Bir pazar sabahı erkenden uyanıyorum, 6 yaşında olduğum ve okulum olmadığı için bizim evin birazcık aşşağısında bulunan kasap'ın önüne toplanmış ayin yapan kedileri sevmeye gidiyorum.
Kedileri biraz sevdikten sonra çamurda oynuyorum arkadaşlarla birbirimize hunharca toprak ve çamur fırlatıyoruz, toprağı eşip solucanları çıkartıp bi pet şişeye dolduruyoruz.
Pet şişedeki solucanların yarısını cubukla ortadan sağdan soldan 50 parçaya bölüyoruz diğer yarısını acıyıp kanalizasyona boşaltıyoruz.
Ardından sokağımızda bulunan arsaya giriyoruz müsait bir binanın arkasına geçip donumuzu sıyırıp duvarın dibine sıçıyoruz, ağaç yaprağıyla zütümüzü sildikten sonra evlere cillilerimizi almaya gidiyoruz. Annem ne bu üstünün başının hali diyerek beni dövüyor ve leğende banyo yaptırıyor. Bu durum ritüel bir şekilde ben leğendeyken kafama su tasını vurmasıyla devam ediyor. Leğende biriken suya işemeyi ihmal etmiyorum. Üstümü başımı giydikten sonra evden cillileri alıyorum ve dışarda arkadaşlarla cilli oynamaya başlıyoruz.

ilk sooon, önüüüü, inonüüüü, iplikönüüü, erdemönüüüü, derken sona kalan arkadaş müsait bir yere kalıyor en son ben geçiyorum. Uzaktan cillileri müsait bir şekilde içimden allahım inşallah vururum diyerek gözlüyorum ve goddik çekiyorum cilli havadan gidiyor veee paaat kesti başaltıııııııııııııııı diye bağırıyorum. Ardından cillilerin başındaki seyirci rolünde bekleyen huur çocukları ben daha cillilere yaklaşamadan hepsini silip süpürüyor kafalarına kafalarına vurup cillileri saymak üzere ellerinden alıyorum ve içinden çaldıysanız ananızı giberim diyorum.

Ama ben daha sayamadan yeni ele geçiyoruz, o arada seyirciler her el böyle tek tük zütüre zütüre cilli biriktiriyor ve oyuna dahil oluyor. Hele kunduranın altını delip on numara beş yıldız gafliklerimizi çalan huur çocuğu bunu okuyorsan ananı gibeyim 1. nesil falansın şuan büyük ihtimal ya da yeni gelmiş sünepe, her neyse.

Mahalledeki herkesi yuttuktan sonra taso yapmak için gazoz kapağı toplamaya gidiyoruz, yolda erik ağaçlarına saldırmayı ihmal etmiyoruz. Akşama doğru evlere dağılıyoruz babam eve geliyor.

Montunu müstehcen bir şekilde çıkartıp asıyor. Mutfakta yemek pişiren annemin arkasından fanus başlı yannanını hafif sürttükten sonra sarılıp ensesinden öpüyor. Annem: Hoşgeldin sefgilim diyor babam da hoşbulduk canım diyor ben o sırada içeri geçiyorum abim mandalina kabuklarını soymuş sobanın üstüne dizmiş babamın aldığı küçük kırmızı ferrarimi geri çekip sürüyorum bu sırada babam içeri giriyor.

Ardından annem sofrayı koyuyor sofrada kuru fasulye ve pilav yiyoruz pilavdan sonra midesi fokur fokur kaynayan babamdan zaaaart diye bir ses geliyor. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum ve yavaş yavaş da pis koku gelmeye başlıyor. Kimsenin ses çıkarmadığını gören babam ardından bir de zoooooort diye ossuruyor bu sefer babama bakıp gülmeye başlıyorum babam ise abime dönerek ulan serefsiz bir daha ossurursan korum kapının önüne heeea diyor.

Abim bunu duyunca ben yapmadım ki diyor annem ise patlattığı mısırları ve demlediği çayı getiriyor. Babam çaydan ilk yudumu aldıktan sonra zart zurt zort eşliğinde senfoni yapmaya başlıyor ben ve abim gülmekten yerlerde sürükleniyoruz babam ise anneme napıyorsun sefgilim burnumun direği düştü diyor. Günü bu şekilde babamın ossuruk senfonisiyle bitiriyoruz taa ki o huur çocuğu sistem benim okula gitmem gerektiğini ön görene kadar her günü bu şekilde bitiriyoruz evet. Ne günlerdi beee

Adet bozulmasın bu da böyle bir anımdır.