/i/İş Güç

İŞLER GÜÇLER
  1. 1.
    +20 -1
    Özgüvensizlik, kronik yorgunluk, tekerrür eden yetersizlik hissi. Hepsi üzerimize çullanan birer canavar. Bu zamana kadar bir çok şey denedim. Pek çoğu kalıcı çözümler sunamadı. Ancak geçenlerde keşfettiğim bir teknik umudumu tekrardan yeşertti. Toplanın beyler Alexander tekniğini anlatıyorum

    Not: Hayattaki en büyük huur evlatlığından biri umut satmaktır. Ben bu başlıkta umut satmıyorum. Gelin beraber deneyelim.

    Kaynakça: http://itudergi.itu.edu.t...ergisi_b/article/view/241

    https://amader.aku.edu.tr...nar-tezi%c5%9f%c3%a7i.pdf
    ···
  1. 2.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  2. 3.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  3. 4.
    +1
    Rezullah
    ···
  4. 5.
    +9
    Yazımı 8 entry metni olarak plandım. ilk entry metni, yani bu metin, sorunlar, teknik hakkında genel bilgi ve sorunun muhataplarını ele alıyor olacak. Evet beyler başlıyorum. 1869 yılında Avusturalya’da dünyaya gelen Frederick Matthias Alexander, oyunculuk kariyerine devam ederken sesiyle ilgili problemler yaşamaya başlamıştır. Başvurduğu doktorlar kendisine ses tellerinde iltihaplanma olabileceğini ve bu nedenle ameliyat olması gerektiğini söylemiştir. Ses telleriyle ilgili yaşadığı problemin, benzer olay ve hisler tarafından tetiklendiğini fark eden Alexander, problemin özünün sadece fizyolojik olamayacağı kanısına vararak kendisini incelemeye koyulmuştur. Şimdi bu Alexander abimiz 20. yüzyılın ortalarına kadar bu konudaki deneyimlerini aktarmış, ölmeden önce de Londra'da bu konuda eğitim veren bir kurs bile açmıştır. Hala bir çok insan, sorunların çözümünde tekniğine kendi ismine veren Alexander abimizden feyz alıyor. Peki bu çözülmesi vaad edilen sorunlar nelerdir? Başlıkta yazdığından çok daha fazlası var aslında. Erken boşalma, iş stresi, ilişkiler. Yok yok yani...
    Teknik, kişinin kendini ayna karşısında incelemesi ve günlük hayatta yürürken, konuşurken, otururken, kalkarken ve buna benzer bilimum faaliyeti sergilerken vücudunun neresinin kasıldığını keşfetmesi ve bunu törpülemeye yönelik çalışamalar yapmasına dayanıyor.
    ···
  5. 6.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  6. 7.
    +8
    Savaş ya da kaç refleksini duymayanınız yoktur. Fakat bilmeyenler için çok kısa özetliyorum. Heyecan esnasında vücudunuz size ya savaş ya da kaç amk evladı der. Savaşmak da kaçmak da yüksek kan basıncını tetikleyen eylemler olduğundan, topluluk önünde ekstrem fiziksel semptromlarla karşı karşıya kalırız. Bunlar terleme, kulak çınlaması, tuvalet ihtiyacı, boyunda ağrı vs vs dir. Topluluk önünde konuştuğumuzda, başkaları tarafından değerlendirilme kaygısı yaşadığımızdan, savaş ya da
    kaç refleksi bizim düşmanımız oluverir. Halbuki binyıllar önce bizi yırtıcılardan koruyan, hayatta kalmamızı sağlayan refleksimiz endüstri devrimiyle beraber, bizi asosyal, özgüvensiz ve çekingen hâle getirdi. Tedavinin ilk adımı kabul etmektir beyler. Evet amk çekiniyoruz, sesimiz titriyor, doğru anasını satayım demek, soruna boyun eğmek çok önemli. Ancak, topluluk önünden ne kaçabiliyoruz ne de onunla savaşabiliyoruz. Bu yüzden atalarımızı yaşatan heyecan, bizi başarısız yapıyor.
    ···
  7. 8.
    +8
    Şimdi diyeceksiniz ki eee amk ben savaşmıyorum, ulan kaçmıyorum da ne yapacam o zaman? Duyuyorum sizi panpalarım, eğer meseleyi fark edip kabul ettiyseniz, iyileşmek için ilk adımı çoktan attınız bile. Asla korkmayın. Yaşadıklarınızı bizzat yaşıyorum. Başarı kimseye zembille inmiyor, uğraşmak zorundayız. Tekniği nasıl uygulayacağınızı anlatayım. Ayna karşısına geçin ve bir arkadaşınızla konuşurmuş gibi yapın. Gülün, üzülmüş gibi yapın. Nasıl oturduğunuza dikkat
    edin. Özgveni yüksek ve rahat diyebileceğimiz insanlar sizce neyi farklı yapıyor. Bunu çok iyi analiz etmeliyiz beyler. Dikkat ederseniz bir çoğu kollarını açmaktan çekinmezler. Kolları birbirine yakınlaştırmak ve elleri kasık hizasında bağlamak özgüvensiz bir duruşun alametidir. Ayaklar için de aynı şey söz konusu, gergin ortamlarda bir çoğumuz ayaklarımızı birbirine bağlıyoruz. Ayaklarımızın baş kısmı birbirine(yani içe) dönük oluyor. Bu hareketlerin doğal olduğuna emin misiniz? Bu hareketler, savaş ya da kaç refleksine karşı geliştirdiğimiz, yapmacık ve çaresiz hareketlerdir.
    ···
  8. 9.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  9. 10.
    +6
    Bizi şapşal gösteren bu hareketler, aslında vücudumuzu kastığımızı gösteriyor. Tekniğin temel öğretisi de aslında bu farkındalığı yaratmak. işte tam burada bir yanlış anlaşılma olabilir. Bunun için bu kısmı çok dikkatli okumalısınız. Bizi dibe çeken bu HAREKETLERi yapmamak bize bir şey kazandırMAYACAKTIR. Bize bu hareketleri yaptıran KASLARI durdurarak yapmalıyız bunu. Sorunu çözmek için, sorunun yan etkilerini değil, sorunun nedenini ortadan kaldırmalıyız. Ve sorun bu
    dıbınakoyduğumun kasları. Kendinizi hayvan gibi kasıyorsunuz beyler bunu farkedin. Kızla konuşurken çok heyecanlanıyorsun anladım. Peki başka? Büyük ihtimalle boynunu ve bacaklarını da kasıyorsun. Bacakların bu kasılmalardan titriyor, boynunu kastığın için sesin titriyior, göz teması kuramıyorsun. Ellerin titriyor. Bu yazıyı okurken bile heyecanlanıyorsun amk. Ekrana bakarken bile kasıyorsun kendini. Vücudunda hangi bölgeleri kastığını anlaman için tam zamanı. Kendini keşfet.
    Ve bu kasılmaların önüne geç. Bunu yaparken nefes egzersizleri ve düzenli kasılıp gevşemeler işini görür. Sporun verdiği özgüven KISMEN buna da bağlıdır. Vücudunu bilir ve kontrol edersin çünkü.
    ···
  10. 11.
    +6
    Önceki entryde boynunu ve bacaklarını kasan panpalarımdan bahsettim. Bu konuda kaynakçada belli edeceğim makalede gördüğüm örneği anlatayım sizin için. Vücudumuz 2 su deposu ve 4 tane su hortumundan oluşan bir sistemdir. Su depoları boyun ve gövdedir. Hortumlar ise kollarımız ve bacaklarımzdır. Depolardan hortumlara geçiş olmasa, su devir daim yapamaz. Tam tersi,
    depolar ne kadar açık olursa olsun, hortumlar kapalı olursa, yine bir gibim olmaz o sistemden. Vücudumuz bu açıdan bir sulama sistemi gibidir. Depolar ve hortumlar sağlam çalışırsa başarı tohumlarını sulayıp yeşermelerine fırsat verebiliriz. Bu yüzden, boynumuzu doğal olan bölgede tutmak, gövdemizi nasıl isterse öyle hareket ettirmemiz lazım. Nasıl mı yapacaz? Alexander panpamız bize burada da yol göstermiş sağ olsun. Yine kaynakçadaki makalelerden birine referans gösteriyorum, çözüm: YAPMAMAK. Evet beyler bu kadar basit amk. Yanlışı yapmazsan, vücut senin için doğru olanı yapacaktır. Alexander tekniğinin çalışma prensibi, islam aleminin de temel mantığına dayanan " Yanlışı örtmek, yeni bir doğru inşaa etmekten evladır" ifadesinden ibaret.
    ···
  11. 12.
    +6
    Diyelim ki bir annesiniz. Bebeğinizi emzirmelisiniz çünkü emzirmezseniz açlıktan ölecek. Ancak bir yandan da eviniz yanıyor Bu durumda alacağınız en mantıklı karar; önce yangını söndürmek, sonra da bebeğinizi emzirmektir. Dediğim gibi, kötü gideni düzeltmek, iyi olan bir şeyi yapmaktan önce gelmelidir. Bu mentaliteyi hayatınıza sokmaya bakın. Parkları gezin ve çocukları izleyin. Hareketlerinde yapmacıklık göremeyeksiniz ve bu yüzden hepsine sevgi oldu bakacaksınız. Onlar henüz
    lise çağına gelip eniştelerinden " Yaw Oğlum Qızlar şöyle erQeqleri seWer" öğütlerinden feyz almamış, %100 saf ve doğal insanlar. Eğer binlerce yıl önce yaşamış bir Neandertal kabilesine telefon verip kendilerini çekmelerini isteseydiniz ve çektikleri fotoğrafı, günümüz selfieleriyle kıyaslayabilseydiniz, o zaman doğal insanlarla yapmacıklar arasındaki farkı daha net görebilirdiniz.
    ···
  12. 13.
    +3
    Kasılmalardan devam edelim. Sağlıklı ve sağlıksız kasılmalar var. Ağırlık kaldırmak kontrollü ve sağlıklı bir kasılmadır mesela. Orgazm da öyledir. ciks esnasında pelvik dediğimiz mesane kaslarımız martıların kanat çırpması gibi dalga dalga sakince kasılır. Boşalmadan önceki doruk anında bu kaslarımız son defa güçlü bir şekilde kasılır ve bu aşamaya da orgazm deriz zaten. Sonra boşalma gerçekleşir. Bu da aynı şekilde kontrol edilebilir ve sağlıklı bir kasılmadır. Tao felsefesi
    diye yıllarca bas bas bağırdıkları şey bu zaten beyler. Yok geç boşalın yok hayatınızı yola sokun, e desenize amk bu felsefelerin hepsi vücudumuzdaki kasların nasıl kasıldığıyla pozitif bir korelasyon gösteriyor.Çok bilgim olmamasına rağmen, kalp krizinin de bu kalp kasımızın yanlış bir kasılması sonucu gerçekleşen sağlıksız bir kasılma olayı olduğunu biliyorum. O halde, kaslarımızı doğru kullanmak, bize altın tepside bir hayat sunuyor. Yanlış kullanmak ise yukarıda saydığım sorunlarda herbirini sinsice sokuyor hayatımıza.
    ···
  13. 14.
    +5
    Evet arkadaşlar bu başlığın son entrysini giriyorum. Biraz dertleşelim ve kendimden bahsedeyim.
    Emin olun bu yazıyı hazırlamada yaptığım araştırmalar, sadece vermiş olduğum kaynaklardan ibaret değil. Bir sürü çer çöp şey okudum ve yaklaşık 2 saattir bu yazıyı yazmakla uğraşıyorum. Buna bir emek diyebilirsek bu size feda olsun gençler. Sonuçta ortada bir sorun var ve bunu çözmek için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Hayatlarımız birer filmdir ve bu filmde aynı sorunları yaşadık. Yollarımız bir şekilde kesişti. Bu sorunlarla baş ederken, bir sürü şey denedim ve faydasını gördüm. Nofap yaptım, ferreyu bıraktım, diksiyon çalıştım okudum, öğrendim. Fakat hayatın cilveleri yok değil beyler. Kazıklandım, içime kapandım, pasifize edildim, eziklendim. Ama artık yeter. Gerçekleri oturduğum yerden göremem. Kendi filmimde başrolü başkaları oynamamalı. Bunun için en iyisini
    yapmaya çalışıyorum. Başka serüvenlerimi anlattığım başka başlıklarda görüşmek üzere!
    ···
  14. 15.
    +1
    Updullah gül
    ···
  15. 16.
    +1
    Updulmuttalip
    ···
  16. 17.
    +1
    Okudum Uzatmadığın için teşekkürler.
    ···
    1. 1.
      +1
      Bir şey değil umarım sana fikir verebilmişimdir.
      ···
  17. 18.
    +1
    Updulmuttalip
    ···
  18. 19.
    +1
    ···
  19. 20.
    0
    updurrahman önür
    ···