aşk

ben yazamam okurum

"aşkın tarifi!!!" isimli bir yazı ile bir aşık tarafından anlatılmaya çalışılmış ruh hali.

şimdi sizlere imkansızı yazacağım..
neden mi imkansız?
çünkü yazacaklarım sadece anlatabildiklerim olacak... bir de anlatamadıklarım var ki ancak onları hissedebilirsiniz..

aşk aramak ile bulunmaz.o kendisi gelir bir gün seni bulur.. onun için sağda solda aşk arayanlar aradığınız gerçekten aşk ise boşuna yorulmayın.yok iki sahte gülücük ,birkaç tatlı söz sizin için aşk ise o tip fason aşklardan piyasa da sürüsü ile var.

nasıl mı bulunur?

işte o da sizin kısmetiniz olsa gerek. bazen bir kaldırımda , bazen bir durakta ya da benim gibi bir çift gözün bir saniyelik bakışında..

sakın ha sakın ben aşık olmam diyerek büyük konuşmayın. vallahi dediğinize pişman olursunuz. büyük konuşursunuz sonra o büyük söz size öyle bir çarpar ki bir daha kendinize gelemezsiniz.

nasıl aşık olduğumuzu anlarız?

ilk günlerde acaba mı dersiniz sürekli. aklınızın ve mantığınızın müdahale şansının bulunduğu günlerdir bunlar. bence bu aşık olma süreci.. aklınız ile müdahale süreci üç , dört gün içinde kaybolacaktır ve kendinizi bir okyanusun ortasında kayık da kalmış gibi hissedeceksiniz.her yeriniz sadece tek renk olacak.o da aşkın rengi.

bu sürecin en önemli belirtisi sanki damarlarınızda ayrı bir madde hisseder gibi oluşunuzdur.
sürekli olarak şarkı türkü dinleme gibi yepyeni bir özelliğiniz olmaya başlar..
rüyalarınızda artık anlamsız hikayeler görmezsiniz.
sanki fırtına öncesi bir sessizlik vardır.bir şeyler sizi ürkütmeye başlar. hislerinizde farklılıkların oluşmaya başladığında ise iş işten geçmiş olacaktır. artık akıl sadece gönlünüzün yönlendirmesindedir.

artık aşıksınız..
aşkın belirtileri..

geceleri uyuyamıyorsanız. saatlerce yatakta fır döndü durumunda bir sağa bir sola dönerek çeşitli taklalar atıyorsanız. daldığınız anda kafanızı kalorifer peteğine çarpıp da sabah şişliğini aynada görüyorsanız. karşınızdaki duvara bir şeyler anlatıyorsanız.

aşıksınız..

iş yerine gittiğinizde “hayırdır beşikmi salladın, bu gözlerinin hali ne?” diye başlayan cümleler ile başlayan konuşmalar size doğru kuruluyorsa. uyuşuk bir halde masanıza oturup , karşınızda duran pencereden gökyüzüne anlamsız anlamsız bakmanızı “şişşşşt , alo, manyadın mı sen?” gibi söylemler duyarak noktalıyorsanız.

aşıksınız..

çok konuşan biriyseniz ve artık sadece susuyorsanız. konuşmak içinizden gelmiyorsa.
onu gördüğünüzde ne yapacağınızı şaşırıyorsanız.
acaba şimdi bir şey desem yanlış mı anlaşılırım.ya beni yanlış tanırsa gibi içgüdüler yüzünden kelimeleri heceleyerek kuruyorsanız.

aşıksınız…

kaldırımda yürürken karşıdan gelen insanlar hayret ifadesi ile suratınıza bakıyorsa ve siz durumu fark ettiğinizde sağa sola hala gülümseme ile bakıyorsanız.
banka gişesinde bulunan bayan gişe görevlisinin” sapıkmısın kardeşim sen? yüzüme bakarak gülüyorsun bir dakikadır allahım akıllı adam mı kalmadı memlekette “ serzenişine sadece gülüyorsanız.. bankadan çıkarken sizi deli zannederek bakan onlarca kişi de umurunuzda değilse.

aşıksınız…

kaldırımın ortasında duran “kazı kazan bayii nin “ yuvarlak sehpasını deviriyorsanız.
elinize aldığınız bir bardak suyu titretmeden içemiyorsanız.
öğlen yemeklerini unutuyorsanız. artık hayatınıza sadece tek öğün zorunlu beslenme şekli girdiyse.

aşıksınız..

evinize gittiğinizde odanızın kapısı şaşırarak odanızı arıyorsanız.
elinizde olan cep telefonunu evin içinde arıyorsanız.
diğer telefonunuz ile kaybettiğinizi düşündüğünüz telefonu çaldırıyor ve elinizde görünce “delirdim galiba “ diyerek kendi kendinize kahkahalar ile gülüyorsanız.
sigaranızı yakmak için ocağa gidiyor ve saçınızı sakalınızı ütüleyerek geri dönüyorsanız.
masada bulunan küçük mum kutularının içinde bulunan mumları yakarken elinizi yakıyorsanız.ve her seferinde rutin olarak bu eylem tekrarlanıyorsa.

aşıksınız…

en sevmediğiniz müzikler ve şarkılar sizin bir vazgeçilmeziniz olmuş ise.
saatlerce aynı nakaratları tekrarlayarak etrafınızdaki kişilerin tepkisini almaya başladıysanız.
sigara tüketiminiz iki katı arttı ise..
gülümsemenizin şekli değişti ise.
odanızda sürekli bir hayal ile yaşıyorsanız..

aşıksınız..

işyerinde son günlerde yaptığınız tüm hesap kitaplar yanlış ise.
bunun için fırça yemek size zevk veriyorsa. fırça yedikten sonra patronunuz yada amirinizi suratına hala gülümsüyorsanız.”ya sen beni deli mi edeceksin bak hala gülüyor”
gibi bir hitap duyuyorsanız.

aşıksınız…

geceleri saatlerce boş sokaklarda yürüyorsanız.
ruhsatı isteyen trafik polisine cüzdanınızı uzatıyorsanız.
karşınızdan gelen tırın altına girmekten son anda kurtuluyor ve korkudan eser yoksa..
yeşil ışıkda duruyorsanız kırmızı ışıkları görmüyorsanız..

aşıksınız…

simit evine gidip bir buçuk iskender istiyorsanız.
memleketinizden gelirken uşak yerine izmir e bilet alıyorsanız.
hayatınızın vazgeçilmezi olan futbol sizin için artık hiçbir şey ifade etmiyorsa.
kapalı televizyonun ekranına dakikalarca bakıyorsanız.
galatasaray ın maçlarını izleme zevkiniz tamamen sona erdi ise.
fenerbahçe nin avrupa galibiyetlerine seviniyorsanız.

aşıksınız….

gözlerinizi kapattığınızda hep onu görüyorsanız.
kalbinizin içinde kanın pıhtılaşarak damarlarda kaldığı gibi bir his duyuyorsanız.
o nu gördüğünüz de heyecandan eliniz ayağınız titriyorsa.

aşıksınız…

tüm asabiyetleriniziz yerini bir mutluluk aldı ise.
sadece ve sadece seni seviyorum kelimesini söylemek istiyorsanız.
ama söylemekten de bir o kadar korkuyorsanız.
o nu kaybetmek ve onun sizi reddetmesi gibi bir olayı düşününce ölmek size bir adım gibi geliyorsa..

aşıksınız….

hayatınız boyunca mantık ile hareket etmenize rağmen artık mantığınızı kullanamıyorsanız.
sadece o nu düşlüyor ve o nun için var olduğunuz düşünüyorsanız..

aşıksınız..

bundan sonra ne olur onu ben de bilmiyorum?

bunlar anlatılabilenleri sadece.

hele bir de anlatılamayanlar var ki herhalde yaşamadan bilemezsiniz.

sizlere küçük bir tavsiyem olacak.. aşkı bulmak için allaha bol bol dua edin. çünkü hayatın anldıbını aşkta bulacaksınız. saniyelerin, dakikaların, saatlerin, günlerin, haftaların kısacası zamanın ne olduğunu o zaman anlayacaksınız.

aşk..