/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    Selam inci halkı size korkunçlu hikaye anlatıcam. Saçma sapan cin çarpması hikayelerinden farklıdır bu. Farklı olmasını sağlayan da hikayemi gerçek bir olaydan baz alarak yazmış olmamdır ama karakterler kurgudur. Hikayeyi 3-4 partta bitirmeyi düşünüyorum. Partlar elimde hazır arkadaşlar. Iyi okumalar. Rezlerini alın, şukunuzu ekgib etmeyin.

    Önceki hikayelerim:
    - (bkz: rüya mı gerçek yoksa gerçek mi rüya)
    - (bkz: teknoloji harikası)
    - (bkz: hayatımı kökünden değiştiren ölüm)
    - (bkz: bir istanbul şiiri)
    - (bkz: bir ilişkinin başlangıcı yükselişi ve düşüşü)

    1.Bölüm

    Bir cinayet ihbarı geldi. Sabah sabah, bir tane de olaysız sabahım olmaz ki. Ortağım bana dosyayı gösterdi. Yüzü parçalanmış bir kadın cesedi. Bir anda uyku sersemliğim yok oldu. ilginç cinayetleri araştırmayı severim. Hepsi bir bulmacayı çözmek gibi geliyor bana. Apar topar ortağımla arabaya binip olay yerine geldik. Kafası ağaca çivilenmiş ve suratı paramparça idi. 15 yıldır cinayet masasındayım, hayatımda böyle korkunç bir ceset görmemiştim.

    Toplanan kanıtlara baktım. Bir sürü ayak izi vardı. işin ilginç tarafı bu izler bir insana aitti. Sanki Teksas Katliamı ile karşı karşıyaydım. Katilimizin yamyam olduğu kesin. Uzaktan bir çığlık sesi geldi. Ortağımla beraber hemen oraya koştuk. Bir de ne görelim! Üç tane ağaca çivilenmiş ceset daha. Suratları paramparça. ikisi erkek biri kadın. Daha da ilersinde bir çadır kampı vardı. Her korku filmi klişesi gibi. Bir arkadaş grubu ormana kamp yapmaya gider. Gece yarısında hepsi de esrarengiz bir biçimde öldürülür. Katilimiz hiperaktif birine benziyor.

    Adli tıp uzmanları ayak izlerini araştırırken katilin bot giydiğini söylediler. Tahminimce siyah bir maskesi ve elinde de testeresi vardı. Ama işin ilginç tarafı cesetlerde diş izleri vardı. Katilimiz yamyam. iş gittikçe ilginçleşiyor.
    Adli tıp uzmanları cesetleri yerinden söküp morga kaldırdılar. Ben de ortağımla beraber merkeze geçtim.

    Ortağımla beraber amirimin odasına gittik. Aklımda yeni bir plan vardı. Planım ormana gidip o katilin bize gelmesini beklemek olacaktı. Her geçen saniye ormanda yeni ceset bulunuyor. Hatta bazıları yeni öldürülmüş cesetler. ihbarlar yağıyor. Bu planı amirime ve ortağıma anlattım. Benimle hemfikir oldular. Odadan çıkıp karakoldaki herkesi etrafımda topladım ve bu planımı anlattım. Gönüllülere ihtiyacım vardı ve 6 kişi gönüllü oldu. Bunun üzerine gerekli hazırlıklar yapıldı ve evlerimize gidip eşyalarımızı topladık. Otoyolun kenarında buluştuk ve tek arabaya binip ormana doğru yol almaya başladık.

    edit: rez olursa part 2\\\\\\\'yi atıcam
    ···
  1. 2.
    +1
    rezerved
    ···
  2. 3.
    0
    Resimdeki anan mı

    http://c12.incisozluk.com...11506/7/2419257_o82d9.gif
    ···
  3. 4.
    +1
    2. Bölüm

    Ormana vardığımızda çadırları kurduk, yanımızıda odun getirmiştik, onlarıda yerleştirdik. Silahlarımız hazırdı. Kampın etrafında dört tane ağaç vardı. Onları misinayla birbirine bağladık. Misinalara da boş konserve şişeleri bağladık. Artık kampımız hazırdı. Hepimizin cebinde tabanca ve ellerimizde pompalı tüfekler vardı. Kampı hazırlama işlemlerimiz günbatımına kadar sürdü. Akşam yemeğinde konserve fasulyelerimizi yedikten sonra beklemeye başladık. Bir yandan sohbet ediyorduk, bir yandan da katilin gelmesini bekliyorduk.

    ilk gece nöbetini ben ve ortağım almıştık. Ellerimzde tüfekle oturup kahve içiyorduk. Etrafta hiç ses seda yoktu. Tabi sessizlik baya korkutuyordu beni. Bütün geceyi sorunsuz atlatmıştık. Güneş doğunca diğerleri de uyandı ve biz de uyumaya gittik. Biraz uyuduktan sonra kalkıp kahvaltı ettik. Kahvaltı ederken etrafa bakiyim dedim. Etrafta bir ceset gördüm. Ağaca çivilenmişti ve suratı parçalanmıştı. Anlaşılan katil bizi korkutmaya çalışıyordu. Diğer tarafta bir ceset daha çivilenmişti. Aynı şekildeydi.

    Elime tüfeğimi alıp kamp sınırlarından dışarı çıktım. Biraz açıldım. O da ne! Bir insan silüeti gördüm diğerlerine seslendim ve oraya ateş ettim ve koşmaya başladım. Meğerse o da cesetmiş. Arkamda gönüllü polislerden biri duruyordu. Arkamda aniden kocaman bir bağırma sesi duydum ve arkamı döndüğümde katilin o polisi kaçırdığını gördüm. Allah kahretsin kaçııyordu onu! Hemen tüfeğimi alıp telaşla koşmaya başladım. Diğerlerine seslenecek zamanım olmadı. Şerefsiz tazı gibi koşuyordu. En son izini kaybettirdi. Onu kaybettim! Benim yüzümden biri kaçırıldı.

    Kampı bulmam birkaç saatimi aldı. Durumu onlara anlatınca gerilim dolu bir ortam oluştu. Çok kötü bakıyorlardı bana. Benim suçumdu biliyordum. Ama şimdi üzülmenin sırası değildi. O polisi ve katili bulmalıydık. Muhtemelen o polis öldü. Ama en azından aradığımız kişi bir insandı. Ben artık katilin bir insan olduğundan bile şüphelenmeye başlamıştım.

    Hava kapalıydı. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmurluklarımızı giyip ateşin etrafında toplandık. Ateş sönmüştü. Onlara üzülmeyi bırakıp birlikte hareket etmemiz gerektiğini söyledim. Uğraştığımız kişi bir insandı ama çok tehlikeliydi. Belki de şu an bizi izliyor bile olabilirdi. Fedakarlık yapmadan başarıya ulaşamazdık. Bunun bir daha olmamasını sağlayacağız ve katili bulmak için elimizden geleni yapacağız.

    edit: part 3 geliyor beyler rez alın
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    +2
    3. Bölüm

    Tekrar gece oldu. Yağmur durmak bilmiyordu. Dolayısıyla da kimse uyuyamıyordu. Herkese kahve verdim. Gece boyunca dinç kalmaları için. Elimizde tüfeklerle, cebimizde tabancalarla katilin gelmesini bekliyorduk. Arkadaşlardan bir tanesi katilin dikkatini çekmek için havaya fenerle ışık tutuyordu. Pek işe yaradığı söylenemezdi ama en azından biz burdayız mesajını iletiyorduk. ileriden sesler gelmeye başladı. Sanki biri çekiçle duvara çivi çakıyor gibi. Yanıma ortağımı aldım ve o sese doğru gitmeye başladık. Elimizde fenerlerle yavaşça sese doğru gidiyorduk. Feneri ileriye doğru tuttuğumda ağaca çivilenmiş bir ceset gördük. Cesedi görünce ödüm patladı. Ortağım etrafa baktı. Bende cesede doğru yaklaştığımda fark ettim ki bu ceset sabah kaçırılan arkadaşa aitti!

    Pek şaşırdım denemez çünkü öleceğini biliyordum. Aniden silah sesleri duymaya başladık. Bizim kamptan geliyordu! Silah ve çığlık sesleri yükseliyordu. Ortağımla beraber hemen kampa koştuk. Üç kişi aynı anda katile tüfeklerle ateş ediyorlardı. Bir tanesi onun peşinden koşmaya başladı. Ortağımla beraber katili kovalayan arkadaşa katıldık. Dur lan! diye bağırıyordu ve katile ateş ediyordu. Sonra onun yere düştüğünü gördüm. Ayağı bir dal parçasına takıldı herhalde. Ben koşmaya devam ediyordum, ortağım silahını doğrultmuş etrafa bakıyordu. Katilin yere düşen arkadaşa yaklaştığını görünce durdum ve sessizce bir çalılığa saklandım. Onu vuracaktım. Katil eğildi ve bende tam kafasına vuracaktım ki bizim arkadaş ona saldırmaya başladı. Hedefi belirleyemiyordum. Ortağım koşa koşa geldi ve kavgaya karışmak istedi. Tabi onlara yaklaşamadan ben bir el ateş ettim. Ama ıskalamıştım. Bir kere daha ateş ettim ve maalesef yine ıskaladım. Ortağım onlara silahını doğrultmuştu. Bizim arkadaş onu boğuyordu. Tamam bu iş bitti dedim ve çalılardan çıktım. Bir anda bir silah sesi geldi. Arkadaşımızı öldürdü! Cebindeki tabancayı alıp kafasına sıktı.

    O an öyle kala kaldım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ortağım ona silahıyla ateş etmeye başladı ve katil kaçmaya başladı. Ortağımı da onu kovalarken gördüm. Ortağım yanıma geldi ve onu kaybettiğini söyledi. Cesedi yanıma alıp ortağımla beraber kampa gittik. O kadar kötü hissediyordum ki kendimi. Daha buradaki ikinci gecemiz ve şimdiden iki kişiyi kaybettik. Tek kelime etmeden çadırıma kapandım. Buzluktan bir bira çıkardım ve onu içtim. Bütün gece uyanık kalmıştım sabah olduğunda da hala uyanıktım. Zar zor kahvaltı ettim. Onu da ekiptekiler zorladı.

    Kahvemi içtim ve dün gece öldürülen cesede bakmaya devam ettim. Artık bu operasyonu düşündüğümden de pişman olmaya başladım. Katili bulmamız zorlaşırdı ama iki tane gencecik polis hala yaşamaya devam ederlerdi. Ama ekiptekiler bunun milyonları kurtarmak için canlarını feda edenler olduğunu söyleyerek eni teselli etmeye başladılar. Onlar için üzülmeye vakit olmadıını söylediler ki bunlar önceden benim söylediğim şeylerdi. Haklılardı. Toparlanmak zorundaydım. Silahımı cebime koydum ve tüfeğime kurşun yerleştirdim. Bu üzüntüyü de içime attım. Yeni planlar yapmaya başladık.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    0
    Beyler part 4 final olucak şukunuzu ve rezlerinizi ekgib etmeyin
    ···
  6. 7.
    +1
    4. Bölüm

    Ortağımla beraber kamptan dışarı çıktık. Etraftan fazla uzaklaşmadan yakınlarda katilin saklanabileceği noktaları aramaya başladık. Çalılıkların arasına bakarken karşıda bir kulübe gördüm. Hemen bunu ortağıma söyledim. Kulübeye doğru yaklaştık. Kapı kapalıydı. Kapıya tekme attım ve açıldı. içeride duvara çivilenmiş bir ceset bulduk. Çürümüştü. Cam kırıktı ve etrafta kurşun delikleri vardı. Anlaşılan burada bir mücadele yaşanmış. Bizim ormana gelmemizden önce öldürülmüş. Katili yakalayana kadar bu kulübede kalabilirdik aslında. Etrafta ağaçlar da var. Ağaçların arasında arabanın geçebileceği kadar yer var. Kampa geri dönüp bunu ekip arkadaşlarımıza anlattık. Artık 4 kişi kalmıştık. Dolayısıyla daha korunaklı bir yere ihtiyacımız vardı.

    Çadırları kulübenin yanına taşıdık. Arabayı da kulübenin yanına park ettik. Misinayı da tekrar bağladık ve konserve kutularını da misinaya bağladık. Kulübedeki cesedi gömdük ve çürümüş yiyecekleri ve çöpleri temizledik. Yeni kampı kurmak uzun sürdü ve günbatımına doğru anca bitirdik. Akşam yemeğimizi yedik ve gece nöbeti tutmaya başladık. Ekiptekilerden biri bana katıldı ve kahve içip katil gelince ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Katil saldırma tekniği falan bilmediği için bize bodoslama girecekti. Bizde onun kıçına kurşunu sokacaktık.

    Aniden bir hışırtı sesi duyduk. Çok yakınımızdan geliyordu. Tüfeği sesin geldiği yöne doğrulttuk. Çalıların arasından siyah bir şey göründü bende hemen ateş ettim. ikimizde vurduğum şeyin yanına gittik. Sadece kirpiymiş. Allah kahretsin. Aniden yanımdaki ekip arkadaşı yere düştü ve çığlık atmaya başladı. Katil onu kaçırmaya çalışıyordu. Bu sefer olmazdı. Arkadaşın kolunu tuttum ve onu kendime doğru çekmeye başladım. Katil yere düştü. Yerde yuvarlanmaya başladı ve cebimden tabancamı çıkarıp ona ateş ettim. Kamptakiler uyanmış bize doğru geliyordu. Katili koşarak takip ettim ve onu ayağa kalkmaya çalışırken gördüm. Bu sefer işi bitmişti şerefsizin. Silahımı ona doğrultup omzundan vurdum onu. Hemen yanına gittim. Tam suratını yumruklayacakken bir de ne göreyim! Katilin suratı bir milyon parçaya ayrılmış gibi görünüyordu. Ortasında kocaman bir delik vardı. O anda morgda adli tıp uzmanlarının dedikleri aklıma geldi. Katilin ağız yapısı dünya üzerindeki hiçbir canlıyla uyuşmuyordu demişti. Demekki bu yüzdenmiş. Ekip arkadaşlarım yanıma geldi. Silahımı alıp katilin kafasına sıkarak onu öldürdüm. Böyle bir tipi nasıl sorgulayabilirdik ki? Kampa geri döndük ve katilin cesedini arabanın bagajına koyduk ve kampı toparlayıp ormanı terk ettik. Cesedi morga zütürdük ve hepimiz evlerimize gittik.

    Ertesi gün, karakola geldim ve ortağım bana adli tıp raporunu getirdi. Kahvemi aldım ve masama oturup raporu okumaya başladım. Katil, eskiden bir insanmış ve bir taksi şöförüymüş. işin asıl ilginç kısmı katil, 3 yıl önce bir araba kazası geçirmiş. Arabası alev almış. Suratının neden böyle olduğu anlaşıldı. Ama işin asıl ilginç kısmı da araba kazasında arabası yanmaya başlayıp patlamış! Raporda o kazada hayatını kaybettiği yazıyor. Hatta hangi mezarlığa defnedildiği bile yazıyor! Yok artık dedim içimden ve internetten bu kazaya dair haber yapan gazetelere baktım. Cidden de öyle diyor! O zaman ormanda nasıl insanları öldürebiliyordu ki? Ya şimdi de tekrar ölmediyse ne olacak?

    Hikaye bitti arkadaşlar zamanını ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim. Yorumlarınızı ekgib etmeyin.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 8.
    +1
    REZERANDUM
    ···