1. 26.
    0
    up up up
    ···
  2. 27.
    0
    up up up
    ···
  3. 28.
    0
    up up up
    ···
  4. 29.
    0
    up up up
    ···
  5. 30.
    0
    up up up
    ···
  6. 31.
    0
    up up up
    ···
  7. 32.
    0
    up up up
    ···
  8. 33.
    0
    up up up
    ···
  9. 34.
    0
    up up up
    ···
  10. 35.
    0
    up up up
    ···
  11. 36.
    0
    up up up
    ···
  12. 37.
    0
    up up up
    ···
  13. 38.
    0
    up up up
    ···
  14. 39.
    0
    aradan 4 sene geçmişti ki bu sefer başka bir şirketle anlaşan şükrü bu sefer denizli adlı bir gemide 2. kaptan oldu. bu gemideki macerası ise somile körfezinde başlayacaktı. somaliyi geçerken gemilerine bir bot yanaşmaktadır. çeşitli uyarılar ikazlar ardından bottan gemiye halat atıp bir hamlede çıkan zenci adamları ellerinde kalaşnikoflar vardı ve gemiyi ele geçirdiklerini söylüyordı. bütün mürettebat ve kaptanlar bir kamara seçip oraya pusmuşlardı ve korsanlar da onları arıyorlardı. o ara şükrü daha fazla böyle pusamayacaklarını anladı ve bütün mürettabata ellerine bir alet almasını söyledi. herkes eline bir demir, sopa alıp adamların üstlerine doğru koşacakları. korsanların çoğu kalaşnikofu adma gibi tutamıyor, ateş etmek şöyle dursun bir an önce gemiyi terketmek ister gibi bir halleri vardı. bundan güç alan şükrü mürettebatı hazırlayıp emirmle çıkıyoruz dedi. şimdi deidkten sonra şükrü allah allah allah allah diye bağırarak korsanların üstüne doğru koşmaya başladı. yolu yarılamıştı ki arkasına bir baktığında sadece 5 kişi kaldıklarını gördü. geri kalan herkes kamaradan bile çıkmamışlardı. neyse ki korsanlar korkaklarının ve mürettabatın koşarken çıkardığı seslerden korkup bota geri kaçmışlardı. ardından gemiye askerler gelip durum kontrolü yapıp geri dönmüşlerdi.
    ···
  15. 40.
    0
    aradan zaman geçti ve şükrü 2.kaptanlığa kadar yükseldi. artık geminin rota çizimi yüklemeleri ve gemi içi disiplin dahil her türlü amele işlerden sorumlu idi. gemisi diclede 1. kaptan (süvari diye adlandırılırlar) ahmet diye 1.90 boyunda iri yarı babayiğit bir adamdır. bir gün brezilyaya demir attıklarında geminin boyanması gerektiği fakslanır gemi kaptanlarına. boyama ekibi brezilyaya demir atılınca gemiye çıkıp işe başlayacaklardır. 5 gün sürmesi gereken iş gittikçe savsaklanıyor, boyacılar işini yapmıyorlardır. şükrünün boyacıları bir çok kez ikazından sonra durumu süvariye anlatır. süvari ahmet boyacıları toplayarak konuşurken boyacıların hiçbirini kaptnı gibine takmayan tavırlar takınıp içlerinden biri ileri gidip küfür etmeye başladı. bunun üzerine süvari eline geçirdiği bir boru parçasıyla adama vurmaya yeltenince boyacılar ve gemi mürettabatı arasında bir kavga başladı. şükrü aradan sıvışıp eline telsizi kaptığı gibi polise gemide isyan olduğu haberini verir. brezilya polisi gemiye çıkar ve tarafları ayırır. daha sonra olayı başlatan adam ile süvariyi bir odaya koyarlar. süvari olayı daha öncesinden polislere anlatmıştır. polisler boyacıya hiçbir soru sormadan "ne sen bize küfür mü ettin?" diyip boyacıyı dövmeye başlarlar. nitekim uzun dayaktan 3 gün sonra boya işleri biter ve boyacılar gemiyi terk eder.

    (gemicilik için süvari bir devlet büyüğü gibidir. bağlı olduğu ülkenin otoritesini o gemi adına süvari temsil eder. gemi üzerindeher türlü hakka sahiptir. gemi seferdeyken rotayı değiştirebilir, gerekçe göstererek başka bir limana demirleyebilir. gemi demirleyene kadar her türlü sorumluluk ve imtiyaz süvariye aittir. aynı şekilde mürettebat da süvarilere karşı aşırı saygılıdır.)
    ···
  16. 41.
    0
    bütün günleri artık ders çalışmayla geçiyordu. arkadaşı bin ali ile birlikte her gün kahveye gidip test çözüyor ders çalışıyordu. ikisi de fakir ailelerinin tek umudu idi. kendilerinin ve ailerinin hayatlarını kurtaracağına inanıyorlardı.

    aradan zaman geçti ve şükrü sınava girdi. o ara öss sınavında sınava girmeden tercihler yapılırdı. şükrü doktor olmak istiyordu ve inancı da tamdı. istanbul tıp, çukurova tıp ilk iki tercihiydi. sonuçlar açıklandığında ise şükrü listesine yazmadığı bi okulu kazandığını gördü. istanbul denizcilik yüksek okulu yazıyordu mektupta. şükrü uzun şaşkınlığının ardından hatasını hatırladı. o zamanlar okulların adı değil kodları yazılırdı ve şükrü yanlışlıkla çukurova tıp yerine istanbul denizcilik yüksek okulu kapranlık yazmıştı. tıp puanı tutmasına rağmen hatasından ötürü denizci olacaktı. kaptanlık hakkında biraz araştırdığında iyi para kazandıklarını gördü ve vazgeçmenin aptallık olacağına karar verdi.
    ···
  17. 42.
    0
    @15 panpa daha önce de hikayelerimi yazdım burada. yani genelde yazarların kendi üslupları oluyor. şimdi tam anlayacağım inci hikayesi gibi demekle ne kastettiğini fakat bunlar ön bilgi gibi. okuması zoro luyorsa biraz daha zayıf bir dille yazabilirim.
    ···
  18. 43.
    0
    gel zaman git zaman şükrü çalışmalarının meyvesini aldı ve notları bir hayli yükseldi. son seneye geldiğinde bu sefer aklını kurcalayan bir başka sorun vardı. üniversiteye gitmek istiyordu ama nasıl yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. ailesi karşılayabilir miydi? başka şehirde nasıl okuyabilirdi? kimi kimsesi olmadığı memlekette üç kuruş parayla nasıl hayatını devam ettirebilirdi? tüm bu sorunlarını babasına açtı. babası da eğer gerçekten okumaya kararlıysa bir yolunu bulacağını söylediğinde şükrünün ayakları yerden kesildi. babasıyla avukatlık bürsunda girdiği diyalogtan sonrası kadar heyecanlı idi şimdi de. üniversiteye gidecekti. kendi hayatını kendisi belirleyecekti. fakat sonrasında neler yaşayacağına dair hiçbir fikri yoktu şükrünün.
    ···
  19. 44.
    0
    çayı demliyim başlayacağım.

    babamın (haliyle benim de) ailecek yaşadığımız dramı anlatıcam.

    uzun bi yazı olacak büyük ihtimal. en kötü buraya reserved yapmış olurum sonra bloguma koyarım.

    daha önce yazdığım benim hikayem:
    (bkz: sarz cihazi hikayesini anlatıyor)

    benim hayatımı anlattığım hikayem:
    (bkz: daha doğunca allah belamızı vermiş)
    ···
  20. 45.
    0
    şükrü o günden sonra deli gibi ders çalışmaya başladı. 1 göz evde 2 abisi (memik o ara evli) ve annesi babasıyla 5 kişi kalıyorlardı ve ders çalışmaya imkan yoktu. o da aldığı kitaplarla birlikte her gün kahveye gider, okey va kağıt masalarının sesleri arasında ders çalışırdı. şükrünün durumunu bilen kahveci ise çoğu zaman şükrünün içtiği çaylardan para almazdı.
    ···