1. 1.
    0
    sana bu mektubu bizim cehennemden yazıyorum
    bir yaşıma daha gireceğim neredeyse
    tabii bundan haberin yok senin
    kronometreye erken bastığın için
    beni hep yakışıklı hatırlayacaksın
    bizi bırakıp gittiğin yerde
    eski güzel günleri düşünüp hayıflanacaksın

    ama dur!

    Sen hatırlıyor musun beni?
    Peki, sen herhangi bir şeyi hatırlıyor musun?
    Ben, yirmiydim tanıştığımızda
    sen beni en son otuz beşimde gördün istanbul’da
    sonra sen kaş'ta öldün
    o akşam aynı anda geldik Antalya’ya
    sen beni görmedin, ben sana bakıyorken
    ben sana öyle dikkatli baktım ki oğlum ayrılırken
    sen iyi ki görmedin beni

    yoksa; göz göze gelir gülerdik, eskisi gibi

    olmadık bir yerde gülerdik ya hani?
    Öyle olurdu yine
    gözlerimizi kaçırırdık ciddiyeti bozmamak için
    hani sahnede olduğu gibi.
    Sen ağlarken bakamazdım sana
    sinirimi bozardın, gülerdim
    çünkü sen her taktan şikâyet ederdin oğlum
    öyle çok şikâyet ederdin ki
    sonunda sıkılır gülerdim
    sonra sen de sıkılırdın kendinden
    başkası gibi olmak isterdin
    mutlu olan bir başkası gibi
    dert etmeyen biri
    hani, benim gibi biri

    bir şey diyeyim mi sana oğlum?
    Şimdi dönsen buralara
    ne gidilecek bir yol
    ne uğruna ölünecek bir kadın
    her neyse...
    Ama kadınları çok dert ederdin sen
    ama onlar seni severdi oğlum
    ama sen çok ağlardın onlar için
    sevemezdin kendini bir türlü
    onlar seni çok sevse de
    senin gibi olmak istemezdim o zaman

    daha çok sevin beni!
    Daha çok gülün bana!
    Beni daha çok isteyin!
    Daha çok!
    Ama seni en çok ben...

    Bir şey diyeyim mi sana oğlum?
    Şimdi dönsen buralara
    ne gidilecek bir yol
    ne uğruna ölünecek bir kadın
    ne de sabaha kadar konuşarak sana vaad ettiklerim

    kandırdım seni oğlum
    parayı dert etme diye
    yok öyle bir şey, başarısızlık diye
    illa da başkası olmaya çalışma salak gibi
    bir kadın için ölme diye

    kandırdım

    artık umurunda değil mi bunlar?
    Artık bozulmuyor musun bu işlere?
    Aşkın da bir önemi kalmadı mı yoksa?
    O kadın için ölmez misin bir daha?
    Ne var, bir kere daha ölsen?
    Değmez mi o kadın buna?

    Hani, hani değerdi?

    Çıplak ayaklarıyla yürürken mezarının üstünde
    keyiflenmeyecek misin toprağın beş karış altında?
    Öyle de oldu zaten, vasiyet ettiğin gibi
    çıplak ayaklı kıza

    bıraktın değil mi oğlum?
    Bıraktın, gittin
    peki!
    Ama ben buradayım hala
    ben devam ediyorum
    peki sen bakıyor musun bana oradan?
    Gülüyor musun bana?
    Sanıyor musun ben aynı şarkıyı söylüyorum?

    Beni daha çok sevin!
    Bana daha çok gülün!
    Daha da çok isteyin beni!
    Beni daha çok özleyin!

    Ama seni...
    Seni en çok ben, ben!

    Hayır, ben çok değiştim oğlum
    bir başkası değilim artık
    vazgeçtim maymunların dünyasından
    bıraktım alkışları, istemiyorum kahkahaları
    istemiyorum bir aptal gibi yaşlanmak

    işte belki de bu yüzden
    seni en çok ben...
    En çok ben özlüyorum!

    Benim

    ölü

    arkadaşım!

    okan bayülgen
    ···
  1. 2.
    0
    adam ne biçim söylemiş hafız. içerken dinleyince ağlatıyo lan
    ···
  2. 3.
    0
    anasını gibeyim böle bişi yok. @1
    ···
  3. 4.
    0
    yapmak zorundayım beyler kusura bakmayın
    @1 özet geç bin
    ···
  4. 5.
    0
    daha çok isteyin daha çok.
    ···
  5. 6.
    0
    bu toprakta kalır adın tohumların arasında yeşilin ve tarlaların başakların sarısında
    ···
  6. 7.
    0
    http://alkislarlayasiyoru.../71377/okan-bayulgen-agit

    dinleyin burdan fena beyler
    ···
  7. 8.
    +1
    Bayrak olur dize yarım, rüzgarıyla ilkbaharın,
    dalgalanır genç kızların gözlerinin karasında.
    ···
  8. 9.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=cZM-PntbdqM
    ferhat tunç!
    ···
  9. 10.
    0
    aşıt ne demek beyler ben anldıbını ararken millet baslık acmıs amk
    ···
  10. 11.
    0
    Her şey güzeldi bir zaman, çok önce
    Şehirler, insanlar, güneş deniz
    Mutluluğumu görebilirdiniz
    Çökmeseydi içime bu son gece

    Her şey bir anda bitmeseydi, yazık
    Olmasaydı gençliğime aptalca
    Belki de o yerlere varırdık
    O uzak dağlara ulu: koskoca

    Orada her şey değişirdi belki
    Açardı umutlarımız bakarsın
    Ateş rengi, kan rengi güller gibi
    Toprağında kim bilir hangi aşkın

    Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak
    Her umut belirtisinden uzağız
    O sevilmiş gözlerde saf ve berrak
    Bir ayna bile yok bakacağımız

    Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk
    Bozkırlardır uzayan önümüzde
    Kime baksan o yüz: veremli, soluk
    Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde

    Her yerde bitmişliği güzelliğin
    Kum kamyonları putreller betonlar
    Sonra ta beşikten mezara deyin
    Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar

    Hadi öl bakalım ölebilirsen
    Zincirlerle bağlıyken yaşamaya
    Omuzla yükünü, hadi yalnız sen
    isterse gücün olmasın taşımaya

    Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada
    Çökmüş boynumuza zulmün elleri
    Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da
    Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri

    Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku
    Boynundaki yaşamak fermanını
    Yaşamak sonra ölmek; iki korku
    Geri getirmezken bir anını

    Terkedilmiş şehirleri bilirsin
    Bilirsin gömülmüş uygarlıkları
    Ve düşün ki; patlaması bilincin
    Yırtmaya yetmiyor karanlıkları

    Öyleyse çek sapla göğe bıçağını
    De ki; benim işim tanrılıktan güç
    Benim hem yüksek, hem en aşağı
    işte ellerimde sonsuzluk ve hiç

    De ki; ömür verdin; en büyük yalan
    De ki; beden verdin; içi boş ve kof
    işte! yüce eserin, işte insan
    Ve yırt göğsünü, bağır: Of Tanrım Of.

    ÜYO
    ···
  11. 12.
    0
    Çanakkale derler yeşil gavaklı,
    Mollaların mürekkebi boyaklı,
    Neçe gulların var ağaç ayaklı,
    Ağaç ayağınan gelsen n’olurdu.

    Çanakkale derler yeşil söğütlü,
    Neçe molla getti eli divitli,
    Bi mektup atayım üstü tahütlü,
    Mektubum ordunu bulur m’ola.

    Ağılıdır Çanakkale goyağı,
    Babamoğlu dizlerimin dayağı,
    irengide bana benzer bayağı,
    Gurbanlar olurum babamoğluna.

    Edem gözelidi gıyıdan getmiş,
    Sürek öküz gibi boynunu bükmüş,
    Şu gevur dinsizi denklemiş atmış,
    Acep babamoğlun yudular m’ola.
    Yumadan gabire godular m’ola.
    ···