1. 123.
    0
    bir buluşma haberi gelmişti. okul çıkışı halk kütüphanesinde buluşacaktık. çok tuhaf gelebilir ama buluşmak için en uygun yer orası. çünkü orada biri sizi görürse sizin uyduracak bir bahaneniz vardır. çoluk çocuk ders çalışmaya gelir. abiler ablalar buluşmaya gelir. tuhaf bir memlekette yaşıyorum. aşklar öyle ulu orta değildir. burada en gizli tuttuğun kişi en sevdiğindir şüphesiz.
    bu arada lise iki öğündür. birinci öğün saat 11:30'da çıkar. ikinci öğün saat 15:00 gibi çıkar. yani saat üçte halk kütüphanesinde olmam gerekiyordu. ama bir sorun vardı ortada. sorun bendim. benim hiçbir yere vaktinde gidememe sorunsalım. bu buluşmaya da yirmi dakika geç gidecektim.
    ···
  2. 122.
    0
    oradan ayrılıp direk arkadaşlarıma gittim. dershaneye bile uğramadan bilardo salonuna geçip muhabbete daldık. çok heyecanlıydım. ona açılabilmenin heyecanını üzerimden atamıyordum. kainat o sıralar umurumda olmayan bir olguydu. o gün bütün oyunları ben kazanmıştım. abartısız ve yalansız. o gün o bilardo salonunda beni yenen olmamıştı.
    akşam etütleri için dershaneye gittiğimizde gülçin beni karşılamıştı. anlamsız bir kızgınlık vardı yüzünde. ne olduğunu sorunca da yüzüme doğru patladı. meğer biz ayrıldıktan sonra onlar tekrar dershaneye gelmişler. beni alıp halk kütüphanesine zütürmek için. bu tehlé'nin bana verdiği buluşma sözüydü. ve sözünde durmak istemişti. tabi beni bulamayınca da iki dakikada nereye kayboldu diye sinir olmuştu. bu duruma hem sevinmiş hem de üzülmüştüm.ama o nekedar kızdıysa bu durumun daha çok iyiye gideceğine işaretti.
    gülçine başka bir gün için buluşma ayarlamasını söylediğimde kesinlikle olmaz diyordu. ama ben onu pek takmıyordum. çünkü bunun anlık sinir olduğunu ve ağzını tutamayıp tehlé'ye söyleyeceğini biliyordum.
    etütler başladığında gülçini sınıfına bırakıp tehlé'yi de kafamdan çıkardıktan sonra dersimi çalıştım.
    ···
  3. 121.
    0
    tehlé: mücadelende yalnız kalmanı istemem ama ben daha seni tanımıyorum. seni tanımam için zaman lazım.
    ben : ama bu zaman boyunca benimle iletişimde olmazsan tanıyamazsın.
    tehlé: şimdilik sadece arkadaş olalım. direk sevgili olmak biraz aptalca gelmiyor mu sana da?
    ben : peki ama aptallaşmayacaksa iki gönül ne anlamı kalır ki o aşkın.
    tehlé: ama ben şimdilik sadece arkadaş kalmak istiyorum.
    ben : arkadaş kalmamız beni tanımanı sağlamaz. sonuçta bir gün bir yerde oturup bir şeyler içme fırsatımız olmayacak. böyle arkadaşlık olur mu?
    tehlé: şimdilik sana daha fazla bir şey veremem
    ben : ama ben daha bir şey aldığımı kabul etmedim bile.
    tehlé: artık nasıl düşünüyorsan onu kabul edersin.
    ben: o halde senin bana bir buluşma teklif ettiğini düşünürüm sadece
    tehlé: onu da nereden çıkardın. bak geç oldu benim gimem gerek.
    ben: yeri ve saati belirleyince haber ver tam saatinde orada olacağım. (bu cümleyi o giderken arkasından söylemiştim. arkasını dönüp yüzüme gülümsemişti.)
    ···
  4. 120.
    0
    umut kullar şu anda şırnak'ta ben ve malign onu ağırlıyoruz. o yüzden bu aralar hikayeyi yazamadım kusura bakmayın ama devamı gelecek. yarın istanbula geliyorlar. ben de yarın hiikayeme devam edeceğim.
    ···
  5. 119.
    0
    anlatsana panpa dinliyorum ben
    ···
  6. 118.
    0
    e nerelerdesin be panpa seni bekliyorum
    ···
  7. 117.
    0
    Anlat panpa dinliyorum
    ···
  8. 116.
    0
    bunun üzerine pek bir konuşma yapamadım. sadece ona bakıyordum. deyim yerindeyse salak durumuna düşmüştüm. ara ara yürüyüp tekrar duruyorduk. bana bir şeyler soruyordu şimdi tam olarak hatırlamıyorum çünkü o sıra alnından dudağına doğru uzanan bir tutam saça odaklanmıştım. o konuştukça o teler oynuyordu. sanki o an onunla değil de saçıyla konuşuyordum.
    "ama eğer böyle susacaksak ben gideyim" bunu hatırlıyorum. böyle söylemişti.
    bende elimi yanağına doğru uzattım. ben elimi uzatırken farkettiğim en güzel şey; yüzünü geri çekmemesiydi. yani benden korkmuyordu. benden zarar ya da yanlış bir hareket gelmeyeceğinden emindi. gerçekten de maksadım kötü bir şey değildi. sadece o saçı alıp kulağının arkasına yerleştirdim.
    "saçların beni meşgul ediyordu. şimdi gözlerinle gözlerim arasında başka bir şey olmadığına göre konuşabilirim. seni ilk gördügüm gün mideme sert bir kramp girmişti. o an sana aşık olacağımın haberiydi o. üzerinden yaklaşık 17 ay geçti. on yedi ay sonra karşına çıktığımda yine aynı krampla mücadele ediyorum. ve bu mücadelede yanımda olmanı istiyorum."

    sessizlik uzuun bir sessizlik
    ···
  9. 115.
    0
    buluşma günü gelmişti. ya da doğrusu belkide şöyledir. " karşılaşma günü gelmişti."
    ben dershaneninkapısında arkadaşlarla gereksiz bir muhabbetteydim. gülçin ve tehlé karşımda belirdiler. çaktırmamak için onlara pek bekmadım. beni geçip köşeyi döndüklerinde, arkadaşlardan müsade isteyip peşlerinden gittim. arkalarına bile bakmıyorlardı yetişip konuşmaya başladım.

    ben : afedersiniz biraz konuşabilir miyiz? (bunu söylemek artık o kadar sıradan olmuştu ki benim için çok rahat bir şekilde dökülü vermişti dudaklarımdan. ve her an hayır olmaz diyeceğini düşünerek söylemiştim.
    tehlé : hıhı dinliyorum. (owww o da ne. evet de demedi. direk dinliyorum dedi. ama ben şimdi ne söyleyecektim ki. daha önce bir sürü konuşma paragrafları tasarlamıştım kafamda ama hiçbirini söylememe fırsat vermemişti. oysa bu defa doğaçlama yapmaya gelmiştim ve bana dönüp dinlemeye koyulmuştu)
    duraksayıp gözlerine baktım. o da pür dikkat bana bakıyordu. yaklaşık bir dakika bekledikten sonra cevap verebilmiştim.
    ben : sana aşığım kim ne derse desin. (bunu söylerken ver gücümle kendime bir tokat atmak istemiştim)
    tehlé : kim ne demiş ki? (bu cümle gamzeli bir yüzden dökülmüştü. çünkü bu cumleyi gülümseyerek söylemişti.)
    ···
  10. 114.
    0
    bu olay bana bir fikir vermişti.
    bize bir buluşma ayarlaması için gülçine rica edecektim. ama akşam dershanede gülçini gördüğümde beklenmedik bir saçmalıkla karşılaştım. güya onu benim için getirmişti dershaneye. ama nedense benden habersiz getirmişti. böyle bir saçmalığın kabul edilemez olduğunu nekadar anlatmaya çalışsam da o bunu kabul etmedi. ve hakkımı kaybettiğimi söyledi.
    kuzenim ve benim uzun ısrarlarına dayanamayan gülçin bir buluşma ayarlayacağına söz verdi. tarihi belli olmayan buluşmam için şimdiden heyecanlanmış. onu görünce ne söyleyeceğimi düşünmeye koyulmuştum.
    buluşmamız biraz değişik olacaktı. onu benim için dershanenin arkasındaki sokaklara getirecekti. sanki onun benden haberi yokmuş gibi davranacaklardı. ve tesadüfe bak ki oradan ben çıkacaktım. (ne kadar yaratıcı değil mi?)
    ···
  11. 113.
    0
    novanda'nın internet cafe ve bilardo salonu vardı. genellikle orada bilardo oynayarak geçirirdim zamanımı. salon bodrum katında olduğu için telefonumun şebekesi çekmiyordu. tabi o zamanlar bodrum katlarına inmemişti telefon şebekeleri. yine böle bir günün akşama yakın saatinde çıkmıştım salondan bir sigara almak için. bu sırada telefonuma bir mesaj geldi.
    "tehlé dershanede kuzeniyle gelmiş çabuk dershaneye gel" ben bu mesajı okuduğumda daha okuyorken koşmaya başlamıştım. ama öyle bir heyecanla koşuyorum ki. kız benim evime gelmiş sanki. aralıksız depar atıp dershaneye vardığımda temizlikçiyi gördüm sadece. bütün öğrenciler akşam yemeğine dağılmıştı. binadan çıkıp kapıya oturdum. telefonu çıkartıp tekrar mesajı kontrol ettim. kuzenim göndermişti mesajı ama üzerinden iki buçuk saat geçmişti. kalkıp toparlandım, omuzlarımı silkip salona geri döndüm. novanda bana "nerelerdeydin?" diye sorduğunda; ona sigara almaya gittiğimi söyleyecektim.
    ···
  12. 112.
    0
    o ara sıradışı bir şeyler yaşıyorduk birbirimizden habersiz. hani bir liseli atasözü vardır ya "saati aynı görürsen (20:20, 12:12 vb) biri seni düşünüyor" diye. işte o zamanlar neredeyse her gün saati 17:17 yakalardım. her yakaladığımda nerede olursam olayım koşa koşa onu görmeye giderdim. çünkü ne zaman 17:17 görsem her defasında onu ya balkonda ya pencerede ya da kapıda görürdüm. onu 17 eylül günü görmüştüm. hergün 17:17'de onu gömeye giderdim ve 17 ay onu kazanmak için uğraştığımda onun yaşı da 17 idi. şu an hayatımda 17'nin belki de ondan dolayı bambaşka bir değeri var. hani böyle uğurlu sayı seçer gibi değil. ne zaman 17 görsem duygulanırım. 17'de tehlé'nin yüzü gizlenmiş sanki.
    ···
  13. 111.
    0
    takipteyim panpa
    ···
  14. 110.
    0
    o sıralarda dershanede bir gece planlamaları yapılıyordu. hafta sonu öğrencilerinden bir kaç sınıf toplanmış fasıl tarzı bir gece düzenlemeye çalışıyorlardı. bu sınıflardan biri arkadaşımın sınıfıydı. ismi novanda'ydı. novanda benim çok yakın bir arkadaşımdır. onunla takılırken gayet entellektüel biriyimdir. tanıyamazsınız beni. çünkü adam o kadar bilgiye aşık biri ki. onun yanında öyle takılmak zorunda kalıyorsun. yok hani kendim olduğum zamanlarda beni yadırgadığı da yok. ama ne bileyim. bazen onun gibi görünmek güzel geliyordu. belki de bu kişinin kendi kimliğine olan korkusundan dolayıydı.
    işte gel dedi bizim fasılda biz söyleyelim. sen ve mesut gelirsiniz. tamam dedik anlaştık. ama şöyle bir şey var ki fasıl hem açık havada hem de herkese açık alanda yapılacakmış. ona da tamam dedik ona da itiraz etmedik.
    bu arada tehlé'nin kuzeni gülçin de hafta sonu sınıflarındandı. zaten o beni sahnede gördüğünde kısa süreli de olsa bir şok yaşayacaktı. en önemlisi kendi bestemi seslendirdiğimde "bu şarkıyı kime yazdığımı burada birkaç kişi biliyor. şu anda onlar benim kimden bahsettiğimi çok iyi biliyor" dediğimde gülçin heyecandan altına işeyecekti neredeyse.
    yok anlamıyorum acaba üzerine mi alınmıştı. çünkü bir insan ancak o kadar heyecanlanır. ben o şarkıyı ona değil tehlé'ye yazmıştım.
    ···
  15. 109.
    0
    reserved
    ···
  16. 108.
    0
    reserved
    ···
  17. 107.
    0
    reserved
    ···
  18. 106.
    0
    panpa dinliyorum seni hem de dünden beri kegib kegib hep okudum. bu gece son 3 sayfayı okudum yazar gibisin çok iyi panpa... cidden çok merak ediyorum yaşadıklarınızı. aynı geçmişten fırlamıs gibisin nostaljiyi çok severim bu yüzden de sana uygun olduğunu düşündüm soundtrack buldum * beğenirsen ekle ilk entryne http://fizy.com/#s/1h6ghs
    ···
  19. 105.
    0
    bana söz vermişti. bir gün konuşacağımıza söz vermişti. ama o gün ne zamandı bilmiyordum. bir daha gelmem dedim lisenin önüne. zaten yeteri kadar rezil etmiştim kendimi. eğer söz verdiyse mutlaka bir gün uygun bir zaman yaratacaktır. o kadar da duygusuz değildir her halde bir yıldan fazladır onun peşindeydim. o beni görmezden gelemezdi. biraz ara vermeye karar verdim. biraz ara. çünkü içim rahattı artık ondan bir söz almıştım.
    akşam dershanede tehlé'nin kuzeni gülçin beni bekliyordu. olanları duymuş bana hesap sormaya gelmiş.
    sen değilmiydin bana git konuş diyen dedim. şimdi neyin havasını yaşıyorsun dedim.
    ···
  20. 104.
    0
    okul dağıldı ve bizim liseli bebeler koşa koşa okuldan çıkıyorlar. kimisi kavga ediyor, kimi arkadaşına ana bacı düz gidiyor.
    okul nedeyse boşaldı bizim tehlé ve saz arkadaşları en son çıktılar. kapıya doğru geldiler. üç arkadaşı beni geçti. ama sanki eve gitmiyordu bu defa çarşıya gidiyordu çünkü çarşı tarafına doğru dönmüşlerdi. sonra tehlé ve iki arkadaşı da beraber çıktılar. önlerine atlayıp tehlé'ye "müsade var mı?" dedim. o gıcık arkadaşı duracak gibi oldu ama diğer kız onu çekti ve sadece ben ve tehlé kalmıştık. abi iyi anlayışlı kızın da hali başka oluyor lan. direk herkes gitti ikimiz kaldık.
    tehlé bir şey diyemeden bekledi ben de o sırada "biraz konuşabiliriz değil mi?" dedim
    tehlé : olmaz şimdi (yine o bakışlar vardı gözlerinde ama bu defa ben daha katıydım.)
    ben : neden olmaz yani sebep söyle bana
    tehlé : çünkü (biraz düşündü ve) çünkü işim var.
    ben : kısa sürecek fazla konuşmayacağım söz
    tehlé : arkadaşlarım bekliyor
    ben : bak işte bekliyorlar seni bir yere gitmiyorlar. ne olur izin ver.
    tehlé : ama işim var yemin ederim.
    ben : tamam o halde müsade et de ben konuşayım sen sus
    tehlé: olmaz bir şey deme. (lan ne olurdu sanki orada susup konuşmasan canını alacak değildim ya sadece kalbinde oturacak bir minder istiyordum.)
    ben : lütfen bak ne olur söyleyip giderim sadece duy (o söyleme dediği için söyleyemiyordum. oysa o kadar kolaydır ki iki kelimeyi söylemek. zaten orada iki-üç dakika konuşmuştuk. ama sırf onun izni yok diye o iki kelime ağzımdan çıkmıyordu. söyleyip kaçmak istiyordum ama dilim varmıyordu. mühürlenmişti sanki beynim mantıklı düşünemiyordum.)
    tehlé : şimdi olmaz ama sonra söz (bunu söyledikten sonra gözlerim ona git dedi ve gitti.)
    ···