Az önce de bir başlık açtım fakat küfürlüye taşınınca devam etmedim, yeni başlık açıyorum, başlığın orjinalini "huurya nasıl aşık oldum anlatıyorum." olsun.

Evet beyler 23 yaşındayım ve bu olay 2 yıl önce başımdan geçti, üniversitede olmadı fakat belirteyim, gibimsonik bir üniversite kazandım 1 yıl ya okudum ya okumadım döndüm istanbula, zaten peder zengin, özel okutmak istedi ama biraz zaman istedim, kaç yıl geçti, okuyacak gibi de durmuyorum, kendi paramı kazanabileceğim elektronik bir ortam yarattım kendime, geçinip gidiyoruz. Kendimden bu kadar anlatıcam, şimdi esas olaya gelelim, bir huurya nasıl aşık oldum onu anlatayım.

Başlayalım yavaştan.

Sizden küçük bir isteğim olacak, normal entryleri şukulamanızı istemiyorum ama başta ki entryi şukularsanız ve trende girersek iyi olur, çünkü bana yarıda bırakma yaz demiş panpamız, eyvallah bende sizinle dertleşirken elbette mutlu oluyorum ama kimse olmayınca duvara anlatıyormuş gibi hissediyorum kendimi bu yüzden devam etmek gelmiyor içimden ama trende girebilirsek bize katılan arkadaşlarımız olabilir, şimdi devam ediyorum.

Derin'e döndüm ve güldüm. Gitmem lazım bekleyebilirsin istersen, erkenden gelmeye çalışırım dedim. Ne oldu diye sordu merakla, babamın yanına gitmem gerekiyor acilen, kusura bakma gerçekten dedim. Yanıma geldi dudağıma bir öpücük kondurdu. Sorun değil dedi. Tam kapıdan çıkacakken bana baktı. Bana böyle değer veren olmamıştı hiç dedi. Bir şey söyleyemedim. Arkasından bakarken çekip gitti.

Tam üstümü giyinecekken yine telefon çaldı, Zeynep arıyordu. Açtım, bağırdı. Anlattım emniyetteydim böyle böyle bir süre sana ulaşamayacağım, ilk işim senin yanına gelmek olacak. Kendine kızdı, ne kadar aptalım düşünemedim dedi. Bunu söylediği zaman bende kendime kızmıştım.

Görüşmek üzere dedim. Seni seviyorum dedi telefonu kapattım. Üstümü değiştirip babamın yanına gittim. Beni görünce hoşnut olmadı ama belli etmedi, odasına geçtik. Ne işin vardı bugün diye sordu. Basit sorgular işte, herkesin başına gelir illaki bir kez dedim. Bana öyle demiyorlar ama dedi. Sana ne diyorlar diye sordum.

Eve girince kendimi attım direkt yatağa yüzümde bir şey hissetmiyordum, uyanınca inanılmaz acı hissettim yüzümde, uyanınca çıkıyordu acısı, direkt lavaboya gidip yüzüme baktım, dağılmıştı. Mendille sildim, biraz toparlanınca telefonuma baktım, derin aramıştı üst üste. Döndüm.

Cihan bunu aramış ölüyorum yardım et diye, Derinde gitmiş yardım etmiş, bu yüzden tepkiliydi bana ne yaptığı sanıyorsun diye, buluşmak istedim. Kabul etti. Bir kafede buluştuk isim vermicem. Yüzümü görünce şaşırdı. Eliyle yaralarıma dokundu. Benim suçum değildi dedim.

Ne oldu diye sordu merakla, Cihan yolumu kesti kavga etmek zorunda kaldım filan dedim. Polis olayını sordum, kimse aramamış ama Cihan taşınacak sanırım dedi. Sinir kat sayım artmıştı yine Cihan'ı bir daha dövesim geldi. Arayacak başka birini bulamamış mı diye sordum.

O gece uyurken düşünmeye çalıştım, ne olacağını kestirmeye çalıştım yapamadım. saat 01.00 civarıydı uyuduğumda 7 gibi kimsenin dürtmesine gerek olmadan uyandım. Normalde uyumayı seven biriydim fakat yaşadıklarım uykumdan da alıyordu beni.

Biraz oturduktan sonra Zeynep'e mesaj attım. 15 dakika geçmemişti ki cevap verdi. Evine davet etti yine. Üstümü değiştirip çıktım evden, kahvaltı etmemiştim. Gider gitmez dudaklarıma yapıştı. Aç olduğumu söyledim bir şeyler hazırladı . Atıştırırken düşünmeye başladım. Derin'e bağlanmıştım da, Zeynepte aynı şekilde bana bağlanmıştı. Atıştırmam bittikten sonra odasına geçtik.

Odaya girer girmez yine sarıldı bana, bugün bir şey öğretme dedi masum masum baktı. Aslında aklımda bir şey yoktu, istemiyordum da Zeynep'in duygularının fazlalaşmasından korkuyordum. Hadii dedi bana bakıp. Hafif kafamı eğip boynunu öpmeye başladım.

500t midir ne gibimdir, pek otobüs kullanmam genelde yürürüm ama ona binmem gerekti, bindim. Kalabalık değildi pek. Ayakta tuzlaya vardım. indim aradım Serdar'ı geldi aldı, bir araba tamircisine gittik.

Çay içerken sohbete başladık, serdar değişmemişti, Beyza ne yapıyor diye sordum. Senden sonra çok değişti, taa ki benimle olana kadar dedi. Tahmin edebildiğim ama ihtimal vermediğim olay olduğu için başta şaşırdım. Nasıl yani diye sordum.

Sen okulu bıraktıktan sonra gelen geçen çakmaya başladı ona, en son ben çaktım. Ondan sonra da kimseye vermedim zaten, nasıl bir şeye dönüştürdüysen kızı köle oldu millete senden sonra dedi. Benim suçum yok diye düşündüm kendi kendime. 3-4 aydır her allahın günü tüketiyor beni diye de ekledi.

Yerde olanlarda da kalkmaya çalışıyor, Cihan'a doğru yürüdüm ulan bunları da mı parayla tuttun dıbına koyayım dedim, ayağa kalkmaya çalışıyor yine burnunu tutuyor, beklenmedik bir şekilde üst üste saydırmaya başladı bana. Kaldırımda geriye doğru gidiyordum istemsiz, bir anda ayağım boşluğa geldi yığıldım kaldırıma.

Çıktı üstüme Cihan vurdukça vuruyor. Üstümden attım bunu ama ağzım burnum şişti, kanıyor hissediyorum. Üstüme gelmeye çalışınca kafa attım yine, dizine doğru bir tekme salladım diz çöktü, bir diz attım. Bunu tuttum evine çıkarttım. Mahalleli yavaş yavaş cama çıkıyordu.

Zar zor kapıyı açtı bu. Fırlattım koltuğa, üstüme gelmeye çalışıyor hala ama dengesi bozulmuş belli yumruk salladı çekildim vurdum bir tane burnunun yanına geldi yere yığıldı kalkmaya çalışıyordu. Sert bir tokat attım. Daha çok sinirlendi, delirmiş gibi üstüme saldırdı.

kaşıma geldi 1-2 tane yumruğu tutup karaciğerine bir diz attım, böğürmeye başladı. Yüzüne diz attım yakasından tutup kafa atınca yere yığıldı. Bende kendimden geçtim o sıra. Ciddi ciddi yüzüm şişmişti tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Evden çıktım. Cihanı öyle bırakmak istemiyordum ama gözü dönmüştü. Uyanırsa sorun çıkacaktı.

Polis gelirse, yüz yüze gelmeden önce eve gitmek istiyordum sadece, mahallelinin bakışları arasında acaba o mu diye, evime doğru yürümeye başladım.

Tokalaştık, konuştuk. Anlattı Serdarı filan, tutuklanmış oda, işi eline yüzüne bulaştırmış. Beyza da pek giblemiyordu, nasıl olsa üniversitede eli gibinde gezen bir çok erkek vardı, yolda yürürken karşı yolda Derini gördüm, gözlerimi kırptım 2-3 kez, lan harbiden derindi. Beni böyle görürse onu tamamen kaybedebilirim diye düşündüm.

Kaçamak şekilde ordan çıktık, evime geldiğimizde çok tedirgindim ne içersin diye sordum, kafana göre dedi. Bira ikram ettim, bitirememiştim dünkileri amk. Konuştuk uzun uzun, akşama doğru yakınlaşma oldu. Güzel bir gece geçirdik. Sabah yolcu ettim. Zeynepten daha çok zevk aldığım kesindi.

Sonra Derini aradım hemen, nasılsın filan soğuk yaptığı belliydi, gitti mi kız arkadaşın diye sordu. Hangisi diye sordum bu sıçışın diğer adıydı beyler, kapattı telefonu. giblemedim pek, çünkü buna hakkı yoktu amk. Cihanla yaptıklarından sonra yoktu.

Çıktım gittim bir şey söylemeden arkamdan seslenmedi bile, gittim bir tekele, 4-5 paket sigara aldım, 7-8 şişe bira aldım geçtim evime. Oturdum salonun ortasına sırtımı koltuğa verdim başladım düşünmeye, başladım içmeye, gibtiğimin hayatı iniş ve çıkışlarla doluydu ama benim çıkışım başkasının inişinde kalıyordu. Hani nerde adalet? Nerde gibtiğimin adaleti?

Hayatta hep gülenin benden yaptığı fazla ne olabilir ki? Düşündüğüm şeyler bunlardı. Çok geçmeden sızmışım, sabah uyandığımda leş gibiydim. Telefonuma baktım, yine bir numaradan aramalar, Beyzaydı sanırım bu yine. Duşa girdim üstümü giyindim gece giyindiklerimi kirliye atıp numarayı aradım.

Biraz geçtikten sonra açtı. Konuştuk, Beyza olduğuna emin olmuştum. Bir gece daha kalıp gideceğim dedi. Tamam gelip alayım seni dedim. Söyledi bir yer ama bilmiyorum amk. Sora sora yürüye yürüye buldum allahtan karşıda değildi. 2 saatimi filan almıştı. Beyzayı ilk görünce etkilenmedim değil. Değişmişti, hemde kısa zamanda.

Neden adam olamıyorsun diye sordu, güldüm. Tüm imkanların var, ne senin sorunun, sadece sen mi kaybettin sevdiğin insanı dedi, bakışlarım ciddileşti bir anda, ben o gün sadece annemi değil babamı da gömdüm, o günden sonra seninle aramızda baba oğul ilişkisi kalmadı dedim. Yanında değil miyim? diye sordu.

O günden sonra bana içten sarıldın mı? Bir kez başımı okşadın mı? Çocuk yaşta ki bir çocuğun ne hissettiğini düşündün mü hiç? diye sordum. Gözlerimin dolduğunu farkedebiliyordum. Şöyle içten oğlum dedin mi bir kere? diye sordum.

Cevap veremiyordu. Şimdi karşıma geçmiş adam olamadın diyosun, nasıl olayım? Nasıl olabilirim ki? Benim suçum muydu? Sen bana çok büyük yük yükledin be baba, çok büyük yük yükledin. çocuk yaşta ki çocuğu öldürdün. Aslında ben o gün kendimi de gömdüm be sayılır baba dedim, onunda gözleri dolmuştu.

Olur dedim sadece yaşam fonksiyonlarım durmuştu sanki, düşünemiyordum. Nasıl bir hayatın içinde olduğumu düşünüyordum sadece Derin'e bir şeyler hissetmek beni yıpratmıştı, çok fazla.

Annemi kaybettikten sonra zaten içe kapanık birisi olmuştum. Bu kadar insanla konuşmak beni zorluyordu, üniversiteyi bırakma sebeplerimden bir tanesi buydu zaten. O gece Zeynep kollarımda uyurken sadece düşündüm başka bir şey yapmadım uyuyamadım. Birisiyle birlikte uyumaya alışık değildim, Derinde nasıl olduysa uyumuştum.

Saatler saatleri kovalarken uyuyakalmışım 1-2 saat sonra Zeynep uyanmış. Bende onun yataktan kalkmasına uyandım. Duşa girdim. Çıktım bir şeyler atıştırdım yine orda kalmamı istedi fakat kabul etmedim, işim vardı.

Gözlerine baktığımda kendimden geçtim. Belinden kavrayıp duvara dayadım dudaklarını öpmeye başladım. Bacaklarını belime doladı. Dudaklarından hızla boynuna indim, kulağıma seni seviyorum diye fısıldıyordu.

Bir elimi bacağına attım. O sırada telefonum çalmaya başladı. Duraksadık bir an ikimizde, bakmayacak mısın dedi, kokusunu içime çekerken, istemiyorum dedim. Nefeslerimiz karışırken telefon çalmaya devam ediyordu. Durdum, kapatıp geliyorum dedim. Telefona baktım tanımadığım bir numara, açsan bir dert açmasan bir dert.

Açtım, tanıdık bir sesti, istanbula geldiğini belirtiyordu, buluşmak istediğini belirtiyordu o sırada telefon yine titremeye başladı, babam arıyordu bu seferde, Pekala tamam dedim. Beyza'nın beni aramasını beklemiyordum. Kapattım bir şey söylemeden. Tam telefonu tamamen kapatacaktım babam arıyordu bu seferde yine, açtım efendim dedim. Yanına çağırıyordu acil olarak. Gelemem işim var dedim, gürledi, acilen geleceksin diye. El mahkum gidecektik.

Adam kağıdı gösterdi. Arama emri var, bizimle emniyete kadar geleceksin gibisinden emirler yağdırdılar. Aklıma direkt pcm geldi. Büyük ihtimal imajını alacaklardı. Direkt bilgisayara gittiler zaten.

Benide ekip arabasına indirdiler. Kelepçe, plagib kelepçe filan takmadılar sadece yanlarında gidiyordum. Ne oldu diye sordum sadece, merkezde öğrenirsin dediler. Bir şey demedim. Gittik vatana, evin dıbına koymuşlardır diye düşündüm. Bilgisayardan yaptığım şeyler aklıma geldi, kanunsuz hiçbir şey yoktu.

imaj dediğimiz olayda her şey çıkıyordu beyler, mesela şuan telefonunuzla çektiğiniz videolar resimler, girdiğiniz siteler, oyunlarda yaptığınız rekorlar, hiçbiri silinmez, sadece telefon değil, tablet, bilgisayar hepsi. Bunlarda yaptığınız hiçbir şey yok olmaz, mesela bir kızı gibtiniz, videoya aldınız ya, ölün ama o telefonu başkasına vermeyin, çünkü adam imaj almayı biliyorsa o videoyu bulur ve internete atar, zaten internette Türk amatörü dediğimiz kısım adamın kadının yüzünün belli olduğu kısımlar vardır, lan bunlar neden atmış deli mi diye sorabilirsiniz, onlar atmamıştır, imajı alan adam bulmuş atmıştır. Saçma sapan video, fotoğraf çekmeyin yani kısaca.

Elini gibime attı. Pantolonun üstünden avuçlarken kemerimi çıkarttı. Zevke gelmiştim bende elimi kalçalarına atıp sıkmaya başladım bu sefer üstünde gecelik yoktu. Kemerimi çözdükten sonra pantolonumu indirdi boxerin içine elini atıp gülümsedi.

Ardından boxeri de indirip diz çöktü ve sakso çekmeye başladı. Ayakta durmakta zorlanıyordum. Bacaklarımı kontrol etmekte zorlanıyordum. O derece güzel sakso çekiyordu.

Hafif eğilip belinden kavradım ve kucağıma aldım. Yatağa domaltıp amcığını yalamaya başladım ellerimi de kullanıyordum çok geçmeden içine girdiğimde inlemeye başladı. ilkinden farklıydı ikimizde ilkine göre daha istekliydik. 1-2 saat sürdü bu sefer ki, her şey bittikten sonra üstüme bıraktı kendisini bugün gitme kal dedi.

Yürümeye devam ettim ama sinirlerim gerilmekten öteye gitmişti. Kendi kendime gülüyordum nerdeyse, 20-25 adım attıktan sonra hızla geri döndüm ve yürümeye başladım. Derin bana doğru geliyordu. Beni görünce şaşırdı. Binanın içine girdim. Cihan'ın evine geldiğimde kapıya vurmaya başladım.

Cihan kapıyı açtı. Altında bir pantolon vardı. üstünde bir şey yoktu, sağ elimin içiyle yüzüne geçirdim bir tane içeri girdim kapıyı kapattım. Yere düştü, ne yapıyorsun lan manyak diye bağırdı ayağa kalkacakken bir diz attım yere yığıldı, burnu kanıyordu. Bilincini kaybeder gibi oldu.

Sol elini burnuna attı eline baktı. Ne yapıyosun olum dedi zorla, üstüne çıktım başladım yüzüne yüzüne vurmaya, 3-4 yumruktan sonra üstünden kalktım bundan sonra Derin ile konuşursan veya en ufak temasa geçersen seni öldürürüm dedim. Neden yapıyordum bunu, hangi içgüdü ile yapıyordum hiçbir fikrim yoktu.

Yine site tasarımları vs vs, yattım uyudum. Diğer gün uyandım, bilgisayarla uğraştım yine. Mail vardı yine, Serdar atmış. Beyzaya bilgilerini verdim, para göndermene gerek yok, ödeştik diye. Beyzanın bana ulaşması demek benim sakata gelmem demekti, kızı yüzüstü bırakıp gitmiştim, üniversiteyi bırakma sebeplerimden bir diğeri de buydu.

Kızın bana musallat olma ihtimali bile beni korkutuyordu. Serdarın gibinde değildi, anlamıştım bunu, giber geçerim hesabıydı, kendisinden gitmeyeceğini biliyordu kızın, pek umusaramadım.

Gelirse yapacaktım bir şeyler, Akşama kadar bir yere kıpırdamadım, Zeynepi aradım sonra, geliyorum diye geciktin bile dedi, evden çıkıp yürümeye başladım. Yürürken Cihanın evinin önünden geçiyordum. Derini gördüm binadan çıkarken, yüz yüze geldiğimizde durdu. Kafa selamı verip yanından geçtim.

Kapıyı açtığımda karşımda Derin'i gördüm, Cihan'a çevirdi bakışlarını ilk, ismimi söyledi titreyerek, hiçbir şey demeden merdivenlerden indim, elimin üstünde biraz kan vardı diğer elimle temizlemeye çalıştım.

sokağa inip hızla Zeynepin evine doğru yürümeye başladım. Arkama bakmadım hiç, yaptıklarımı beynimde muhakeme bile edemiyordum, Zeynepin evine vardığımda kapıyı çalmakla çalmamak arasında gidip geldim en sonunda kapıyı çaldım. Beni görünce gözlerinin içi güldü, boynuma atladı.

Hoşgeldin nerde kaldın seni bekledimm dedi, bir şey söylemedim, güldüm sadece direkt lavaboya attım kendimi ellerimi yıkadım, üstümdekini çıkardım. Ne yapacağız bugün diye sordu. Bugün öğrettiklerimi deneyeceğiz dedim. Bakalım öğrenebildin mi öğrenemedin mi diye gülümsedim.

Kıskançlığın sırası değil dedi. Neyin sırası diye sordum. Kıskanacak olsam ben seni kıskanırdım kimdi o diye sordu. Üniversiteden arkadaşım dedim. Ne yaptınız diye sordu kaşlarını kaldırıp. rahat bir şekilde seviştik diye cevap verdim.

Kalkıp gidecekti otur cihanla yaptığından başka bir şey değil dedim. Döndü baktı bana, hiç olmazsa sana yalan söylemiyorum düzgün bir şekilde anlatıyorum dedim. Hata yapmış olabilirim dedi, yalan söyledin dedim, seni kaybetmek istemedim dedi ve yerine oturdu.

O gün dedi ve gözlerini süzdü neden istemedin diye sordu. Yorgundum dedim, isteseydin devam ederdik, yorgunluk sorun olmazdı dedi. Haklıydı amk. Yorgunluğu düşünmezdim bile, seninle uyumak daha cazip geldi dedim. Gözleri parladı.

Bugünlük burda bırakalım beyler, 1-2 güne bitiririz, iyi geceler dilerim.

Telefonu duvara tüm gücümle fırlattığımda parçalanan aslında telefon değil, kalbimdi. Biliyordum. Düşündüm, milyonlarca şey geçti aklımdan, nasıl düşünmüşlerdi, saatime baktım, hep aynı saatte çıkıyordum nerdeyse evden, heyecanımı evde dindiremiyordum ki. Oğlum olacak diyordum, sevdiğim kadın yanımda diyordum. Düşündüm, çocuk benden dedi. Ondan olamazdı.

Dünyanın başına yıkılması kelimesini sonuna kadar yaşıyordum. Tam oldu derken, üst üste kat çıktım, yükseliyorum, evimi kurdum, binamı yaptım derken o evin, o binanın altında kalmıştım. Evde ki kapılar camlıydı ve kendimi tutamayarak vurdum cama. Elim kanarken umursamayıp dolabı açtım 1-2 tane bira vardı.

Kafama diktim direkt, hiçbir şeye yaramadı, kaldırıp attım, elimin uyuştuğunu hissediyordum. Babamı anlattım, elimi kestim dedim. Çok geçmeden geldi. Hastaneye gittik. Sakinleşemiyordum. Evime geldim. Babamı da yolladım, uzandım sadece, elimi sarmışlardı sadece, kırıkları çıkartıp, 1-2 tane dikiş attılar. Büyük ve derin kegibler yoktu. Telefonum çaldı. Telefona bakmadan açtım, babam zannediyordum. Derinin sesini duydum.