0
Konuya vakıf insanların konuşmaktan kaçındığı gerçekleri açıklayacağım. RTE'ye çok yakın bir dostumdan aldığım bilgiler. Parçaları yerine oturttuğumda pazıl tamamlanıyor gibi sanki.
1- 2008 yılında, Başkan'ın amcaoğlu Suat Yıldırım, F.Gülen'in hangi mesajını Aziz Yıldırım'a zütürdü,
2- Başkan bu isteği niçin reddetti?
3- Aziz Yıldırım için takip bu yüzden mi 2008 yılında başlatıldı?
4- 2 yıl boyunca Aziz Yıldırım aleyhine herhangi bir suç tesbit edemeyen operasyon mimarları 2010 yılında hangi rota için karar aldılar?
5- Bu yeni rota için Yunus Egemenoğlu'nun görevi neydi?
6- Bakan Suat Kılıç, niçin "fazla vaktimiz yoktu" açıklaması yaptı?
7- Bu operasyonda Faruk Özak'ın rolü neydi?
8- Faruk özak, sadri'ye; "şampiyonluk mücadelesinden kopmayın" talimatını niçin verdi?
9- "Kopmamak" için paraya ihtiyacımız var diyen sadri'ye para nereden geldi?
10- Sadri bu parayı hangi maçlarda teşvik ve şike için harcadı?
11- Sadri'nin tapeleri niçin hasıraltı edildi?
12- 2 Temmuz günü, RTE'ye verilen brifing'te kendisine neler söylendi?
13- Operasyonun kendisine anlatılandan çok farklı olduğunu anlayan RTE'nin tepkisi ne oldu?
14- Kendisi de Fenerbahçeli olan RTE neden Fenerbahçe'ye sahip çık(a)mıyor?
15- AY mahkemesi kararından önce yapılan pazarlıkta Fenerbahçe dosyası da masaya kondu mu?
1- 27 Nisan 2007 tarihli e-muhtıra sonrası bozulan Genel Kurmay ve RTE ilişkilerini Aziz Yıldırım devreye girerek tamir etmeye başladı. 2 taraf arasında buzlar eridi, 1 yıl sonra Başkan'ın amca oğlu Suat Yıldırım (F.Gülen'in çok yakın dostudur) Gülen'den bir mesaj getirdi. içeriği tam olarak bilinemese de, Başkan'ın RTE ve asker arasında kurduğu köprüden vazgeçmesi istendi.
2- BB Başkanlığı'ndan beri RTE ile çok sıkı bir dostluğu olan Başkan, aynı zamanda genel Kurmay ile de yakın ilişkilere sahipti ve bu 2 gücün aralarında husumet olmamasının ülke menfaatlerine olduğu bilinci ile teklifi düşünmeden reddetti.
3- Bu duruma çok sinirlenen cemaat, Başkan'ı pasivize etmek amacıyla takibe başladı, hatta bu tarihlerde gizli tanık "poyraz" vasıtası ile ilk iftira bu takibi başlatmak amacı ile atıldı.
4- 2 yıl boyunca Başkan'ı tutuklamaya yetecek bir suça ulaşamayan operasyon mimarları, 2010 yılında Başkan'ın, başta Rüştü olmak üzere bir kaç futbolcunun rakip lehine yapacakları manipülasyonları önlemek amacıyla yaptığı girişimleri farkedince, 6222 sayılı yasayı çıkarmak ve "teşebbüs"ü bile suç sınıfına sokacak bir plan üzerinde fikir birliğine vardılar.
5- Yunus Egemenoğlu'ndan, TFF talimatnamesi madde 58 kapsamında bir ceza yasası hazırlanması için çalışma yapmasını istediler.
6- 11 Aralık 2010'da Başkan için dinleme kararı çıkarttılar. O tarihte yasa henüz hazır değildi ama bu arada Başkan'ın her hangi bir eylem içine girip girmeyeceğini kontrol etmeye başladılar. GB ve Eskişehir maçlarında TS'nin teşvik primi girişimlerini engellemek adına bu takımların TD ve başkanlarıyla irtibata geçildiği farkedilince buradan bir suça ulaşabiliriz düşüncesiyle alel acele yasanın çıkmasını sağladılar. Yasa için ekgiblikler hatırlatıldığında Suat Kılıç aynen şöyle demişti; "Evet, Avrupa'da ki diğer ülkelerle kıyaslayarak bir yasa hazırlamamız gerekiyordu ancak vaktimiz yoktu"
7- Faruk Özak, muhtemelen operasyondan haberdar edildi, Aziz Yıldırım'ın teşvik suçuna bulaşmasını sağlamak amacıyla, TS'nin mutlaka şampiyonluk potasında olması gerektiği hatırlatıldı ve bu konuda çaba sarf etmesi istendi.
8- Özak, Aziz Yıldırım'a kurulan tuzağa Başkan'ı düşürebilmek amacıyla S.Şener'e "şampiyonluk potasından uzaklaşmamak için ne gerekiyorsa yapın" talimatı verdi, bu arada muhtemelen Şener'i dikkatli konuşması için uyardı.
9- Özak RTE'ye, Trabzonspor'a şampiyonluk yolunda yardım edilmesi gerektiğini zira futbolcularına ödeme yapılamadığını, bu durumda yardım etmedikleri için kaçacak şampiyonluk sonrası Trabzon'da seçimlerin tehlikeye gireceğini ve belki de 2. sıra adayı Bayraktar'ın seçilemeyeceğini söyleyerek RTE'nin örtülü ödenekten Trabzonspor'a para aktarmasını sağladı. (Spor Toto'dan gelen para değil)
10- Sadri Şener, belgesiz gelen bu paraları teşvik ve şike eylemlerinde kullandı. Fenerbahçe'nin rakiplerine gönderilen teşvik primleri, Fenerbahçe maçlarını kazandığı için iade olunması gerekiyordu ama hayır. Paralar 2 hafta sonra oynanacak kendi maçları için bırakıldı. (Devlet parasıyla "şike" yapıldı)
11- Kamuoyunda; "Sadece Aziz Yıldırım değil, herkes yapıyormuş işte, bu düzen böyle kurulmuş" algısının önüne geçmek, en azından bu yüzden Aziz Yıldırım'ın mahkum edilmesini zora sokmamak ve tek başına Aziz Yıldırım antipatisini tesis etmek düşüncesiyle; Trabzonspor yöneticilerine ait tapeler hasır altı edildi, çok daha ciddi olanlar tamamen yok edildi.
12- Başbakan'a verilen brifing de, Aziz Yıldırım'ın şike yaptığı, böyle devam ederse Fenerbahçe'nin rakipleri ile arasında ekonomik yönden büyük uçurumlar olacağı, bu durumun ülke menfaatlerine ters düşeceği tezinden hareketle, Başbakan'ın ikna olacağı argümanlar sunuldu. Başbakan, "Aziz Yıldırım gerçekten suçlu mu?" sorusunu bir kaç defa sormasına rağmen, "kesinlikle suçlu" dediler.
13- Başta Rıdvan olmak üzere, Başbakan'a yakın Fenerbahçeliler ortaya konan delillerin saçmalığı üzerinden Başbakan'ı uyardılar. Başbakan kendisine yalan söylendiği için çok kızdı, operasyonu derinlemesine araştırdığında da yukarıda saydığım bilgilere ulaştı.
14- O tarihten beri de Başbakan, Fenerbahçe'nin zarar görmemesi için uğraşıyor, Aziz Yıldırım için maalesef çok fazla bir şey yapamıyor, burada bütün dengeleri hesap etmek zorunda. MiT davası ile kıyaslamayın, Aziz Yıldırım'a yapılacak çok açık bir yardım diğer takım taraftarları arasında tepkiye yol açar, üstelik; Aziz Yıldırım gerçekten suçlu ki, Başbakan O'nu kurtarıyor algısı oluşur ki bu durum atılan iftiraların boşa çıkarılması açısından da çok tehlikelidir. Yargıya müdahele ediyor dedikodularına muhatap kalır, kendi siyasi geleceğini de tehlikeye atmış olur.
15- Bu konuda kesin bir bilgi yok. Kişisel tahminim konduğu yönünde ama nasıl bir pazarlık yapıldı cuma günü göreceğiz. AY mahkemesi kısmen RTE'nin istediği yönde karar aldı, RTE'de CMUK 250'yi konuşmaktan vazgeçti.
Tümünü Göster