0
Şuan ki sözlüm ile yeni tanışıyoruz o zamanlar, bundan tam dört sene önce, ailelerimizden bahsediyoruz. Ve " babamla aram pek iyi değil " diye mesaj atacaktım ona. Yazmıştım. Sonra sildim o mesajı, göndermedim ona. Nasıl pişmanım şuan aklıma öyle bir düşünce geldiği için bile. Parmaklarım kırılsaydı da yazmasaydım o kelimeleri. Oğul olamadım ya ona yanarım yanarım ona yanarım ben. Geçen sene Kütahyadayım. Gece yarısı bir telefon geldi saat 2miydi neydi. Arayan ablam. Ne yapıyorsun dedi, bende iyiyim dedim ne oldu dedim bu saatte bir insan bir insanı neden arar ki? Meğer babam görmüş beni rüyasında, meğer ölüyormuşum rüyasında. Bana birşey oldu zannetmiş adam, sıçrayarak uyanmış rüyasından, iyi misin oğlum dedi, iyiyim baba dedim, gözü yaşlı. Ne oldu diyorum, bağırıyorum, yok oğlum bir şey diyor. Hissettirmiyor göya ağladığını. Sesimi duyunca rahatlamış. Yatmış uyumuş yine, beşte kalkacak, uyuması lazım çünkü. Çünkü eve ekmek getirmesi lazım. Çünkü baba olmak lazım. O benim gözümde baba değil artık. O artık benim gözümde BABAM. Adam gibi adam babam. Arkamda kapı gibi duran adam babam. Dağlardan daha dayanıklı babam o benim.
Bi gece yatarken annemin çığlık sesleri ile uyandım. Ne oluyor lan diye çıktım dışarıya hışımla. Yatak odasından geliyor sesler daldım içeriye. Babam çökmüş yere. Annem korku içinde allianz yardım et diyor, kaldırıyorum babamı, yatırıyorum yatağa, annem ağlıyor. Su koy alnına diyorum, ıslak bez koy diyorum. Öyle yapıyor kadında, panik içinde ben ne dersem onu yapıyor, ambulans arıyorum o sırada. Geliyor, gelene kadar can gidiyor canımdan. Saatte bakıyorum, saat 05.00. Babamın iş saati. işe gitmek için kalkıyor meğer, fakat rahatsızlanıyor. Kalp krizi dediler. Ufak çaplı imiş allahtan. Doktor " su koymuşsunuz alnına, iyi gelmiş " diyor. Bir tak bildiğim yok he, ama ne oluyorsa içime doğuyor da anneme " su koy alnına " diyorum. Allah malum etti herhalde.. Allah öyle bir acıyı bir daha yaşatmasın insallah.
Bir gece midem bulanıyor. Gece de değil aslında saat 7-8 civarıydı sanırım. Ablam yok, üniversitede. Tuvalete gidiyorum, kusuyorum. Yatıyorum yatağıma, bi daha midem bulanıyor bir daha gidiyorum kusuyorum. Yatıyorum yatağıma. Bir daha midem bulanıyor bir daha gidiyorum gidip kusuyorum. Ama gidemiyorum yatağıma bu sefer. Tuvalette yığılıp kalıyorum. Ben burada bi beş dakika yatar kendime geliyorum diyorum, gelemiyorum. Annem kapıyı çalıyor. allianz diyor . Efendim diyorum uyuşmuş dilimle. iyi misin diyor, iyiyim diyorum. Fakat korkuyor da giriyor içeriye. Ben yatıyorum yerde. Ahmet diyor, babama sesleniyor. Ellemeyin beni diyorum, ben burada kendime gelirim, yok diyorlar içeride yatacaksın. Ellerim kilitleniyor, ayaklarım tutmaz oluyor. Kaldırıyor babam beni. içeride koltuğa yatıyorum. Ama geçmişim o sırada kendimden. Tek bir cümle döküldü ağzımdan, " baba yardım et ".. Ambulans aranıyor, gelemiyor bir türlü o ambulans. Gözümü bir an için açtığımda babamı " nerede kaldı bu ambulans " diye kapıya yumruk atarken görmüştüm. Alttaki komşu, ki annemin amca kızı olur kendisi, o geliyor neden ambulans geldi diye, beni o halde görünce ağlıyor kadın. Taşıyorlar beni ambulansa. Annem teyzem ile dedemi arıyor hemen. Gelin diyor, allianz fenalaştı . Geliyorlar. Babam yanlız ama. Annem halamı arıyor, ki sevmez annem halamı pek, babaannemden kaynaklı birşey. Halamı arıyor, kardeşleri dursun babamın yanında diye. Çökmüş ikiside, annem çökmüş, babam çökmüş. Dedem geliyor yanıma, " oğlum " diyor, " dede " diyorum, gözlerinden yaşlar geliyor. Öleceğim diyorum, kalbim öyle atıyor ki, duracak şimdi diyorum. Annem ağlıyor, babam çökmüş, durum ağır herhalde diyorum, sözlüm geliyor aklıma o sırada, o ne yapacak diyorum... Ölmüyorum ama. Yaşayacak vaktimiz varmış daha, hala nefes alıyoruz.
Küçükken sahile çıkıyoruz. Ben, annem, babam. Elimde bir top, 12-13 yaşlarında falanım. Top oynuyorum sahilde. O sırada futbol konusu açılıyor, ben iddaa ediyorum tabi iyi futbol oynuyorum ben diye. Babam bir arkadaşını arıyor ertesi gün. Bursasporun seçmeleri var diyor. Bir ertesi gün kalkıyoruz otobüse binip Bursaya gidiyoruz babamla. Seçmelere zütürüyor beni. Oda biliyor o Bursaspor da o kadar iyi top oynayan adam varken beni takıma almayacaklarını. Ama zütürüyor beni. Gidiyoruz, otobüse binip gidiyoruz. iniyoruz otobüsde, stada gidiyoruz. Ben, babam. Bir elimde topum var yine, bir diğer elimle de babamın elinden tutmuşum. Sert geliyor bana elleri. Annemin eli gibi yumuşak değil onun elleri diyorum. Nerden bileyim ben bize bakmak için çalıştığında nasır tutan ellerini. Bir giriyoruz stada ki, bursasporun maçı var o gün. Güvenlik görevlisinin yanına gidiyor babam. Seçmeler diyor, ne seçmesi abi bugün bursasporun maçı var diyor. Hayal kırıklığını uğruyoruz ikimizde. O arkadaşına da ufak demli bi küfür yolluyor tabi. Ama olsun diyoruz kendi kendimize. Kısmet değilmiş deyip gidiyoruz.
Teyzemlere gidiyoruz küçükken. Ben daha küçüğüm, 3-4 yaşlarında belki. Belki daha da küçüğüm babam amerikaya gitmemiş çünkü. Şekerler vardı bilirsiniz, yuvarlak bi şeker birazda büyüktü onlar. Aslında sevmem onları ama nedense atıyorum bir tane ağzıma. Boğazıma giriyor, takılıyor orada. Nefes alamıyorum. Kapatıyor komple soluk borumu. Evde bi panik havası. Babamla dedem tuvalete koşmuş beni almaya çalışıyorlar. Ama kuzenim ( kuzenim benden büyüktür 13-14 yaş) tutmuş beni bırakmıyor. Alıyor kucağına, mutfağa zütürüyor, annem sırtıma vururken kuzenim havaya doğru zıplatıyor beni. Bir kaç kez zıplatıktan sonra çıkıyor şeker boğazımdan. Canım acımıyor, ama herkes bakıyor bana diye korkuyorum. Babam çökmüş yine tuvaletin önünde oturuyor. Annem git diyor babanın elini öp, korka korka gidiyorum yanına, ve halen daha bir fotoğraf karesi gibi hatırladığım o tokadı atıyor bana. Vurmanın etkisiyle yere düşüyorum da ağlıyorum. Kuzenim alıyor beni yine. O sakinleştiriyor. Annem babamla kavga ediyor neden vuruyorsun çocuğa diye. Babam birşey demiyor tabi cevap veremiyor, korkmuş. Ben anlamamıştım o zamanlar neden tokat attığını, ama simdi çok anlıyorum.
Amerikadan gelmiş o zamanlar, iş bulamıyor. Dedem almış yanına gel demiş çalış yanımda iş bulana kadar. Altınada bir araba vermiş, dedemin durumu iyi o zamanlar. Arabada kamyonet tabi. Küçükken alırdı bizi kumlaya zütürürdü. Annemle ablam taş atardı denize, biz top oynardık babamla. Yorulurdu ama belli etmezdi oynardı. Sonra bırakırdık topu giderdik bizde taş atardık. Denizde taş sektirmeyi babam öğretti bana. Bulmaca çözmeyi o öğretti. Limonata ile tostun çok güzel olduğunu o öğretti. Adam olmayı o öğretti. Büyüğe saygıyı o öğretti. Konuşmayı o öğretti. Kadına terbiyesizlik yapmamayı, bir kadın ile konuşurken sözcüklerini seçerek kullanmayı o öğretti. Sinirli adamdı benim babam, ama ne ablama nede anneme en ufak bi fiskesi bile yoktu, genelde bana çalışırdı. Küçükken kavga etmişler annemle. Ben yine sokaktayım, top oynamışım. Eve geldim, baktım anneme kızıyor biraz, annemde ona kızıyor tabi. Bende gidip babama kızmıştım, işaret parmağımı bir ileri bir geri sallayarak " eğer o kadını bir daha üzersen çok kötü olur " demiştim, oda bana " gibtir len ordan " diye bağırmıştı, kaçmıştım tabi eheehehe.
Şuan üniversitedeyim kütahyada. Memlekete gideyimm vizelerden sonra ahtım var, alacağım babamı zütüreceğim meyhaneye. Bir rakı söyleyeceğim, oturacağız muhabbet edeceğiz. Dertleşeceğiz. Babam içki içmez, almaz ağzına, belkide 3-4 senedir ağzına tek bir alkol damlası bile girmemiştir. Ama içeceğiz o akşam. Beraber. Erkek erkeğe. Baba oğul hem içeceğiz, hem dertleşeceğiz.
Okuyan arkadaşlara şimdiden teşekkürler. Eğer durumu benim gibi olan varsa zararın neresinden dönerse kardır.
Tümünü Göster