-
151.
+1Rezerved
-
152.
+1Rezerve
-
153.
+1Rezerved
-
154.
+1“ bu gece selçukta mı kalacaksın?” diye sordu. “yoo” dedim. Başını kaldırıp “ e nerede kalacaksın?” dedi. Çadırı gösterip “bunu boşuna getirmedim hayatım” dedim. Tamamen yanımdan kalkıp oturdu “ o zaman bende kalacam.” Dedi. “e annen?” dedim. telefonu eline alıp “ nazanda kalacam diye mesaj atıyorum, nazana da diyeceğim bozuntuya vermesin. “ dedi. Bir şey diyemedim. Annesi de Nazan da tamam dedi. Tekrar yanıma uzandığında radyoyu açtım. Hangi kanal olduğunu hatırlamıyorum ama çalan şarkıyı yarıda yakaladım. O zaman bilmiyordum ama sonra öğrendim ismini; esin engin – bana ellerini ver. “ ayaklarım üşüdü.” Dedi sevgilim. Çadırımıza geçtik. Pek büyük olmadığı için çantaları, dışarı koyduk. Tekrar uzandık yan yana aramızda bir tane lamba diğerlerini kapattık. Bu sefer o telefonundan şarkı açtı; phil collins. Şarkının adını hatırlamıyorum ama. Bir yerden sonra dudaklarımız kavuştu çünkü. Birbirimizin olmaya adaydık bir kez daha
-
155.
+1Sabah uyandığımda her zaman beraber uyandığımız zaman olan şey oldu; saçıyla burnumu kaşındırarak uyandırmaya çalıştı beni. Bir kızı uyurken ya da uyandığı ilk halde izlerseniz gerçek masumiyetini görürsünüz. Bu sefer yavaşça açtım gözlerimi. Bir kolunun üzerinde doğrulmuş saçını yüzümde gezdiriyor. Üzerimde benim gömleğim. “ günaydın uykucuuu” deyip öptü dudaklarımdan. Günaydın demek yerine “ ben sana çok aşığım lan” dedim. “bende sana lan” dedi. Güldük. Her an gülsün istiyordum zaten. Güldürmek için fırsat kolluyordum. Giyindik beraber aslında ilk o giyindi, giyinirken izledim. Cinsellik anlamında değil, ne kadar muhteşem bir şey olduğunu izledim. “ sevgili sapığım sıra sende “ dedi. Ben giyinirken o izledi. Rahatsız edici bir durummuş o zaman anladım. Beraber çıktık. Eşyaları sonra toplayacaktım, kahvaltı yapmaya gittik. Kahvaltı tost ve meyve suyundan ibaretti ama benim için en zengin sofraydı. Sevgilimin dudaklarıyla başladım yine.
-
156.
+1Zaman geçti aynı dershaneye gidiyor yine her gün görüşebiliyorduk. Bir ara 10 günlüğüne bir yere gittiler. 10 gün boyunca görüşmedik. Telefonla bile zor görüşüyorduk. Çok özlemiştim onu. Döndükten sonra görüştük hemen. Ailem yoktu düğün için izmir’e gitmişlerdi. Bizim eve geldi. Oturduk odamda müzik dinliyoruz, konuşuyoruz, 10 gün boyunca neler yaptığımızı anlatıyoruz birbirimize. Arada telefonla mesaj atıyordu arkadaşına. “ ya hayatım 10 gündür görüşemedik bak çok özledim seni, telefonla uğraşmasan olmaz mı?” dedim ses tonum tahmin edilebilir. “tamam hayatım” dedi. Telefonu sessize alıp kenara koydu. Güldük, konuştuk yine. Zaman çok çabuk geçti iki saat falan olmuştu galiba telefonu kenara koyalı. Bir ara telefonu alıp mesaj falan var mı diye baktı. “oha” dedi. Kalktım dizinden “ne oldu hayatım?” dedim. “ 14 cevapsız arama babamdan ve Aysel teyzeden” tam arayacaktı ki babası aradı, açtı. Normal bir şekilde efendim baba diyecekti ki laf ağzından çıkmadan kaldı. Bir şey diyemedi sadece “ ne” deyip ayağa kalktı.
-
157.
+1Beraber çıktık ailem komşularla falan gittiği için bizim araba dışarıdaydı. Atladık hemen arabaya çıktık yola. Bir yandan bana yalvarırım hızlı sür diyordu bir yandan dua ediyordu. Olabilecek en hızlı şekilde vardık hastaneye. Hemen koştu içeri bende arkasından girdim. Babası beni tanımıyordu ama sorgulayacağını da sanmıyordum bu durumda. Ben daha koridoru geçmemiştim ki koridor sonundan ağlama sesleri, çığlıklar birbirine karıştı. işte o an bende yıkıldım. Kaldım olduğum yerde. Yavaş adımlarla gittim. Babası, sevgilim tanımadığım birkaç kişi ağlıyordu. Kitlendim orada. Bir şey diyemedim. Yanına gidemedim. Gitsem ne yapacaktım ki? Annesini kaybetmiş birine ne diyebilirdim? Nasıl teselli verilir ki? O cevapsız aramalar hastaneye çağırmak içinmiş. Trafik kazası, annesi yaralanıyor, durumu ağırmış. Bir ara kendine gelmiş ama sonra kalbi durmuş yine, geri çalıştıramamışlar
-
158.
+1ikimizde ölü gibiydik. Sevdiğim bayıldı, babası kendini paraladı, ben bekleme koltuğunun yanına yığıldım kaldım. Şoktaydım. Bir şey diyemiyor, bir şey yapamıyordum. Evine gittiler cenaze vs. bunlardan bahsetmek bile istemiyorum. O süre boyunca hep yanımda oldum. Ne yapabilirsem yaptım, elimden gelen her şeyi. Babası kim olduğumu sorunca özge’nin bir arkadaşı olduğumu söyledim. Hiçbir arkadaşı bu kadar ilgili değil dediğinde bende annemi kaybettim falan dedim. Geçiştirdim. Ölünün ardından mevlit okuturlar 7sinde 40ında falan. 40 gün boyunca yanında olup destek olmak dışında bir şey yapmadım. 40ından birkaç gün sonra konuşalım mı dedi. Beraber odasına gittik.
-
159.
+1Her zaman dobra bir kız olmuştur, hiç sakınmamıştır söyleyeceklerini. Direkt yüzüme karşı “ bitirelim” dedi. Anlamadım ilk başta “neyi?” dedim. Ağlamasını bastırmak için derin bir nefes alıp “bizi” dedi. Dünya başıma yıkılsaydı keşke, yıkılsaydı enkaz altında kalsaydım ve bu an yaşanmamış olsaydı. “neden” diyebildim sadece. Gözlerimin içine bakıp “ o gün telefonu sessize almasaydım daha erken gidebilirdik hastaneye, belki de annemle son bir kez konuşabilirdim.” Dedi. O an sanki kazayı ben yapmışım, annesini ben öldürmüşüm gibi hissettim. Acısını yaşamamıştım, pgibolojisini, düşüncesini, hislerini bilemiyordum. “beni suçlu mu görüyorsun” dedim. Bir şey demedi başını eğdi sadece. Ne yapacaktım ki. “ bak hayatım bunu şimdi konuşmayalım, kendini toparladıktan sonra konuşalım” dedim. Ne değişecek dercesine baktı ama ağzından “tamam” çıktı. Bu konuşmaya devam edene kadar hep soğuk kaldı aramız.
-
160.
+1Kasım aynına girdiğimizde biraz düzelir gibiydi aramız. Tekrar açıldı konu aynı şeyleri söyledi. Konuşmama fırsat vermeden “ seninle birlikte olduğum her an o günü hatırlıyorum. Hep içimden annemle konuşabilirdim belki diyorum. Ne kadar sevsem de ne kadar sevsen de değişmiyor ki içimdeki düşünce. Olmuyor yapamıyorum.” Dedi. “ gitmemi mi istiyorsun?” dedim. “evet” dedi. Fazla diyecek bir şey bırakmadı bana. Çıktım gittim bende. Ama her gün çabaladım geri dönmek için. Her gün her saat çabaladım, konuştum, yazdım, kapısında bile yattım ama değişmedi. Yolda gördüğünde bakmıyordu, farklı duraklarda inip biniyordu, dershanede sınıfını değiştirmişti. Sevdiğiniz sizi görmüyor, siz yokmuş gibi davranıyor. Çok çabaladım ama yoruldum bende sonunda. ilk önce dershaneden ayrıldım, telefon numaramı değiştirdim, odama kapanmadım içime kapandım, yazmayı bıraktım. Her gün uyanıp evden çıkıyor, boş boş dolaşıyor, parkımıza bankımıza gidip oturuyor sonra eve dönüyordum. Ortak arkadaşlarımızdan haber alıyordum. O bir şeyleri yoluna koymayı başarmıştı. Ben öyle değildim ama.
-
161.
+1Evet bu yaz. Temmuz 2013. Selçuk ile uzun zaman görüşmemiştik. Gel falan dedi gittim sitelerine. Özge’nin babası emekli olmuştu. ilçe de yapılan toki evlerine taşınmışlar. Evlerinin önünden geçtim. ilk defa ağlayacak gibi oldum. Selçukla beraber lokale gittik. Yedik konuştuk sohbet ettik. “kaç yıl oldu” dedi. “bilmiyorum” dedim. Aslında biliyordum 3 yıl 8 ay olmuştu. Hiçbir kızla yakınlaşmamıştım bile. Konuşmaya devam ettik. Akşam onlarda kalacaktım. Ailesi yoktu zaten. Akşam eve gittik bizden yarım saat sonra ailesi geldi. Çok ısrar ettiler ama kalmadım, kalsam rahat edemezdim. “ e nereye gideceksin kardeşim kal işte” dedi Selçuk. “yok ya arkadaşım örende kalıyor onun yanına giderim merak etme.” Deyip iyi geceler dedim ve çıktım. Arkadaşım falan yoktu. Sırt çantamla beraber çıktım siteden ve örene giden 8 kmlik yolu yürüyerek aştım. Gecenin kaçı olduğunu hatırlamıyorum çoğu kişi sahildeki şezlongların birinde uyudum. Sabah kalkıp kafelerin birinde kahvaltı yaptım. Küçük termos bardağa soğuk su doldurup yürümeye başladım.
-
162.
+1Yavaşça arkasına döndürdüm. “ama” diyebildi sadece. Bir şey demesine izin vermedim zaten. Tutup elinden örtüye doğru gidip oturduk. Yüzümüz denize dönük. Gerçi denizi göremiyorduk kayık yüzünden. Güneş batacaktı ama karanlıkta falan kalmayacaktık gerekli her şey vardı. Radyolu fenerler vardı bir ara onlardan almıştım üç dört tane. Zaten ben kalacaktım burada o evine gidecekti. Güneş batarken kalkıp teknenin deniz bakan kısmına geçti. Bende gittim beraberce ayakkabılarını çıkarmıştı. Ayaklarımız denizin kıyıya gelip döndüğü yerdeydi. Tekneye yaslanmış denizi seyrediyorduk. O an konuşmaya pek gerek yoktu. “ biliyor musun bende korkuyorum” diyerek böldü sessizliğimizi. “neden korkuyorsun hayatım?” diye sordum ama biliyordum aslında. “bitmesinden. Sonsuza kadar seninle böyle kalmak istiyorum ama korkuyorum ileride böyle olmamamızdan. “ dedi. Haklıydı bende korkuyordum. Ama sevdiğiniz biri size herhangi bir konudan, sıkıntısından bahsediyorsa ne halde olursanız olun ona güven vermelisiniz. Ona sarıldım. Başını omzuma koydu alnımdan öptüm. “ değişmeyecek şeylerde vardır sevgilim.” Diyebildim sadece
-
163.
+1Boyu zaten benim boylarımdaydı. 10cm falan var aramızda. Saçları altın sarısı ama beyaza yakın değil tam sarı. Saçlarını açık bırakmış omuzlarından dökülüyordu. Ela gözleri, utandığı için kızarmış yanakları, gülümesemekten kendini alamadığı için dudaklarının yanında çıkan gamzeleri, beyaz elbisesi, verdiğim ilk hediye olan melek kolyesi, beyaz babet ayakkabılar. Elbiseyi nasıl anlatayım. Kolsuz, diz kapağına kadar gelen bir elbise, v yakalı dar değil genişte değil tam üzerine göre. Düğünde falan değil de günlük giyebileceği bir elbise. Desensiz sade bir elbise… Ve bana usul usul gelen âşık olduğum kız. Geldi. Bir şey diyemedim hareket edemedim. Ağzım kulaklarımda o önümde kalakaldım bir müddet. “ çok güzelsin” diyebildim sadece. Aslında binlerce şey vardı ona söyleyebileceğim. Ellerimi omuzlarının üzerinden geçirirken melek kolyesine değdi elim. “melekler kadar güzelsin” dedim. Usulca öptüm dudağından.
-
164.
+1Kutuyu açarken “ melek takımı derken?” dedi. “ela gözler, sarı saçlar, yumuşak ten, ses tonun, dudakların” saymaya devam edecektim ama “tamam anladım âşıksın bana” deyip sözümü kesti. Devam etti “ ve bende sana, hemen de tahmin edemeyeceğin bir şekilde” dedi. Sonra açtı paketi elbiseyi görünce yüzü kızardı “ ya çok pisliksin ya” dedi. “üstünde görebilecek miyim acaba” dedim. “ hay hay gidelim hadi” dedi. El ele çıktık. Nazan’ın evine gittik. Ben dışarıda bekledim o içeri girip elbiseyi giydi. Kapıdan çıktığında kalbim durabilirdi. Şu an bile yazarken aklıma gelince heyecanlanıyorum. Böyle bir güzellik yoktu.
-
165.
+1Rez aldim begenirsem okurum.
-
-
1.
0== Beyler şu salağın yazdığınızı okuyacağınıza orjinalini uzun uzun okuyun (bkz: bir kızı ilk kez öpmek) ==
edit: bu dıbına kodumun salağı 10 sayfalık şeyi 1 entry e sığdırıyor buradan okuyun amuha goyam -
2.
0Zaten okudum kardesim degisen bi sey yok hikaye guzel ana basligada sukusunu verdim (gercek yani)
-
1.
-
166.
+1Ertesi gün sena da erken kalktı eski arkadaşlarıyla buluşacak. Beraber çıktık evden, durağın oradan ayrıldık. Tam o gitti sevdiğimin servisi geldi. iner inmez ben günaydın dedim. O “ o kız kim?” dedi. “Halamın kızı tanıştırayım istersen” dedim. “Tamam gerek yok” dedi. Kıskandı lan. Çok sevindim, havalara girdim gülüyorum falan. Bana baktı “çok salaksın” dedi. Bende “çok güzelsin” dedim. O kızgın ben mutlu girdik okula. Derste konuşmadı yüzüme bakmadı, teneffüste çıktı hemen durmadı. Gitmedim arkasından. Defterine “ bir melek buldum, beni cennetine aldı, şimdi başka bir şeyler aradığımı sanıyor. Sor bakalım kendine sensiz cennetim bir işe yarar mı diye.” Yazdım. iyi hatırlıyorum bu notu. Anlık yazdığım ilk dizeydi diyebilirim. içeri girdi yüzüme bakmadan oturdu yine yanıma. Açtı defteri.
-
167.
+1Sonunda geçti zaman. Üniversite sınavını da atlattık, tatil için gün sayıyoruz. Hazırlıklar yapıldı ve o çıktı yola. 3 gün boyunca onu görmemek zor olacaktı. Sesini duyacaktım tabi telefonla falan ama 3 gün 3 asır gibi gelecekti bana. Antalya’ya ulaştığını haber verdikten sonra sadece 1 gün bekledim ertesi gün çıktım bende yola. Haberi yoktu, sürpriz yapacaktım. Alanya’daydı evleri. 6 saatlik bir yolculuk sonrasında Antalya’ya ulaştım. Sonra 2 saat falan Alanya sürmüştü. Verdiği adrese gittim. Kapıyı çaldım. Cevap yok. Arıyorum telefona bakmıyor. Herkesin aklına kötü şeyler bu durumda. Başka kimseyi de tanımıyorum. Arkadaşlarının numarası falan da yok, ailesini de arayamam. Yaklaşık 45 dakika bekledim orada. Sürekli arıyorum bakmıyor, evde değil. Evin etrafında dolaşıp arka kapı falan var mı gireyim diye batkım ama yok, kapalı kapı pencereler. Ben arkadayken ön taraftaki bahçe kapısı açıldı.
-
168.
+1Trt fm… Nostalji kuşağı ya da öyle bir şeydi. Çıkan şarkı med cezir levent yükselden. “Bu bizim şarkımız olsun” dedi. “bilmem olabilir” dedim. “ sormadım ki sana. Bizim şarkımız bu o kadar” dedi yanağıma hafifçe vurarak. “ ah be sevgilim, çok seviyorum seni. Çok mutluyum, huzurluyum ama korkuyorum. Biz böyle çok iyiyiz ama ilerisi. inan ilerde kötü olacağımızı bilsem şu evden çıkmazdım, seni de çıkarmazdım. Bir yolunu bulur sonsuza kadar yaşardım burada seninle. Bir günden biraz fazla görmedim seni kalktım geldim. Gidersen, ayrılırsak ben naparım? Sonsuza kadar burada kalalım de razıyım.” Dedim. “ sonsuza kadar burada kalmak istemiyorum. Buranda kalmak istiyorum” deyip elini kalbimin üstüne koydu. Bir daha aşık oldum.
-
169.
+1Bol bol gezdik. Tarihi mekanları, doğal güzellikleri. Gece eve dönerken yorgunluktan uyuyakaldı yan koltukta. Bende aşırı yorulmuştum, uykumda vardı. ama ona bir şey olur diye gözümü bile kırpmadım. Eve varınca hemen yatağı hazırlayıp uyandırmadan yatağa kadar getirdim, yatırdım, sonra uzandım yanına. Uykulu bir sesle “ öpmeden uyuyamazsın” dedi. “bak sennn uyumuyordun da bilerek mi taşıttırdın kendini” dedi. “ ne sandın şapşal şımartman hoşuma gidiyor” dedi. Şakağından öptüm. Gitmesinden korkar gibi sarıldım. Uyuduk beraber bir gece daha.
-
170.
+1Sabah ben erken kalkmıştım. Bu sefer kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Zeytin, peynir, yumurta, domates, salatalık vs. ne varsa artık hazırladım tepsiye. Bu sefer ben onun burnunu kaşıyarak uyandırdım. “ hainsin oğlum sen” dedi. Kahvaltıyı görünce “hainsin aşkım sen”e döndü o cümle. Pek lüks değildi ama yatakta kahvaltı yaptık. o gün pek bir şey yapmadık. Ertesi günün planını yaptık. Denize gidecektik sabah altıda kalkıp. Dediğimiz gibi yapıp ertesi gün erkenden kalkıp gittik sahile. Sakin bir yer bulup girdik denize. Hatta biraz seviştik. Birkaç gün daha gezmeye devam ettik. Artık tatilin sonuna geliyorduk. Otobüs bileti aldık. Sevgiliyle yolculuk, bir hayal daha gerçekleşiyordu.
başlık yok! burası bom boş!