1. 1.
    +9
    okuyup okumamanız pek gibimde değil, ben üzerimdeki yükü hafifletmek için yazıyorum. bir nevi self-terapi yani.

    babamın çok sevdiği bir muhabbet kuşu vardı. tüm vaktini onunla harcardı evde. ona "canım, hayatım, herşeyim" diye seslenirdi. tabi bunları söylerken bilinci pek yerinde değildi. 13 yıldır beyin tümörü hastasıydı ve hastalığı artık ilerlemişti. üç ameliyat olmuştu. babam kuşun tüm gün kafesinde kalmasına razı gelmediği için sık sık açardı kafesini. odanın içinde uçuşunu seyrederdi onun.

    yine böyle bir gün, kuş kafesinde değilken ve balkonun da kapısı açıkken kuş kaçmış gitmiş. geldim eve, babama baktım, sessiz sessiz oturuyordu koltukta. annemle de ufaktan atışmışlar balkonun kapısı açık olduğu için sanırım. "baba başka kuş alırız sana" dedim, "yok yaa" dedi. evet evet, aynı küçük çocuklar naz yaparmış gibi yok yaa dedi. ama alsak mutlu olurdu herhalde. anneme söyledim, "alırız bir ara dur şimdi birsürü giderimiz var" falan dedi. benim de aklımdaydı yeni bir kuş almak.

    babam son ameliyatı geçtikten sonra taburcu olmuştu. ben de tam o gün griptim, eve geldiği gün yanına fazla yaklaşamadım, konuşamadım, sarılamadım. konuşurken ağzımı kapatıyordum "baba gribim ondan yaklaşamıyorum" dedim. anladım dercesine kafasını salladı. hoşuna gitmeyen bir şey yaptığımda bunu anneme anlatırdı genelde. o günün akşamı da annem şunu söyledi bana "baban senin için, 'grip ya ondan gelemiyor yanıma' dedi" . o an aklıma bir acaba düştü. acaba kırılmış mıydı? oysa ben istemiyor muydum sanki ona bir şeyler anlatmayı, uykusuz'da gördüğüm karikatürü göstermeyi, sarılmayı, konuşmayı. kendimi bildim bileli "anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?" sorularına "babamıııı" diye cevap verirdim lan ben.

    o gece babamların odasından gelen bir gürültüye uyandım.

    babama bir daha ne kuş alabildim, ne de sarılabildim.

    sevgimi ifade edecek kelime bulamadığım, tabiri caizse taptığım insanı gözlerimin önünde kaybettim. 'çaresizlik' denen şeyi daha önce bu kadar net görebildiğimi hatırlamıyorum.

    geçti günler. büyük bir boşluğa düştüm. hayır kime kızacağımı, neye isyan edeceğimi de bilmiyordum ki. kime sitem edebilirsin ki böyle bir durumda? ben de böyle durumlarda isyan edilecek yegâne kuruma başvurdum, tanrı'ya.

    okudum. dinledim. seyrettim. islamı, hristiyanlığı, yahudiliği, budayı, dinle pek alakası olmasa da masonluğu ve siyonizmi öğrendim. osho'nun kitaplarını okudum. kafamdaki soru işaretleri azalacağı yerde arttı. hayır, zaten insanoğlunun varolduğu günden beri çözemediği bir şeyi kendi başıma çözmek niyetinde değildim. ispat edilemeyecek ve çürütülemeyecek bir şey bu ama en azından kafamdaki sorular azalır demiştim.

    geçenlerde tekelden sigara alacaktım, yaşlı bir kadın vardı kasada. bana fazladan 5 lira para üstü verdi. "fazla verdiniz" deyip geri uzattım 5 lirayı, yalnız sonra baktım ki bu sefer de benim 50 kuruşum ekgib. tebessüm ederek "yalnız 50 kuruşum ekgib" dedim ve para üstünü alıp çıktım. şimdi ahmet necdet sezer'in çankaya'da oğlu için yaptığı düğünün elektrik faturasını kendi cebinden ödemesini takdir edeceği yerde "koskoca başkannın uğraştığı şeye bak yaaa" diye eleştiren gerizekalıların hegemonyasındaki bu ülke ve dünya düzeninde, benim bu zihniyetime yer yok bunu biliyorum. tıpkı babama yer olmadığı gibi. ama bana böyle olmayı babam gösterdi. o bilinçli şekilde göstermediyse de ben ondan görüp öyle oldum.

    umarım varsındır tanrı. sana inanıyorum, çünkü olmak zorundasın. hayatımda tanıdığım en mükemmel insanı, yakında bir gün öleceğini bilerek yaşattın tam 13 sene. hayatımda gördüğüm en hayat dolu insanı, odaya giren sineği öldürmeye kıyamayıp yarım saat gazete kağıdıyla pencereden dışarı çıkarmaya uğraşan insanı, hayatının son 5 yılında eve ve hastaneye hapsettin. evladı kadar sevdiği arabasını sattırdın. oğluyla oturup başbaşa iki kadeh içmeyi nasip etmedin.

    şimdi soruyorum sana, sana ben inanmayım da kim inansın? umarım varsındır ve ona yaşayamadığı o hayatı bir şekilde yaşattırıyosundur.

    o senin için hep "bize öğretildiğinin aksine, insanları ateşte yakmayacak kadar sevgi dolu bir varlıktır" derdi.

    umarım öylesindir.

    eğer varsan, haddimi aşan laflar ettiğimi biliyorum. ama sen tanrı'ysan, benim içimdekileri de biliyor olman lazım. şu an sadece klavye tuşlarına dokunan parmaklarım elçilik ediyor bana.

    son olarak eğer bunları okuyan varsa da bir arkadaş, bir kardeş tavsiyesi vereyim. liseli binlere de abi tavsiyesi olsun. hayatta hiçbir şeyi ertelemeyin. bazı şeyler zamanla olmuyor. daha da kötüye gidiyor.

    ne mi oluyor? açıyorsun en damar şarkıları, uzanıyorsun yatağa, saatlerce tavanı seyrediyorsun. hem de 2 yıl boyunca...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    @3 stalin yahudi, lenin de mason olduğu için önyargılı yaklaşırım, hak vermem altında bi şey ararım kesin. ama aldım hafızaya eyv.
    ···
  3. 3.
    +1
    @1 sevgi varsa tanrı var. ya da tam tersi. tanrı sevgiyi yarattı. "dünya imtihan dünyası" bilmem nelerle öğrettiler bize tanrıyı. ama onlar da öyle öğrenmiş. hiçbir dinin veya dünyada etkili olan akımın geçmişi temiz değil. kanla doğmuşlar. doğramışlar doğranmışlar. ama biz direk onların yaşadığını taklit etmişiz. zütümüzün üstüne oturup bilgisayarın karşısında tanrıyı arıyoruz. bilmiyorum amk. bi gib bilmiyorum. tek bildiğim, senin entry'ni okuyunca gözlerim doluyorsa, babana sevgin ölene kadar pişmanlıkla kalbinde duracaksa, bi şeyler var bu gibtiğimin dünyasında. umut var. doğup sıçıp gibişip ölüp gitmicez. bi şeyler var.
    ···
  4. 4.
    +1
    @11 sağolasın öncelikle taşağını yediğim. ya şimdi bu konuya "bence allah yok" yada "olur mu lan var" şeklinde yaklaşmamak lazım. objektif olmak lazım. asla da önyargıyla okumadım yazdıklarını. dediklerin zaten hepimizin aklına takılan şeyler. mesela bugün zihinsel engelli bir çocuk gördüm. babasıyla yürüyordu, bağırıyordu, konuşmaya çalışıyordu, herkes de ona bakıyordu. bu çocuğun bu şekilde dünyaya gelmesi nasıl açıklanır bilmiyorum. gerizekalı ülkemizde hala din kültürü ve ahlak bilgisi zorunlu bir ders. ve bu konuyla ilgili o ders kitaplarından birinde yazan bir hikayeyi anlatıcam. şimdi peygamber efendimiz bir gün yolda gidiyormuş. ee? sonra kör bir çocuk görmüş, üzülmüş. allahım n'olur bu çocuğun gözlerini aç demiş. allah da dileğini yerine getirmiş hz muhafazid'in. fakat sonra hz muhafazid ertesi gün yine aynı çocuğu görmüş, oyun oynayan diğer çocuklara taş atıyormuş. sonra da açmış ellerini hz muhafazid ve "allahım sen her şeyin en iyisini bilirsin" demiş. he canım he.

    şimdi böyle gerizekalı dogmalarla müslüman yapıldığımız için, azıcık aklını kurcalayan arayan soran birisi bunu inkâr etmek isteyecektir. fakat inkâr etmek için, dindar birisinden daha fazla birikimli olmak lazım. benim inanma nedenim belli. belki salakça, belki çaresizce ama belli.

    @12 hacı teşekkür ediyorum ve eyvallah diyorum ama sakın gaza gelip uzun süredir düşündüğün büyük bir kumarı oynayayım deme. kumarı mecazen söyledim yani, şu dediklerinden biraz gazı almış, kafasındaki riski alacak insan tipi sezdim. aman ha ben vesile olmayayım, alamam onun sorumluluğunu ahaha. benimki nacizane bir tavsiye, kendim de yapamıyorum hala. hoca hoca öğüt verir, gider kendi züt verir misali.

    @herkes - sağolun lan. 7 ciltlik ana britanica gibi uzun uzun yazdığım için ne kadar huur çocuğu deseniz az.
    ···
  5. 5.
    0
    @1 hepsini okudum, düşüncelerini yada herhangi bir tartışmaya girmeye gerek duymuyorum, sana verebileceğim en değerli şey şuku, babana ise bir fatiha okumak..
    ···
  6. 6.
    0
    benim de benzer bir hikayem vardır , çok acıttığı için bahsetmeyeceğim ama ne kadar huurnun sıçtığı olduğunu da düşünsem senin ,düşüncelerimi paylaşmak isterim, hikayeyi biraz başa alıyorum.

    durağan anların birleşiminde, sabit bir anda görülmeyen fonksiyon farklılığı bilinmeyen bir zamanda başlayıverdi, adı hayat. canlılık kompleksitesi arttıkça gitgide ölme çeşitliliğinin de kompleksiği , canlının hayatta kalma arzusunun yönetimi de o denli mükemmelleşti, her parçası ayrı olan canlılar nasıl bir yöntemle kendi hayatları pahasına parçaları oldukları sistemi hayatta tutma bilincine kavuştular?

    benim düşünce tarzım şu, nasıl olduğu bilinmez sistem işliyor, var olan fizik kendi ideal dünyasında varlığını sürdürmenin en ideal yapısını kovalıyor, her yapının yapısı kendilerinden büyük bir sistemin devamlılığını sağlayacak şekilde, ancak garip olan bu yapının sadece ama sadece insanın bunu gözlemleyecek yapıya ulaşmasıyla sekteye uğraması. daha önce de biyerlerde yazmıştım, ne kadar hızlı koşsa antilop, ondan bir tık hızlı koşmalı aslan, ne kadar hız o kadar verimsiz, devamlı bir adaptasyon, daha zor şartlarda yaşayabilir hale gelme; ne kadar açgözlü ise evren o kadar hızlı tükeniyor, bilinçle de buluşunca da bu daha fazlasını isteme arzusu, insanda olduğu gibi, tüketim maksimum ve bu verimsizliğin yan etkileri, şişmanlık kanserler vs.

    kendi kendini dengede tutan dünyadan hızla yok olan dünyaya doğru geçiş ve bir yerlerde o inanılmaz ve dayanılmaz hayatta kalma içgüdüsü evrenin, kalacaktır da.

    kafa gibtikten sonra meseleye geçeyim, şöyle böyle deyip uzatmayacağım, dinler tarihinine bakın; mason ne diyorsa onu düşüneceksin objektif değerlendirirsen, dinler evrim geçirir ve daha iyi bir yolla varoluşu anlama kavuşturmaya çalışır. kainatın var olduğu günden beri gözlemsiz kalan bunca içgüdünün ve gelişimin insanın geldiği güne kadar nasıl anlaşılmaktan uzak bir mucize yarattığına bir bakın! eğer olmasa insan ne anlamı kalır tüm olanların? ancak demek ki gezegenleri uzay boşluğunda dönmeye zorlayan güç insanında bunu bilmesini gerektiriyor, evrenin varoluş içgüdüsünün hayata gelmesi mucizesini bunun bir parçası tarafından gözlemlenmesini getiriyor sonuç olarak.

    dinlerin söylediklerine bir bakın, mucize olarak fiziksel zorlukları olan doğal olayları gösterirler, çünkü insan basit bir canlıdır şimdilik basit anlamda imkansız olandan etkilenir, parmaklardan su akma, bakireden doğma bir mucizedir onun için, ancak asıl mucize suyun hayatın temelindeki tüm problemleri çözen , imkansızlıktan doğan ve başka türlüsü sonuçları hiçbir netliğe kavuşturamayacak sonsuz ihtimalden doğru çözümdür, mucizeyi "bakire" den değil "doğum" dan beklesen aslında ey zayıf insan, canlının kendi bünyesinde verimsiz kullandığı hayat sonucunda yok olmasının acısını yeni bir hayatı devama getirme gücüne dönüştürmesi ne kadar epik bir zaferdir.

    filmin anlattığına değil imdb puanına bakıp seven insan yine hikayenin büyüsüne kapılmış ve anlattığındansa inananların nitelikleri daha önemli hale gelmiş dine dikey anlamlar yüklemişlerdir. firavun yaptıysa piramit olmak için ölümsüz, daha büyük prodüksüyondur namaz kılmaktan kalmak için sonsuz, dinlerin anlattığı cennet bu yüzden çok acıklı geliyor bana, bilincin getirdiği zayıflığın sömürüsü gibi sanki.

    bu düşünceler doğrultusunda kardeşim, insan rüyadan uyanmış doğanın bilincidir bana göre, içine sindiremez var olmanın yok olmayı gerektirecek olması diyalektiğini gou3 çü felsefeye göre, alt beynine yalan söyleyeme çalışır "oku" der, "oyalan" oralarda, yaşlanmayı ölümü bilip bir zaman içine sıkışmak dayanılmaz olmasa bu yalanlar der, haklıdır da, bilemiyorum yok olmayı bilinç nasıl kabul eder, anlar? ama öldükten sonra da son insan, nasıl insanı doğurduysa doğa bilinmeli diyerek bunca emeği, bir algı görecek bunları, yazdıklarımı yeni gelenler, onlara mesajım şu olur; "bunları düşünmeyin, üzülmeyin, sevmeyin" , yok olacaksa bir güzel duygu, bir güzel canlı sevilmiş, o varlığa duymak pahasına sevgiyi, yol açmayın bir acıya yok edemediğiniz sürece yok olmayı, öyle acı ki çünkü gerçekten yok olmak, var olmamayı seçerdim bilseydim babam yok olacak.
    hayat tatlı, hayat acı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    @1 hepsini okudum hacı ve sana katılıyorum sanırım
    ···
  8. 8.
    0
    ananı gibseler okumam bin gibtir git
    ···
  9. 9.
    0
    @1 okudum kardeşim. Başın sağolsun. şu son son olarak eğer bunları okuyan varsa da bir arkadaş, bir kardeş tavsiyesi vereyim. liseli binlere de abi tavsiyesi olsun. hayatta hiçbir şeyi ertelemeyin. bazı şeyler zamanla olmuyor. daha da kötüye gidiyor. lafı belkide senden alabileceğim en iyi tavsiye. belkide hayatımı değiştirdin ve haberin yok. çok da duygulandım. inciciyiz biniz miçiz de biz de insanız di mi en nihayetinde. Usanmadım ve okudum. Sözlükte okuduğum tek uzun yazıydı. Sana önce baş sağlığı diliyorum ondan sonra da teşekkür ediyorum.
    ···
  10. 10.
    0
    @1 başın sağolsun kardeşim ama şunu söyliyim bence allah yok. şimdi yazımın devdıbını önyargılı olmadan okumaya devam et.allah varsa ve o iyiyse neden bu kadar eziyet ediyo insanlara bazıları ise para babası olarak dünyanın bu sistemin keyfini sürüyo? ayrıca allah bizi yaratırken kaderlerimizi biliyomuş kurana göre.ama aynı kurana göre allahın bizi yaratma amacı bizi test etmek, sınamak.yani allah zaten bildiği bi şeyi kendi yarattığı bi olayı izlemek için mi yarattı? ya da kendi yarattığı bi olayı bizim kullar dediğimiz insanların deiştirebilcek bi gücü mü var? kendisiyle çelişen bi 'kutsal kitap'ımız var.. allah varsa ve zaten yüceyse neden insanların ona kulluk etmesini ona sürekli sığınmasını beş vakit namaz kılmasını istiyo? bu onun yüceliğii bitirir. yüce birisi kendisine saygı duyulması gerektiğini kitaplarla anlatamaz ancak güç sahibi bi insan insanların kendisine tamasını ister. allah insan özelliği mi taşıyor? kendi yüceliğini kendi mi bitiriyo? ayrıca sen de dedin dinleri araştırdıkça soru işaretlerin artmış. daha da çok soru işareti belirmiş ve buna rağmen inanıyo musun? ama neden inandığını da biliyorum.. aslında inanmıyosun kardeşim, sadece bi umut diyosun baban için diyosun bunu. belki vardır ve babam artık rahattır ve belki onu tekrar görürüm öbür tarfta ona doya doya sarılırım diye bi umut olduğu için, belki diyosun..
    ···
  11. 11.
    0
    başın sağolsun kardeşim gözlerim doldu benim de babam uzakta özlüyorum be küçük çocuklar gibi
    ···
  12. 12.
    0
    http://www.incicaps.com/images/1279017668.gif
    ···
  13. 13.
    0
    amk senin akşam akşam ağzıma sıçtın gibko
    ···
  14. 14.
    0
    başın saolsun pampa
    ···
  15. 15.
    0
    am züt meme
    ···
  16. 16.
    0
    yok öyle bişey birader yok öyle bişey .. haddime olmasada birkaç kitap önerisi yapmakk istiyorum al okuda yinede kendin karar ver. .

    felsefenin temel ilkeleri - georges politzer
    diyalektik ve tarihsel materyalizm - stalin okuduğun zaman hak verecen ..
    tanrı yanılgısı - richard dawkins

    ve en önemlisi
    darwin - türlerin kökeni ..
    ···
  17. 17.
    0
    okumadan bosaldım
    ···
  18. 18.
    0
    bu adamın yaptığının çocuğunu kaybedip müge anlı'ya çıkıp reklam yapan kadınlardan bi farkı yok.. üzülen adam böyle yapmaz.. ya da belki de yapar lan elektra kompleksi falandır..
    ···