babam olacak orospu çocuğundan nefret ediyorum

imanını gibtiğimin çocuğu evde yazın donla dolaşıyor , koltuğa bağdaş kurar , elinde tuzlu fıstık , üstte atlet, dokturları mokturları izliyor.

anasını gibtiğimin evladının taşakları deri koltuğa yapışmış dünya umurunda değil.

baba üşüyecen diyom, sen işine bak diyo, anası kaşar hasta falan da olmuyor , gavat oğlu gavat biberin üstüne yemek koyduruyor resmen, bir pul biber döker yemeğe midesini gibtiğimin salağı, neymiş, şifaymış, ilaçmış.

bir ara Eminönünden sahte pul biber aldım buna.

asıl madde ; kiremit tozu

hedef ; akciğer.

bu köpek oğlu köpek resmen biberi dilliyor gene bir gib olmuyor, ulan zehirlensin diye aldım itin dölüne bir tak olmadı olan bizim 3 liraya oldu.

gerçi ciğer dalak kalmamış it oğlu itte ama genede bana mısın demiyor.

ırzını gibtiğimin köylü cahili resmen bu hayata amaçsız yaşamak için gelmiş, bunun zamanında ultrason multrason olsa zaten aldırırlarmış bence bu iti.

telefonla konusur şerefsizin çocuğu, bağıra bağıra.

hele bir de alööööö diye açmaz mı telefonu.

anasını gibtiğimin cocuğuna girişmek geliyor içimden o anda, arada bimekse teknosaya meknosaya gider telefon melefon bakar dıbına koyduğumun salağı.

tek tek uzaktan uzaktan bakar telefonlara.

sonra yavaşca yaklaşır gavat.

eller arkada bağlı, deve kuşu gibi kafayı yanaştırır .

yarağımın kafası anlıyormuş gibi bir de özelliklerini falan okur, sonra birisi gelir

buyrun beyfendi nasıl yardımcı olabiliriz diye.. hele bir de kızsa o gelen vurun kafama yarın pekmezimi, görmeyeyim bu dakikaları.

önce , karta kaç taksit der sonra özellikleri sorar dıbına koyduğumun fukarası, hayır orada çalışanlar da salak oruspu cocuğu, bunun nesi bey lan ? tut kolundan koy kapının önüne dıbına koyduğumun kapıcısını.

huur cocugu bir saat lafa tutar çalışanı sonra kafa sallayıp ;

-biz az dolanalım sonra gelelim.

der, çıkar tükandan.

huur çocuğu kışın bir giyinir , gören michelin reklamı çekiliyor sanar .

ayağına yün çorap, onun üstüne file çorap onun üstüne külotlu çorap ,üstüne don, donun üstüne pijama, bir de üstüne paçalı don.. böyle gider bu, daha ne giydiğini, kaç kat giydiğini sayamadım.

ulan anasını gibtiğimin evladı ne yapıyorsun diye geçen sene yapıştırdım bir tane suratının ortasına, hava soğuk diyor.

bin kurusu soğuksa soğuk giy üstüne adabınla bir palto çık dışarı it oğlu it.

memesini büyük göstermeye çalışan sekizinci sınıf kızları gibi kafasını gibtiğimin malı.

her neyse arabayı kurtköy tarafına ormanlık bir alana çektim, baktım bu huur evladı sağa sola bakınıyor, ulan dedim dingil bakınma geldik , kafasına çarpmamla şapkası 10 metre ileriye fırladı.

dedim koş okun düştüğü yere obamızı kur, artık buradayız, ateşler yansın kuzular dönsün.

bagajda ne var ne yok taşıtım buna, giderken odun modun almamışız, dedim hadi bakayım koçum koluna guvvet, çık şu ulu kayalara da az odun topla.

bu salak gitti topladı eziş büzüş üç beş tane odun, dedim koy anasını gibtiğimin cocuğu koy, sen adam olacaksın da biz de görecez.

tam etleri kendime, tavukları buna ayırdım derken aşağıdan gelen su sesi kulağıma takıldı birden.

aşağıya doğru az yürüdüm ki sulak bir alan, dedim avuçla lan ateşi , obayı aşağıya taşıyoruz, balık malık tutarız, profesyonel balıkçı olduğumdan sürekli bagajımda orta boylu bir olta taşırım, ne var ne yok aşağıya taşıdık poşetledik etleri, balık tutmaya başladık.

arada bu mal elini falan uzatıyor oltaya, çek lan elini, zütünü satsan alamazsın kaç para verdim ona haberin var mı diyorum gülüyor salak, dedim şununla az taşak geçeyim.

oltanın ucuna bu malı taktım, atıyım mı lan ? he ? atıyım mı ? yedireyim mi lan senı balıklara diyorum eğğğeeğee diye bağırıyor gibik.

ulan arada kendimi yere atıyorum , kalp krizi geçiriyormuş gibi elimi kalbimin üzerine falan koyup yerde kıvranıyorum bu nasıl koşuyor başıma .

hatta ölü taklidi yaptığımda ağladığı bile oluyor.

üç beş balık tuttuk onlarda kuru kaba antilop gibi gibiydi, boğazımızda kalmadan kalk dedim bu muallakye, tası tarağı yükledim bu katıra, arabaya kadar taşıdı, ee dedim araç mantarladı napacayük.

taksiyle gidelim dedi.

bak bak bak, zekaya bak, dıbına koyduğumun cocugu aferin lan söylemesen kırk yıl düşünüdüm dedim çaktım bir tane kafasına şakadan.

gülüyor dallama.

çevirdik ileriden bir taksi gibtirdik gittik eve.

insan olan bir yorgunluk kahvesi içer, duş alır, oturur.

yok.

bu huur evladı merdivenlere gelir gelmez ayağındakilerle şapır şapır jet gibi televizyonun başına koştu.

dedim ne oldun ne huur evladı, borsada paran mı battı ? altını mı kovalıyorsun.

gülüyor sığır.

bant yayınına devam

daha 87. bölümde, o dizi biterse anamı gibsinler.

önce güzel bir duş aldım, sonra altıma puantiyeli eşofmanımı geçirdim, salona uzattım kafamı, keyifler yerinde.

bizim geri zekalı gene takılıyor kafasına göre, acıktın mı diye sordum , yok dedi.

baba işte kıyamıyorsun.

iyi dedim geçtim odama.

girdim inci sözlüğe üç beş muallakye takılıp taşak geçtim.

sabahtan kalma biralarım daha poşetinde duruyordu, neslihan gelmişti aklıma.

kamu malım neslihan, çok tatlı kızdı, bir yandan azer dinleyip bir yandan neslihanın bızırını hayal ediyordum.

kim bilir kimler gibiyor şu anda neslihanı, güzel kızdı, tatlıydı, zütü de büyüktü.

bızırına 3 yarak takar dik duruşunu bozmadan ket volk yapar yürür , o derece delikanlı bir kız, kadınlığına laf ettirmem, puantiyeli eşofman iyice taşaklarımı nemlendiriyordu, çıkarttım don atlet içmeye devam ettim.

günlerim çok taktan geçiyordu, eğer deep web'den istediğim sonucu almış olsaydım şimdi babamı satmış, indirdiğim parayı da cebe atmış olacaktım.

anam olacak huur da etrafta yoktu.

aklımda binbir çeşit şey vardı.

ya bu muallakyi gebertecektim, ya kendimi gebertecektim.

ya da anamın 22 ayarları okutup kaldırdığım parayla bir kaç sene kendimi idare edecektim.

hayırlı evlat olmak zor, kafa dağıtmak için zütüme uzunlarımı çekip salona geçtim.

baktım bu bin uyuya kalmış, kalk lan dedim şerefsiz, yat yatağına, yok mok diyor , suratında vurmamla parkeyi al yıldızlı bayrağa çevirdim.