1. 1.
    0
    çayı demliyim başlayacağım.

    babamın (haliyle benim de) ailecek yaşadığımız dramı anlatıcam.

    uzun bi yazı olacak büyük ihtimal. en kötü buraya reserved yapmış olurum sonra bloguma koyarım.

    daha önce yazdığım benim hikayem:
    (bkz: sarz cihazi hikayesini anlatıyor)

    benim hayatımı anlattığım hikayem:
    (bkz: daha doğunca allah belamızı vermiş)
    ···
  2. 2.
    0
    birazdan başlayacağım reserveleri alın yavaştan
    ···
  3. 3.
    0
    up up up
    ···
  4. 4.
    0
    --- giriş---

    şükrü 1960 yılında doğmuşi gaziantepli 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu idi. ablası yeter, abileri memik, emrah ve özcan idi. fakir bir ailenin diğer çocuklarından ayrı ve ya onu özel kılacka herhangi bir özelliği yoktu. annesinden sürekli dayak yiyen, yokluğun anldıbını bilen bir çocuktu. ilkokulda her yaz bir işe girip çalışmıştı. lastikçi, marangoz, terzi, hamallık. ilkokul çağında hepsini denemiş aldığı yevmiyeleri de sadece ailesine getirmişti. kahvaltıda 5 zeytin yiyen 5i de 5 kardeşe pay olan bir evdi. ne hayata dair umudu vardı, ne de bir amacı vardı. diğer arkadaşları gibi sadece hayatını bir devam ettirme gayesi güdüyordu. annesi ile babasının arası pek iyi değildi. annesi babasına her gün küfür eder, "gidişin olsun dönüşün olmasın emi" diye beddualar ederdi. sinirini de her gün şükrüden çıkarırdı.

    ---giriş bitti---
    ···
  5. 5.
    0
    şükrü inançlı bir çocuktu. cuma namazlarına sık sık olmasa da gider, gaziantepte zaten zayıf olan cemaatte tek genç mümin idi. ilkokulda her yaz çalışması ve kötü notlarının ardından liseye geçmişti. o dönemin pek de parlak olmayan bir okulunda liseye başlamıştı. okumak gibi bir isteği yoktu fakat abileri liseyi bitirmemişlerdi bile. babası ise şükrünün okumasını istiyordu. ilk sene sonunda aldığı zayıfların ardından babası artık şükrünün okumayacağına kendini ikna etmeye başlamıştı. yaz tatilinin sonuna doğru şükrü babasının katiplik yaptığı avukatlık bürosuna gidip biraz harçlık almak istedi. babası "cebimde hiç param yok oğul. eğer böyle yaşamya devam edersen senin de olmayacak. kaç yaşındayım ben? 41. 41 yaşında adamım ve kimin masasını temizlediğime iyi bak. bu çocuk üniversiteden 2 sene önce mezun olmuş, yani abin memikten küçük. ben ise masasını temizliyorum. o sabah 10da işe gelir bazen hiç gelmez, ben her sabah 7.30 da burada olur onun masasını temizler dosyalarını düzenlerim. şükrü olacağı bu. ya okur şuradaki koltukta masanı temizletirsin, ya da okumaz benim gibi 40ına akdar masa silersin. seçim senin. okuyacam baba diyorsan devam et ama okuamyacaksan da boşuna harcama senelerini," dedikten sonra şükrü kafasından vurulmuşa döndü. o güne kadar sadece okula gidip geler, solcu arkadaşlarıyla sağcıları dövmeye mahalle basmaya giden, gaziantepteki diğer gençlerden biriyken, birden bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. babasına cevap vermedi. hemen eve döndü. bütün gece düşündü durdu. neler yapmalıydı. nasıl etmeliydi de notları düzeltebilmeliydi. yazın bitmesine de az kalmıştı. aklına komşularının çocuğu geldi, mehmet şükrüden bir yaş büyüktü ve üst sınıfın kitapları vardı. ertesi gün ona gidip bütün kitaplarını ödünç alacaktı ve artık o gün hayatının geri kalanının ilk günü olacağından emindi.
    ···
  6. 6.
    0
    yazıların baş kısmını biraz daha az tasfirle hızlı geçmek istiyorum. zira baya bi dolu hikaye :D
    ···
  7. 7.
    0
    şükrü o günden sonra deli gibi ders çalışmaya başladı. 1 göz evde 2 abisi (memik o ara evli) ve annesi babasıyla 5 kişi kalıyorlardı ve ders çalışmaya imkan yoktu. o da aldığı kitaplarla birlikte her gün kahveye gider, okey va kağıt masalarının sesleri arasında ders çalışırdı. şükrünün durumunu bilen kahveci ise çoğu zaman şükrünün içtiği çaylardan para almazdı.
    ···
  8. 8.
    0
    gel zaman git zaman şükrü çalışmalarının meyvesini aldı ve notları bir hayli yükseldi. son seneye geldiğinde bu sefer aklını kurcalayan bir başka sorun vardı. üniversiteye gitmek istiyordu ama nasıl yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. ailesi karşılayabilir miydi? başka şehirde nasıl okuyabilirdi? kimi kimsesi olmadığı memlekette üç kuruş parayla nasıl hayatını devam ettirebilirdi? tüm bu sorunlarını babasına açtı. babası da eğer gerçekten okumaya kararlıysa bir yolunu bulacağını söylediğinde şükrünün ayakları yerden kesildi. babasıyla avukatlık bürsunda girdiği diyalogtan sonrası kadar heyecanlı idi şimdi de. üniversiteye gidecekti. kendi hayatını kendisi belirleyecekti. fakat sonrasında neler yaşayacağına dair hiçbir fikri yoktu şükrünün.
    ···
  9. 9.
    0
    @15 panpa daha önce de hikayelerimi yazdım burada. yani genelde yazarların kendi üslupları oluyor. şimdi tam anlayacağım inci hikayesi gibi demekle ne kastettiğini fakat bunlar ön bilgi gibi. okuması zoro luyorsa biraz daha zayıf bir dille yazabilirim.
    ···
  10. 10.
    0
    bütün günleri artık ders çalışmayla geçiyordu. arkadaşı bin ali ile birlikte her gün kahveye gidip test çözüyor ders çalışıyordu. ikisi de fakir ailelerinin tek umudu idi. kendilerinin ve ailerinin hayatlarını kurtaracağına inanıyorlardı.

    aradan zaman geçti ve şükrü sınava girdi. o ara öss sınavında sınava girmeden tercihler yapılırdı. şükrü doktor olmak istiyordu ve inancı da tamdı. istanbul tıp, çukurova tıp ilk iki tercihiydi. sonuçlar açıklandığında ise şükrü listesine yazmadığı bi okulu kazandığını gördü. istanbul denizcilik yüksek okulu yazıyordu mektupta. şükrü uzun şaşkınlığının ardından hatasını hatırladı. o zamanlar okulların adı değil kodları yazılırdı ve şükrü yanlışlıkla çukurova tıp yerine istanbul denizcilik yüksek okulu kapranlık yazmıştı. tıp puanı tutmasına rağmen hatasından ötürü denizci olacaktı. kaptanlık hakkında biraz araştırdığında iyi para kazandıklarını gördü ve vazgeçmenin aptallık olacağına karar verdi.
    ···
  11. 11.
    0
    yüzme bilmeyen, deniz yüzü görmemiş bir antepli, kaptan olacaktı. ironik hayatının ilk ironisini o gün yaşadı. babasına durumu açıkladığında babasının yüzündeki mutluluk en az şükrününki kadar berraktı. şimdi sorun para idi. babası halledeceğini söylemişti ama nasıl halledeceğini bilmiyordu. öncelikle oğlunun istanbula gidebilmesi için yol parası biriktirmeye başladı.
    ···
  12. 12.
    0
    daha bir ceketi bile olmayan şükrü de tekrar lastikçiye işe girmiştiç üniversite için para biriktirmesi lazımdı. yaz bittiğinde istanbula gitme vakti gelmişti. babasından aldığı yolluk ve otobüs parasıyla biletini aldı fakat giyecek adam gibi bir giysisi yoktu. mülakatla öğrenci alan okula düzgün gitmek istiyordu. abisi memik terziydi. memik abisinin yanına gitti durumunu anlattı fakat memik abisinden hiç ummadık bir cevap aldı "ee ne kadarın var ki şükrü? ne kadarlık ceket vereyim?". böyle bir karşılık beklemiyordu. o düşünmüştü ki abisi de kardeşinin mutluğunu paylaşıp bir ceket hediye edecekti. "neyse abi bende para yok zaten," diyip dükkandan çıktı. üniversite kazanmanın heyecanının yerini şimdi burukluk aldı. hayatta ne kadar başarı kazansa da abisinin onu takdir etmeyeceğini düşünüyordu. "artık umurumda olmamalı," "ben babamın annemin hayatını kurtacağım kendi hayatımı kurtacağım. bir ceket altı üstü. bulunur elbet," diye geçirdi içinden. 1 hafta sonra babasıyla anasıyla vedalaşıp istanbulun yolunu tuttu.
    ···
  13. 13.
    0
    @20 fazlasıyla panpa
    ···
  14. 14.
    0
    istanbula vardığında sirkeci garından tahta bavuluyla çıkıp "seni yeneceğim istanbul!" diye bağırmadı. hayatı boyunca ne isyankardı ne de büyük konuşurdu. adres sora sora okulunun yolunu buldu. bir gece yurtta kalacak ertesi gün seçmelere girecekti. yurda girişini yaptı. o gece hiç uyuyamadı. heyecandan kalbi patlayacak gibiydi. ertesi gün oldu bütün öğrenciler yurdun avlusunda toplanıp orobüslye bir havuza zütürüldü. "önce burada yüzeceksiniz gençler" dendi ve şükrünün başından aşağı kaynar sular döküldü. hayatında hiç deniz görmemiş bu adam haliyle yüzmeyi de bilmiyordu. oradaki hocalardan birine yanaşarka durumu anlattı. hocası "evlat kimse senden 100 metreyi 5 sanşyede yüzmeni istemiyor. karşısıyla burası arası 10 metre. zıplayabildiğin kadar ileri zıpla ve çırpın. karşıdaki köpüğe değ yeter. seni geçiricez. ama ne yap ne et o köpüğe dey sadece bu lazım" dedi. şükrünün içinde hiçbir umut yeşermemişti. nasıl çırpınması gerektiğini bile bilmiyordu. sıra ona geldiğine nefesini var gücüyle tutup zıplayabildiği kadar ileri zıpladı. iki bacağı sakat bir köpek gibi suda çırpınıyordu. yüzmekten ziyade boğuluyor gibiydi. 5 dakikalık çırpınışının ardından kıyaya geldiğini farketti. elini var gücüyle köpüğe vurup sudan bir hamlede çıktı. "yaptım!!" diye bağırıyordu. mutluluğu kendinden taşıp bütün havuzu doldurabilirdi. hemen hocasını yanına koştu oldu mu diye sordu ve hoca hafif baş onayı verdi ve şükrü koşarak soyunma oadsına geçti. sonraki 2 eleme de kondisyon ve mülakat idi. onları da geçip okula kaydını yaptırmıştı.
    ···
  15. 15.
    0
    entry giremiyorum
    ···
  16. 16.
    0
    lan gibicem hikayeye devam edemiyorum error veriyor
    ···
  17. 17.
    0
    yarın devam ederim o zaman. bir kısmını worde yazarım kopyalarım buraya.
    ···
  18. 18.
    0
    @30 komikmiş lan nedense güldüm :D
    ···
  19. 19.
    0
    artık bir kaptan adayıydı. ilk sene hiçbir sağ sol olayına karışmadan geçirebilmişti. ailesi ona şimdinin 200 lirası kadar bir para yolluyordu, şükrü de o parayla yemek yemek gibi temel ihtiyaçlarını anca karşılıyordu. aradan geçen bir seneden sonra yazın ailesinin yanına döndü. 1 hafta ailesiyle hasret giderdikten sonra adanaya pamuğa gitti. durmadan çalışmak zorundaydı. okul için para biritirmek zorunda olduğunu biliyordu. o 200 lira da yaşamasına ucu ucuna yetiyordu. anca yemeklerini karşılayabiliyordu. yaz bitip okula dönmeden evvel 12 eylül darbesi oldu ve ordu istanbul denizcilik yüksek okuluna el koyup orduya bağladı. artık solcu şükrü ister istemez asker olmuştu. okulu tuzlaya taşıdılar. şükrü de tuzlada okumaya başladı. devlet şimdinin 70 lirası kadar harçlık veriyor ama bütün yemek masraflarının karşılıyordu. ailesinden gelen para 150 liraya düşmüştü ama bu sefer kafası daha rahattı çünkü en azından yemek derdi yoktu. solcu ve baskı altında yaşayamayan bu genç çocuk kalan 3 senesini asker olarak devam ettirdi ve 100 ceza puanının atıalcağı okuldan 98 ceza puanı ile mezun oldu. subay dövdüler okuldan kaçtılar dersleri boykot ettiler. ama okuldan atılmadan mezun olmayı başarabilmişti. kısa dönem askerliğinden sonra uzakyol kaptanlığı yapacağı bir şirkette işe başladı.
    ···
  20. 20.
    0
    şükrü kaptanlığa başlamıştı. 4. kaptan yani vardiya zabiti olarak işe başlamıştı. hayatının işi değildi belki de ama bir şekilde iyi para kazanıyor. bir kısmını da ailesine yollayabiliyordu. ama denize çıktığında ingilizcesinin hiç olmadığını ve bunun kilit bir şey olduğunu farkedip karay ailk çıktıklarında sözlükler, ingilizce öğrenme kitapları aldı ve kendi kendine alıştırmalar yapmaya başladı. 1 sene içerisinde orta düzey bir ingilizceye sahip olmuştu ve açığını hızlı kapatmıştı. arada türkiyeye dönüyor, istanbula gelip çocukluk arkadaşı kadir ile birlikte geziyor eğleniyor, evi olmadığından otellerde kalıyordu. ardından tekrar sefere gidiyordu. bir 7 8 ay daha türkiye yüzü görmüyordu.
    ···