B: Ben
S: Semih
A: Arda
E: Emre

Ortaokulda çabalayıp güzel bir lise kazanmıştım. Bu lise bulunduğu semtin merkezi yerindeydi. Bir sene iki sene derken lise3'te arkadaşlarımla iyice kaynaşmaya başladım. Zaten 4 kişilik bir arkadaş grubu kurmuştuk her gün oyunlardan, havadan sudan konuşuyorduk. 2. dönemde sınıfımıza yeni bir kız ( Adı Sinem olsun) gelmisti.

Başka bir okuldan nakil aldırmış ailesi. Tabii geldiği gün her derste hocalara kendini tanıtıyordu. Bizim Matematik hocamız biraz meraklıydı. Sinem'e neden nakil aldırdığını sordu. Sinem ise anlatmaya başladı:

Hocam yan sınıfta sevdiğim bir arkadaşım vardı. Temiz hava almak için genellikle okula en erken gidenlerden biri ben olurdum. Bir gün gittim okula, okulun kapısı açıktı. Kapı bekçisi yoktu. Her zaman olurdu.

Sinem bunları anlatırken biz dersin kaynamasindan dolayi seviniyorduk. Sinem devam ediyordu:

Ben de fırsattan istifade sınıfa çantamı bırakmak için merdivenleri çıktım. O sırada bir çığlık sesiyle irkildim. Üst katlardan geliyordu bu ses. Hemen okuldan dışarı çıktım. Sırada bekleyen bir erkek gördüm. Sen bu sesi duydun mu neden kapıda bekçi yok, dedim. Cevap vermedi ve sessizce uzaklaştı. Çok korkmuştum. Hemen eve gittim ve uyudum. 2 gün devamsızlıktan sonra okula gittim.

Kapıda birkaç tane polis arabası gördüm. Okula girdiğimde hademeler hızla yerleri siliyorlardı. Müdürü, polisle konuşurken gördüm. Ne olduğunu sordum. Yan sınıftan en sevdiğim arkadaşımın cesedini bulmuşlar. Gözleri açık ölmüş. Ölüm nedeni hala belli değil. Pgibolojik tedavi gördüm. Artık o okulda kalamazdim.

Sinem konuşmasını bitirdiğinde dersin bitmesine az kalmıştı. Hoca ders işlemeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Herkesin kafası Sinem'in anlattıklarındaydı. Bu konu aklımızı bir süre meşgul etti. Sonra da düşünmemeye başladık bu konuyu.

Okulun bitmesine haftalar kala okul piknik düzenlemeye karar verdi. Biz 4 grup gitmeye karar verdik.

Not: Beyler devamı gümbür gümbür geliyor, açlığı hatırlamamanız için biraz beklicem. Şukulayın yeter. Devamı hazır zaten çok beklemezsiniz.

edit: Beyler rez yazmaniza gerek yok şuku yeterli benim icin

Okulun bitmesine haftalar kala okul piknik düzenlemeye karar verdi. Biz 4 grup gitmeye karar verdik. Piknik günü yemekleri yedikten sonra piknik alanını keşfetmeye çıktık. 4 kişi olarak hocaların bahsettiği gölcüğe doğru gitmeye karar verdik.

Gölcüğe vardığımızda bir ağaçta daha önce hiç görmediğimiz semboller gördük.

S: Bu ne lan böyle?
A: Şurda dart tahtası gibi bir sembol var lan.
B: Gelin biraz daha araştıralım şurayı.
E: Dikkat edin lan düşmeyin salaklar.

Önümüzde Arda, ben, Semih ve Emre tek sıra halinde ilerliyorduk. Emre bizi dürtükledi.

E: Lan. Şuraya bi baksanıza pembe bir şey var. Bakalım oraya.

Hepimiz o yöne doğru yavaş yavaş ilerlerken bir sesle irkildik.

birkaç şukuya devam ediyorum..

namaz kilmistim beyler devam ediyorum..

Neyse ki karga sesiydi. Pembe şeye doğru ilerlerken bir çift kız ayakkabısı olduğunu fark ettik. Üstünde bir tarih yazılıydı:

" 21.07.2008 "

Hepimizi bi kasvet sardı. Ben daha da araştırmak istiyordum burayı. Aramızda küçük bir anlaşmazlık yaşandı:

E: Gidelim olm ya ürkmeye başladım ben. Başıma bela almak istemiyorum.
A: Amma korktun sen de ha.
S: Emre haklı beyler. Başımıza bi iş almadan gidelim burdan.
B: Ben bu işin ucunu bırakmam. Siz gidin ben burdayım.
A: Ben de.

Bu anlaşmazlığın sonunda Semih ve Emre geri döndüler. Biz yolumuza devam ettik. Biraz daha ilerlerken yerde biçimsiz bir sopa bulduk. Sopanın ucunda küçük bir kurumuş sıvı vardı. Rengi kırmızıydı.

B: Kanka şuna bi baksana. Kan mı bu?
A: Yok be oğlum abartma. Ne kanı sen de canım (gülerek)
B: Ormandayız, ağaçta semboller  ve bir çift ayakkabı gördük. Bunlarla birlikte Sopanın ucunda kan lekesi olmuş, çok mu?

Arda cevap vermedi. Biraz ilerlerken arkada Semih'in küfür sesini duyduk. Arkamıza döndüğümüzde bize doğru koşuyordu. Nefes nefese kalmıştı.

beyler seri yazmaya çalışıyorum 2 saatte kaç satir yazdik

S: Beyler size ye... yemin ederim orda...
B: Kim orda kim kim! Emre nerde!
A: Su verelim şuna.

Su verdik içti. içim kıpır kıpırdı.

S: ilerlerken birden yere kapaklandık. Emre kafasını ağaca vurdu. Kafası kanıyordu. Hemen kalkmak istedim fakat Sinem'i gördüm. Sanki anasına küfür etmişim gibi kızgın şekilde bakıyordu bana. Gözleri kıpkırmızıydı. Ten rengi griydi beyler! Türkçe olmayan bi şeyler geveledi. Onu itip kaçtım. Kaçarken de çalıların arasında ölü köpek görünce küfür ettim.

A: Emre'yı almamız gerek. Bu kodumun kızı cinli çıktı.
B: Hadi amk ne duruyoruz, dedim ve koşmaya başladık.

Koşarken önümüzde Sinem belirdi. Küstahça "Nereye beyler? Daha yeni başlıyoruz" dedi. Gri yüzünü görünce  hepimiz bayılmışız. Kalktığımızda etrafta kimse yoktu. Hepimiz birlikte ve tek parçaydık çok şükür. Saatime baktım ve yaklaşık 15 dk. baygın kaldığımızı gördüm. Emre'ye baktım, kafasında herhangi bir yarık veya kan yoktu.

Diğerlerini de uyandırdım. Hepimiz kalktık. Emre'nın kafasında kan olmadığını anlatacaktım fakat o anki korkuyla hatırlamamıştım. Piknik alanına doğru yürüyorduk. Bizim sınıfı ve okul öğrencilerini gördük. Okulumuzun annesi olan Büşra ablaya gittik ve olanları anlattık. Doğruluğuna inanmadı. Bize börek falan verdi. Sinem'i bizim kızlarla otururken gördüm. Hızla yanına gittim.

B: Ne istiyorsun bizden! Ha! Ne yaptık sana! Senin yüzünden baygın kaldık ormanda.
S: Ne diyorsun hiçbir şey anlamıyorum, dedi masumca.
B: Ya bırak Allah aşkına be.

Bizim kızlar atıldı. içlerinden Gizem " Niye çıkışıyorsun? Kız sabahtan beri bizimle. Çok da güzel sohbet ediyoruz" dedi sinirle. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kafayı yemek üzereydim. Okul gezisinde yaşadıklarım bak diye isyan ettim. Aklımdan bunların bir eşek şakası olabileceğini düşündüm.

Bizim 4lülerin yanına gittim. Hepimizin aklı bir karış havadaydı. Daha bizi neler bekleyecekti neler...

O günden sonra okula gitmedim. Zaten sınavlar bitmişti ve okula kimse gitmiyordu. Geceleri yatakta en az 2 saat yaşadıklarımı düşünüyordum. Bir gün gece yatakta telefonda gezinirken babam tuvalete kalktı. Ben onun sesini duyabiliyordum.

Tuvalete girdi ve "Bu neymiş böyle?" dedi uykulu uykulu.

Sonra gitti annemi uyandırdı. " Gel hanım şuna baksana ne bu?" Annemden ses çıkmadı bir süre.
"Bilmiyorum ki. Daha ikindi vaktinde temizledip tuvaleti, hiç görmedim böyle bir şey" Ardından ikisi de yatmaya gittiler. Benim içime bi kuşku düştü.  Acaba neydi o? Hem korkarak hem meraklı tuvalete yöneldim. Aynaya baktığımda paslanmıştı. işin ilginç tarafı bugün tertemizdi ayna.

Babamın bahsettiği şeyi aradım ve buldum. Hafif siyah, jelibon gibi bir şeydi. içimi iyice sıkıntı basmıştı. Ne güzel hayatıma devam ederken bu olaylar neden beni bulmuştu. Ertesi gün bizimkilerle bir kafede buluştuk.

A: Beyler hiç rahat değilim. Her gece kabuslarla yataktan fırlıyorum.
S: Al benden de o kadar. O kızın bakışları gözümün önünden gitmiyor. Aileme durumu anlattım. En yakın zamanda pgiboloğa gidicem.
E: Benim de hep başım ağrıyor. Günde 5 minoset içiyorum amk.
B: O gölcüğe gittiğimiz güne lanet olsun, dedim.

Bir anda Semih'in yüzünde bir değişiklik oldu. Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı.

15.20 gibi devam edicem

Alin amk

Biz de onun yönüne baktığımızda Sinem'in bize baktığını fark ettik. Apar topar kafeden çıktık. Tam çıkarken bizim kızları ve Sinem'i gördük. Resmen küçük dilimi yuttum.

Bu şey başımıza 2. kez geliyordu. Bir kızlarla birlikte olan Sinem'e bir de kafedeki sineme baktım. Oturduğu koltukta kimse yoktu. Hepimiz ağlayarak oradan uzaklaştık. Arda, mahalledeki komşularının cinli bir olay yaşadığını ve hocaya gittiklerini söyledi. Oraya gidelim dedi.

Ertesi gün Arda'nın evine gittik. Yatakta sessizce oturuyordu.

B: Noldu lan sana. Rahatsız mı ettiler seni.
A: Allah'ım sen yardım et...
 
Dedi ve duvardaki çerçeveyi gösterdi. Sünnet fotoğrafında yüzü simsiyah olmuştu.

A: Dün hiçbir şey yoktu fotoğrafımda, diyerek ağladı.

Emre çerçeveyi eline aldı. Arda'nın evinde çerçeveye bakıyorduk. Bir terslik bekliyorduk çerçeveden ki haklı çıktık. Arda'nın resminin arkasında " 21.07.2008 " yazıyordu. Bu tarihi gölcükteki ayakkabının üzerinde görmüştük. Hepimiz şok olduk.

E: Ben kafayı yemek üzereyim. Acilen şu hocaya gitmeliyiz.
A: Hadi gidelim.

Vakit kaybetmeden evden hocaya doğru yola çıktık. Eve geldik ve içeri girdik. Ev büyüktü. Gittiğimizde hoca meşguldü. Koltukta oturup bekledik. Hoca müsait olunca odasına girdik. Yüzü nurlu gibiydi. Pamuk gibi sakalları olan biriydi. Olanları anlattık. Biraz düşündü. (Hoca=H)

H: Gerçekten çok zor olaylar yaşamışsınız çocuklar. Bu illetten kurtulmanız için biraz daha zorluk çekmeniz gerekecek.
B: Hocam nedir bu illet Allah aşkına anlatsanıza.

biraz bekleyin beyler yetiştirrmiyorum lan yoruldum

panpalarim biraz bekleyin çok bekletmiyorum sizi zaten

H: Çocuğum arkadaşınız Sinem'e cin musallat olmuş. Kendinizi kurtarmanız için ilk önce Sinem'i kurtarmanız lazım.
S: Bu nedir ya!
H: Sakin ol evladım. Herkesin başına gelebilecek şeylerdir bunlar.
B: Nasıl başaracağız bunu hocam? Hepimizin aklı uçmak üzere. Sinir krizlerine girmemek için kendimi zor tutuyorum.
H: Sinem'in evini bulmanız gerek. ( Elinin altındaki sirkeyi cikararak) Yanınıza bu okunmuş sirkeyi alın. ( Sandıktan 4 tane muska çıkardı) Bu muskalarla evine gidin. Kapısının önüne sirke serpiştirin. Sonra bir şekilde odasına girin ve yatağına serpiştirin.

O gün işlere başladık. Bizim kızlara sorduk evini. Evinin yerini öğrendik. Saat 14.30 gibi evine vardık. 2 katlı normal bir evdi. Küçük bir garajı vardı. Yavaşça bahçeye girdik. Evde kimse yok gibiydi. Sessizce kapıya yöneldik. Garajdaki kedi sesiyle havaya uçtuk. Kedi bizi görünce hızlıca sokağa kaçtı. Biz işimize devam ettik.

Emre yavaşca sirkeyi döküyordu biz de etrafı kolaçan ediyorduk. Emre işinin bittiğini el hareketiyle söyledi. Bahçenin arka kısmına yöneldik (Bahçeden kastım beton zeminli, masa sandalye olan bir boşluk). O sırada sirke döktüğümüz kapıdan biri çıktı. Sinem'in sesiydi bu. Annesiyle vedalaştı.

A: Duydunuz mu lan bi şey?
S: Ablasının evine gidiyormuş. Konuşmalardan anladım.
E: Bu da bize odasının boş olduğunu söyler.

Emre bunu diyince bize bi gaz geldi. Arkada bir tane merdiven bulduk. Evin duvarına dayadık. Zaten 2 tane pencere vardı arka kisimda. ikisinden de içeri baktık ve Sinem'in odasını bulduk. Şansımız yaver gidiyordu. Ben ve Arda kızın odasına girdik. Diğerleri aşağıda kaldı. Arda sirkeyi dökeren ben de odasını inceledim.

Gayet normal bir genç kız odasıydı. işimizi bitirdikten sonra pencereden aşağı baktık, E ve S'yi göremedik.

A: Aha şimdi sıçtık. Napcaz lan?
B: Hadi inelim çabucak. Buluruz onları.

Aşağı indik merdiveni yerine koyduk. Evden dışarı çıktık. Bi rahatlama gelmişti ama bir yönden de bizimkileri çok merak ediyorduk.

Yolun ortasında napcaz diye düşünürken ikisi evden çıkageldi. ikisinin de yürümeye hali yoktu resmen.

B: Bu haliniz ne lan!
S: Köpek kovaladı bizi amk.
A: Hay ben sizin... Korkuttunuz lan bizi. Eee hiç ses seda çıkmadı sizi kovalarken.
E: Deli misin olm hayvan gibi bağırdık.

Aslında yaşadığımız bu köpek vakası esrarengizdi. Ama bunu düşünecek mecalimiz kalmamıştı. Koşa koşa hocaya gittik. Sinem'in kurtulduğunu söyledi. Ama biz... Bu sefer sorun bizdeydi.

H: Sinem'i kurtardınız çocuklar. Bu gece biraz sıkıntı çekse de üstesinden gelip, kurtulacak. Ama sorun bu sefer sizde. Yarın yine gelin. Sizi uyutacağım ve birtakım dualar okuyacağım.

Bir an önce kurtulmak istiyorduk bu illetten.

biraz bekleyin

Evlermize çekildik. O gece rahat uyumustum. Sabah 12.00 gibi hocanin yanina gittik. Hepimizi yatirdi. Yaklaşık 1dk. içinde hepimiz uyuduk. Uykudayken şato gibi bir yerdeydim. Basimda Sinem vardi. Gözleri kor ateşi gibi kıpkırmızıydı. Önüme doğru baktim ve bizimkileri gördüm. Hepsi parcalanmisti. Omzuma hançer saplandı. Hissedebiliyordum bunu! Uyanmak istiyordum.

Bağırıyordum, çağırıyordum. Kulağıma çığlık sesleri, arapça sesler geliyordu.

Sonra Sinem karşıma geçti ve şunları söyledi:

20 yaşına gelince, Ay arza erince, Tekrar görüşeceğiz.

Sonra uyandım. Her yerim terdi. Bizimkiler hala uyuyordu. Onlar da uyandilar sonrada hoca bize yöneldi. Gözleri badem gibiydi:

H: Elimden geleni yaptım çocuklar. Rüyanızda 20 yaşınızdayken tekrar Sinem'le karşılaşacağınızı duydunuz. 20 yaşınıza gelene kadar bu muskayı çıkarmayacaksınız. Aksi takdirde kendinizi 4. boyutta bulmanız işten bile değildir. dedi.

devami gelecek