1. 51.
    0
    http://inci.ca/u4864skbhf
    ···
  2. 52.
    0
    niye bu kadar direttiğini anlamıyordum. neden olmasındı ki benim içimde. yani bir insan diğer insandan ne kadar üstün olabilir ki. ben onu bu karar severken mutlaka bir karşılığını alacaktım. git söyle dedim. benim ona sırıl sıklam aşık olduğumu söyle dedim. sonra gel bana olumlu ya da olumsuz diye konuş dedim.
    ertesi gün kız yanıma geldi. tehlé'ye anlatmış. o da neden kendisi gelip söylemiyor demiş. üstüne üstlük tehlénin kuzeni de küçümser bir şekilde neden utanıyorsun git kendin konuş diyor. lan mıkodm kızı sen benim neler çektiğimi nerden bileceksin. daha iki gün önce konuşmaya çalıştım ama olmuyor. ulu orta yerde olacak iş değil bu dedim.
    yok yok diyor sen yine git bu defa konuşacaktır seninle.
    tama dedim günah artık keçilerindir dedim. hemen o gün öğlenden sonra lisenin kapısına dayandım. öyle uzaktan, kıyıdan köşeden de yok ha. direk kapıda bekledim.
    o buraya gelecek ve ben konuşacağım. artık sinir olmaya başlamışım. içimi dökmem lazım abi yoksa bu yük beni öldürecek. lan yemin ediyorum içimdekileri oturup da adam akıllı bir kayaya anlatsaydım önümde diz çöker ağlardı lan.. bak yemin ediyorum size kayadan inci inci yaşlar dökülürdü.
    ···
  3. 53.
    0
    biraz hızlı panpa dinlemedeyim
    ···
  4. 54.
    0
    bu arada dershanedeki şirin le de kıyafet yarışına girmişiz. kız her gün farklı bir kıyafetle geliyordu okula. babası çok zengindi. imkanları vardı kızın. ama benim de kıyafet konusunda ondan az kalır yanım yoktu yani. ben de her gün farklı bir kıyafet giyiyordum. ne zaman onun üstünde daha önce giydiyi bir kıyafetini görürsem o zaman bırakırım ben de diye kendi kendime inat etmiştim. tabi ki şirinin böyle bir durumdan haberi yoktu. arkadaşlarımın da haberi yoktu. ama aynı kıyafeti ikinci kez giymiyordum. bu yüzden bir çok kızın ilgisini çekmeme rağmen kimseyi giblemiyordum. bu kıyafet kapışması bir dönem boyunca devam etti. ama ikinci dönem pes etmek zorunda kaldım. çünkü kızın harbiden parası çoktu amk. giberim dedim böyle inadı ve braktım.
    ···
  5. 55.
    0
    benim bir de kuzenim vardı dershanede. adam o kadar rahat biri ki hiç tanımadığı bir masaya oturup okey oynamaya zorlaya bilecek derecede yani. bir diğer özelliği de. beni çok severdi. her yerde benden bahsederdi. duyumlarını sürekli alırdım. beni kızlara bir efsaneymişim gibi anlatırdı. kaç kez onu bu konuda uyardığım oldu ama o hala aynı kafayla gidiyor. şu anda bile gittiği her yerden falanca kız seninle tanışmak istiyor diyor. kim bilir onlara neler anlatmıştır yine ama ben onun onerdiği hiç bi kızı giblemedim bu güne kadar. sanırım biraz da korktuğumdan giblemiyorum. çünkü beni her nasıl anlatıyorsa kız bana bir tanrı gözüyle bakıyor. sonra benim aslında o kadar yüceltilecek biri olmadığımı öğrenince büyük hayal kırıklığı yaşayıp beni bir daha görmek istemeyecektir. çoğumuzun durumu böyledir. insanız hepimiz kimse kimseden üstün değildir. kimseyi kusursuz görmemek en iyisidir. yoksa büyük hayal kırıklıkları doğar hayatımızda.
    bu arada bu kuzenim şirinin gurubuyla da arkadaştı. bana sürekli şirinden bahsederdi. gel sana ayarlayalım boş ver şu tehlé'yi diye. kaç defa kafama yattığı oldu ama yine de vazgeçemedim tehlé'den. eğer ona tamam deseydim o kızın sevgilim olacağından adım gibi emindim ama ben onu her defasında reddedip "madem iyiliğimi istiyorsun bana tehlé'yi ayarla diyordum.
    ···
  6. 56.
    0
    yemeğe gidiyorum döneceğim birazdan
    ···
  7. 57.
    0
    bir sabah erkenden kalkıp lisenin yolunu tuttum. bu gün onunla konuşacaktım. bir pastanede kahvaltı yaptıktan sonra caddeye indim ve onun gelmesini bekledim. bizim orada sabah beşte açılan pastaneler vardır. buralarda sevgililer buluşur. kimse ulu orta yerde sevgilisiyle dolaşamaz. bu yüzden bazı pastaneler sabahın köründe açar ve sevgililerin gelmesini bekler. hatırlıyorum buluşmak için iki üç gün önceden yer ayırtıyorduk pastaneden.
    bu arada ben onun gelmesini beklerken insanlar geçiyordu yanımdan. bana bakan herkes oraya ne amaçla geldiğimi az çok kestirebiliyordu. biraz zaman geçtikten sonra ilerde tehlé'yi gördüm. aman tanrım adeta bir kuğu gibi süzülüyordu sabahın serinliğinde. içimde ona söyleyeceklerimi toparlamaya çalışırken. birde ne göreyim. teyzemin kızları onun hemen arkasından geliyorlar. giberim deyip böyle şansı yürümeye başladım. yine açılamadım. bir iki sokak ötede tehlé'nin arkadaşına rastladım. hani o gıcık olanı. aslında güzel kızdı ama hele nefret ediyorum o kızdan. bir insan bu kadar itici olabilir.
    ···
  8. 58.
    0
    ona doğru yönelip bir şey sorabilir miyim dedim.
    o sırada o kaldırımın üzerindeydi. ben caddedeydim. kaldırım caddeden yaklaşık 40 cm yüksekti. yani o bana tepeden bakıyordu. ona şunu sordum
    "tehlé benim hakkımda ne düşünüyor."
    kızın verdiği cevap benim yerin dibine batmama yetmişti hatta biraz daha batsam yerkürenin diğer tarafında bir okyanusun altından çıkabilirdim. ellerini beline zütürdü, hafif yüzüme doğru eğilip, aşırı aşağılayıcı bir dille
    "ne mi düşünüyor? senden nefret ediyor." sustu ve devam etti "ikimizde!!!"
    o an kanımdaki şeker sıfırı bulmuştu. biraz başım döndü ama kendimi zar tor toparlayıp teşekkür ettim ve doğruca nehir kenarına gittim. o saatte ne gideceğim bir dostum vardı ne de gitmeyi düşünürdüm. sadece yalnız kalmak istedim.
    ···
  9. 59.
    0
    yolda giderken ağlamamak için kendimi o kadar zorluyordum ki nefes almakta güçlük çekiyordum. boğazım neredeyse tamamen kapanacaktı. ağlamak istiyordum. ıssız bir köşe bulup sadece ağlamak. kendimi çok ezilmiş hırpalanmış ve kimsesiz hissediyordum. budalanın tekiydim ben. kendi kendime kuruntular kurup boş bir hayalin peşinden koşan salağın tekinden başka bir şey değildim. her şeyi görmek istediğim gibi görüp gerçeği her zaman arkama itmiştim. ama şimdi her şey ortadaydı. benden nefret ediyor sadece dalga geçiyordu.
    parka vardığımda köşede bir masa bulup oturdum. müzik bile açmadım sadece sigara içtim. sonra içimden neşet ertaş'ın türküsü geçmeye başladı. onu söyledikçe ağladım. yanlış anlaşılmasın ama kız gibi ağladım. çünkü cahildim ve dünyanın rengine kanmıştım.
    ···
  10. 60.
    0
    @95 bende öyle aglardım panpa bak duygulandım şimdi sigaranın süngerine kadar kemirdim amk
    ···
  11. 61.
    0
    öğlene kadar orada oturup iyice toparlandıktan sonra dershaneye gittim. orada arkadaşlarımı durumu anlattım. pek umursama dedi onu kızlar böyledir. en yakın arkadaşı bile olsa onun mutluluğunu kıskanırlar dediler. belki de gerçekten öyledir ama o kız benden nefret ediyorken tehlé benimle çıkmaz diye düşünüyordum. ve biraz sonra kuzenim geldi. çok güzel haberler getirdiğini söyledi. gerçekten de çok güzel haberlerdi. tehlé'nin kuzeni bizim dershanedeydi. ve kuzenim vakit kaybetmeden onunla tanışmıştı. benim durumumu anlatmak içinde beni zütürüp tanıştırdı. oturum bir şeyler içtik ama o gün bir şey belli etmedik. çünkü bu onun kalbini kırardı. ertesi gün yanına gidip senin şöyle şöyle bir kuzenin var mı diye sorduk. hemen atladı benim kuzenim diye. biz de ona meseli başından sonuna kadar anlattık. kız olmaz dedi onun sevgilisi var kimseye bakmaz falan dedi. boş ver sen onu boşuna zamanını harcama dedi. ama benim gözüm kararmıştı bir kere ben ondan vazgeçemeyeceğimi söyledim. ne olursa olsun ben onu sevecektim. bu benim elimde olan bir şey değildi.
    ona ne dedimse umursamadı seninle çıkmaz deyip ısrarla bunu yüzüme vurdu. onun ısrarla çıkmaz demesi beni sinir etti ve kakıp gittim. şaka gibi gelecek ama tam kalktığım sırada duman'ın herşeyi yak sarkısı çaldı. o an yürürken kendimi film yıldızı gibi hissettim amk. bizim dershanede tenefüs arasında müzik çalarlardı. belki sizde de öyledir. ama tam şarkısı gelmişti hele o giriş introsu varya orarada az kalsın etrafa sövüp dağıtacaktım.
    ···
  12. 62.
    0
    @96 senin de okuduğunu bilmesem hiç yazasım gelmeyecek panpa be. iyi ki varsın.
    ···
  13. 63.
    0
    onun bana söyledikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıştı sanki. eğer istiyorsam kendim yapacağım dedim. ve ertesi gün yine lisenin yolunu tuttum. okul çıkışı yanındaki gıcık arkadaşıyla beraber geliyorlardı yine. hislerim biraz farklıydı. o gün sanki sadece o gıcığa ağzının payını vermek için gitmiştim. önlerini kesip biraz konuşabilir miyiz? dedim.
    o zaman çok kısa konuşmuştu. ve bakışları hiç aklımdan çıkmıyor. sanki biri onun oyuncaklarını almış gibi kaşarını yanlara doğru indirip. "herkes bize bakıyor" demişti. onu öyle görünce hiç bişey demeden direk uzaklaştım.

    biz akşam etütlerine de giderdik. o akşam etütlerde tehlé'nin kuzeni yanımıza geldi. ya dedi siz bana dün birini sordunuz. ama sanırım ben size yanlış kişiden bahsettim. sizin söylediğiniz kız nasıl biri tekrar tarif etsenize. tarifi ettik. yok dedi benim aynı isimde iki tane kuzenim var ben size yanlış kuzenimden bahsetmişim dedi. sizin dediğiniz bu kızın sevgilisi yok. ama bu kimseyle çıkmaz. o yüzden sevgilisi yok. eğer buysa zaten hiç uğraşma bu diğerinden daha olumsuz dedi.
    ···
  14. 64.
    0
    tuvalet arası beyler birazdan dönerim
    ···
  15. 65.
    0
    @98 eyvallah panpa sende iyi ki varsın. 1 senede olsa ben dinlerim anlat.
    ···
  16. 66.
    0
    bu olay bana bir fikir vermişti.
    bize bir buluşma ayarlaması için gülçine rica edecektim. ama akşam dershanede gülçini gördüğümde beklenmedik bir saçmalıkla karşılaştım. güya onu benim için getirmişti dershaneye. ama nedense benden habersiz getirmişti. böyle bir saçmalığın kabul edilemez olduğunu nekadar anlatmaya çalışsam da o bunu kabul etmedi. ve hakkımı kaybettiğimi söyledi.
    kuzenim ve benim uzun ısrarlarına dayanamayan gülçin bir buluşma ayarlayacağına söz verdi. tarihi belli olmayan buluşmam için şimdiden heyecanlanmış. onu görünce ne söyleyeceğimi düşünmeye koyulmuştum.
    buluşmamız biraz değişik olacaktı. onu benim için dershanenin arkasındaki sokaklara getirecekti. sanki onun benden haberi yokmuş gibi davranacaklardı. ve tesadüfe bak ki oradan ben çıkacaktım. (ne kadar yaratıcı değil mi?)
    ···
  17. 67.
    0
    buluşma günü gelmişti. ya da doğrusu belkide şöyledir. " karşılaşma günü gelmişti."
    ben dershaneninkapısında arkadaşlarla gereksiz bir muhabbetteydim. gülçin ve tehlé karşımda belirdiler. çaktırmamak için onlara pek bekmadım. beni geçip köşeyi döndüklerinde, arkadaşlardan müsade isteyip peşlerinden gittim. arkalarına bile bakmıyorlardı yetişip konuşmaya başladım.

    ben : afedersiniz biraz konuşabilir miyiz? (bunu söylemek artık o kadar sıradan olmuştu ki benim için çok rahat bir şekilde dökülü vermişti dudaklarımdan. ve her an hayır olmaz diyeceğini düşünerek söylemiştim.
    tehlé : hıhı dinliyorum. (owww o da ne. evet de demedi. direk dinliyorum dedi. ama ben şimdi ne söyleyecektim ki. daha önce bir sürü konuşma paragrafları tasarlamıştım kafamda ama hiçbirini söylememe fırsat vermemişti. oysa bu defa doğaçlama yapmaya gelmiştim ve bana dönüp dinlemeye koyulmuştu)
    duraksayıp gözlerine baktım. o da pür dikkat bana bakıyordu. yaklaşık bir dakika bekledikten sonra cevap verebilmiştim.
    ben : sana aşığım kim ne derse desin. (bunu söylerken ver gücümle kendime bir tokat atmak istemiştim)
    tehlé : kim ne demiş ki? (bu cümle gamzeli bir yüzden dökülmüştü. çünkü bu cumleyi gülümseyerek söylemişti.)
    ···
  18. 68.
    0
    karşı karşıya oturduk. gülçin de hemen onun yanına oturdu. ortamı yumuşatmak için espriler yapmaya çalışıyordum ama onun bakışları hiç humuşamıyordu. sonunda gülçine bir işaret vererek olay yerinden uzaklaştırdım. şimdi baş başaydık. o an sanki sadece ikimiz nefes alabiliyorduk. artık hiç konuşmuyorduk sadece ona bakıyordum. bir süre sonra bakışları yumuşamıştı.

    tehlé: ee söyle bakalım neden bu kadar geç kaldın. (çok şaşırmıştım o kadar rahat konuşmuştu ki sessizlik birden kaybolmuştu.)
    ben : inan bana sadece bir yanlış anlamaydı. yoksa geç kalma imkanım olabilir mi? hem bu arada çok güzel olduğunu ve sana hergün daha fazla aşık olduğumu söylemem gerekiyor sanırım.
    tehlé: sadece güzel olduğum için mi seviyorsun. ya çirkin olsaydım.
    ben : böyle bir cevap veremem sana çünkü senin güzelliğinden fazlasıydı beni sana bağlayan. tamam seni tanımıyor olabilirim. ama bu seni sevmeme engel olmaz. güzelliğine gelince. ben seni başkasının gözünden hiç görmedim. balki o kadar abartılacak bir güzelliğin yoktur ama şuan benim gözümde senden güzel bir varlık yok bu hayatta.
    tehlé: peki ya benimle sevgili olduktan sonra soğursan. çünkü ben çok şımarık büyütüldüm. dayanamazsın bana. çok efendi sessiz bir çocuksun. beni kaldıramazsın. (ilk defa kendisinin şımarık olduğunu söyleyen bir kız görmüştüm. sanırım gerçekten de en güzel kızı sevmiştim.)
    ben: senin benim sevgilim olman bana ömür boyu yetecektir. ondan ötesi hiçtir benim için.
    ···
  19. 69.
    0
    buna benzer devam eden konuşmamız yaklaşık yarım saat sürmüştü. o benim onu çekemeyeceğimi. onu elimde tutamayacağımı düşünüyordu. bense her şeye rağmen onu seveceğimi söylüyordum. bu konuşmalardan sonra bana bir soru yöneltti.
    "peki ama sevgilin olursam ne olacak. yani ne değişecek senin için." buna cevabım çok sıradan olmuştu. "dünyalar benim olur" bu cümle onu biraz etkilemiş gibi gelmişti bana çünkü gamzeleri görünmüştü yine. ama o arkadaş kalmada hala diretiyor ve gitmesi gerektiğini söylüyordu.

    ben ondan sadece ana evet demesini istiyordum. ayağa kalkmıştı. arkadaşız diye ısrar ediyordu. ama ben onu brakmaya hiç niyetli değildim. çünkü bu fırsatı yakalamışken, onu böyle mutlu görmüşken ona bu eveti söyletmeliydim.

    en sonunda ısrarıma dayanamayıp bir bahis oynadı. orada ders çalışan iki tane kız çocuğu vardı. biri 6-7 yaşlarında diyeri 12-13 yaşlarında. küçük olanı işaret ederek "git şu kıza sor o evet derse ben de evet diyeceğim" dedi. ortaya böyle saçma bir bahis attı. ona baktım o sırada bizim yanımıza gelen gülçine baktım sonra küçük kıza baktım. böyle acımasız bir oyun olamaz dedim. eğer hayır derse benim hayatım söner.
    ···
  20. 70.
    0
    dinlemedeyim
    ···