Hikayemizin kahramanları
rıza bey :k şehrinde , memurdur kendisi .27 yaşında 170 boyunda 70 kilo .
zeliha hanım .rızanın karısı ,ev hanımı 22 yaşında 165 boyunda 50 kg zarif nazik bir hanımefendi .
Ebru :rıza beyin ve Zeliha 5 yaşındaki dünya tatlısı, lösemi hastası kızları .
erdal 40 yaşında 180 boyunda 110 kg ağırlığında e şehrinde pekekentlik yapıyor .
Floki :28 yaşında 185 boyunda 77 kilo k şehrinde marangozdur .

Güneşin huur çocuğu gibi parladığı bir cumartesi günü rıza bey ailesi doğan slx arabalarıyla k şehrinden e şehrine gelirler. e şehri büyükşehirdir ve lösemi hastası olan ebru kemoterapi tedavisi görmektedir .bir yıldır ayda bir yapılan yapılan bu tedavinin yanında zavallı kız birçok ilaç kullanmaktadır .

Rıza bey ve eşi , ebru için çok üzülmektedirler ama ebru mutsuz olmasın diye asla belli etmemektedirler .doktorlar ebrunun üzülmesinin hastalığın gidişatını kötü etkileyeceğini söylemektedirler .

Tedaviden önce şehrin tarihi yerleri gezilir meşhur cağ kebabı yenir . namaz kılınır dua edilirr. tedaviden sonra doktorla yalnız görüşen rıza beye doktor ;

--bunu söylemek bizim için çok zor ama maalesef ilerleme kaydedemiyoruz .son evredeyiz .son zamanlarını mutlu geçirmesini sağlamaktan başka yapacak bir şey yok .tabii Allahtan umut kesilmez der .Rıza bey gözyaşlarına boğulur yüreği kelimenin tam anlamıyla yangın yerine döner .yüzünü yıkar gözleri kan çanağı dışarda bekleyen karısına ve kızına gülümseyerek
--- ohoooo çok çükür cimcimemiz hızla iyileşiyor hadi bunu kutluyalım der ..

Pastaneye gidilir yaşpasta ve colayla kutlanılır ,Zeliha hanım da rıza bey de içlerine ağlıyorlardır ama gülücükler saçarlar

Tam bu sıralarda pekekent Erdal uykusundan yeni uyanmış sabah ereksiyonu zayi olmasın diye henüz aids olduğunu bilmediği 40 yaşındaki elenaya çakmaktadır .

Floki sabahın dördünden beri çalışmaktadır .aslında bu bin nerdeyse hiç yatmaz . bu gün teslim etmesi gereken kitaplığa son rütuşları yapmış kamyonete yüklemektedir .

Dönmeden önce rıza bey kızına kocaman bir bez bebek alır ,büyük ihtimal kızının sarılıp uyuyacağı son bezbebektir bu .ebru sevinçten çılgına döner .bezbebeklere bayılmaktadır çünkü onun en iyi arkadaşları can sırdaşlarıdırlar .yola çıkarlar .

Rıza beyler ,pekekent Erdal ve flokinin yolları kırmızı ışıkta kesişir .Flokinin kamyonetinin sağında pekekent erdalın bmv si bmv nin arkasında rıza beyin doğanı vardır .pekekent Erdal gazete kağıdına sardığı birayı yudumlayıp sigara içmektedir .bir ara yerden bir şey almak için eğilir .arabayı geri kaçırır .geri kaçan araba rıza beyin doğana vurur .

Pez Erdal arabadan hışımla iner önce bişey var mı diye bakar .bu sırada floki de debriyaj frenle komyoneti geri bırakır bakar arabalarda bişey yoktur .erdal arabanın içindekilere göz gezdirdikten sonra sağ kapıya yönelir aynen şu diyalog geçer .

- Lan kavat dikkat etsene arabanı zütüme dayamışsın şerefsizz .
Rıza bey çok üzgün çaresiz bir edayla
-kusura bakmayın beyefendi ,siz geri geri geldiniz gördüğünüz gibi trafik yoğun arkaya kaçamadım
-süremiyorsan binme ,gibemiyorsan alma pekekent dua et yabancısın yoksa indirir ağzını yüzünü giberdim senin
Zeliha hanımın yüzü utançtan yada korkudan kızarmıştır ebru çok korkmuş annesine sarılmış anne anne demekte ve ağlamaktadır .

-beyefendi lütfen ailem yanımda bi zararınız varsa karşılayayım ama böyle konuşmayın .
-karnını doyur önce aç köpek dedikten sonra bmv sine binen Erdal yanan ışıkla yoluna devam eder .

Floki olanbiteni iki, metre öteden izlemektedir .yanındaki çırağı gerçek bir türk atlısına döner
- Bu gün izinlisin bin in arabadan .
- Usta kitaplık
- gibtirme kitaplığı
- Tamam usta kralsın
ilerlerken sağına bakan floki rıza bey ve eşini hüngür hüngür ağlarken görür ama ona en çok dokunan ebrunun ağlaması olur ..

Floki teslimatı gibtir etmiş pekekent rızanın bmvsini takip etmektedir .birazdan tenha bir sokakta kırmızı ışıkta bmv durur ,floki arkadan bmv ye geçirir , küüüttt .pekekent Erdal bu sefer çılgına dönmüş halde arabadan iner elinde levye ---LAAANNN ORROSPU ÇOCUĞUUUUUUUUUU

Floki arabadan inmiş elleri arkada sırıtmaktadır .levyeyle hamle yapan erdalı yana hamle yapıp boşa çıkarttıktan sonra ense köküne keserle bir darbe indirir .erdal bayılmıştır kafası kanamaktadır .floki erdalı kamyonetin kasasına zorlukla atıp kapağı kapar .erdalı ellerinden kasaya bağlar ağzını kolibandıyla bağlar .dükkana doğru kırar direksiyonu …

Erdalı dükkandaki kolona bağlıyan floki erdalla hiç konuşmaz tek bir cümle dışında
--kırmızı ışıktaki çifte yaptıkların saygısızlıktı .
Floki daha sonra havalı tabancasını alır 15 metreden 20 metreden 25 metreden atış talimi yapar .yaklaşık bir buçuk saat süren bu talim karbon tüplerinin bitmesiyle son bulur .floki elektirikli testereyi çalıştırır .ertesi gün şehrin tüm köpeklerini et ziyafeti beklemektedir ..

Yazık ki köpeklerin mutluluğu hikayenin ızdırabını dindirmeye yetmeyecektir .kader ağlarını örmektedir .tezgahı başında sırıtarak çalışan flokinin kapısı sert bir tekmeyle açılır .
____ Yat yere , yat yere, yat yere !!!
--- niye yatırıyorsunuz gibecek misiniz ? diyen flokinin kafasına komiser serkan inci tabancasının kabzasıyla vurur .floki düşer iki polis flokiyi sürükleyip zütürürken içeri giren beyaz önlüklü olay yeri incelemeyi buğulu camdan bakar gibi gören flokinin aklından geçen ; hakkatten gibecekler ….

Floki hapiste okatiyle tanışır ,kaçak elektirikten içeri girmiştir .fazla muhabbet etmezler floki mahkemeyi bekliyordur Yusuf Yusuf formundadır .

Floki hapiste duradursun rıza ailesinin acısı flokinin acısının dıbına koyacak cinstendir .k şehrine döndükten sonra rıza bey bunalıma girmiştir .ebrunun yanında olmadığı zamanlar tüm ısrarlara rağmen hiç konuşmamaktadır asla gülmemektedir. K şehrine döndükten sonra ebru korkulu rüyalar görmeye başlamıştır bu rüyalar ebrunun ölümüyle son bulacaktır .bunalımdaki rıza bey ebrunun ölümüyle iyice dibi bulmuştur , daha fazla dayanamaz ve kendini asar .kocasının asılı bedenini gören Zeliha hanım çıldırır ve akıl hastanesine kapatılır .