-
1.
+1sonra laf yapmayın giberim.
çevrenda herkes şaşırsa
bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
hem kendine güvenirsen eğer,
bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana.
düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilirsen değer,
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden.
döküp ortaya varını yoğunu,
bir yazı turada yitirsen bile,
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu.
yüreğine, sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada,
sen dayanabilirsen tek.
herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,
dost da düşman da incitemezse seni,
ne küçümser, ne büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyi ile dünya önüne serilir,
üstelik oğlum, adam oldun demektir...
ccc ecevit reis ccc (tercüme)
-
2.
+1ne dönüp duruyor havada kuşlar?
nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
neylersin ölüm herkesin başında.
uyudun uyanamadın olacak.
kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
bir namazlık saltanatın olacak,
taht misali o musalla taşında.
ccc tarancı reis ccc -
3.
0ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
ona sorarsanız: ’lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman... ’
bana sorarsanız: ‘on senesi ömrümün... ’
bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
bir haftada yaza yaza tükeniverdi
ona sorarsanız: ’bütün bi hayat... ’
bana sorarsanız: ‘adam sende bi hafta... ’
katillikten yatan osman; ben içeri düştüğümden beri
yedibuçuğu doldurup çıktı.
dolaştı dışarda bi vakit,
sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.
dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocuğu olacakmış baharda...
şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.
fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.
yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri...
ve bizim hane halkı, bilmediğim bir sokakta, görmediğim bi evde oturuyor
pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene
sonra vegibaya bindi
bizim burda, içerde
birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bi tayin için
şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız
ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz
daşov kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı hiroşimaya
boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman
sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçünden bahsediyor amerikan doları
fakat gün ışığı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri
ve karanlığın kenarından, onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular yarı yarıya
ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine
‘onlar ki; toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar.
korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,
ve kahreden yaratan ki onlardır,
şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’
ve gayrısı
mesela, benim on sene yatmam
laf’ı güzaf...
ccc nazım reis ccc -
4.
0he anlaşal kanka
-
5.
0cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCccCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc
cCc inci giber cCc -
6.
+1yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. yalnızca anahtarTümünü Göster
deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. o yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
leke yalnızlık denilen. şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan
havayla ışıkta... (farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?)
bütün belleğimdekileri yokettim. elektrikli bir aygıyla yaktım,
jiletle kazıdım. çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül
edip savurdum.
adımdan gayrısını bilmiyorum.
zamanı yiyip bitirdi karanlık. gece yoktu. güneş çoktan
kömürleşmiş ve yeryüzü yapışkan bir karanlıkla örtülmüştü.
yabanıl sesler geliyordu derinlerden ve karanlığı ince bir bıçak gibi
yırtıyordu. saklayan kırbaç gibi... acı duvarını aşan bu
sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabuğunu
zorluyordu artık. sesim yoktu. karanlığın karnında yitirdim
sesimi. kör bir kuyuda unutulan yusuf'tum belki. ama
durmadan soruyorlardı. tanrılar bilmiyordu sordukları şeyleri,
peygamberler büsbütün hain çıkmıştı. ama yine de soruyorlar,
oruyorlar, soruyorlar...
adımdan gayrısını bilmiyorum.
iki şeyi bilmek istiyorum. (belki aynı şeyi iki kere bilmek
istiyordum.) duvarların rengi neydi? derimin rengi neydi?
dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarımla, avuçlarımla,
dilimle dokunuyorum. duvarların bir rengi olmalı. ama hiçbir
duvarcının, hiçbir ressamın bu rengi bildiğini sanmam. adı
yoktu bu rengin, kimyası yoktu. belki renksizliğin rengiydi bu.
çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarların rengi...
adımdan gayrısını bilmiyorum.
bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde. anahtar
deliğinden sızan ölü ışıkta ellerime bakıyorum. ellerim... sanki
bir kadının memelerini hiç okşamamış, sicaklığını duymamış.
ellerim... her dizesi çığlık olan şiirleri hiç yaratmamış sanki. ne
beyaz tenliyim artık, ne esmer, ne de kara... cüzzamlının,
vebalının bir rengi vardır. irinin bir rengi... ölünün bile bir
rengi vardır ama derimin rengi yoktu. belki çürüyen bir kentin
rengiydi bu. çürüyen bir dünyanın...
adımdan gayrısını bilmiyorum.
kıllı, ayakları üzerinde duramayan bir yaratıktım artık.
soyumun neye benzediğini unuttum. "insana benziyorlardi"
diye duymuştum bir vakitler. demek ki şimdi maymun
halkasında insanlık...
adımdan gayrısını bilmiyorum.
ağzımı anahtar deliğine dayayıp havayı emiyorum. böcek
sokması gibi bir yanma duyuyorum boğazımda. oysa kuru bir
yaprağı bile dalından düşürecek gibi değil bu esinti. belki
çöle dönmüş toprağa tek yağmur damlasının düşüşü yalnızca.
çamur gibi bir yağmur damlası... ama toprak, bu damlayla
çatlatacak bağrındaki tohumu. çöl, bütün vahalarını bu
damlayla yeşertecek... genzim yanıyor. ince bir kan şeridi
sızıyor dudaklarımdan. kirli, sıcak ve simsiyah...
adımdan gayrısını bilmiyorum.
suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde. yetmiş iki gündür
sakındığım ve hergün ancak bir kere dudaklarımı
değdirdiğim... dilimi bir köpek gibi değdirdiğim. (dilin suya
dokunuşu... bir süngerin denizi yutuşu yani. bir çölün seraba
kesilmesi bir an için.) her gün ancak bir kere değdiriyorum
dudaklarımı suya. dilimi kaçırıyorum artık. sünger, bütün
vantuzlarını birden uzatmasın diye... bataklıktaki suyun da bir
su yanı vardır. çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir
kokusuna. kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi
artık. küstü, öldürdü kendini su...
su çürüdü...
adımdan gayrısını bilmiyorum…
ccc telli reis ccc -
7.
0bilginlerimiz sağolsunlar
bir vitamin buldular
çalışınca azıcık
yumuşak ge vitamini
ulusalcılık!
ccc cemal süreya reyis ccc -
8.
+1hayat fani
ölüm ani
bi kere versen
nolur yani?
ccc anonim ccc -
9.
0@8 şuku
-
10.
0beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
felekler yandı âhımdan muradım şem'i yanmaz mı
ccc fuzuli reis ccc -
11.
0bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
gözlerim parke parke taş duvarlarda
açılıyor hayal pencerelerim
hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
kekik kokulu koyaklardan aşarak
güvercinler ülkesinde dolaşıyor
bir çeşme başı arıyorum
yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
mis gibi nane kokuları arasında
ruhumu dinlemek istiyorum
zikre dalmış her şey
güne gülümserken papatyalar
dualar gibi yükselir ümitlerim
güneşle kol kola kırlarda koşarak
siz peygamber çiçekleri toplarken
ben çeşme başında uzanmak istiyorum
huzur dolu içimde
ben sonsuzluğu düşünüyorum
ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
durun kapanmayın pencerelerim
güneşimi kapatmayın
beton çok soğuk, üşüyorum…
ccc muhsin yazıcıoğlu ccc -
12.
0bitki olacaksam
çayır çimen olayım
aman baldıran değil
yol altında kalacaksam
gelin arabaları geçsin üstümden
çelik paletler değil
üstümde çocuklar koşuşsun
ne kaçan ne kovalayan
askerler değil
kerbin yapacaksanız beni
okullarda kullanın
ceza evlerinde değil
soluğum tükenmez de kalırsa
islık öttürsünler
aman ha düdük değil
kalem yapın beni kalem
şiirler yazın sevgi üstüne
ölüm kararı değil
ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
sakın ola ki
silahlarda değil.
ccc Aziz Nesin ccc -
13.
0evrak ile ilân olunur cümle nizâmât
elfâz ile terfîh-i ra'iyyet yeni çıktı
ccc ziya paşa ccc -
14.
0mende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
aşık-ı sadık menem mecnunun ancak adı var
ccc fuzuli ccc -
15.
0binler hepiniz mi düşük seviye takılıyonuz amk.
-
16.
0çatal yüreğimle türkülü yollara
düştüm ki o kadar olur
seke seke ben geldim
gibe gibe gidiyorum
cccan yücccel -
17.
0konuşmadan anlatsam ya da
yüzüne bakmadan ki yapamam
gözlerin dolar şimdi ya da
önce benimkisi ne fark eder ki
kelimeler şu an kocaman birer yalan
konuşursam seni yakar susarsam kendime katlanamam
hiç durmadan yürürdüm yolumuz olsa
bu sana son susuşum son sözüm olsa
sonsuza gitmiyor aşk keşke gitseydi
alsa ikimizi uçup gitseydi
bir hayat biriktirdim sana yetseydi
ne seninle ne sensiz anlatmak kolay değil
ve anlamak zor
hiçbirinde olmadı belki şimdi zamanı
bunu hayra yor
kardanadam güneşe aşık olmuş
bir sabah doğmuş güneş kara kısa
kardanadam mutlu yok olmuş
ccc fd ccc -
18.
0yürüyorum yolumdasın
aklımdasın fikrimdesin içimdesin
ben bunun için kızamıyorum kendime
sızlıyorum özlüyorum arıyorum seni
her günüm böyle geçiyor nerdeyse
her nerdeysen gözlerinden öperim
görüyorum kumsaldasın
o yüzden ordasın
uzaktan gemilerle oyunlar oynuyorsun
orda olmak isteyince beni hatırlıyor korkuyorsun
ben uyanıyorum ben rüyamda bile seni özlüyorum
yürüyorum yolumdasın
aklımdasın fikrimdesin içimdesin
ben bunun için kızamıyorum kendime
sızlıyorum özlüyorum arıyorum seni
her günüm böyle geçiyor nerdeyse
ben rüyamda bile seni özlüyorum
ccc fd ccc -
19.
0adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kâseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bigiblet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
i̇şte onu koydu
kimi seviyordu kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu
edip cccansever -
20.
0Ne efsunkar imişsin ey didarı hürriyet
esiri aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten
namık kemal
öyle sermestim ki idrak etmezem dünya nedir
ben kimim saki olan kimdir meyü seba nedir
fuzuli