benden uzak durun. yirminci yüzyılda yahudi ve zenci kölesi olan adamim. koca sakal falan dinlemem alırım adamin facasini aşağı diyerek bunlari kovaladim. batmanin düşmanı jokerdim. planlar üstüne planlar yapiyordum.

Zenciyi buldum.bir yandan güneş gözlüğünü takmış yarım biyigin dukkanini gozetliyordu, diğer yandan ise dün tezgahtan düşen gözlüğü, saati oteberiyi satmaya çalışıyordu. sorttan başka giysi yoktu üzerinde."giren çıkan var mi kara gotlu" dedim gökyüzüne yolladigim koca sigara dumanin ardindan."sana mi" dedi."yahudi ve zenci bir koleye göre oldukça cüretkar ve zevzeksin" dedim."yirmi kişi kadar" dedi."vay anasini acilen tezgahi dükkanın önüne cekmemiz, bölgeyi çöp doldurmamiz gerekli" dedim.

derme çatma tezgahi emin adimlarla yarım biyigin dükkanının önüne çektik. çöp toplamak ise çok kisa sürdü.iki çöp tenekesini getirip direkt dükkanın önüne bosalttik bu kez.bir sürü naylon poset bulmuştuk bu arada. hepsini şişirip balon yapıyor kapiya gelen müşterinin kulaginin dibinde patlatiyordum.

"paaattt! küçük esnafin anasi patladi artık efendim, binlerce avm, sayisiz market ve en önemlisi internetten alış veriş denen bir yöntem var.siz hala bakkala gelip sut aliyorsunuz. biraz daha zorlarsanız göçebe hayata geri donebilirsiniz diyerek kagitlardan yaptığım sekiz köşeli köylü kasketini kafalarına takıyor, gözüm beye bulgur pilaviyla ayran söyleyin" diyerek çoğu kişiyi daha kapidan içeri girmeden utanc icinde ugurluyordum.

Bu arada dükkanın karşısında manyagin biri tahtalardan bir cisim insa etmeye baslamisti. diger taraftan ise hala dükkana girmekte direten müşteriler çıkıyordu. onlardan biri ile karsilasirsam kapinin yanındaki zenciyi gosteriyor "onu görüyor musun, o yaşayan bir aids, hiv, hepatit c... sadece sana dokunmasına bakar.bu iğrenç zenci sana sadece bir parmak atarsa vebadan olebilirsin bayan. atmayacağından emin olabilir misin? tabi ki hayir.o içi beyaz dışı kara garip eliyle sizin kuru gotunuzu sıktığı zaman ölümle burun buruna gelmeyeceginizin bir garantisi var mi?tabi ki yok."

"evinizde hiyarcikli vebadan geberebilirsiniz. eger bu zenci size dokunursa vücudunuzda hiyar gibi cibanlar cikabilir, cocuklariniz olmeniz için dua edebilir hatta ölümünüz cok uzun zaman alirsa size olan derin sevgisi, keskin bir nefrete dönüşebilir. harketsiz, katilasmis cesedinize çocuğunuz iseyip sizi sonra gomebilir. öyle igrenc bir insandır ki bu zenci yanından geçerken bir yilanin yanından geçmeye çalışıyormuş gibi hissedersiniz kendinizi. seçim sizin"

iki metrelik ciplak zenciyi görenler genelde kapıdan geri dönüyordu.ama hala direncini kiramadigimiz küçük bir grup dükkana girmeye devam ediyordu. bunun önüne geçmek için sonunda zencinin vucudunun bazi yerlerini sulu boya ile yeşile boyamak durumunda kaldik.o kadar igrenc bir görüntüsü vardi ki yaninda bir timsah olsa ondan cok daha sevimli gorunurdu.onu bu hale sokmama icerlemis olacak ki arada sırada ağlıyordu. artik kimsenin içeri girmeye cesareti kalmamıştı. yeşil bir zencinin yaknindan geçmeyi kim isterdi ki?bölgedeki manyak hala bir seyler yapmaya devam ediyordu tahtalardan.bu adamin ne yaptığını çözmemiz ise çok uzun zaman alacağa benziyordu.

Tum bu olanlara ragmen zenci pgibolojik olarak tukenmis bir vaziyette değildi. insanlar ona nefretle baktıkça o daha da güçleniyor tezgahina daha sıkı sariliyordu. dört saattir tek bir müşteri içeri girmemişti.bu büyük bir başarıydı ama dükkanın karşısında yapılan tahta cismin etrafında da bi kalabalik toplanıyordu.bu durum er yada geç yarim biyigin dikkatini cekecek diye düşünürken yarım biyik bütün hasmetiyle dükkandan dışarıya çıktı. kalan biyigiyla havayı iyice suzerek içine çekti. çöpleri fark etti. kapıdaki yeşil zenciye igrenme ile baktı. kalabalığa bir kufur savurdu. içeri girdi.

O sıra yeşil zenciyi gören dört bes kişilik bir grup hemen etrafini sardı."bilali habesi bize cennetti anlat" dediler. büyük ihtimal dünkü seramoniyi erken terk edenler bunlardi. onlar bilali habesinin foyasinin ortaya çıktığından haberdar degildi.o anda elinde tencereyle yarim bıyık ortaya cikti. üzerinde hala dumani tuten kuru fasulyeyi hassss diye yeşil zencinin uzerine boşalttı ve zencimi hasladi.

"oruspu çocukları. bende diyorum bugün niye kimse gelmiyor bu dükkana" dedi. zencim aci bir ciglikla kendini yerden yere vurmaya başladı. dünkü küçük grup "bilali hasladilar" diye cigliklar atarak kalabalığı uyardı. içlerinden biri yerde oturmuş zencinin kafasini kucağına almış vücuduna nereden geldigini kimsenin bilmediği bir yoğurt sürüyor ve hüzünlü gözlerle zencimi izliyordu. zencimi iyice ovaliyordu. ayirdina vardigim diger nokta ise zencimin ereksiyona gecmesiydi."kemerleri baglayin zenci ereksiyona geçti" diye mirildandim zencimin büyüklüğünden sual olunmaz malum yerine bakarken.

Kalabalik onlara "o sarlatanin tekiymis dün dovduk" dedi. çılgına dönen grup yogutlu sahte bilale yine girişti.az önceki saygi dolu bakışların yerini iğrenme dolu bakışlar almıştı ve zencim yine dayak yiyordu. cisimden bir tahta sokup küçük grubun arasına daldım "bırakın ulan o benim üstüme zimmetli, bonservisi bende o zencinin" diye bagirarak yer yer yeşil sulu boya, yer yer beyaz yoğurt, yer yer ise haslanmis kırmızı olan; artik siyahtan başka her rengi bünyesinde barindiran zencimi ellerinden kurtardim."bak bak bide gibini kaldırmış" diyorlardi zencime uzaktan atarken."gibtir. hepsi senin yüzünden" dedi."bana sitem etme, sahibine sitem etme" diyerek formayi hemen islattim.ilk kez zencim faydali bir dayak yedi. yanmis yerleri islak dayak sonrasi ferahladi.

Cisimden kopardigim tahtamla beraber eve döndük. yine uc kisiydik.ben, zenci ve bu kez tahta.cok açtım. zenciye "sen burada bekle annem bana domates ekmek yapicak" diyerek mutfağa girdim. mutfaktan çıktığımda her yerime domates suyu sicramisti. sanki domatesleri ben dogramisim gibi. zencim gülüyordu."gülmeyi birak kara döl, yarım bıyığı yenmek için yeni bir plan lazim bize" dedim.zil çaldı. tahtalardan cisim yapan manyak karşımdaydı."gemi bitti, son parçayı da sen almışsın" dedi."ulan ne gemisi" diyerek ardından ciktim heyecanla. yarım biyigin dükkanın karsisina vardigimda koca bir gemi karşımdaydı. ipini koparan mahallede gemi inşa ediyordu.

"Ulan sen o morugun adamisin" dedim yakasına yapistim."yağmur yağacak" dedi."ne yağmuru lan" dedim."akşama sağanak var" dedi."beni irgalamaz, tahta benim ulan" dedim. yalvardi, yakardi."tufan var, millet ölecek, o parca lazim amk" dedi."al o zaman tahtani o kadar ugrasmissin. zirlama amk" dedim. koca adam ufacik tahta için ağlıyordu."ayip ayip ufacik tahta için agliyorsun" dedim tahtayi kafasina ufaktan tiklatirken.

Bıraktım yakasını. sevinçle takti son parçayı yerine. sonra kedi, köpek bortu bocek ne varsa kovalamaya başladı mahallede. kediyi tutup gemiye atiyor, köpeğe giderken kedi kaçıyordu. millet katila katila gülüyordu."akşama görürüm ebenizin amini" diyordu. ufaktan yağmur attırmaya başlayınca mahalleli tirsti. hemen gemiye bindiler. sagnak oldu. herkes bindi bir ben kaldim bir yarim bıyık. dükkanın önüne oturup bunlari izlemeye başladık. sonra bir sel... yok yok güneş açtı yaz yagmuruymus.
bunu yuhalaya yuhalaya mahalleden kovaladik. ardindan kedi firlattim bende. kafasına yapıştı."moruga selam soyle gelişim yakındır" diye de ekledim.

Zenci mışıl uyuyordu eve vardigimda. babam zencinin başında bekliyordu. çadırı dikmişti zencim uykuda. babam da gözlerini dikmisti zencinin cadirina. geldiğimi duymadi."aslanim nasıl ama... hasliyorlar, minarelerden atiyorlar, davlumbazla kafasini eziyorlar, yoğurt sürüp tekmeliyorlar. adam ölmüyor beeaa" dedim."ulan bu uykuda bizi gibmesin" dedi babam zencinin arsin yedinci katına doğru uzanan gorkemli, heybetli gibine bakarken."emekliliğine heyecan katar en azından, çok sey yapma" dedim. odama gidip uyudum. gece gotumde bir baski uyandım hemen. zecim basimda."üstün açılmış" dedi.tam bu anda haykırarak uyandım. sabah olmuştu. zencim hala uyuyordu. annemle kahvalti yaptik."ben toplarim" dedi."zencimi uyandirma. biraz kendine gelsin" dedim ve evden çıktım.

Dag gibi zencim vardi. sirtim artık yere gelmezdi. bunu düşünerek yarim biyigin dükkanına gittim. insanlar geminin çevresinde toplanmis çığlıklar atıyordu."mahallenin ortasında bir gemi var amk, bu gibtigimin gemisi ne olacak lan şimdi" diye birbirlerine bağırıyorlardı. ortada mucizeler varken her sey olagandi.ama her sey olaganlasinca mucizeler insanları cileden çıkarmaya başlıyordu.bir sabah mahallenin ortasinda koca gemiyi görünce hepsi neye uğradığını sasiriyordu... çözüm için morugu ziyaret etmeye karar verdim. parka gittim.

Kapıdan girdiğim gibi dörtlü etrafimi sardı."acilin morukla görüşmem lazım, kalıcı değilim gidiciyim" dedim. açıldılar.konaginin önüne geldim. bütün heybetiyle nargile içiyordu.bir fokurdamadir amk fokur fokur fokurrr."oh sen yan gel yat adamların mahallenin ortasına gemi dikip kacsinlar" dedim. iyice çekti. öyle bir fokurtu ki sanki gok gurluyor."kime diyorum amk mahalleyi tuzla terhanesine çevirdi manyagin biri, gemiyi bıraktı kaçtı.it kopuk gemide fink atiyor nolacak şimdi" dedim."noaah gel lan buraya" diye bağırdı.

manyak geldi. utancından yüzümüze bakamıyor ayagini toprağa sürüyor."ne yaptin lan sen" dedi. başını kaldirmadan "gemi" dedi."onu biliyoruz ne gibime yaptin koca gemiyi mahallenin ortasına" dedim."bilmiyorum" diyerek ağlamaya başladı."tahtasini alincada böyle yapmıştı" dedim."la git topla o gemiyi adamin asabini bozma" dedi koca sakal manyaga."tamm yha" diye histerik ergen gibi bağırıp kacti. mahalleye geri döndüm bende.

Eve döndüm zenci yatiyordu. annem hala kahvaltiyi toplamamisti."annem kahvaltiyi toplamamis zenci" dedim. güldü.zenciyi alip dükkanın önüne gittik. dükkan harıl haril çalışıyordu. zenciyi uzaktaki bir supermarkete yolladim. broşür toplayip getirdi. dükkanın önüne bir tane sandalye koydum. içeri girmek için hamle yapanları "efenim ne alacaktiniz" diyerek durdurmaya başladım. herif peynir, zeytin ne derse broşürü çıkarıp "bak abicim, ablacim burada daha ucuz iki dk bekle zencim bir kosu alip gelsin" diyordum. millette hizmetten gayet memnundu. bende halimden memnumdum ama zenci memnun değildi. herif ikinci saatin sonunda markete kosarak git gel yapmaktan kan kusma raddesine geldi.

Zenciyi olduremezdim. hemen planda değişiklik yapip zenciyi ceset kılığına sokmaya karar verdim.o ara dükkanın önünden bir adam geçti. cocugunun elini kolunu bağlamış zütürüyordu. çocuk ürkek gözlerle bana bakıyordu."birader hayırdır" dedim."ya moruk çocuğu kes dedi bende kesmeye zütürüyorum" dedi. agzim açık kaldı."diyorsan konusiyim belki bi faydam dokunur.bak su manyak gemi yaptı mahallenin ortasına. gittim konuştum şimdi toplatiyor gemiyi ona" dedim gemiyi toplayan diğer cilgini göstererek."sus lan muallak. yağmur yagsaydik görürdük" dedi lafimi duyan manyak.