-
76.
+2Sene sonuna kadar tak gibi geçti gitti hayatım. O başarmıştı ama atlatmıştı. Sınavı iyi geçmişti yazın babasıyla beraber antalya’ya gitmişlerdi. Ben ne yaptım bilmiyorum. Üniversiteler açıklandığında ankaraya gideceğini öğrendim. Hukuk fakültesi hayaliydi. O ankara’ya ben adana’ya gittim. Sonrası kayıp zaten herkesle bağlantımı kestim. Onu unutamadım unutmak için bir şey yapmadım. Arada Selçuk’a soruyordum. Ona beni hiç sormamıştı. Yazmaya devam ettim. içki ya da sigaraya başlamadım hep yazdım. ikinci yılımda sağlık sorunları nedeniyle bırakmak zorunda kaldım okulu. Döndüm ailemin yanına babamın yanında çalıştım. Arada haber alıyordum ama hiç görmedim görüşmedim onunla ta ki bu yaza kadar.
-
77.
+2Biraz oturup kalktık. Konuşmadık pek oturduğumuz süre boyunca. Sadece arkadan gelen zeki müren şarkılarını dinledik. Eve giderken uzun yoldan gittik bu sefer. Selçukların evinin önünden geçerken aklıma geldi. “ bekle hayatım geliyorum hemen” deyip koştum içeri. Şiir yazdığım ajandayı aldım. Geri dönüp “ şu ana kadar sana yazdıklarım” deyip verdim ona. “şiirler mi?” diye sordu alırken ajandayı. “ her şey var” dedim. Gerçekten de her şey vardı, tüm hissettiklerim o ajanda da idi. Ne kadar düzgün yazdığım önemli değildi. “hatta kabul ederse annene de okut” dedim. Bir şey demedi, sessizce yürüdük evin önüne geldik. Yanağından öpüp iyi geceler dedikten sonra girdi içeri, bende bir tur daha attım sitenin etrafında. Hep zaten bir şeyler ters giderdi ve ben pes ederdim. Ama bu sefer etmeyecektim. Yarın dönecektim eve dönmeden önce konuşurduk büyük ihtimal.
-
78.
+2Döndüm Selçuk’un yanına. Anlattım. “gel sahile gidelim” dedi. Gittik oturduk. Arkadaki evlerden birinde içiyorlar belli; gülme sesleri, zeki müren, birbirine çarpan bardak sesi. zaten evle aramızda pek mesafe yok. Önde deniz kapkaranlık, tahta iskele ışıklandırılmış, aksi denizden yansıyor. Deniz durgun aklımın aksine… ne yapacam diye düşündüm. Bir insanı neden seversin ki? Seversin olur biter nedeni yok. Nasıl anlatabilirim ki. Selçuk “gelene bak” dedi. Döndüm baktım geliyor sevgilim. Selçuk gitti zaten bizi yalnız bırakmak için. Geldi sarıldım. Oturduk konuşmadık bir süre. Sonra “özür dilerim” dedim. Elimi tutup “dilemene gerek yok hayatım, suçun yok ki” dedi. “eğer ozanla takışmasaydım olmazdı bunlar” dedim. “ iyi oldu o şerefsize boşver” dedi. Başını omzuma koydu yine. iyice sokuldu, koluma girdi oturduğu yerde. Burnunu çekti, burnundan öptüm. “annen görüşmemizi pek istemiyor. “ dedim. “biliyorum” dedi derin bir nefes alarak. “ne yapacağız peki” dedim. “kapı da bir şey dedi değil mi sana” dedi. “inanması lazımmış.” Dedim. Sustuk yine. “boş verelim bunları şimdi.” Dedi. Boş verdik.
-
79.
+2Özge “sorun yok Ozan” dedi. “ tanışıyor musunuz?” dedi kuzeni. Sana ne amk diyecektim demedim tabi. Bilmiyorum ama ayar oldum çocuğa. Tam okuldan arkadaşıyım diyecektim ki özge “sevgilim olur kendisi” dedi. Ozanın yüz ifadesi müthişti ama eminim benimki de müthiştir. Bende şaşırdım çünkü. Dayısı öğrenmesin diye telefonla konuşmuyorduk ama dayısının oğluna söylüyordu. ilk şaşkınlığı ben attım üstümden “memnun oldum Ozan bende x” dedim. “Bende memnun oldum” deyip elimi sıktı, yüzü düşmüştü şerefsizin çaktım o an bir şey olduğunu. Sonra o gidip denize girdi. Özge’ye döndüm” Ne oldu şimdi buna” dedim.“ hiç sorma galiba benden hoşlanıyor. Zaten sevmezdim iyice gıcık aldım. Ama sen burada olduğuna göre sorun yok. “ deyip öptü beni yanağımdan. Beraber oturduk. Sonra kuzenleri de geldi, Selçuk da geldi beraber oturduk sohbet falan ettik. Sonra eve gittiler akşam buluşmak için sözleştik.
-
80.
+2lise boyunca hiçbir kızla konuşmadım neredeyse aklımda sadece özge oldu. oda kimseyle sevgili olmadı. şimdi düşününce büyük salaklık yaptığım ortada açık bir şekilde benden hoşlandığı ortadaydı kızın ama mal gibi adım atmadım hiç. aklıma son sene geldi nedense. senenin hemen başında konuşmaya karar verdim. antalyadan dönmesini bekledim. döndükten iki gün sonra dışarı çıktık beraber, sinemaya gittik yemek yedik vs. okulun yakınındaki o parka gittik. güneş batmış son ışıkları da çekiliyordu. daha önce oturduğumuz o bankta oturduk yine, aynı ağaç aynı bank. aslında söze nasıl başlayacağımı önceden kararlaştırmıştım ama o an her şey allak bullak oldu zaten. her şeyi unuttum deli gibi heyecanlandım. sonra konuşmayı başardım.
-
81.
+23 kez tek yakaladım çocuğu. Birinde kaçtı, birinde adam gibi konuşmak istedim, suratıma tükürdü kaçtı. Abisinin kafesine gittim. Adam beni görünce “yine mi sen lan” diye üstüme yürüdü. Bi dur dinle deyip olayı anlattım. Kardeşinin sevgilime yavşamasını, benim gelip konuşmamı, üç gün sonra kardeşinin devam etmesini, ilk kavgadan sonra yine karşılaştığımı ilkinde kaçıp ikincisinde yüzüme tükürdüğünü anlattım adama. “ gibtirip gidip napıyorsanız yapın ona da bunu söyle” dedi. Çocuğu üçüncü kez yakaladığımda abisinin dediklerini söyledim. Kavgaya başlamadan tamam bir daha aramam mesaj falan atmam dedi. Bıraktım.
-
82.
+2“Turgut uyarla beni kandırabileceğini mi sanıyorsun kendi yazdıklarından oku” dedi. “ sen yanımdayken başka şiire ihtiyaç duymam ben, hayatımın dizelerisin sen” dedim. Biraz durup “çok pisliksin, her gün beni kendine aşık etmekten utanmıyor musun?” dedi. “ yoo senden intikamımı alıyorum işte” dedim. Omzuma vurup “ ciddençok pisliksin” dedi gülerek. Gülüşünü çok seviyorum. Biraz daha oturup sohbet ettik orada. Sonra kalktık eve gittik. Tost yaptık beraber. Yedikten sonra çıkıp biraz daha yürüdük site etrafında. 13 şubatı 14 şubata bağlayan gecedeydik. Akşam onlarda kalmamı istedi. Kabul ettim. Selçuk’a uğrayıp kıyafetlerimi aldım onlara gittik.
Gece yarısına kadar konuştuk, bizden gelecekten vs. sonra sana bir sürprizim var dedi, içerden pikap getirdi. Babasınınmış. Pikap dediğim plak çalar, gramofonun teknolojiği. Ayten alpman, zeki müren, neşe karaböcek, nil Burak, çok şarkı dinledik o gece. Kanepeyi açıp ışıkları kapatıp eskiden kalma gaz lambasını açtık. Babası eski tip bir insan. Romantik bir ortam oldu. Battaniyenin altında oturup birbirimizi izlerken çözüldü dilim. -
83.
+2Direkt kaloriferin yanına oturttu beni. Bekle burada deyip içeri gitti. Tekrar kapattım gözlerimi. Tekrar açtığımda o gelmiş üstüme battaniye örtmüş sıcak su torbası koymuş. Ben yerde cenin pozisyonunda yatıyorum o başımda bir minder üstünde oturmış bekliyor. “ aptalsın, malsın, geri zekalısın, beyinsizsin, öküzsün, embesilsin” dedi. “hayır aşığım” dedim. “ bak gerçekten sandığın gibi değil sena bi..” “ biliyorum sena seni aradı açtım anlattı durumu. Ben özür dilerim” dedi. Bir şey diyemedim. Toparlandım oturdum. Şimdi tam karşımdaydı. Bağdaş kurmuş, saçları omuzlarından dökülmüş, ela gözlerini bana dikmiş beni izliyor. Sonra sehpayı gösterip “ye bunları” dedi. Çay ve bisküvi var. “bunlar ne?” dedim. Ayağa kalkıp kusura bakma beyefendi bugünlük bu kadar hamaratım.” Dedi ellerini beline koyarak. Olsun dedim. Kalkıp oturdum koltuğa yanıma oturdu. Bu sefer ben onun ağzına zorla bisküvi tıkıştırdım aynı bardaktan çay içtik. Yine mutluyduk. O kadar mutluydum ki başımı dizine koyup uyumuşum. Saçlarını yüzümde gezdirmese uyanmazdım aslında. “ bir daha bunu yapma olur mu? Ben sana kızarım ama vazgeçmem senden, git derim ama ciddi söylemem. Sen benim en değerlimsin. Kızdıysam biraz zaman ver bana düzelir zaten her şey.” Dedi. Bir kız size bunu diyorsa ve o bunu derken siz onun dizine başınızı koyma ayrıcalığına sahipseniz bir şey demeyin. Susun. Ben öyle yaptım. Sustum ve sadece tuttuğum elinin avuç içini öptüm.
-
84.
+2Her yerim tutulmuş, titriyorum büyük ihtimal. Üşüyorum bunu hissediyorum, kemiklerime kadar soğuğu hissediyorum, donmuşum, kışın deniz kenarı bir yerde dışarıda uyumak. işte aşkın mantığı bu. Her yerim soğuk ama yüzümde bir sıcaklık var. Yanağımdan alnıma doğru. Sonra öbür yanağımda hissediyorum sıcaklığı. Sanki biri yüzüme sıcak bir şey bastırıp ısıtmaya çalışıyor beni, sanki biri kalbime dokunmaya çalışıyor. Sonra sesini duyuyorum; uykulu, korkmuş, kızmış bir ses. “ ya kalksana” diyor. Gözümü açmak istiyorum ama kirpiklerim birbirine yapışmış. Zorla açıyorum gözlerimi bulanık görüyorum ama tanıyorum bu yüzü. “kalk hadi içeri geç.” Deyip kaldırdı kollarımdan beri. Anneler derler ya kalk yerine yat diye, sevgi ve şiddet karışımı bir sesle. Bunu sevgilinizin dediğini düşünün. ister istemez gülümsedim. “geri zekalı aptal bir de gülüyor musun” diyor ama oda sırıtıyor hafiften. içeri girdim onun yardımıyla.
-
85.
+2“Ne arıyorsun burada” dedi. “ seni.” Dedim. “ yüzünü bile görmek istemiyorum.” Dedi bu sefer. “ ya açıklamama biri izin versen her şeyi anlata…” sözümü kesip “defol” diye haykırdı. Sonra kapıyı suratıma çarptı. Sen bilirsin dedim. Olduğum yerde dönüp etrafa baktım; karanlık, ağaçlar, uzaklardan gelen dalga sesi. Oturdum kapının yanına yere. Gecenin kaçı olduğu, havanın ne kadar soğuk olduğu ya da burada ölmek beni ilgilendirmiyordu. Bekleyecektim. Ya ailesi gelene kadar evden çıkmayacaktı, ailesi geldiğinde babası benimle ilgilenecekti ya da dışarı çıkıp benimle konuşacaktı. Ne olursa olsun bekleyecektim. Saat ilerledikçe soğuk arttı, karanlık arttı. Üşüdüğümü ilk o zaman fark ettim. Devam ettim oturmaya, bir yandan üşüyor bir yandan uyumamaya çalışıyordum. Sonuç güneş doğmasına yakın uyudum.
-
86.
+2Yanına gittim direkt. “ noldu oğlum anlat” dedi. Anlattım olan biteni. “ eve kız atmadın değil mi lan” dedi. Küfür edince sustu. “hadi gidelim gelir servis birazdan” dedi. Çıktık durağa kadar yürüdük. Çok beklemeden servis geldi. Bindik çıktık yola. Koca otobüs, yollar virajlı ve karanlık yavaş yavaş gidiyor servis. Yoldayken de aradım ama kapalı hala telefon. Siteye vardık girişte indik zaten. Gecenin üçü. “evleri nerde” dedim. Sıra sıra evleri geçtik. iki katlı evler 4 daire, apartman gibi değil müstakil evleri birleştirmişler gibi. “şurası işte, alt kat” dedi. 4 daireden ışık yanan tek yer. Koştum kapıya kadar, apartman girişi değil zaten ufak bir veranda var. Durdum kapının önünde, nefes alışımı, kalp atışlarımı kontrol etmeye çalıştım başaramadım. Çaldım kapıyı. Kapıyı açtı sanki arkasında ışık huzmesi vardı. saçlar açık, üzerinde polar eşofman, bluz, hırka üçlüsünü tamamlayan donuk bir bakış, ama şaşkın çünkü beklemiyordu beni. Ağzını açtı ilk önce diyemedi bir şey.
-
87.
+2“bak sen benim en iyi arkadaşımsın yani hep öyle oldun ve…”
dedi orda kestim sözünü; “eğer ben seni arkadaş olarak görüyorum öyle kalalım sohbetine başlayacak hiçbir şey söyleme” dedim. işte o an kalbim kafamın içinde atmaya başladı diyebilirim. Bana sarıldı. Tepki veremedim ilk başta ama sonra “bu ne demek oluyor” dedim. “ bu şimdiye kadar neden söylemedin demek oluyor “ dedi. Sonra bıraktı, sabah görüşürüz deyip gitti. Orada dikildim, anlam veremdim. Belki çok şaşırmam gereken bir şey değildi hatta başkası olsa anlardı belki hislerin karşılıklı olduğunu. Ama ben ihtimali hep düşük görüyordum, karamsar bakıyordum. Evim yakındı ama uzun sürdü gidişim. Eğer gerçekten aşık olmuşsanız size de olmuştur. Mal mal gülümsemek, hayallere dalmak falan. Mutlu olduğum zamanlar olmuştu ama bu başkaydı. -
88.
+2"hiç bırakma" dedim. "simidi mi?" dedi. güldük. "anladın kastettiğim şeyi" dedim. "biliyorum sevgilim, ve kolay kolay benden kurtulamazsın" dedi. simit, peynir, çay bitti. birbirimize kaldık. parkın bir manzarası yoktu, benim tek manzaram vardı. ben sustum, o başını omzuma koydu. ben susmayı tercih ettim o konuşmayı, ömrümün sonuna kadar dinlerdim onu. "lise 1deki halimi hatırlıyor musun? peki neden değiştiğimi biliyor musun? senin için. senin için değiştim, seninle olmak istedim. aynı kalırsam onlar gibi olacağını düşündüm değiştim. yapabileceğim şey buydu senin için, bende yaptım. bırakma beni olur mu?" dedi. cevap olarak açıkta kalan alnını öptüm. sonra cebimdeki kağıtları çıkardım. "onlar ne" dedi. 4 numaralı kağıdı verdim "eve gittiğinde oku ama şimdi okuma" dedim. kaç saat kaldık orada bilmiyorum. bildiğim şey sevdiğin biri yanındaysa sessizlik en güzel müzik olabilir. biz sessizliği dinledik, birbirimizi dinledik.
-
89.
+2Ertesi sabah uyanmadım. Uyumamıştım çünkü hemen çıktım evden. Kapılarının önüne gidip beklemeye başladım. Kapıdan çıksa ne yapacağımı bilmiyordum. Sevgili olduk ama ne yapacağımı bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat bekledim. Çok erken gelmiştim ama sorun değildi. Sonra kapı açıldı ve çıktı. Birinden hoşlanıyorsanız onu hep farklı görürsünüz. Ben onu her gördüğümde büyüleniyordum. Hislerimi hep içime attığım için fark etmiyordum. Ama şimdi açıkça söyleyebilirdim. Ama sadece ağzımdan “günaydın” çıktı. Gülümsedi “günaydınnn” dedi, ben bittim tükendim. Yürümeye başladık. Koluma girdi. Elini tuttum. Kalp atışlarım diğer bütün sesleri bastırdı. Kokusu ciğerlerimi doldursun diye neredeyse tüm havayı içime çekebilirdim. Sessizce yürümeye devam ettik. ikimizde salakça sırıtıyorduk.
-
90.
+2Bu olaylardan sonra aramız bozuldu biraz. 4-5 gün soğuk davrandı bana. Şiirler, çikolatalar, sürprizler, çok az işe yarıyordu. Ne yaptım ettim ama düzelttim aramızı. Özür diledim her şeyi yaptım. Biliyordum kızgın değildi aslında sadece süründürmek istiyordu. Bir ara kağıda “ sen olmazsan hiçbir şey eskisi gibi olmaz, yalnızlık bile” yazdım. Bulabileceği bir yere koydum. Beni affettiğini habersiz bir anımda yanağımdan öpünce anladım. Cennet güzeldir ama melek olmadan olmaz. O kavga ettiğim çocuk özgür, şu an beraber iş yaptığım biri. Hayat garip. Bazılarının gideceğine inanmazsın bazılarını bir daha göreceğine inanmazsın. Ama hayat bu senin elinde değil hiçbir şey. Tabi o zaman düşünmedim bunları her şey güzel gidiyordu çünkü.
-
91.
+2“Seni birden hatırlarım akşamlar içinde
fevkalade tatlı bir sesin söylediği
şöyle kolay dokunaklı aydınlık ve temiz
gittikçe yakınlaşan bir melodi gibi
kalbim artık ürperen bir mandoline benzer
ne güzel şeydir seni hatırlamak
saçların örülmüş örülmüş olsun
ve beyaz ellerin geceye karşı çıplak
porselen tabakta yıkanmış kayısılar
yere düşmüş bir kitap bir şiir kitabı
içinde hürriyetten bahseden mısralar
insan bir düşünse ne çok şey bulabilir
hatırlamak gülmek ve ağlamak için
arzularımız nereye sürüklüyor bizi
neredeydik hangi rüzgara karıştık
ve şimdi ne tür manzaralar çekiyor
karanlık içinde açılmış gözlerimizi
saçların mutlaka örülmüş olmalı
mektepli bir kıza benzemelisin
aklında kimbilir kimden bir mısra
gözlerin nur gibi parlasın saadetten”
Hiç bitmesin dediğimiz anlar var ya hep o anları yakaladık biz beraber. Hep hatırlamak istediğim şeyler senden ibaret dedim ona. -
92.
+2hayatımdaki unutamadığım tek geceydi belki de. o ruh hali içinde sizi ağlayarak öpen bir kız var. ne nefes alışımı kontrol edebildim, ne kalp atışımı, ne düşüncelerimi ne de kendimi. zamana bıraktık her şeyi, o ana bıraktık, birbirimizin olup tenimizi birbirine karıştırdık. sevişmek güzeldir evet ama aşkla sevişmek o başka bir his, başka bir heyecan işte.
-
93.
+2Hemen koştum. Sinir ve rahatlama duygularını beraber hissettim. Sevgilim karşımdaydı, ellerinde bir sürü poşet. Beni görünce şaşırdı tabi. “ ne işin var burada” dedi sinirle ve şaşkınlıkla. Bende mal gibi zoraki bir gülümsemeyle “sürpriz” dedim. Poşetleri aldım, içeri girdik. “hani benden 3 gün sonra gelecektin” dedi. “ seni özledim, ne yapayım. Fena mı sürpriz yaptım işte” dedim. “ öyle de hayatım ev berbat sen gelmeden çekidüzen vermek için zamanım olsun istedim” dedi. Belinden sarıldım, öptüm alnından. “ beraber yaparız” dedim. Daha sonra keşke sonra gelseydim diye çok söylendim kendi kendime ama. Ev berbat durumdaydı. Süpürdük, sildik, toz aldık, temizledik, toparladık, düzenledik. Sanki evlenmişiz ve evimizi yerleştiriyoruz gibi hissettim. Yorucu ve güzel bir gün oldu yine. Beraber o kadar iş yaptıktan sonra market alışverişine çıktık. Dönüp eşyaları yerleştirdik. O akşam ben yemek yaptım. Yemek dediysem kızartma yani fazla bir şey değil. Yedikten sonra bahçede sallanan bahçe koltuklarından vardı. Ona oturduk.
-
94.
+2Ertesi gün sabahtan denize gittik Selçukla beraber. Sonra sahilde otururken sevgilim “ denize gidiyoruz :/“ diye mesaj attı. Eh işte tam sırasıydı. Cevap vermedim. Bekledim. Biraz sonra ileride gördüm onu. Yanında kuzenleri. Geldiler kuzenleri daldı anında denize. Sevgilim oturdu kıyı da eline telefonu aldı birine mesaj attı. O biri de bendim. Bana geldi mesaj “ özledim ben seni” yazıyordu. “emin misin?” diye mesaj attım. “eminim tabi salak” diye cevap geldi. “keşke görüşebilsek” yazdı ardından. Cevap vermedim. Kalktım ona doğru yürümeye başladım. Beni görünce ağzı açık kaldı tabi. Kalkmadı oturduğu yerden. Yanına gidip “saatiniz kaç acaba?” dedim yılışık bir ifadeyle. “ sen çok pisliksin” dedi gülerek. “sana layık olmaya çalışıyorum sevgilim” dedim. Tam ayağa kalkıyordu arkamdan bir ses “ sorun mu var.” Dedi. Döndüm kuzeni kasıla kasıla gelmiş duruyor. Yakışıklıydı şimdi yalan yok. Ama bu samimiyet nerden geliyor amk? 5 yıldır tanıyorum özgeyi ama ilk defa görüyorum bunu.
-
95.
+2Sonraki günler biraz zordu benim için. Arada sırada görüşebiliyorduk. Genellikle telefonla ya da internetle iletişim kuruyorduk. 4 gün sonra görüşme imkânımız oldu. Sanki yıllardır görmemiş gibi heyecanlıydım. Durağa gidip beklemeye başladım. Sonunda geldi indi servisten sarıldım. Ama hemen bırakmadım. Aylardır görmediğiniz biriyle hasret giderirsiniz ya öyle sarıldım işte. “ ooo çok özlenmişim galiba “ dedi gülerek. “hiçbir fikrin yok” dedim bende. “eh işte biraz tahmin edebiliyorum.” Dedi. Cevaben öptüm yanağından. Beraber pastaneye gittik, konuştuk dolaştık tekrar kendime geldim diyebilirim. Akşamında ayrılmak zor oldu. Birkaç gün sonra yine görüşecektik ama zor geliyordu yine ayrı kalmak. Servise bindi döndü tekrar evine. Biraz durakta oturdum tek başıma. Sonra gerisin geri döndüm eve, o gece çok şiir yazdım.
başlık yok! burası bom boş!