bakirliğimi nasıı kaybettim anlatıyorum

gibiş terk

neyse herhalde hepinizin heyecanla beklediği ana geldik.

ailesi tatile çıkmıştı sonunda. sabah 10 gibi beni aradı "gittiler" diye. ben de evde duşumu aldım. yannanımın kıllarını kesme olaylarını halletmiştim bir gün öncesinden. yaptığım hazırlığa bakın sanki ingiliz kraliye ailesine gelin gidiyorum * neyse berbere gidip fön de çektirdim saçıma. öğle saati gibi kapılarını çaldım ama yaşadığım heyecanı nasıl anlatırım bilemiyorum. zile basarken bile zangır zangır titriyorum.

anlat hadi bin

oturduk yatağın kenarına "beğendin mi" diye sordu. atladım kollarına ve öpmeye başladım. işte bundan sonrası biraz daha hızlı gelişti. çünkü artık sabırsızlanmıştım iyice. hızlıca üstünü çıkardım. omuzlarını, boynunu ve göğüslerini öpüyordum. ayağa kalktı hızlı bir hareketle dıbını açıp beni ayağa kaldırdı. üzerimdekileri çıkardı. o tangayla kalmıştı bense iç baksırımla

devam panpa

reserved

uzun uzun öpüştük. ellerimizi bedenlerimizde gezdirdik daha önceden de yaptığımız gibi. ateşimizin seviyesi artmaya başlamıştı ki geri çekti kendini. "içeriye gidelim mi?" dedi. "olur" dedim. kalktık ayağa, elimden tuttu beni odasına zütürdü. kapıyı açtığında bir süprizle karşılaşmıştım. perdesini kapatmış, odaya mumlar koyup yakmıştı. yerlerde gül yaprakları vardı. "senin için" dedi.

bir kez daha idrak etmiştim verdiğim kararın doğru bir karar olduğunu. olayı basit bir cinsel birleşmeden öteye taşıyıp benim için özel ve anlamlı kılmak için kendince bir şeyler yapmıştı.

beyler devamı için entry girin

istiyonuz mu devdıbını

lan olm senin ne işin var lan incide.. gibtir git itiraf com a mı yazacan ekşiye mi yazacan bu ne lan it:

"bekaret konusunda kız arkadaşım benden çok daha hassastı. hassaslığı kendisi ile ilgili değildi daha çok beni düşünüyordu. "seni çok istiyorum ama bu senin için önemli bir karar lütfen sonradan pişman olmayalım ikimiz de" derdi hep."

lan bırak inciyi erkekliğin yüz karasısın sen am biti

tam adamlığa adım atmak üzere olan bir erkek olarak sakinleştirmek görevi bana düştü o anda! yanıma çağırdım bunu. gel otur yanımda ol bir şey istemiyorum dedim. yanıma oturdu. birbirimize baktık saf saf sırıttık bir süre. sonra öpüşmeye başladık. ama her zamankinden farklı bir frekanstayız. öpüşürken soluk alıp vermelerimiz daha farklı, daha düzensiz. bu irregular durumun sebebi heyecanlı olmamız tabi.

lan huur çocuğu sözlüğü fantezi yuvasına çevirdiniz
her önüne gelen atıyor, yok hocamı gibtim yok sekreteri gibtim diye ak
Ben de hepinizin anasını gibtim huur çocukları

açtı kapıyı o da en az benim kadar heyecanlı. kapıyı açmasıyla dışarıya çıkan o am kokusunu hiç unutamam. resmen kokuşmuş amcık gibiydi. içeri girdim. öpüştük, sarıldık. salona geçtik, oturduk. ikimiz de gerginiz ve bu yüzlerimizden ve konuşmalarımızdan da belli oluyordu. sanki böyle yeni tanışmışız da onun gerginliği var gibiydi. benimki benden sanki biraz daha telaşlı. "bir şey içer misin" diyor sonra bir dolabın kapağını açıyor, bir kapatıyor, bir oraya gidiyor, bir buraya.

sonra noldu

sizin gibi olayları basitleştirerek, "am züt meme gib taşak yarak" döngüsünden çıkararak biraz da bu olayın aslında ne kadar da büyütülmeye değecek bir şey olmadığının altını çizerek anlatıcam hikayemi.

17 yaşındaydım. kız arkadaşımda 18 yaşındaydı. ikimizde lise 3'teydik ve öss'ye hazırlanıyorduk. çok güzel anlaşıyorduk. okul ve dershane sonralarında buluşuyorduk. sinemalara gidip öpüşüyorduk, pastanelerde birer kahve söyleyip el ele tutuşup sohbet ediyorduk saatlerde. bildiğiniz lise aşkı işte. çocukca ama en azından masum.

o yaşlarda bir yerlerde başbaşa kalmak zordu tabi. az önce de dediğim gibi sinema salonlarına gidip ışıklar kapanınca öpüşmeye başlıyorduk ya da ne bileyim okuldan kaçıp gözlerden uzak bir yerde otururken biri bizi görür mü endişesiyle kaçamak kaçamak birbirimizi öpüp, okşuyorduk.