babanneme yaptığım işkenceleri anlatıyorum

gazeteyi aldım.. falcatayla ortadan 2 ye ayırdım mutfakta. bi yandanda yaptığım şeyi farketmemesi için çok sessiz yapıyordum işimi.. sessiz ol ki farkedilme. buydu felsefem.. herşey kusursuz olmalıydı.

dinleyen varmı beyler anlatıyoruz ama.

gazete postaydı.. hiç unutmam o günkü kapak fotoğrafını . dexerin yalanları süslüyordu yine gazeteyi.. neyse.. gazeteleri boş bulasık makinesinin içine koydum ve bakmaya döndüm.. kafamı uzatıp bakmadım aptallar gibi.. birşey anlamamalıydı.. hala namazdaydı. gazeteyi aldım ve devam ettim banyoya dogru.. güzelce kapadım o kırık pencerenin yerini.. işkence odası,ona hayatında unutamayacağı dersi vereceğim oda buraydı. aptal pis yüzünün sereserpe paramparça olacağı yer..

mutfaktaydım yine. mecbur ikindi ezanını beklemeliydim. çünkü bir daha o zaman duş bölümünün oraya abdest için girecekti.. evin diger odalarından dışarı ses gider diye düşünüp zorla sokmayacaktım onu banyoya.. benim gibi hayatın pis yolunda kendisi ağır ağır gidecekti banyoya.. elmaların içini açıyordum ki. içeriden seslendi.! ilaçlarımı getir gurban oldugum diye aptal bir nidayla.. gözünden ameliyat olmuş katarakt dolasıyla damla kullanan salak bir ihtiyar işte.. ses vermedim. mutfağa gelirken ayak sesini hissettim. kıllanmamalıydı hiç bişeyden bense elmaları falçatayla kesmeye çalışıyordum. kusursuz olmasını istediğim planı anlamaması lazımdı.. çünkü hayatımı bile bitirebilirdi. seçim şansı benimdi ama. ya ben ya o.. falçatayı direk kapattım ama sesini duymuştu hint karı.. cebime koydum.. o ne dedi. ayağım makineye sürttü elma yiyordum dedim.. göz damlasını sıkmamı istedi. hafif bastırarak açtırdım gözünü.. işkenceye şimdiden acılarla adapte olması lazımdı..

yavaş dedi. birşey demedim sıktım damlasını öylece.. televizyon karşısında oturuyor ama bir dakika bile olsun televizyona bakmıyordum... bir saniye bile olsun.. kafamda planı netleştiriyor evden ses duyulabilecek yerleri düşünüyordum kafamda.. banyoyla tuvalet yanyana oldugu için tuvalet geldi aklıma.. gittim baktım ve burasıda açıktı cam olarak.. bir parça gazete ve bunuda hallettim.. saat yaklaşıyordu.. malzemelerimi kolay yere koymalıydım.. tekrar banyoya girip çıktığımda kolay ulaşabilmem lazımdı..

ev anahtarlarını aldım o banyoya girince.. hemen balkondan malzemeleri tek poşede topladım ve geldim içeriye. beyler tamamen gerçek olarak anlatıyorum bunları. hiç değiştirmeden.. kapıyı içeriden kitledim ve anahtarı sakladım evde.. arkasından girdim banyoya. iğrenç ayakları duruyordu karşımda. iğrenç başortusuyle.. torbayı tuvaletin yanına bıraktım hemen..

cemilo anlatıyorum panpa dinle işte..

herneyse.. noldu dedi bana. ne oldu mu dedim? yaptıklarının hesabını ahiretten önce bir kere daha vermen gerekecek dedim. baktı yüzüme saf saf.. çıktım banyodan arkamdan geliyordu.. aldım halatı.. bir ucunu musluğa bir ucunu duşun musluğuna bağladım.. kapıyı içeriden kilitledim.. ne oldugunu anlamaya çalışıyordu hala..

geçtim kapının önüne.. torbadan sigaramı çıkardım ve bir tane yaktım. anlam veremedi. karşısındaki sessiz cocugun kurdugu planları hafif hafif anlamlandırmaya başlıyordu. dili tutuldu.. bayılıyor gibi yaptı ama umrumda değildi. bayılsa bile acıyla diriltecektim kahpeyi..

yere düşer gibi yaptı. size yemin ederimki benden daha ağırdı hayvan kadın.. başortusunu çıkardım ve uzanmaya çalıştı. yerler pis ayaklarındaki sudan dolayı ıslanmıştı.. hafif ayagım kaydı ve koluna bastım.. acıdı canı. istemedendi ama o an bu olayın bana zevk verdigini anladım.. kaldırdım yerden direnmeye çalışıyordu ve ilk kez hayatımda birine cok sert bir tokat attım. bu babamın annesi benim iğrenç atalarımdan biriydi..

kollarını, önceden bağladım ipe çapraz şeklinde bir düğüm attım.. ayakları serbestti. ama bir nevi çarmığa gerilmiş gibiydi.. cidden tansiyonunda oynama oldugunu hissediyordum.. banyo soğuktu.. sigaramı yüzüne doğru attım fakat kafasını çekti geriye.. kötüydü yüzü. bitik haldeydi.. poşetten hortumu çıkardım.. bahçeler için olan 2 metrelik sert hortumu çıkardım.. duş musluğuna bağladım ve en sıcak suyu açtım.. ısınmasını bekledim suyun..

suyu yere doğru tutunca ayağıma bir damla sıçradı ve inanılmaz sıcaktı su.. her tarafı kabartacak kadar sıcaktı.. deriyi ciltten ayıracak kadar sıcak.. çığlık atacağını biliyordum kahpenin.. çıkardığım başortusunu doladım agzına..

şalvar bozması paçavra elbisesini sıyırdım yukarıya doğru.. dizlerine kadar. iğrenç bir kokusu vardı elbiselerinin bile.. ve ilk önce ayaklarına suyu tutmaya başladım. o anki yüz ifadesi belkide hiç birinizin hayatta tanık olamayacağı bir ifadedir.. suya dokunamıyordum bile. dokunsam hortumun ucuna parmagımı tutup daha sert carptıracaktım derisine suyu.. ağlıyordu.. gözleri yuvalarından çıkacak gibiydi.. bir yandanda annem ve babamı düşünüyordum.. 5 gün once basit bir aile kahvaltısından nerelerdeydim neler yapıyordum..

ve suyu belden yukarsına tutuyordum.. giysileri vardı.. o yüzden sıcaklık hiç gitmeyecekti cildinden.. ayakları kabarmaya başlamıştı bile.. iğrenç toynak gibi ayakları.. kötü bir şekilde kabarıyordu.. kapıyı açtım ve hortumu ayaklarına değsin diye bıraktım yere ayaklarını kaldırsa kollarından guc alması gerekecekti fakat bu imkansızdı o yaşta biri için..

kapıyı seri şekilde açtım dışarı çıktım ve kapattım.. kendi banyosunun bu şekilde kullanılacağı aklına gelmemiştir heralde.. mutfağa hızlı bir şekilde gittim ve kavanozdaki tuz ları aldım.. tuz sıcak su ile cozundugunde o deriye verdiği acı hissi insanı bayıltabilecek düzeyde olur. bunu biliyordum. gittim ve tuzu getirdim banyoya.. ayakları artık su toplamıştı.. oyle elinizin parmagınızın su toplaması gibi değildi ama.. gidere dogru yanmış deriler akıyordu resmen yerde.. artık acıya alışmaya başlıyordu

tuzu aldım ve bizzat o igrenc yanmış ayaklarına bastırdım.. inanamaycagınız şekilde aglıyordu bişeyler soylemeye çalışıyordu bana ama susturdum yüzüne yumruk atarak.. öyle bir bagırıyorduki. tülbent bile kapatamıyordu o cıglıkları.. artık bundan haz duymaya başlamıştım.. çünkü daha yeni başlıyorduk. her farklı metotta bir sigara yakacaktım.. suyu kapattım ve gittim torbama . sigaramı aldım agzıma ve yaktım.. hala bagırınıyordu.. can acısı bambaşka..

çakmağımı aldım sigaramı yaktım. susuyordum. sadece susuyordum. yılların acısı içimden gidiyordu. buna sevinmekle meşguldum.. insan doğası gereği öldürmeyi. acı çektirmeyi sever.. bundan haz duyuyordum.. yüzüne bakınca o yaptıkları aklımdan gitmiyordu.. ve herkesin merak ettiği elmayı çıkardım torbamdan.. bununla ne yapacağımı soranlar olmuştu demin başlıkta. şimdi iyi dinlesinler.

elmayı falçatayla ortadan ikiye böldüm.. karıncaları öldüren tek asittir elma asidi.. bunu biliyordum.. dişleri o yüzden sarartır fazla elma.. ve yeni katarakt ameliyatı olmuş. gözü hala kanlı bir huur duruyordu önümde..

elma çekirdekleri bana lazmdı 4 tane olacak şekilde kenarıya ayırdım elma çekirdeklerini. çok sertlerdi.. içindeki asitte bir o kadar iğrenç tatlıdır ve güçlüdür bildiğiniz gibi.. hepsine falçatayla birer çizik attım.. kadının daha ilk şeyden pes ettğini görebiliyordum. agzını açsam neler diyecekti kim bilir.. öldüğünü düşünüyordum artık.. ayaklarına baktıgımda artık eriyip gitmişti derileri.. o kadar kabarmıştıki.. gittim tokatla kontrol ettim ölüp ölmediğini.. gözleri açılmıştı.. yeni ameliyatlı gözleri..

ve bilin bakalım o gözlerine ne yaptım..

göz kapaklarının alt kısımları açtırdım. ve çıkardığım elma çekirdeklerini içindeki asit gözüne aksın diye falçatayla hafif çizikle uygun hale getirmiştim.. göz kapaklarını açtırdım kevaşenin.. tam alt kısmına ince ve sivri yerini getirdim elma çekirdeğinin.. canı acımıştı. ama daha gözü asitle temas etmemişti.. ve tamamen koydum oraya.. gözünü kapatıp açsa acıdan duramazdı ve asit daha çok giderdi gözlerine.. ayaklarında yaptıgımdan daha cok cıglık attı kadın.. o kadar içtendiki çığlıkları.. göz kapaklarında güçlü asitlerle dolu sivri ve sert elma çekirdekleri.. kapatıp açtıkça gözünü dünyadaki en büyük acıyı yaşıyordu. bende bunu istiyordum!!

bir insan düşünün.. gözleri ve ayakları en büyük acıyla yanıp kavrulan ve bagırmaktan sesi kısılmış bir insan... yaşadığı acıyı hayal edin..