Aradan 1 hafta gecti okul kapanmasina az kalmisti , izinde aldik.
Tatile cikmak icin hazirliklara basladim essalarimi hazirladim. Kubra gitme diyor ama ben gidiyorum. okadar karigib bir durum ki Kubra'ya karsi eskisi gibi degilim ama kaybetmek istemiyorum Buse'yi merak ediyorum nedense bir ozlemsi pismanlik var zihnimde..
Yola ciktigimda uyudum ama basimda baskin bir ates var. tarih 6 Haziran'di.
Gece bindigim otobuste igiblarin kapandigi anda tum 1 yil gozumun onunde serit gibiydi. Tum yasananlar..
Otele ertesi gun yerlestigim de , yatagimda dinleniyorum odamin bir kosesine Buse'nin resmini koydum.
Kubra kustu mesaj atmiyor ama ondanda mesaj bekliyorum sanki..
Ve kapi caldi , bir temizlik gorevlisi " beyfendi kahvaltiya inmek isterseniz diye baslayarak anlatmaya basladi ve ben biran once kapiyi kapatmak istiyordum ki
" Hi bide beyfendi bu size gelmis diyerek bana bir zarf uzatti , elime aldim baktim hic bisey yazmiyor.
Actim icini makina tarihi ile 2 fotograf vardi , dun aksam cekilmis. Kubra'nin evi onunde o Mustafa denen cocukla sarilirken ve opusurken cekilmis...
Beni bir gulme tuttu , ilk basta salak salak yavas yavas yukselen bir gulus sesiyle
"Haha amina koyayim haha yok artik ya diyerek fotograflari firlattim yere elim ayagim sinirden titriyordu fotografin tekinin gunesten arkasinda bir yazi oldugunu fark ettim elime aldigimda
"Seni cok seviyor.. yaziyordu.
Ulan bunu kim yapar ki ? diye dusunuyorum ilk aklima gelen tabii ki Buse diyorum yok canim diyorum kendimle papaz oldum agzimi burnumu kiracaktim ya baya uzadi icimdeki kavga.
Derin bir nefes alip kendimi kahvaltiya attim ama ben kahvaltiyi yiyiyorum icim de icimi yiyor.
Kendimi saat 3 gibi otelin havuzunda buldum bir rahatlama geldi ,biraz kaldiktan sonra havuzdan ciktim odama gidip bir kac malzeme alip denize akmayi planliyorum , bira elimde bardakta pekekentler plastik bardakta bira veriyorlardi ayar oldum , odanin kapisinin onune geldim , bir ses belirdi arkamdan
" 1 Bira senin icin az degil mi ? 2-3 tane daha lazim mi ? diye sordu arkami yavasca donerek
" Evet , haklisin ama gitmem gerek dedim hic biseyden habersizce sonra akepe isigi gibi bir lamba patladi kafamda arkami
" Lan , aa aa (bogazimi temizledim tikandim) , Bu , Busse diye kekelemeye basladim agzimdan biranin kopukleri akarken
"Ya buse , duydum ki didik didik beni ariyormussun ? diye sordu o enfes istah acici sesi ile ve devam eti
" Fotograflari aldin mi ? seni uzmek istemiyordum sadece bilgilendirme amacli diye devam ederken parlayan gozlerimle birayi assagidaki cimenlige firlattim , oda balkonundan kolundan tuttum iceri cektim kapi duvarina onu yapistirdigimi ve o hazla nasil opustugumuzu anlatamam. ilk once biraz diretsede sonra kendini bana birakmisti.
Hayir , bakire degildi.
O gun ben bakirligimi bozmustum , o zaten bakire degildi. muazzam bir sevismeydi benim icin hayatimda tattigim en guzel lezzet Kubra ile hic yapmadigim bisey..
Soluk soluga yatakta yatarken bir muhabbet basladi... (Devam ediyorum)

10.Tatil günümüz de , yine buse akıllısının büyük ısrarı ile Şiir yarışmasına katılma kararı aldık.
Diyalog
" Şiir yarışması varmış , Mert bak şey yapalım biz de katılalım kazanabiliriz Türkler olucak sadece hem.
" Ya ne işimiz var busem canım bitanem boncuk gözlüm ayım güneşim toprağım dur yok toprağım olmadı o şey gibi oldu diye devam ederken
Gülerek
" Valla çok salaksın ama bu seni sevdiğimi değiştirmiyor neyse sen gerçekten iyisin doğaçlama eşler çıkacak o an fon ile beraber aklından geçeni şiir yapacak ödül varmış hatıra olur bir kupa çok sevimliydi.. Ya hadiii. Dedi
Biraz mırın kırın ettikten sonra
" Tamam rezil olmak istiyoruz anladım güzel iyi akşama hazırlan fon seç ben şiiri okucam ama gözlerine bakarak kabul mü dedim.
" Tamam, harika diyerek animasyoncu cocuga isimlerimizi yazdırdı.
Baya bir içtim tabi akşama kadar akşam oldu bir anfi bölümü var büyük kalabalık herkes şık giyim orada..
Tek tek çıkılıyor şimdi eleştirmek istemiyorum herkes kendine göre iyiydi. içten söyleyende vardı Rakıyı fazla kaçırıp Rakıya şiir söyleyende. Güldük eğlendik.
Sıra bize geldi benim haberim yok şiir söylicem bitcek sanıyorum.
Işıklar karartıldı , 2 yuvarlak ışık ve kısık inanılmaz birşey ya ışık beni ve buseyi takip ediyor , ortada 2 sandalye ama ortam yani o herkes bakıyor genç çift anonsu falan oturduk karşı karşıya benimde kafa hafiften kıyak wiski içiyordum en son..
Gözlerime odaklan dedi buse..
Oturdum gülüyorum ulan o fon bir girdi arkadan " Ezgi'nin Günlüğü - Ataşım " öyleydi galiba tam hatırlamıyorum Allah etraf bir anda romantikleşti mor pembe karışımı ışıklar parladı yani özenle yapılmış organizasyon öncekiler gibi değil kişisel tepede ay yıldız efektleri hafif dalga sesi.
Bir rahatlama geldi. Mikrofon elimde bir girdim hemen şiiri buraya yazıyorum kayıt yapan elemandan aldım dinledim kaydettim şimdi yazıyorum bir de buraya.
" Bir ağrı var göğsüm de yani , yani yüreğimde
Sızlayıp duran sevdalarımın adı , gezip dolaştıgım kırların tadı ve denizlerin mavi yüzü var.
Bir ağrı var göğsümde yani , yani tam ortasında yüreğimin koparılan çiçeklerin çaresizliği gibi , meleklerin gözyaşları gibi , yetim kalan çocukların haykırışları gibi.
Bir ağrı var göğsümde yani , yani yarılırcasına..
Geride kalan bir sevgiliden beddua gibi , acı gibi , feryat gibi , deprem gibi.
Bir ağrı var göğsümde yani , yani tam olarakta bilemediğim , aşık olunan kişiye söyleyememek gibi
Kolay olanı değil de Zor olanı seçmek gibi
Bir ağrı var göğsümde yani , yani yüreğimi ortaya koymuşcasına
Paylaşılmasını istediğim belki ; ama paylaşırken acı hissetmeyecekmiş gibi,
Aşk gibi , sevda gibi , hayal gibi ve daha önemlisi
Geceleri Ay'ım olup yolumu gösteren Sen
Gündüzleri Güneş'im olup Isıtan Sen
Uykularım'ın Hayali Sen
Odamındaki Sessiz sevgili Sen
Rüyalarımın tek Prensesi Sen
Gözyaşlarımın tek sebebi Sen
Dileklerimin tek yıldızı Sen
Gibi... Diyerek tüm fonu tamamladım gözümü ona kaptırmıştım bunları söylerken
Bir anda ortalık kıyamete döndü yıkılıyor alkışlar uğultular ıstıklar arkadan gelen müzik.
Ayağı kalktım , Buse elimdem tuttu beklemek üzere arkaya gidiyorduk.
Perdeden arkaya geçtik Tebrikler falan.
Bekliyoruz 1 saat geçti Juri var tanımıyorum göya şairmiş.
Kazanan dedi arkaya kalp efekti verdiler,
gibimde değil benim umrumdada değil sarhoşum zaten ve o anons " Kazanan , Genç Çift Mert ve Buse'yi buraya davet ediyoruz dedi.
Dizime vurdum " Allah ulan biz miyiz o dedim. Buse kalktı kolumdan tuttu kol kola çıktık sahneye selamlar falan neyse Teşekkür faslı, Juriden yaşlı bilgin tipli bir dede
" Şiir güzeldi ancak benim hoşuma giden o duygu var ya of be ne söyledin ağlattın bazılarını bazılarını yerin dibine soktun vallahi aşk hayatımı bitirdin ben senin şiirlerini görmek isterim okumak isterim bu yüzden siz dedim tekrar tebrikler vallahi dedi,
Teşekkür ettim , Hediye geldi.
Buse'ye uzattılar aldı ve bana döndü kupayı uzatarak hafif eğildi
" Bunu şiiri söylediğin gerçek kişiye zütür anlat kaseti al dedi, hızlan terk etti,
Arkasından hızla çıktım millet alkış tutuyor hale sahte çakal sürüleri bilgelik yapmaya çıkmışlar
Neden biz dıbına koyim neden? Diye bağrıyorum koşarken.. ( Beyler ben bile heyecan yaptım amk ellerim titriyor yazarken mola biraz bunun için yorum bekliyorum..)

Ve
" Gel içkilerimizi alalım sahilde oturalım dedim,
Bir tepsi vokta wiski ne varsa aldık sahile yürüyorduk güvenlik önümüzü kesti
Beyfendi ve hanımefendi sahile 9'dan sonra girmek yasak dedi.
Ben gözünden anladım lavuğun para göz olduğunu
Cepten 200₺ çıkardım.. Tepsinin altına yerleştirdim ve
" Hocam tepsiyi 2dk sana zahmet ayakkabı çözüldü dedim.
Aldı eline parayı hissetti tek eliyle göz ucuyla kontrol etti Buse bilmiyor. Görmedide
" Evvet alayım usta , şimdi giremiyor muyduk ? Biz dediğimde
" Buyrun efendim yanlız denize girmessek dedi.
Güldüm omzuna elimi koyarak
" içmeye geldik denize girmeye değil dedim yürümeye başladık tahta odunlardan
Buse bana bakıyor " Ne çakallık yaptın hiç anlamadım ama tahmin ettim dedi.
Gülerek " Yok canım. Ben ve çakallık pof nerde görülmüş diyerek oturduk bir şenzlong'a önümüze masa yaptık ortam muazzam
Deniz sesi dalgalı bol Ay ışıgı apaydınlık yapıyor başa ışık yok mis gibi kum kokusu.
içkilerimizi yudumladık.
" Bak mert beni anl... derken parmaklarım ile dudaklarını kapadım..
" Seni anlıyorum ama bunu şiire dökelim cevap vericem doğaçlama şiir ile ama bunlar cevaplarım tamam mı ? Dedim başıyla onayladı.
Boğazımı temizledim ve hafif bir ses tonu ile girdim gözlerine bakıyorum parlıyor aydan okadar güzeldi ki ve
" Usulca denize bakarken duyguların sessizliğinde boğulursun bazen,
ilk zamanlar hırstır sende o alışılmamış tavırlar ve sonra çok kez pişman olursun,
Hatalarını bile bile ısrarcıdır , bir kor düştüğünde üzerine sönmek bilmez gurursuzdur yürek..
Ömür boyu acısını yaşarsın , sen ne kadar unuttum desen de sadece ama sadece kendini kandırırsın şöyle bir bak bakalım etrafına ne kadar masum duruyor değil mi ? insanların alıştığımız yüzü..
Bir de hayatına girdiğimgirdiğin insanların yüzlerine bak , kimilerini seversin delice , gözlerin görsede yüreğin görmez hatalarını..
Şöyle bir bak bakalım geriye hangisinden çok iyi bir şekilde ayrıldık ya da alıştığın yüzüyle veda ettin onlara
Gördün değil mi ? Sende ne kadar basitleştiklerini
Ellerindeyken kıymet bilemediklerini , Ağzından çıktıkça onu unuttum kelimesi , Sen her söyleyişinde yazılır yüreğine defalarca
Acı ile , Nefret ile , ""intikam"" ile...
Belki de Hasret ile..
Unutsan da unutmasan da , her gece başını yastığa koyduğun da çatacak birini buluyorsun değil mi ?
Kendini.. Hem kızıyorsun kendine hem de gurur duyuyorsun belkide..
Sen sevdin , "" AŞKIN EN BÜYÜK HEDiYESiNi " Aldın.
Sevebildin , bununla gurur duyman gerek..
Yüreğini dinle ve hayatına.. Hatasız devam et..
Diyerek bitirdiğim de , Buse'nin ışıkla parlayan gözleri iyice parlıyordu ancak elmas gibi yanağından süzülüyordu damla damla ışık ışık iç çekiyor hıçkırıyordu tüm bardak votkayı kola içercesine tek attı önümde. Öksürdü bir sigara aldı şaşırdım
" Kullanmıyordun ? Dedim.
" Sürekli kullanmıyordum , ama kullanmak istiyorum şuan dedi burnunu temizlerken..
Peki o halde sen cevabını verdin ancak şiir ustası sensin hala bırakta 3-5 satır ben söyleyeyim dedi.
Bir yudum votka aldıktan sonra
" Dinliyorum cümleye girerkenki büyük harfim benim. Başla. Dedim
Güldü
" Bak bu dediğin çok tuhaftı hayır ya ağlıyorum ben gülmüyorum Bay Bob Marley dedi.
" No Man , No Cry meleğim. Dedim.
Bir kahkaha attı en azından biraz olsa güldürmeyi başarmıştım ama o şiir başlıyordu ( Günaydın beyler iyi sabahlar boşluk için özür dilerim tedavi etmeye çalışıyorum tedavi miydi neydi lan o dur başka bişeydi hay mk neyse)

istesem de istemesem de o başlayacaktı gözler dolu sigarasından bir fırt aldıktan sonra devam etti ,
" Şiirsel yanımı gör bakalım.. Dedi ve çenemi tuttu sinirli bir şekilde kendisine çevirdi..
""" Yaşıyormuşum meğer düşler meyhanesinde ,
Kana kana içiyorum sanıyordum o sokak köşelerin de
Gözlerimde kaldı biliyor musun ? O sahte tebessümün ve acılara gömüldü seninle birlikte düşler meyhanesinde,
Bir sigara daha yakıyorum , her nefeste sen..!
Çiğerime bıraktığın o acı hazzı her an bir kez daha yaşıyorum..
Şu sahtekar hayatımda..
Yağmur damlaları kadar ince ve narin olan şu ömrümde bir okadar da sel gibi taşıyorum yatağına sığmazcasına
Deli divane diyorlar artık , yalanmış..
meğer tüm yaşadıklarım
Ah tek aşkım Ah tek yoldaşım Ah tek arkadaşım şimdi sahtekar.. Hayatım.. Peki mert...
Gözlerindeki o derin suları geçmek mümkün mü ? Varolmamışlığının isyanında boğulmuş aşık gönlüm , duygularımın en derin karanlığında...
Haram olmuş geceler , her sabahın akşamında kadehler sıla olmuş düşlerimin her hatırlanışın da ve ardında...
Gözyaşları kaldığı yerden devam etmekte daha varoluşunun ilk akşamında
Sana söylüyorum hayalim , biliyorum , biliyorsun
Sana süslenmiş cümleler kuramam satırlar dolusu yaşadıklarımızıda yazamam
Ama iki kelime ile anlatırım derdimi..
Hayalimsin Kal...
Ve bir de alıntı yapmak istiyorum bunları söylerken en taktan sorun arka plan müziğinin olmaması doğru... Diyerek bitirdi,
Ulan ne diyeceğimi bilemedim hayır çok tuhaf öyle şeyler söylemişti ki ben o konuşurken yazdım bende biraz hatırlayamama sorunu var unuturum korkusuyla..
Sonra dedim ki
" Gözlerim doldu şimdi ağlamak istemiyorum hiç bir erkek bir kız için ağlamamalı dedim.
" Daha dün Kübrayı nasıl sevdiğini anlatıp ağlıyordun kucagımda hatırlatırım dedi.
" Ya şöyle şeyler söyleme , bir şey diyemiyorum tıkanıyor kalıyorum ezik hissediyorum kendimi dedim
" Eziksin çünkü aşıksın olum bataktasın şuan tasma muhabbeti unutma dedi
Yine gücüme gitti.
" ulan sen de aşıksın sen de eziksin sende tasmalısın ozaman dedim... Bir bir gurur ile..
" Evet kabul ediyorum ben dedi.
" Al işte , ben cevabı kekeletmek için söyledim kabul etti ya dedim kendi kendime..
" Neyse mert ben uzatmıyorum sözlerim kulağına kabartma tozu ben şuan seninle olmanın mutluluğunu yaşıyorum zamanı durdurmak istersin ya onu yaşıyorum kızamıyorum bile sana dediğin gibi ısrarcı ve gurursuz bu yürek hataları göz görse yürek görmüyor.. Seninle şuan yatakta sevişmek varken neden şiir muhabbeti yapıp dakika saniye saniseleri boşa harcıyorum onu da hiç bilmiyorum gidelim mi ? Dedi ciddi bir ses tonuyla..
" Sevişmek güzel fikir dedim
" Ulan okadar laf ettim oraya mı odaklandın yuh be neyse en azından şonraki olaya hakim olacaksın zaten tek hakim olduğun konu o besin zinciri oluşturdun sabah öğle akşam 3 öğün koşarak öğlen yemeğinde kalk sevişmeye gidelim diyen bir adama aşık oldum dicek bişey yok. Yürü diyerek elimden tuttu aç köpek gibiydim sabaha kadar beraber yatağı çatlatana kadar seviştik.
Sonra o yorgunlukla bir uyuduk akşam yemeğine zor yetiştik son günümüzde... ( Beyler ses verin yorum yapın hikaye ile ilgili sorular sorun falan)

Akşam yemeği yerken birbirimizin gözlerine kitlenip kalmalarımız unutulmazdı.
Şimdilerde çok dinlediğim bir şarkı var " I was your man " bruno mars'dan hep o zamanı hatırlatıyor bana tüm gece onunla sohbet ettik film gibiydi o anlar gözümde seri bir film şeridi şeklinde geçiyor..
Eskişehir'e döndüğümüz de normal hayatımıza dönecektik.
" Sen kübraya ben sana takıntılı devam edeceğiz demişti
" Sadece 1 ay intikam için ver , sonra seninleyim ömür boyu dediğim de güldü.
" Senden intikam almanı istemiyorum sadece beni sev benimle kal tek istediğim bu gitme benim ol bir ömür olmaz mı ? Dedi.
Ben de dönüp
" Benim derdim benimle kendi intikamım bu lütfen dediğim de..
" Seni seviyorum istediğini yap ama beni unutma onun zehrine kapılma dedi.
" Söz veriyorum , söz veriyorum yapacağımdan sadece o etkilenecek demiştim.
Eskişehir'e döndüğümüz de , Kübra ile hiç birşey olmamış gibi davrandım ona hiç bişeyden haberim yok gibi yaptım ama oda öyleydi benimleydi ama her akşam onunla mesajlaşıyor özlediğini söylüyordu.
1 Ay içerisinde hayatımın en büyük uğraşlarını verdim..
Bana tutuldu Kübra çünkü çocuk asla mesaj atmadı sağolsun arkadaşlar..
Bana ait gibi hissettiğini söylediğin de ve ilk kez Seni seviyorum dediğin de hissettim bana aşık olduğunu her gece buse'de kaldığımı artık bilmesi gerekiyordu ona fotoğraflar yollattırdım beraber olduğumuz zamanların buse ile...
Bana küstü cevap vermedim acı çekti ağladı. Evime geldi yalvardı ama ben içim yana yana onun gibi de yapmadım camdan bile bakmadım. Gözlerimi kapattıp hiç hissetmemişcesine.
Herşeyi silmek istercesine..
Ama dayanamıyordum her seferinde Buse dayanak kaynağım oluyordu.
Kaç kez geldi Kübra sayamadım bile dayanamıyorum ben hep böyle mi olacak sevdiklerim diye içim yandı ama..
Sonra yanına gittim özür diledim sevdiğimi söyledim okadar mutlu oldu ki,
O sarılışı aşk kokuyordu , eskiden böyle olmasını diledim bir an. Gözyaşlarımı belli etmemek için sildim.
12 Ağustos tarihinde Kübra'yı eve getirdim deli gibi içtim gözlerim kızardı artık komaya girecek şekilde planlı projeli.
Bir özel kamera koydum odaya...
Amacım sadece her gün acı cektirmekti..
Onunla yattım , seviştim evet gözyaşları içinde..
Yapmayacağım şeyler yaptırdı bana,
O mutluydu bakireydi ama artık değildi bu ona karşı intikamımdı , sonra oturdum
" Adamlık mıydı bu ? bu insanlık mı ? Bunu nasıl yaptım diye sordum kendime.. Bir bağırış ile bir kaç şey devirdim önümde duran.
Kamerayı aldım elime izlerken bir yandan telefon ile Buse'yi aradım ağlıyordum şiddetli bir şekilde
" Ben insan değilmişim ben sevmedim hiç herşey öfkeydi içimdeki nefretti ona karşı başta sevdim ama bu aşk mıydı ? Bu aşk değildi nefretti anlamadım çok kötü bişey yaptım diye ağladım telefonda
" Ağlıyor musun ? Sen mert sen nerdesin geliyorum hemen nerdesin söyle canımın içi söyle dedi
Yerimi söyledim basitti
" Kendi evimdeyim..
" Kapatıyorum 2 dakikaya ordayım hemen geliyorum delilik yapma dedi.
Nerden bilebilirdim ki sesini... ( Final parçası geliyor hemen ardından beyler)