içine girip çıkmaya başladım. Ardından domalttım kalçaları karşımdayken belinden tutup hızla içine girip çıkıyordum 5 dakika geçmemişti ki geliyorum dedim kendisini çekti ve ağzına aldı patladım. 5 Dakika sürdü beyler, yalan yok. Kendimi attım gibimi ağzına alacaktı ki yeter bu günlük dedim. Bir şey söylemedi yanımdan kalkıp duşa girdi. Bende olanları düşündüm.

Zeynep duştan çıktığınta ben üstümü giyiniyordum, bir duşa girseydin bari burda kalabilirsin dedi. Gerek yok yarın yine görüşürüz dedim. Kolumdan tuttu bırakıp gitmeyeceksin değil mi? diye sordu o zaman aklımdan binlerce şey geçti düşündüm sadece hayır neden böyle bir şey yapayım dedim. Telefonu cebime attım üstümü giyindim. Kapıyı açacakken Zeynep bana arkamdan sarılıp seni seviyorum dedi. Bende seni seviyorum dedim ve çıktım. Hızlı adımlarla evime yürüdüm.

Duşa attım kendimi direkt evime girer girmez Zeynep'in yüzünde ki çaresizliği düşündüm, Derin'i düşündüm. Duştan çıktığımda telefonuma baktım Zeynep ve Derinden cevapsız çağrı vardı, Derin 8 kere aramıştı Zeynep 1 kere, Zeynep'i aradım. Eve geldim yeni duşa girdim açarım bilgisayarı birazdan dedim bekliyorum dedi ve kapattı. Derin'i aradım.

Efendim dedim, neden dinlemiyorsun nerde yaşıyorsun söyler misin geleyim dedi. istemiyorum dedim. ismimi haykırdı. Efendim dedim. Nerde yaşıyorsun dedi. Zamanı gelince öğrenirsin dedim. Yapma böyle ne olursun dedi.

Derin beni etkiliyorsun dedim. Nerde yaşıyorsun söyle geleyim seni özledim dedi sesi incelmişti. Bu kadar az zamanda nasıl bu kadar bağlanmıştım anlam veremiyordum. Sonra konuşalım dedim.

Telefonu kapattıp bilgisayarı açtım. Zeyneple konuşmaya başladım dalgınsın dedi, bu gün yaşadıklarımı unutamıyorum diye yalan söyledim ve geçtim. Zeynep mutluydu ama ben onunla oynuyormuş gibi hissediyordum.

Pek dinleyen olmamış ama 3-4 panpam rez almış, onlar için devam edeyim.

O gece uyurken düşünmeye çalıştım, ne olacağını kestirmeye çalıştım yapamadım. saat 01.00 civarıydı uyuduğumda 7 gibi kimsenin dürtmesine gerek olmadan uyandım. Normalde uyumayı seven biriydim fakat yaşadıklarım uykumdan da alıyordu beni.

Biraz oturduktan sonra Zeynep'e mesaj attım. 15 dakika geçmemişti ki cevap verdi. Evine davet etti yine. Üstümü değiştirip çıktım evden, kahvaltı etmemiştim. Gider gitmez dudaklarıma yapıştı. Aç olduğumu söyledim bir şeyler hazırladı . Atıştırırken düşünmeye başladım. Derin'e bağlanmıştım da, Zeynepte aynı şekilde bana bağlanmıştı. Atıştırmam bittikten sonra odasına geçtik.

Odaya girer girmez yine sarıldı bana, bugün bir şey öğretme dedi masum masum baktı. Aslında aklımda bir şey yoktu, istemiyordum da Zeynep'in duygularının fazlalaşmasından korkuyordum. Hadii dedi bana bakıp. Hafif kafamı eğip boynunu öpmeye başladım.

Elini gibime attı. Pantolonun üstünden avuçlarken kemerimi çıkarttı. Zevke gelmiştim bende elimi kalçalarına atıp sıkmaya başladım bu sefer üstünde gecelik yoktu. Kemerimi çözdükten sonra pantolonumu indirdi boxerin içine elini atıp gülümsedi.

Ardından boxeri de indirip diz çöktü ve sakso çekmeye başladı. Ayakta durmakta zorlanıyordum. Bacaklarımı kontrol etmekte zorlanıyordum. O derece güzel sakso çekiyordu.

Hafif eğilip belinden kavradım ve kucağıma aldım. Yatağa domaltıp amcığını yalamaya başladım ellerimi de kullanıyordum çok geçmeden içine girdiğimde inlemeye başladı. ilkinden farklıydı ikimizde ilkine göre daha istekliydik. 1-2 saat sürdü bu sefer ki, her şey bittikten sonra üstüme bıraktı kendisini bugün gitme kal dedi.

Olur dedim sadece yaşam fonksiyonlarım durmuştu sanki, düşünemiyordum. Nasıl bir hayatın içinde olduğumu düşünüyordum sadece Derin'e bir şeyler hissetmek beni yıpratmıştı, çok fazla.

Annemi kaybettikten sonra zaten içe kapanık birisi olmuştum. Bu kadar insanla konuşmak beni zorluyordu, üniversiteyi bırakma sebeplerimden bir tanesi buydu zaten. O gece Zeynep kollarımda uyurken sadece düşündüm başka bir şey yapmadım uyuyamadım. Birisiyle birlikte uyumaya alışık değildim, Derinde nasıl olduysa uyumuştum.

Saatler saatleri kovalarken uyuyakalmışım 1-2 saat sonra Zeynep uyanmış. Bende onun yataktan kalkmasına uyandım. Duşa girdim. Çıktım bir şeyler atıştırdım yine orda kalmamı istedi fakat kabul etmedim, işim vardı.

Evime doğru yürümeye başladım yine. Düşünüyordum olacak şeyleri, havada epey soğuktu. Evime girdiğimde direkt bilgisayarı açtım, maillere bakınca korktum, Serdar mail atmıştı. Tuzladayım, işimiz var, bana ulaş diye mail atmış, numarasını bırakmıştı.

Telefon numarasını durmadan değiştiren bir tipti, bana bu bilgisayarda yaptığım işleri o öğretmişti. Pek tekin birisi değildi. Ellerim titreyerek aradım. Ne oldu gibisinden kısa bir konuşma yaptık. Bir iş varmış, iş dediğim bu korsancılık meselesinde.

Bıraktım yapmam dedim, sana her şeyi öğrettim Beyza'dan yerini ben gizliyorum, borçlusun bana bunu dedi. Milletin kredi kartını boşaltınca eline ne geçiyor diye sordum, elimden günlük yüzlerce kredi kartı geçiyor, bu sefer ki farklı, ikimizde iyi para kazanağız, Tuzlaya gel dedi.

Bir şey demedim, tarihi söyledi. Alıcam seni dedi. Ne işi yapacaktık merak ediyordum. 1-2 gün kimseyle konuşmadım, internetten iş yaparak paramı arttırdım, korsancılıkla uğraşmadım o zamana kadar hiç ama biliyordum.

Aslında internet üzerinden para kazanmak basitti, özellikle deep web gibi sitelere girip ilan verdiğiniz zaman size bir çok istek geliyordu. Şunu hackle bunu hackle, şu kadar coins bu kadar para tarzından, bu şekilde zengin olmak mümkündü, zengin olmasan bile hayatını geçindirirdin işte.

Ama ben bu işe karışmak istemiyordum, girersem çıkamayacağımı biliyordum, Serdar'ın dediği gibi kredi kartı ele geçirmek belki de sanal ortamın hackerleri için en basit şeydi ama bana göre değildi bu işler.

Ben site yapımı, düzeltimi, yabancılaştırılması vs vs gibi konulardan para kazanıyordum, ne kadar kazanılırsa işte. Babamla aram düzgün olmasa bile yardım ediyordu, et tırnaktan ayrılmaz hesabı. Annemi kaybettikten sonra ben ne kadar dağıldıysam o da o kadar dağılmıştı. Bir nevi bölünmüştük.

500t midir ne gibimdir, pek otobüs kullanmam genelde yürürüm ama ona binmem gerekti, bindim. Kalabalık değildi pek. Ayakta tuzlaya vardım. indim aradım Serdar'ı geldi aldı, bir araba tamircisine gittik.

Çay içerken sohbete başladık, serdar değişmemişti, Beyza ne yapıyor diye sordum. Senden sonra çok değişti, taa ki benimle olana kadar dedi. Tahmin edebildiğim ama ihtimal vermediğim olay olduğu için başta şaşırdım. Nasıl yani diye sordum.

Sen okulu bıraktıktan sonra gelen geçen çakmaya başladı ona, en son ben çaktım. Ondan sonra da kimseye vermedim zaten, nasıl bir şeye dönüştürdüysen kızı köle oldu millete senden sonra dedi. Benim suçum yok diye düşündüm kendi kendime. 3-4 aydır her allahın günü tüketiyor beni diye de ekledi.

Benimle ilgisi kalmadı artık dedim. Beyza Karadeniz kızıydı, dolgundu bayağı, sarışındı. Baştan çıkartabilirdi herkesi, içine kapanık, tutucu yetiştirilmişti. Benimle yaşadıklarından sonra da o tutuculuk içe kapanıklık geçince, kendine gelemedi. En azından benim düşüncem böyle, genelde üniversitede kızların huurya dönüşmesinin sebebi de bu, aileden uzak olmak, o tutuculuğun gitmesi. Rahatlık. Kız arkadaşların ortamlarda neler yaşadığını anlatması, kıskançlık vesaire.

Serdar'ın Beyza'yı anlatmasından sonra anladım ki birbirlerinin kölesi olmuştu bunlar, Beyza güzel şeyler yaşatabilecek bir kızdı, Serdar da bu tarz bir ilgiden sonra köleye dönüşmüştü. Beyza zaten Serdar'ın anlattığı gibi bir köleydi.

Pek umursamadım, ne yapacağız, iş ne diye sordum. Sen sorma sadece istediklerimi yap şunu şunu yapacaksın. Konuyu duyduktan sonra kabul etmedim. Öğrettiklerin için sağolasın, istersen belirli bir süre boyunca sana para gönderebilirim öğrettiklerinin karşılığı için ben bu işte yokum dedim.

Serdar ayağa kalktı sert bir tokat attı, gibtir git bundan sonra işim yok seninle dedi. Bir şey demedim, tokatı haketmiş miydim bilmiyorum ama sesimi çıkartmadım, onun mekanıydı, onun çevresiydi etraf, yapacağım ters bir hareket bana sorun çıkartabilirdi. Kafamı eğdim gittim. Sigara aldım bir banka oturdum. Hava soğuktu, ortaklaşa bir şekilde sigarayı içtik, yarısını hava içti yarısını ben.

Düşünmekten artık kafayı yiyecek duruma gelmiştim. Bir yanım insanların arasına girmek istiyordu, onlarla olmak istiyordu, bir yanımsa herkesten uzaklaşmak, yalnız kalmak istiyordu. Hava yavaş yavaş kararmaya başladığında otobüs beklemeye başladım. Semtimin ismi yazan otobüsü bekliyordum, beklediğim tarzda bir otobüs geldi bindim, sanırım 500t değildi. Şoför ile konuştum anlattım durumu. Kalabalık olur bu saatlerde, seslenirim sana ama unutturma hatırlatabilirsen hatırlat dedi. Benim için sorun yoktu, yakın bir yere atsa da olurdu. Yürürdüm.

Otobüs dolmaya başladıkça önüme 35-45 yaş arası bir kadın geldi. Dar giyinmişti. Hiç havamda değildim ama durmadan otobüsün sarsılması ile birbirimize dayanıyorduk. Bir zaman sonra kadın hafiften kendisini geriye doğru itmeye başlayınca ilk durakta indim. Bir şeyler yaşamayacağım bir kadınla 15 dakikalık zevk için kendimi yoramazdım.

Bildiğim yerlere gelmiştim, sorun yoktu. Havanın soğukluğu sorundu sadece, sigara yaktım yürürken, sonra yürümeye devam ettim. Evime geldiğimde rahatlamış hissettim kendimi, sanki 500 yıllık esaretten kurtulmuş, kendi vatanıma dönmüş gibiydim.

Telefonumu çıkarıp attım yatağa üstümü değiştirdim. Bilgisayarı açtım. Zeynepe uzun zamandır yazmıyordum, telefona da çıkmıyordum. Önce Zeynep'i aradım hemen açtı. Kızgındı ses tonundan belli oluyordu, durumu açıkladım, 1-2 gündür kendimde değilim, böyle böyle eski bir arkadaşla konuştum bugün gibisinden. Anlayışla karşıladı, yarın gel çok özledim dedi, gelmeye çalışırım dedim.

Derin aramıştı 2 kez, döndüm. Açmadı telefonu, şaşırmamıştım. Başkasını bulmuştur diye düşündüm, Derin'e bir şeyler hissediyordum, bu tartışılmaz bir gerçekti de, beni en fazla yaralardı bu, dünyanın sonu değildi. Alışkındım sevdiklerimi kaybetmeye, onların hayatımdan çıkmasına.

Yine site tasarımları vs vs, yattım uyudum. Diğer gün uyandım, bilgisayarla uğraştım yine. Mail vardı yine, Serdar atmış. Beyzaya bilgilerini verdim, para göndermene gerek yok, ödeştik diye. Beyzanın bana ulaşması demek benim sakata gelmem demekti, kızı yüzüstü bırakıp gitmiştim, üniversiteyi bırakma sebeplerimden bir diğeri de buydu.

Kızın bana musallat olma ihtimali bile beni korkutuyordu. Serdarın gibinde değildi, anlamıştım bunu, giber geçerim hesabıydı, kendisinden gitmeyeceğini biliyordu kızın, pek umusaramadım.

Gelirse yapacaktım bir şeyler, Akşama kadar bir yere kıpırdamadım, Zeynepi aradım sonra, geliyorum diye geciktin bile dedi, evden çıkıp yürümeye başladım. Yürürken Cihanın evinin önünden geçiyordum. Derini gördüm binadan çıkarken, yüz yüze geldiğimizde durdu. Kafa selamı verip yanından geçtim.

Yürümeye devam ettim ama sinirlerim gerilmekten öteye gitmişti. Kendi kendime gülüyordum nerdeyse, 20-25 adım attıktan sonra hızla geri döndüm ve yürümeye başladım. Derin bana doğru geliyordu. Beni görünce şaşırdı. Binanın içine girdim. Cihan'ın evine geldiğimde kapıya vurmaya başladım.

Cihan kapıyı açtı. Altında bir pantolon vardı. üstünde bir şey yoktu, sağ elimin içiyle yüzüne geçirdim bir tane içeri girdim kapıyı kapattım. Yere düştü, ne yapıyorsun lan manyak diye bağırdı ayağa kalkacakken bir diz attım yere yığıldı, burnu kanıyordu. Bilincini kaybeder gibi oldu.

Sol elini burnuna attı eline baktı. Ne yapıyosun olum dedi zorla, üstüne çıktım başladım yüzüne yüzüne vurmaya, 3-4 yumruktan sonra üstünden kalktım bundan sonra Derin ile konuşursan veya en ufak temasa geçersen seni öldürürüm dedim. Neden yapıyordum bunu, hangi içgüdü ile yapıyordum hiçbir fikrim yoktu.

Kapıyı açtığımda karşımda Derin'i gördüm, Cihan'a çevirdi bakışlarını ilk, ismimi söyledi titreyerek, hiçbir şey demeden merdivenlerden indim, elimin üstünde biraz kan vardı diğer elimle temizlemeye çalıştım.

sokağa inip hızla Zeynepin evine doğru yürümeye başladım. Arkama bakmadım hiç, yaptıklarımı beynimde muhakeme bile edemiyordum, Zeynepin evine vardığımda kapıyı çalmakla çalmamak arasında gidip geldim en sonunda kapıyı çaldım. Beni görünce gözlerinin içi güldü, boynuma atladı.

Hoşgeldin nerde kaldın seni bekledimm dedi, bir şey söylemedim, güldüm sadece direkt lavaboya attım kendimi ellerimi yıkadım, üstümdekini çıkardım. Ne yapacağız bugün diye sordu. Bugün öğrettiklerimi deneyeceğiz dedim. Bakalım öğrenebildin mi öğrenemedin mi diye gülümsedim.

Ben zeynebin yatağına yatmışken oda bilgisayarla uğraşıyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapandı, uyuyakalmışım, zeynep sabah beni öperek uyandırdı, aşkım, aşkım diyerek. Uyandım ne olduğunu anlamayaraktan. Ben duşa giriyorum, sende uyan. Kahvaltı edelim dedi.

Yanımdan gittiğinde her yerimin uyuştuğunu farkettim kendime geldim. Zeynep duştayken evden çıktım, hızlı adımlarla kendi evime doğru yürümeye başladım. Evime geldiğimde direkt sigara yaktım bir tane kapı eşiğine oturup, sigarayı her içime çekişimde midemin nasıl yandığını hissedebiliyordum.

Telefonum çaldı, açmadım attım bir köşeye, ne yaptığımı düşündüm sadece. Derin benim değildi, Cihanla sevişmişler miydi? Bilmiyordum. O sırada kapı çaldı. Evimin adresini biliyorlar mı diye düşündüm. "Aç Kapıyı polis." diye bir ses duyunca sigarayı mutfağa atıp kapıyı açtım.

Adam kağıdı gösterdi. Arama emri var, bizimle emniyete kadar geleceksin gibisinden emirler yağdırdılar. Aklıma direkt pcm geldi. Büyük ihtimal imajını alacaklardı. Direkt bilgisayara gittiler zaten.

Benide ekip arabasına indirdiler. Kelepçe, plagib kelepçe filan takmadılar sadece yanlarında gidiyordum. Ne oldu diye sordum sadece, merkezde öğrenirsin dediler. Bir şey demedim. Gittik vatana, evin dıbına koymuşlardır diye düşündüm. Bilgisayardan yaptığım şeyler aklıma geldi, kanunsuz hiçbir şey yoktu.

imaj dediğimiz olayda her şey çıkıyordu beyler, mesela şuan telefonunuzla çektiğiniz videolar resimler, girdiğiniz siteler, oyunlarda yaptığınız rekorlar, hiçbiri silinmez, sadece telefon değil, tablet, bilgisayar hepsi. Bunlarda yaptığınız hiçbir şey yok olmaz, mesela bir kızı gibtiniz, videoya aldınız ya, ölün ama o telefonu başkasına vermeyin, çünkü adam imaj almayı biliyorsa o videoyu bulur ve internete atar, zaten internette Türk amatörü dediğimiz kısım adamın kadının yüzünün belli olduğu kısımlar vardır, lan bunlar neden atmış deli mi diye sorabilirsiniz, onlar atmamıştır, imajı alan adam bulmuş atmıştır. Saçma sapan video, fotoğraf çekmeyin yani kısaca.

Serdar konusunda ifademi aldılar, son görüşmeler vs vs beni gösteriyormuş, bilmiyorum hiçbir şey dedim. Bir yere çıkma evinde dur gibisinden şeyler söyleyip yolladılar, bilgisayar bir süre onlarda kalacakmış ( 1 haftada alamadılar dıbına koyayım imajı ) Eve geçtim, zaten dıbına koymuşlar evin. Ayrıca neden ben evin içindeyken alınmadı onu da bilmiyorum soracak olursanız. Pek giblemedim.

Telefona dokunmadılar, normalde telefonunda imajı alınır ama anormal gerçekleşti olaylar beyler, açtım baktım zeynep aramış, derin aramış. Derinden gelen aramayı görünce zaten kalbim küt küt atmaya başladı.

Derini aradım ilk. Açtı, ikimizde konuşmadık bir süre, benim için mi yaptın dedi sadece, evet dedim kendimden emindim. Yanına gelmek istiyorum dedi. Bir şey demedim, lütfen dedi. Adresimi verdim. Geliyorum dedi sadece heyecanla.

Beklemeye başladım çok geçmedi, bir yarım saat filan geçmişti geldi. Kaşlarını kaldırıp baktı. içeri buyur ettim. Kapıyı kapatır kapatmaz dudaklarıma yapıştı. Ellerini saçlarıma atıp deli gibi öpmeye başladı beni sonra kendisini çekip seni seviyorum dedi.

Gözlerine baktığımda kendimden geçtim. Belinden kavrayıp duvara dayadım dudaklarını öpmeye başladım. Bacaklarını belime doladı. Dudaklarından hızla boynuna indim, kulağıma seni seviyorum diye fısıldıyordu.

Bir elimi bacağına attım. O sırada telefonum çalmaya başladı. Duraksadık bir an ikimizde, bakmayacak mısın dedi, kokusunu içime çekerken, istemiyorum dedim. Nefeslerimiz karışırken telefon çalmaya devam ediyordu. Durdum, kapatıp geliyorum dedim. Telefona baktım tanımadığım bir numara, açsan bir dert açmasan bir dert.

Açtım, tanıdık bir sesti, istanbula geldiğini belirtiyordu, buluşmak istediğini belirtiyordu o sırada telefon yine titremeye başladı, babam arıyordu bu seferde, Pekala tamam dedim. Beyza'nın beni aramasını beklemiyordum. Kapattım bir şey söylemeden. Tam telefonu tamamen kapatacaktım babam arıyordu bu seferde yine, açtım efendim dedim. Yanına çağırıyordu acil olarak. Gelemem işim var dedim, gürledi, acilen geleceksin diye. El mahkum gidecektik.

Derin'e döndüm ve güldüm. Gitmem lazım bekleyebilirsin istersen, erkenden gelmeye çalışırım dedim. Ne oldu diye sordu merakla, babamın yanına gitmem gerekiyor acilen, kusura bakma gerçekten dedim. Yanıma geldi dudağıma bir öpücük kondurdu. Sorun değil dedi. Tam kapıdan çıkacakken bana baktı. Bana böyle değer veren olmamıştı hiç dedi. Bir şey söyleyemedim. Arkasından bakarken çekip gitti.

Tam üstümü giyinecekken yine telefon çaldı, Zeynep arıyordu. Açtım, bağırdı. Anlattım emniyetteydim böyle böyle bir süre sana ulaşamayacağım, ilk işim senin yanına gelmek olacak. Kendine kızdı, ne kadar aptalım düşünemedim dedi. Bunu söylediği zaman bende kendime kızmıştım.

Görüşmek üzere dedim. Seni seviyorum dedi telefonu kapattım. Üstümü değiştirip babamın yanına gittim. Beni görünce hoşnut olmadı ama belli etmedi, odasına geçtik. Ne işin vardı bugün diye sordu. Basit sorgular işte, herkesin başına gelir illaki bir kez dedim. Bana öyle demiyorlar ama dedi. Sana ne diyorlar diye sordum.