-
51.
+3Senaya dedim ki ben telefonla konuşuyorum bir şey olursa kapıya tıklat bakarım. Ama içerden haykırıyor ismimi resmen. Ben dondum özge dondu. Sonra sinirli bir şekilde ”o kim” dedi. “kim kim” dedim. “ ya saçmalama kim o söyle. “ dedi. “halamın kızı sena” dedim. “ya bir tek sabah gördüm, ilk defa adını orada duydum bir şey demedim. Ailen yok ama kız sende mi kalıyor?” dedi. “ ya hayatım bizimkilerin evde olmadığını bilmiyordu adanaya gitmeden uğramış bizimkileri görmek için gelmiş biletini de iki gün sonraya almış. O yüzde…” lafım yarım kaldı tabi. Sena ben cevap vermeyince odama gelip “ canım çağırıyorum neden cevap vermiyorsun” dedi. Telefon suratıma kapandı. Tekrar Aradığımda operatör bana “aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor” diyor ben sena ya canını gibim diyorum.
-
52.
+3“ ne küfür ediyorsun be” diyor bi de. “ yav bi sus amk! Sana dedim ki telefonla konuşuyorum seslenme bağırma dedim senin yaptığın ne amk” diye bağırdım. Zaten o an ne yapacağımı bilmiyordum. Bi an senaya tekme tokat dalmak geldi içimden. “ ne bilim unuttum.” Dedi. Arıyorum telefon kapalı, ordaki evin telefonunu da bilmiyorum. Ne yapacam diye düşünürken aklıma Selçuk geldi. Aradım. “ Selçuk benim sizin siteye gitmem lazım, nerdesin” dedim. “pubtayız da noluyor lan” dedi. “ ya boşver amk anlatırım nasıl gidecem sizin siteye?” bir saat sonra personel servisi var onla gidecem ben beraber gideriz” dedi. “ tamam oraya geliyorum” deyip kapattım telefonu. Sena kapı önünde bana bakıyor. “görüşürüz” deyip çıktım. Yanıma hiçbir şey almadım. Zaten eşofman t shirt hırka var üstümde, yürüyerek Selçukların olduğu pub’a geldim.
-
53.
+3O gece birbirimizin olduk. Sonrasında başını göğsüme koyup sarıldı bana. Teni tenime değerken şarkı devam ediyor, bir yandan denizin sesi geliyordu. Saçlarıyla oynuyordum. “hiç ayrılmayalım” dedi kısık sesle. Tekrar ettim “hiç ayrılmayalım ama hiç” öylece sessizce kaldık bir kez daha. Uykuya daldı sevgilim biraz sonra. Yavaşça inip kalkıyordu göğsü. Aşk sadece karşılıklı çekim değildir ya da karşılıklı sevgi. Birden çok duygu hissedersiniz. Sevgi, şefkat, korku, mutluluk, onu koruyacağınızı hissedersiniz ya da ona sığınacağınızı. Ben o gece onu sığınağım olarak gördüm. Tüm umutsuzluklarımdan tüm korkularımdan kaçış noktam olarak. O gece ona şefkatle baktım, korumam gerekiyor gibi hissettim. O gece huzurla ve korkuyla uyudum.
-
54.
+3sabah kalkıp çıktım dışarı. hava soğuktu biraz. ilk defa okula giderken hayat doluydum. nedeni de karşı kaldırımda siyah beresinin altından çıkan altın saçlarıyla uyumlu ela gözleriyle bana bakan kız. olduğum yerde gülümsedim. sonra yavaş yavaş gittim yanına. "günaydın" dedim. "bırak şimdi günaydını üşüdüm çabuk gidelim" dedi. yürümeye başladık. iç güdüsel bir hareketle sarıldım ona. yanakları kızarınca "hiç üşüyor gibi görünmüyorsun" dedim gülerek. "ya sus yürü" dedi. çok mutluydum işte o sabah. lise 80 yıl sürsede o varken umurumda olmazdı. okula girdik ben kantine gidip çay aldım. bir insanı gerçekten sevince hiçbir hareketini kaçırmak istemiyorsunuz. çay içmesini bile saatlerce izleyebilirdim. bardağı tutuşu, çayı içerken dudaklarının aldığı şekil, parmakları, bana bakışı. çok şikayet etti bu durumdan ama vazgeçmediğimi görünce kendi halime bıraktı. arada dil falan çıkarıyordu gıcık olmam için ama ben gıcık değil aşık oluyordum.
-
55.
+3sarışındı zaten. saçlarını sıkı sıkı toplayıp at kuyruğu yapmıştı. yüzündeki sivilceler gitmiş, ense kılı yok, favoriler yok, kilo vermiş, etek boyunu normale çekmiş, karşımda durup bana gülümseyen bir kız. "çok mu değişmişim" dedi. utandığı belliydi. "evet" dedim. o an konuşamadım zaten. "hadi sınıfa gidelim" dedi. sınıfa girdik. herkes benim gibi şaşırdı zaten. erkek diye alay edenler şimdi yavşamak için fırsat kolluyorlardı. bir kaç gün sonra şaşkınlık falan gitti tabi. özge hem çalışkan hem güzel bir kız oldu. düşünsenize popülerliği. bizim muhabbetler eskisi gibi değildi tabi. daha çok arkadaşı vardı. ben en arkada tek başıma oturuyordum. orta sırada benden iki sıra önde oturuyordu o. boş derslerde hep gelirdi sohbet ederdik ya da ben matematikten bir şeyler sorardım. haliyle gelmedi, yeni arkadaşları vardı çünkü. aslında pek önemsemedim ama insan yine de garip hissediyor öyle bir durumda.
-
56.
+3eğer değişmek istiyorsanız yoğun duygu içine girmelisiniz. nefrette insanı değiştirebilir, hüzün de, aşkta. beni aşk değiştirdi. hayatımda şiirle uğraşmadım ya da edebiyata ilgi duymamıştım. ama değiştirdi beni o ya da ona karşı hissettiklerim. ve değişimin etkisi hala devam ediyor. ve hayatımda bir tek özgeye aşık oldum. başkası olmadı hiç olduysa da o saflığı, o duyguları hissedemedim hiç. her duygu aynı değildi. kitap okumayan ben şiir yazmaya yelteniyordum. çok uğraştım bir kaç satır bir şeyler karaladım. sabah ona okutacaktım. artık onun için bir şeyler yapmak istiyordum. bu da çok değişik bir duygu, sahiplenme duygusu.. bir anda her şeyim oldu. ya da daha önceden de öyleydi de hislerimi bastırdığım için fark edemiyordum. sabahı beklemek için daldım uykuya.
-
57.
+2Güzelleşmişti, kalbim sıkışıyordu. Kaldırımdan inip yanıma oturdu, nefes alamıyordum. Yüzüme bakıp gülümsemeye çalıştı, konuşamıyordum. “özür dilerim” dedi. Bir şey diyemedim. Diyeceğim tüm sözler boğazımda sıralandı, çıkmadı ağzımdan. O an kalkıp gidebilirdim, küfredebilirdim, kitap okuyabilirdim, bayılabilirdim, ölebilirdim ama ben sadece sustum. “ güzelleşmişsin” dedim bir müddet sonra teşekkür etti. “nasıl buldun beni?” dedim. “ derin bir nefes alıp bağdaş kurmuş bacaklarına koydu elini “ Selçuk örene gittiği söyledi, sahilleri seviyorsun, sessizliği seviyorsun. Burada olacağını tahmin ettim ve bildim. “ dedi. Bir şey demedim. “numaranı değiştirmişsin” dedi. Güldüm “yeni mi fark ettin” dedim. “ne zaman değiştirdin ki “ dedi. “ 3 yıl önce” dedim. Bir şey diyemedi. Bu sefer ben konuştum “ neden geldin” dedim. “senden özür dilemek için” dedi. Kolaydı söylemek. Sözcükler ruhtaki yaralara ne kadar tesir edebilir ki? “neler yaptın? Üniversite, askerlik?” diye sordu, anlattım sağlık sorunlarından bahsettim. Üzüldü. Gözleri doldu bir ara galiba ya da ben dolmasını istedim. “senin için kolay olmadı mı?” dedi. Evet dolmuştu gözleri. “sen gittikten sonra her şey farklı olur, yalnızlık bile demiştim sana” dedim. “kafasını öbür tarafa çevirdi, sonra eğdi. Yüzüme bakıp “biliyor musun bana da kolay olmadı. Ama sana kolay olduğunu düşünerek avuttum kendimi. o şekilde kolay oldu. inan istemedim, seninle sonsuza kadar ola..” bu sefer ben kestim sözünü. “kelimeler bazı anlamlara gelmiyor” dedim. O anladı ama ben anlamadım ne dediğimi ne demek istediğimi. Sonra kalktı. “ artık buradayım. Numaram aynı. Görüşmek üzere” dedi ve gitti. Kitabı denize atmadan önce okuduğum son cümle “Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım ? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman.” Kalktım ve bende gittim.
-
58.
+2Acıdı tabi attığı yumruk ama çaktırmadım. Derin bir nefes alıp çullandım üstüne. iki kız çığlığı Selçuk’un “ bir durun amk lan!” nidaları arasında birbirimize vurmaya çalışıyoruz. Sonra o ana kadar duyduğum en kalın sesi duydum. “ noluyor lan burada!” diye biri bağırdı, istemsizce dönüp baktım. Ufak tefek bir adam… meğerse özge’nin dayısı çocuğun babası. Özge “ dayı Ozan baş..” derken dayısı aynı ses tonuyla “ sen sus onlar anlatsın” dedi bize bakarak. Kalktım ayağa Ozan yattığı yerden ötmeye başladı “ bu çocuk özgenin sevgilisi, her gün burada. Ben rahat durmasını söyleyince kavga ettik.” Bu neydi şimdi. Ne yaptım da rahat dur dedi bana? Zaten böyle deyince hepimiz birbirimize baktın şaşkın şaşkın. Adam bana baktı “ konuşsana oğlum dilini mi yuttun” dedi. Bende anlattım her şeyi. Otoriteye karşı çıkmak olmaz. Özgenin sevgilisi olduğumu, Selçuk’un evinde kaldığımı, hep birlikte takıldığımızı, Ozan’ın bana dediklerini falan anlattım. Selçuk rahat, Cansu rahat, özge dokunsan ağlayacak, ben stresliyim, Ozan’ın amk.
-
59.
+2“nerdesiniz ya kaç dakikadır, Ozan nerde?” dedi. “karnına kramp girdi galiba” dedim arkaya bakarak sonra oturdum yanına. “yapmadın değil mi?” dedi sert bir ifadeyle. Olanları anlattım bende aynı şekilde ne bir ekgib ne bir fazla. “ ya hayatım dayıma dese işler karışacak. Zor durumda kalacağız ikimizde az sakin olsan nolurdu?” dedi. Ben daha bir şey demeden ozan karşımda belirip “kalk lan ayağa” dedi. “ Ozan uzatma” dedi özge ama nafile illa uzatacak, illa sınırlarımı zorlayacak. Kalktım ayağa. “bak Ozan sınırı..” yine lafımı tamamlayamadım amk. Suratıma yumruk attı. Sinirli olursam kolay sakinleşemem. Elim ayağım titrer. Sinirlenince hemen kavgaya sarılmam ama sınırım zorlanırsa bütün sinirim boşalana kadar duramam. Ya kavga ederim ya küfrederim. Sınırı geçmiş miydik? Bence evet.
-
60.
+2ikimizde çok sadeydik. O çok güzeldi evet ama ben yakışıklı değildim, biliyorum. Kahverengi keten bir pantolon ve onun bana aldığı beyaz gömlek vardı üzerimde. Ben onun saçlarını uzun seviyordum o benim saçlarımı kısa. Üç numaraydı saçlarım. Birlikte, yan yana yürüyerek gittik sahile. Herkes ona bakıyordu biliyordum. Ama umurumda bile değildi. Beraber indik sahile. “sana bir sürprizim var” dedim. “dinliyorum” dedi. “gidince görürsün” dedim. Sazlığa doğru yürümeye başladık. işin güzel tarafı hiçbir şey görünmüyordu hazırladığım sürprize dair. “ birazdan gözlerini kapatacağız küçük hanım” dedim. “ o nedenmiş” dedi. Cebimden beyaz bir bez parçası çıkarıp “ prosedürümüzün bir parçası” dedim. “ peki madem” dedi bende bağladım gözlerini. Yavaş yavaş yürüyerek sazlığın önüne geldik. “şimdi bir araca bineceksin” dedim. “ ne.. ne aracı” dedi heyecanlandı tabi. “bu araca” dedim bir elimi beline koyup diğer kolumu bacaklarının altından geçirip kucağıma aldım. “düşüyordum.” Dedi sinirlenmiş gibi. “ o zaman düşmüş bir melek olurdun” dedim bende. Yavaşça, dikkatle sazlıkların arasındaki ince yoldan geçip kamp alanıma girdik. Yavaşça indirdim sevgilimi. Yüzünü bana çevirip açtım gözlerini. “ sürprizim sen miydinnn, çok beğendim” deyip öptü beni. Bu yüzden seviyordum onu
-
61.
+2sabahın yedisinde kalktım gittim parka. bizim park, bizim ağaç, bizim park. ortalık sessiz. kimse ortada yok oda yok ortada. ben simidi, çayı, üçgen peyniri aldım. aynı lisedeki gibi. sonra o gözüktü diğer taraftan. benim gibi almış simidi, çayı, çekmiş eşofmanları gelmiş. dedim ya birbirimizi tamamlarız o beyaz giymişti ben siyah. geldi yanıma. bir şeyleri bitirecek olmanın rahatlığıyla "hoşgeldin" dedim sadece. "hoşbulduk" dedi oturdu karşıma. elini sıkmadım. ikimizde yabancı kaldık birbirimize o çıkardı kendi getirdiği simitleri ben çıkardım kendi çıkardığım simitleri. "ben peynir getirmedim" dedi. benimkimden verdim bi tane. "şekerde almamışım" dedi. eskiden bunu dediğinde parmağını batır çaya karıştır biraz derdim. demedim bu sefer şekerden de uzattım. biraz yedik. "anlaşılan ben konuşmaya başlamadan konuşmayacaksın" dedi. "evet, bir şeyleri bitirmek için konuşmaya sen çağırdın." dedim.
-
62.
+2o an hissettiğim şeyi anlatamam. gerçekten anlatamam çünkü ne hissettim bilmiyorum. lise çağıma döndüm. ilk kez ondan hoşlandığımı söylediğim ana döndüm. eskiye döndüm. tüm yaşanılan şeyler, mutluluklar, üzüntüler, kavgalar, barışmalar her şey tekrar tekrar aklıma doldu. bir nevi sistemi geri yükledim gibi oldu. bir kez daha anladım. ondan başka kimse giremiyor kalbime. ve şimdi kasıma ramak kala tekrar biz olduk. tekrar deneme değilde tekrar doğuş oldu bizim için. yazdıklarımı sonuna kadar okuyan kardeşlerim var. "neden mutlu bitirmedin yavşak" diyenler vardı. her dert, her üzüntü sebepsiz yere olmuyor demek ki. bunu kimseyle paylaşmadım. burada yazdıklarımı gerçek hayatta bilen kişi sayısı az. burada paylaşmak istedim. çünkü içime sığmadı. biliyorum eğer paylaşmasaydım burada olan bir kaç kardeşimle konuşmasaydım ben bu şehirden çeker giderdim. ne tekrar biz olurduk ne benden bir parça kalırdı geriye. bekle konuş falan diyenler oldu, akıl verenler, kaybettiğim değeri kazandıranlar oldu. o yüzden kaldım zaten burada işimin başında. sonunda işte tekrar başlıyoruz.
çok mutluyum binoskiler. -
63.
+2Biraz rahatlamıştım nedenini bilmiyorum ama öyle. “ anladım. Çok haklısınız ama bende onu kırmayı, üzmeyi kesinlikle istemem. Verdiğim değeri ben biliyorum özgede biliyor. Lisenin ilk yıllarından beri arkadaşım ve o kadar yıl hiç üzmedim ya da kırmadım. istesem de yapamam. Dediğiniz gibi yaşımız daha genç ama bazı şeyleri biliyoruz ikimizde. ” dedim ve sözüm yine yarım kaldı. “ tamam evladım. Anlıyorum seni. Ama sende beni anla. Özge anlatmıştır birkaç şey biliyorsundur hakkımızda. O yüzden kızımın üzülmesini istemiyorum. O yüzden bu konuşmayı onun yanında yapıyorum.” Dedi. Sonra biraz daha nasihat verdikten sonra kalktım. Annesi geldi kapıya kadar. “ inanmam lazım sana yoksa görüşmenize izin vermem.” Dedi. Derler ya kalbim sıkışıyor diye öyle oldu işte. Bir şey diyemedim kapı suratıma kapandı. Gidene kadar düşündüm; insan sevdiğini nasıl kanıtlayabilir?
-
64.
+2Ören dediğim yer Muğla Milas ilçesine bağlı ören beldesi. Balıkesir değil. Ören’e giden ya da orayı bilen varsa dediğim yeri bilir. Sahil güvenlik var sahilin sonunda onun orası çok boş olur kimse gitmez. Kaldırımdan bir metre aşağısı sahildir zaten. Sonuna kadar gittim sahilin. Orada bir ağaç vardı dibine oturup kitabımı açıp okumaya başladım. Tehlikeli oyunlar. Kaçıncı kez okuyordum bilmiyorum bu kitabı. Kitabı okurken arada termostan su içiyordum. Keyifliydim. Denizin esintisi ya da gürültünün uzakta kalması nedeniyle olabilir. Sonra en sevdiğim cümleyi okudum; “Kelimeler, kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor... ” sonra değişmişsin diye bir ses duydum. Dönüp baktığımda melek kolyesiyle karşı karşıya kaldım
-
65.
+2hava iyice kızıllaşınca döndük geri. browni'yi çok severdi. bende bayağı almıştım. termostan çıkarıp yerken bir yandan da müzik açtım telefonumdan. george michael one more try. o an esen rüzgarın ya da sevgilimin uçuşan saçlarının etkisiyle dudağının yanında kalan browni parçasını öperek aldım. "ya ben yiyecektim onuu" dedi. bende browni'yi ruj gibi dudağıma sürüp dudaklarımı çikolataya buladım. "senin sıran" dedim gülerek. "pislik ve fırsatçı bir âşıksın sen" dedi. sonra öperek yemeye çalıştı çikolatayı. sapıkça gelebilir ama eğlenceliydi daha çok. bir yandan öpüyor bir yandan gülüyoruz. öpmeyi bıraktığında ikimizinde yüzü çikolata içinde kalmıştı zaten. "nasıl temizleyeceğiz şimdi bunu" dedi kızmış gibi yapmaya çalıştı ama gülmekten yapamıyordu. "yalayayım?" dedim. "omzuma vurup abartma be" dedi. çantadan ıslak mendil çıkarıp sildim yüzünü sonra da o benim yüzümü sildi.
-
66.
+2Kutuyu açarken “ melek takımı derken?” dedi. “ela gözler, sarı saçlar, yumuşak ten, ses tonun, dudakların” saymaya devam edecektim ama “tamam anladım âşıksın bana” deyip sözümü kesti. Devam etti “ ve bende sana, hemen de tahmin edemeyeceğin bir şekilde” dedi. Sonra açtı paketi elbiseyi görünce yüzü kızardı “ ya çok pisliksin ya” dedi. “üstünde görebilecek miyim acaba” dedim. “ hay hay gidelim hadi” dedi. El ele çıktık. Nazan’ın evine gittik. Ben dışarıda bekledim o içeri girip elbiseyi giydi. Kapıdan çıktığında kalbim durabilirdi. Şu an bile yazarken aklıma gelince heyecanlanıyorum. Böyle bir güzellik yoktu.
-
-
1.
0Karsim tekrar tekrar atiyorsun arada
-
1.
-
67.
+2O gün gerçekten çok güzeldi. Sevdiğinin gülüşü kadar güzel bir şey olamaz. Saf, samimi bir gülüş. O güldükçe bende mutlu oldum. Biraz daha birbirimizle uğraşıp sandviçlerimizi yedik. Hava iyice karardı. Getirdiğim bütün fenerleri açtım. Küçük bir ışık huzmesinin ortasında kalmış gibiydik. Yan yana uzandık. O gökyüzüne ben ona bakıyordum. O yıldızını arıyordu ben yıldızımdan gözümü alamıyordum. Buraya kadar okuduysanız sürekli dediğim bir şey var; aşk bambaşka bir şey. Elimi tutup bana döndü. “ hep çok güzel şeyler yapıyorsun benim için, ben bir şey yapamıyorum.” Dedi. “ beni seviyor musun?” diye sordum. “ tabi ki seviyorum yoksa işim ne burada.” Dedi. Biliyordum sevdiğini “ beni seviyorsan benim için en özel şeyi yapmış oluyorsun zaten” dedim. “ off yine utandırıyorsun beni” dedi gülerek. “ ne yapayım yanaklarının kızarmasını seviyorum” dedim. iyice yanıma sokuldu. Kokusunu içime çektim bol bol.
-
68.
+2Kahvaltıdan sonra eşyaları toplayıp eve gittim. Muhteşem bir gündü. Hep böyle olmasını diledim. Uzun zamandır bir şey dilemiyordum. insanı gerçekten değiştirebilecek çok az şey vardır. Benim değişmem için yeterliydi bu. Her anlamda değiştim. Hayat o kadar kötü değil, yaşamak güzel diyordum. Ailemle aram pekiyi değildi, hep bozuk olmuştu ve ben düzeltmek için çabalamadım hiç ama artık çabalamaya başlamıştım. Bu bile değişim adına atılmış bir adımdı. Güzel bir birlikteliğim vardı neden başka şeylerde güzel olmasın ki?
-
69.
+2“ ne oldu?” dedim. “hiçç” dedi, oturduk banka. “hayatım?” dedim. “yazdıklarını okudum da meğerse odun olan benmişim.” Dedi. Devam etti sonra “ okudum, hepsini ve çok beğendim. Bilmiyorum çok seviyorum seni. Anneme de okuttum.” Dedi. Asıl olay şimdi başlıyordu işte. “ ne dedi peki?” diye sordum. “ sorun yok o da beğendi, hatta çok beğendi. Annem zaten gençken edebiyata çok meraklıymış her neyse işte bir sorun yok yani.” Dedi. Bir şey diyemedim daha doğrusu diyemedim. Suratına baktım öyle. “o zaman…” diyebildim sadece. O’da “evet o zaman beni öpebilirsin” dedi. Öptüm dudaklarından, aşkı en iyi gözler anlatır belki ama dudakların ayrı bir tarzı vardır.
-
70.
+2Ertesi gün öğlene kadar ses çıkmadı. Günaydın mesajı attım ama cevap yok. Mesaj atıp Selçuk ile beraber döneceğimi söyledim ama yine cevap yok. Biz servise bindik çıktık yola. Birkaç mesaj attım ama yine cevap yok. Arasam mı diye düşündüm ama annesi açar telefonu diye aramadım. Eve gidip duş aldım sonra uzandım yatağıma, oğuz atay okurken mesaj geldi. Annesiyle beraber geliyorlarmış, annesi çarşıya gidecekmiş bizde buluşalım mı diyor. Tamam dedim ama içimde kötü bir his vardı. Nerede buluşacağımızı kararlaştırmaya gerek yoktu. Evden çıkıp her zaman buluştuğumuz parka gittim. Bankımıza oturup bekledim. Ben geldikten yarım saat sonra onu gördüm gelirken. Her zaman ki gibi çok güzeldi. Yanıma geldi. Belinden tutup alnından öptüm. Utandığı zaman başını eğer bakardı gözlerime. Yüzü kızarırdı. Yine öyle baktı.