/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +9 -1
    yoksa aşk diye bize yutturulan o acı dolu şeyin hikayesi mi desek? Şey diyince inci sözlükte aklımıza çok iyi şeyler gelmez. Ama o şey, bizim aklımıza gelen şey gibi olabilir.

    Neyse çok kafanızı gibmeden başıma gelen bir hikayemi anlatıcam sevgili binler. Rezervelerinizi alın, eskiden yazdığım hikayeyi bilenler vardır belki. Bu biraz hayat dersi dolu başımdan geçen hikayem, aşık olmak yaşamak ve o aşkla ruhunu öldürmek.

    Baş roldeki ben, biraz çocuk ben. Çünkü yaşadığım ilk gerçek deneyimimi özelimi sizlere açacağım. Sözü çok uzatmak istemiyorum binler. hikayeye geçelim.

    Bundan tam 10 yıl önce... liseye yeni başlamışım, toyum daha. Hani ateşli atarların doğduğu o ergenlik yılları, komuta kontrolün aşağı geçtiği o ilk yıllar... Etrafımda ne olup bittiğini anlamayan saf bir çocuktum. Tip desen iyi kötü yerindeydi, ama ne yazık ki kendimi ifade etme konusunda sıkıntı çekerdim. Daha önce kalbim çok kez kırılmıştı ve ben bir türlü neden olduğunu çözememiştim. Ama bu sefer her şey farklı olacaktı ve kötü ilerlemesine izin vermeyecektim.

    Gel gelelim o okulun ilk sabahına. Babamla okula doğru gidiyoruz. Aklımda değişik sorular var... Dışarıda güzel hafif esintili bir hava var. O anı hiç unutmuyorum. Radyoda çalan türk sanat müziği esintileri hala kulağımda, babam çok sever. Arabanın deri koltukları zütümden akan mecazi terlere ev sahipliği yapıyor. "Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım?" Evet belki de 10 yıl sonraki halim bana radyodan istek parça göndermişti, ama ben farkında değildim. Babam kalabalık okul sokağına doğru arabasını sürdü ve okulun önünde durdu.

    Arabadan inerken içimde bir korku vardı. Çünkü nasıl insanlarla birlikte olacağımı bilmiyordum. Babam elini sallayarak selam verdi ve işe doğru yola koyuldu. Ben o kırmızı beyaz dekorasyonla dışı kaplanmış okul cephesine bakıyordum. yanımdan insanlar gülerek eğlenerek okula doğru ilerliyordu. Güvenlikteki Ahmet abiye baş selamımı vererek siyah sürgülü kapıdan içeri doğru girdim ve sağ tarafa döndüm. Okulun ilk günü olduğu için bahçede istiklal marşı okunacaktı.

    Liseli binler sıraya geçmiş, konuşmanın yapılmasını ve istiklal marşını okunmasını bekliyordu. Ben 9B yazan sıraya geçtim. Tipleri görünce içimde enteresan bir mutluluk oluşmuştu. bu sırada tedirgin olan tek liseli bin ben değildim.
    ···
  1. 2.
    +1
    Rezullah
    ···
  2. 3.
    +1
    rez anacımmm
    ···
  3. 4.
    +1
    Sürükleyici bir hikayeye benziyor.
    Anlat kardeşim dinliyorum.
    ···
  4. 5.
    +2
    Okul müdürü ananızı giberim edasıyla kürsüye çıktıktan sonra, sevgi kardeşlik yeni yıl konulu mesajlar verdi. 12. sınıflar "giberim yea ne diyo bu amk kekosu" bakışları atıyorlardı. Bu bakışları atarken okula yeni gelmiş 9. sınıf pelinsularını da gözden geçirmeden durmuyorlardı tabii. 9. sınıf kızlarını kesen tek keko topluluğu 12 ler değildi. Bütün okulun gözleri bizlerin üzerindeydi. Bu olaylar film gibi yaşanırken, istiklal Marşı'na geldi sıra. Yüksek sesle aslan gibi kükreyerek okuduktan sonra, sınıflara doğru yola koyulduk. Koyun gibiyiz, bu mantığı bir türlü çözemedim zaten. Allah'tan daha ilk günden kantin mantığı yapıp arkadan dayayan binler yoktu.

    Sınıf sırasına geçip oturduktan sonra sınıfa şöyle bir göz gezdirmeye koyuldum. Güzel kızlar vardı, ama henüz "abiii kıza bak yea ben bunun köpee olurum yea" diyebileceğim bir tip görmemiştim.

    Yanıma bir tane eleman geldi ve boş mu manasıyla eliyle işaret yaptı. Başımla boş olduğunu onayladıktan sonra "senin tipini gibeyim, kızlar varken bize düşe düşe sen düştün" diye içimden geçirdim. Sanki kızlarda senin yanına atlayacaktı amk veledi. *

    Sınıfta ölüm sessizliği mevcuttu ve ben bu sessizliği bozmak istiyordum, çok saçmaydı çünkü. Kimseden ses çıkmıyordu ve bütün yılımızı birlikte geçirecektik, bu neyin kuulluğu amk veletleri?

    Neyse ki ergenliğin verdiği hırsla sesimi çıkartarak öne atılıp dikkat çekmeye çalışan binlerden gibi görünmedim. Sınıfa hoca girdi ve tanışma fasılları başladı. Herkese ne yediği ne içtiği sorulur klagib tanışma faslı neyse sıra bana geldi.

    -Nerden geldin evladım
    +Anana sor oç

    Demedim tabii ki çünkü o zamanlar inci sözlük yoktu.

    Adımı eski okulumu ve bir kaç şeyi daha anlattıktan sonra, oturdum. Buraları çok uzatmak istemiyorum binler. Herkesin yaşadığı klişe şeyler.
    ···
  5. 6.
    +1
    Bekliyoruz hacı.
    He bu arada anlatımın betimlemelerin çok güzel *
    ···
    1. 1.
      +1
      Teşekkür ederim panpacım, kısa bir ara vericem sonra 5-10 partla gelip size de parça parça okutmamış olucam. Beklemede kal.
      ···
  6. 7.
    +1
    ağladım devam et
    ···
  7. 8.
    +1
    rezzzzzzzervasyon
    ···
  8. 9.
    +1
    Neyseki dersi bir şekilde atlatmıştık. Bütün liseli binler kuul olma çabasında kendini tanıtmıştı. Tenefüs zamanında yanımdaki elemanla kantine indik. Adı Emre olsun.

    Emre ortalamanın üstünde yakışıklı bir binti, daha lise 1 de boyu 1.80 vardı. Kumral geniş omuzlu ve yapılıydı. Sınıfın sevilen binleri arasına gireceği belliydi. Bendeki lanet ise her zaman şaşırmadan işleyecekti ve işledide. Okulun popüler çocuğu olacak eleman her zaman ilk benimle arkadaş olurdu. Bu hiç şaşmadan tüm hayatım boyunca devam etti. Üniversitede'de aynısını yaşadım.

    Lanet kısmının ne olduğunu ilerde anlayacaksınız binler.

    Neyse kantine indik ben çikolatalı sütümü aldım yanına kaşarlı tost çektim takılıyorum, evet midesiz bi insanımdır. Buda gazoz aldı ak kekosu sabahın köründe. ilkokuldaki gibi millet kantinde kızlara dayamıyordu ve bu büyük bir gelişme, vay amk dedim kendi kendime.

    Biz havdan sudan sohbet ede duralım, saate hiç bakmadık. dıbına kodumun okulununda zili çalmadı ağzımız havada takılıyoruz.

    Neyseki aklıma saate bakmak geldi baktım zil çalalı 5 dakika geçmiş. Dedim yürü Emre ilk günden hocaya kendimizi gibtiricez. Yukarı çıkıp kapıyı çaldık, içeri girecektik ki... Bu dıbına kodumun hoca diye nitelendirdiğimiz karısı, anasını aşağı mahallenin manavcısı kovalarmışcasına yüksek bir ses tonuyla

    +Çıkın dışarı daha ilk dersten geç kalıyosunuz almıyorum sizi sınıfa! dedi.

    Ben noluyok dıbına koyim edasıyla cevapladım,

    -Hocam zil çalmadı bizim bir şeyden haberim...

    +Sesini kes git derdini müdür yardımcısına anlat.

    dıbına koduğumun karısı dur sen dedim uğraşıcaz seninle anlaşıldı.

    Kapıyı kapattık ve koridordaki banklardan birine oturduk takılıyoruz halimize gülüp bi yandan karıya sövüyoruz.

    -Birader bunlar bizim gözümüzü korkutmak için böyle bişey yapıyolar. Yoksa ilk günden olacak şey değil.

    Dedim.

    Hafif gülümseyerek cevapladı,

    +Üst sınıflar ne binlik yaptıysa artık, bizi hizaya getirmek için bu yönteme başvuruyolar.
    ···
  9. 10.
    +2
    Zil çalana kadar orada öylece sohbet ettik, birbirimizi tanımamız için fırsat olmuştu. Ah keşke her şey öyle devam etseydi.

    Zilin çalmasıyla ilk dağılan karşı sınıf oldu.

    Ben bin gibi sırıtarak,
    -Şu sınıfı kes bizimkinde iş yok belki burdan çıkar.

    Dememle gözümün önünde bir tavşan yavrusu belirdi...

    Tavşan yavrusu derken abartmıyorum binler, minyon kızlara her zaman zaafım vardı ve bana gözün kapalı istediğin kızı çiz deseler birebir aynısını çizerdim.

    Gülümseyerek çıkmıştı sınıfından, saçı, güneşin akşam vakitlerinde görülen parlaklığındaydı. Gözleri simsiyah, kendi yağına bulanmış bir zeytin gibi hafif parlıyordu. Ten rengi gök yüzündeki ay dan daha parlaktı. Ya o yanağındaki kirazın tam olgunlaşmamış halindeki hafif kırmızılık? Dalından koparıp o kirazı yemek istiyordum ama o kiraz henüz olgunlaşmamıştı, dokunmak istiyordum ama bahçenin etrafını sarmış demir teller izin vermiyordu. Boyu omzuma anca gelirdi. Kulağına fısıldayarak şarkılar söylemem çok daha kolay olurdu.

    Kızın adı Öykü'ydü. Kalorifere geçip arkadaşıyla sohbet etmeye başladı. Ben çaktırmadan çaktırmadan bakmaya çalışıyorum ki, sanırım Emre durumu farketti.

    +yavaş ol daha ilk günden kızın içine düşücen oğlum.
    -ne alaka lan tatlı kız ama öyle bir şey yok.

    Daha ilk günden Emreye güvenip sırlarımı veremezdim. Bir şekilde konuyu geçiştirdim.
    ···
  10. 11.
    +3
    Çok uzatmak istemiyorum binler bana kalsa 1 yıl boyunca detaylı anlatırım ama siz sıkılırsınız.

    O gün Emreyle beraber kakara kikiri geçti. Kızı her gördüğümde içimde atlar gibişiyormuşcasına tuhaf oluyordum.

    Akşam olduğunda eve giderken kendime sövmeden duramıyordum.

    Bu nasıl bir talihti? Kaderin bir oyunu muydu? Daha ilk günden neden bir kıza tutulmuştum? Bu benim hissettiğim ekgiblik miydi yoksa kız mı çok güzeldi? Belki de kız arkadaşım olmadığı için "aşık" olacak birini arıyordum. Kendime saçma sapan sorular sora sora eve kadar geldim. Akşam yemeğini gömdükten sonra bir güzel odama çekilip düşünmeye başladım. Ki insanın kaybettiği yerde tam burasıydı sanırım, "düşünmek" sürekli düşünerek kendimizi bir şeylere heba etmeye bayılıyoruz. Evet bir ergenin derdi başka ne olabilirdi ki?
    ···
  11. 12.
    +3
    Ses verirseniz devam edicem beyler
    ···
    1. 1.
      +1
      Et lan et okuyoz
      ···
  12. 13.
    +1
    Rezerve
    ···
  13. 14.
    +1
    Yaz gardaşım yaz okumayanin en sevdiği olsun bekliyorum
    ···
  14. 15.
    +3
    Karanlık odamdayım. içerideki karanlığı bozan tek şey bilgisayar monitörünün yaydığı ışık. Perdeler kapalı, camın hemen solunda dikey olarak yerleştirilmiş yatağın üstünde düşünüyorum.
    Daha öncede aşık olmuştum,
    daha öncede sevmiştim,
    daha öncede yıpranmıştım,
    daha öncede geceler boyu düşünmüştüm,
    Daha öncede ve daha öncede...
    Monitörün ışığıyla hafiften maviye çalan renkte olan tavan, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

    Kendi kendime konuşmaya ve sorular sormaya başladım.

    +Peki sevdinde ne oldu?
    -Bilmem 3 yıl peşinden koştum.
    +Peki birlikte oldun mu?
    -Hayır...
    +Peki daha önce sevdin mi?
    -Evet daha öncede sevdim.
    +Sonra ne oldu?
    -Onu da uzunca bir süre sevdim.
    +Ne kadar da acı, yani daha önce hiç sevgilin olmadı öyle mi?
    -Evet, neden böyle olduğunu anlayamıyorum. Ben ona en değerli şeyimi verirken o bunu ezip geçiyor.
    +Peki sevgili dostum... Onun sıradan bir insan olma ihtimalini düşündün mü?
    -Bilmiyorum, onlar farklıydı.
    +Evet! "Onlar"
    ···
  15. 16.
    0
    Rezervasyon
    ···
  16. 17.
    +2
    +Biraz önce ne dedin sen?
    -Onlar farklıydı dedim.
    +On"lar" olan bir şeyin farklı olması ne kadar tuhaf değil mi?
    -Evet haklısın çoğul olan bir şey eşsiz değildir. Eşsiz olmayan bir şey sıradandır.
    +Peki sen acı çekmeyi ve kıza kendini kaptırmayı mı istiyorsun yoksa onu elde etmeyi mi? Sıradan olan "lar" olan bir şeyi.
    -Şimdi biraz düşün bakalım kız"lar" ne ister?
    +Bu konuşmayı daha önce kaybettiğim için yapıyoruz değil mi sevgili ben.
    -Evet.
    +Açıkçası onların ne istediğini bilmiyorum.
    -Evet, ben de bilmiyorum. Ama bunu aşabiliriz.

    Çıldırmaya başladığımı düşünüyordum. Çünkü bildiğin kendi kendime soru soruyor kendi kendime cevaplıyordum. Her seferinde kaybetmiştim, ama bu sefer öyle olmayacaktı. Canım pahasına yalnızlığımı, hayalimi süsleyen kızla yok edecektim.
    ···
  17. 18.
    +2
    Annemin sesinin ahenkli bir kuş cıvıltısı gibi kulağımda yankılandığını hissettim. 31sp diye bağırıyordu ama benim uyanmaya pek niyetim yoktu. Perdeyi açmasıyla güneşin suratıma vurması ve yakması bir oldu, gözlerim kapalıyken güneşin verdiği kan kırmızısı renkte görüntü aşırı rahatsız ediciydi. Birden babamın sesini duymamla hazırola geçtiğimi ve yataktan fırladığımı farkettim.

    31 sonrasinda pismanlik, Ankara, emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım.

    Sonrasında dıbına kodumun okul üniformasıyla cebelleştim ve ardından hayvan gibi kahvaltı yaptıktan sonra, binanın kapısını açıp, sabah ayazının yüzümle sevişmesine izin verdim. Artık yaz bitmişti ve o sabah ayazıyla gibe gibe her gün sevişmek zorundaydım. Ufak bir küfür dizesi patlattıktan sonra binanın bahçesinden, caddeye doğru açılan kapı basamaklarını tırmandım ve servisi beklemeye başladım.
    ···
  18. 19.
    +1
    Okuyucu sayısı az ama bu kadarı yeterli ben devam ediyorum.
    ···
  19. 20.
    +3
    Nokia n73 ü çıkarttım ve müzik çalardan ismail YK bas gazayı açtım. Evet gülmeyin binler o dönemde herkes dinlemiştir. Şarkı daha yeni çıkmıştı ve beni aşırı derecede mutlu ediyordu. ismail YK dinleyedururken servis sonunda evin önüne yanaştı ben de bindim. Ne yani binmese miydim? iyi yaptım. Tabii bazen böyle mantıklı şeyler yapıyorum.

    https://youtu.be/v74wiK7DY0A

    Sol arka köşe boştu servise ilk binenlerden olduğum için şanslıydım. Kulağımda ismail abi bas gaza diyordu ben de sabah sabah enerji topluyordum. Sol arka köşeye kuruldum ve bacak bacak üstüne atıp yolun tadını çıkartıyordum. Servis yavaş yavaş dolmaya başlarken bir yerde daha durduk. Ben camdan dışarı bakarken sağa dönüp şöyle bir göz ucuyla binene baktım. Bir de kimi göreyim? Evet binler aynı servisteydik. Ortalarda bir yere geçip oturdu ve oda kulaklığını takmış müzik dinliyordu. Kendime hakim olacağıma dair gece söz vermiştim. Ananı gibeyim tak mu vardı aynı servise geliyosun oç. Çocuk şimdi heyecan yapıp ergen ergen hareketlere girecek, üstüne oda yetmezmiş gibi bas gaza dan nerdesin parçasına geçecek.
    ···