+2
Yılların verdiği acı kanar yüreğimde ... ne babadan birşey gördük, ne eşten dosttan. Arkadaşlarımız hayırsız çıktı, okumaya zaten gönlümüz yoktu. Çok ani oldu kendimi istanbul sokaklarında bulmam. yerim yok yurdum yok. 8 senedir sokaklardayım. ayda yılda bir deniz suyuna girer vücudumu yıkarım. Yuvam ise, diğer birkaç arkadaşlar beraber kaldığımız medine köprüsünün altı. Maç çıkışında kendinden geçmiş taraftarın avcuma sıkıştırdığı üç beş lirayla karnımı doyurur, arta kalanı da baliye yatırırım. Dertliyim dedim ya ... her yanım jilet! Emaneti topladım bir cumartesi akşamı evime, köprünün altına geldim. orada gördüm onu ... Evden yeni kaçmış körpecik oğlanı. ipince bıyıkları yeni terlemiş, süt gibi teniyle, incecik beliyle adeta güneş gibi doğmuştu yuvamıza. Elimdekileri yere bıraktım, oğlana bakakaldım. Joker koşarak geldi, gaffur abi şişeleri kıracaksın dikkat et dedi ve yerdekileri topladı. Gözüm ne başkasını görüyor, kulaklarım ne başkasını işitiyor. Es son gibtiğim atın üzerinden 7 ay geçmiş, cayır cayır yanıyorum. Yavaş adımlarla yaklaştım bıyıklıya ... Dizlerini karnına gömmüş, avuçlarını dizlerinde birleştirmiş, incecik boynunu içeri gömmüş ürkek ürkek bana bakıyordu. Yırtık pırtık pantolonundan o süt gibi bacaklarını ve ve yusyuvarlak zütünü görünce adımlarım hızlanmaya başladı. Bıyıklı daha ürkek bakmaya başladı, niyetimi anlamıştı. Bıyıklıya son 4 adım kala çal çamur içindeki gömleğimi çıkarıp fırlattım kurbağalı dereye, atladım bıyıklının üstüne. Bir iki direndiyse de sonuçsuz kalacağını kestirdiği an teslim etti kendini bana. Bıyıklının üstündeyken şöyle bi döndüm baktım bizim gruba. keskin bakışımla hepsi çil yavrusu gibi sağa sola kaçıştı. Artık yuvamızda bıyıklıyla baş başa kalmıştık. indirdim kumaş pantolonumu aşağı. Kurumuş kana bulanmış pis vücudum bıyıklıyı tahrik etmiş olacak ki yıldırım hızıyla yapıştı tak püsür içindeki 19 santim bol damarlıya. Yaladıkça yaladı, emdikçe emdi, tertemiz etti kir pas içindeki yannanı. Boğazından tuttum ayağa kaldırdım huuryu. O bıyıklarını önce güzel bi okşadım sonra çektim elimin tersiyle sağlam bir okkalı. Yuvarlandı, dereye düşüp kurbağalara yem olacaktı, son anda durdurdu kendini. Koşa koşa yanıma geldi, dizlerinin üstüne çöktü tam gaz yalamaya devam etti. tuttum yine boğazından, çevirdim halı sahaya doğru domalttım. O peynir beyazı körpecik züt karşımda duruyor, bıyıklının ürkek ürkek nefes alıp vermesiyle hafifçe açlıp açılıp kapanıyor, gel beni gib diyor. Eğildim sağlam bi tükürdüm, cıvık cıvık ettim bembeyaz çerçevedeki kahverengi züt deliğini. bir elimle boynundan yakaladım, diğer elimle de tam belinin ortasına bastırdım. Malı o körpecik deliğe dayayıp hafifçe ittirdim. Başı girince hafif bi ıhh etti bıyıklım. sus dedim yapıştırdım ensesine, burnundan kan fışkırdı pekekentin. abi niye vur... demesine kalmadı bir tane daha çektim kulağının dibine. Şamarı indirmemle yüklenip köklemem bir oldu. Malın hepsini birden sokuverdim bıyıklı güzelime. çok derin bi çığlık attı çooook ... Kurbağaların sesini bile bastırdı o çığlık. Elimle ağzını kapattım, başladım o sımsıcak züte pompalamaya. vur dalgalansın, vur geri gelsin. Aralıksız yarım saat gibtim huuryu. işim bitince zütünü dölle doldurdum bıyıklımın. Kalktım ayağa, geçtim bi kenara. Oturdum bi cigara yaktım ... bıyıklı da yerde çırıl çıplak oturmuş ağlamaklı gözlerle bana bakıyor. Çağırdım gel yanıma dedim. Boynu bükük, çıplak narin ayaklarına dikenler, cam kırıkları bata bata geldi yanıma. Aldım koynuma, ısıttım taze gelinimi. Prensesim olmuştu artık.