Eve girdiğim anda mutluluktan dört koseydim. sanki yetmis yasinda bir kraldim ve soyumu devam ettirecek ilk erkek cocugum doğmuştu. halının üstünde taklalar atıyor, akşam halı sahada atacağım golleri düşünüp mutfaktaki musambanin üstünde timsah yürüyüşü yapıyordum. uzun zaman sonra ilk kez bir arkadaş topluluğuna dahil olacaktım.

k.g sana

gibecek seni aq

Yanlız çok önemli bir sorun vardı. Halı sahaya gidecek param yoktu amk.bu engel aklıma geldiği gibi put misali donup kaldım taklalar attığım halının üstünde. babamla konuşup para istemeye karar verdim. hemen balkona koşup babamın kahveden eve gelişini beklemeye başladım.bu bin oldu da para vermedi ihtimali güçlü olduğu icin çok tedirgindim.

sokağın girişinde belirdi. esnafı teftişe çıkmış belediye başkanı bile bu kadar vakur değildi. ellerini arkada bağlamış öyle bir yürüyor ki sanırsın düşmanın üstüne yürüyen büyük iskender, koca ceketini gibtigimin ayisi.bu gün bastonunu da yanına almadığına göre hasta falanda degildi. büyük ihtimal keyfide yerindeydi. neyse içeri koşup yaşlı ayının inine gelmesini beklemeye başladım.

Kapı çaldı. yüzümde kavmini görmüş peygamberler gibi bir gülümsemeyle evin kapısını ardına değin açtım. hoş geldin babacim dedim. eliyle beni kenara itip eve girdi. para mara yok deyyuz. çok para lazımsa gibtir ol git çalış dedi. köylü şarlatan çok zekiydi. hemen meramımı anlamıştı.yok babacim nereden cikariyorsun bu tür şeyleri diyerek kendisine çay getirdim. sehpayi önüne koyduğum sıra koltukta yedi köyün ağası gibi uzanmıştı.

Bak birini gibip hamile falan biraktiysan kızın babasından önce ben vururum seni dedi.bir müddet sustu. gerçi sana bakacak kız var mı bilemiyorum suratsiz diye ekledi çayını hopurdeterek içerken. halı saha olmasaydı ben senin belani giberdim dedim içimden.bak akıllı ol kırk yaşında kasarlar seni kandırıp kendilerini gibtirir yamanilar sana. sende beyin falan yok. gibinin keyfi için beni satarsin sen. gerçi huur bile sana vermez ama neyse dedi. keyfi essekte yoktu beyfendinin. sunduğum bu izzeti ikrami görünce bir suç isledigime karar vermişti.

Yazsana pekekent

Hayırdır bu gün evden cikmissin. mahalleli seni görmüş yıllar sonra. hatta tanimamislar kendini tanitmissin mahalleliye dedi. baba ne diyorsun bu kilictaroglu hakkında dedim hemen. meymenetsizin önüne siyasi bir şahsiyet atınca hemen oyle bir konuşmaya başlıyordu ki mebuslar halt etmiş yanında. keyifle bir yudum aldı cayindan. bacaklarını kasiya kasiya siyasi mevzulara girmeye başladı.

Attigi uzun nutuk sirasinda, ara ara pantolonun icinde daralan yaşlı tassaklarini bir an olsun ferahlatmak için eliyle ustaca hamleler yapıyor, bahceliden tayibe, oradan merkele atlıyor, fransanin göçmenler hakkındaki politikasını acımasız bir şekilde eleştiriyordu sobanın üstünde çay kanayan evimizde.tam bir ruh hatasıydı amk.

bazen de ya işte geri zekalı fark ettin mi sen bu noktayı biz burada siyaset konuşuyoruz siyaset. biliyoruz biz bu işi diye kendini övüyor, bu tespitlerinin binlerce dolar alan hiç bir siyasi danışman tarafından fark edilemediğini büyük bir hararetle idda ediyordu.

Her dediğini kafamı sallayarak, tabi tabi diyerek, büyük bir ciddiyetle onayliyordum. keyfinin yerine geldiğini fark ettim. gözünün içine bakıp sırıttım.o da bana sırıttı. baba on lira var mi dedim aniden. çayı yüzüme püskürttü. kalk gibtir git muallak kalk yanımdan diyerek yerinden dogruldu. hemen koşarak odayi terk ettim. ardimdan çay bardagini fırlattı. bin vermemişti. biliyordum amk biliyordum.

Kime anlatiyon la sen yarak

bu adam mutlu olmami istemiyordu, arkadaşlarımla zaman gecirmemi istemiyordu. odama gidip esofman aradım. giberim ki esofmanim da yoktu, top oynayacak ayakkabilarimda.en azından parayı elde etmek için tekrar babamın yanına gidip oturdum. kafasini oksamaya başladım. hayırdır dedi hayretler içinde dönüp bana bakarken. çok sıcak çok. pantolonunu çıkar da rahat rahat otur dedim.la gibtir git dedi.o pantolu çıkartıp cebinden on lirayı almam lazımdı. aklıma başka bir çözüm gelmiyordu.ya baba çok sıcak çıkar şu pantolonu diyerek parçalarına yapıştım.

Lan bırak avradini gibtigim diyen babam direniyordu.o hengame esnasinda koltuktan yere düştü. bense bir yandan yaşlı adamı halının üstünde sürüklüyor diğer yandan baba direnme artık yeter çıkar şunu diyordum. daha fazla direnemeyen babam tamam ulan tamam bırak cikarayim dedi. bıraktım.kalktı kemerini çözdü, pantolonunu çıkardı. kocaman peygamber donu ve incecik bacaklarıyla karşımda duruyordu.al as lan bu pantolonu diyerek üstüme fırlattı. pantolonu alıp hemen odadan çıktım.

Koridorda hevesle pantalonun ceplerini araştırırken kafama inen baston darbeleriyle kendimi yerde buldum. bagggaa yapma baggaa diye inliyordum. babam sincabin üstüne çökmüş kartal gibi tepeme çökmüştü. ulan nedir ulan senden çektiğim diye çığlıklar atiyordu.bu adam bastonu eline aldığı an yirmi yaş birden genclesiyor hedefini yok etmek için varını yoğunu ortaya koyuyordu.can havliyle elinden fırlayip evden dışarı çıktım. ardimdan kapıyı kitledi.o anda beni halı sahaya çağırmak için gelen çocukla göz göze geldim.

Babam kapıyı ardımdan kapıyı açıp bi dahada gelme bu eve itoglu it diye bağırdı bastonunu sallayarak. kendi ayakkabılarım içeride kaldığı için gayet vakur bi edayla yetmiş yaşındaki babamın pekekentlere taş çıkaran, kahverengi, beyaz motifli parlak kunduralarını giydim.onu bas ver.cok sakaci bir insandir, şaka yapıyor kardeşim hadi gidelim dedim gülümseyerek ve şaşkınlıkla bana bakan çocuğun koluna girdim.

He inandım he aynen aynen

Merdivenlerden inmek icin hamle yaptığımız an kapı açıldı ve belimin ortasına yerdigim darbeyle kendimi merdivenlerden yuvarlanirken buldum. darbenin musebibi olan babam getir lan ayakkabılarımı diye haykiriyor ve peygamber donuyla kapının önünde duruyordu.can havliyle düşerken sarıldığım ve bu gayri ihtiyari davranışımın neticesi olarak benle beraber merdivenlerden yuvarlanan arkadasimda benle beraber koridorun ortasında boylu boyunca uzanmıştı.