-
1.
+16 -3gidip neyin var dıye sordum. Tabiki tanımıyorum kızı. Seni ilgilendirmez diye bağırıp suratıma baktı kaşlarını çatarak. 1-2 sn göz göze geldikten sonra kafasını tekrar aşağıya indirdi,biraz önceki sessiz gözyaşlarına hıçkırıklar eşlik etmeye başladı. Bense durdum,ona bakmaya devam ettim. Dağılmış kahverengi saçlarını inceledim. Biraz kafamı ileri çıkarttığımda şampuan kokusunu alabiliyordum.
ben de oturdum yanına. Hiç birşey söylemeden öylece duruyorduk.
terlemişti. Çok terlemişti. Parfüm kokusu daha fazla geliyordu bu narin,küçük bedenli kızdan.
Kaç yaşındasın diyerek 2.hamleyi yaptım,terslemesini mazur görerek.
18 cevabını verdi.
Neoldu demem gerekiyordu. Söyledim. Neden ağlıyorsun dedim.
Babam evi terketmiş cevabını verdi,sevgilimden ayrıldım cevabını bekleyen bana.
Neden dedim.
Sustu. Konuşmadı.
Tekrar ağlamaya başladı gözyaşları kurumadan.
Ağlama dedim.
Çirkin suratıma anlamlı anlamlı bakmaya başladı.
ilk defa bir kızla bu kadar yakındım. Ama çekinmiyordum,sebebi yok çekinmiyordum işte. Asosyaldim ben.
suratı,1 saniye sonra ağlayacağını bilmeden ekşidi. Dudakları büzùldü. Ağlayacağını tahmin etmiştim. Ağlama demedim. Diyemedim. Ağla da diyemedim. Hıçkırıklara boğulur boğulmaz,sarıldı bana.
Kafasını göğsüme koydu,ellerini sırtımda birleştirdi.
Tepkisiz kaldım önce. Hayallerim dışında hiç kimse sarılmamıştı ki bana.
Ne yapacağımı bilmeden,kollarımın arasına aldım onu. Kapattım iyice,sımsıkı sarıldım.
Saçlarının kokusunu 2 derin solukla ciğerlerime doldurup gözlerimi kapattım.
Düşündüm.
Hayallerim kokuyordu.
Hayallerimin ne denli güçlü olduğunu farkettim, kokusunun gerçeğe karıştığını düşünerek.
Her şey gerçekti. O da.
Ve samimiydi.
Bana yapmacık davranacak kadar gücü yoktu ki.
Uzun süre oturduk.
Göz yaşlarını içime içime akıttı.
Sıcaklık hissediyordum göğsümden usulca aşağı inen.
Edit:
http://ccc.incisozluk.cc/...anına/@diyip-bitiriyorum -
2.
+18tam o anda ani bir hareketle,
yerden aldığım orta büyüklükteki bir taşı aldığım gibi,
kızın tam elmacık kemiğine geçirdim,
o narin yüzünden kanlar akıyodu,
bayılmıştı
bende fırsat bu fırsat dedim kızı eve çıkardım
gibtim -
3.
+4hiç bir iletişim bilgisini almadan kapıya doğru yöneldiğimi fark ettim. geri dönmem, ve o bilgileri istemem lazımdı. ancak, bunu ailesi arkadaşları duymadan yapmam imkansızdı. ve bu da çok kötü bir durum olabilirdi.
bahçede biraz beklemenin en iyisi olacağını düşünüp bir banka oturdum. içerisini çaktırmadan seyrediyordum.
herşey normal giderken, babasının bir şeyler söylemesi üzerine, kız tekrar ayağa kalktı, babasının üzerine yürüdü ve haykırmaya başladı. hemen içeriye daldım. koşa koşa üzerlerine doğru gidip kızla babasının arasına girdim. olayı yatıştırmak için babasını kenara çekelemeye başladım. kargaşadan ötürü görevliler geldi, adamı ayırdılar, bahçeye çıkardılar. muhtemelen karakola zütürdüler. kendisi de gitmiş olabilir ama yarım saat sonra bahçeye çıktığımızda hiç kimseyi göremeyecektik. -
4.
+4ilk kez gülümsedi o gamzeleri, ağlayan gözyaşlarına inat.
Çok'tu. Çok. Çok masumdu çok güzeldi çok çocuksuydu çok'tu herşeyiyle çoktu.
Gözyaşları arındırmıştı içindeki tüm kötü duygulardan onu.
Temizdi. Tertemiz. Sabun kokan yüzüne birazdan konduracağım öpücükle anlayacak, yaşayacaktım bu temizliği.
Gülümseyen gözlerine karşılık veremedim. Her şey tamdı, olmuştu, bozmak istemedim ki ben o atmosferi? -
5.
+3 -1sabah olmuş, yeni bir güne başlamıştım. heyecanla kalktım yatağımdan, kahvaltı edecek bir kaç şey aradım buzdolabında, öyle ne var ne yok atıştırdım bir şeyler. artık tanrıça beni çağırıyordu. nedense onu hemen görecekmişim gibi hissediyordum. sanki evine gidicem, beni görecek, aşağı inecek ve bütün günü beraber geçirecektik. tüm hislerim bu yöndeydi.
hemen motogibleti hazırladım ve çıktım yollara.
evinin olduğu yere geldim. -
6.
+3 -1insanlar normal, günlük işlerine yetişme telaşı içindeydi. sanki hepsinden farklı olan tek kişi, işine gücüne koşturmuyordu. sanki evinde oturuyordu. ancak bunlar, sadece birer inançtı. en tehlikelisinden.
evlerinin olduğu mahalledeydim. etrafımda evler, yollar, büfeler, kafa karıştıracak her türden şey vardı. herkes birşeyler peşindeydi. ancak o, nerdeydi?
oldukça uzun bir süre o civarda bekledim. insanlara dikkatli dikkatli baktım. o geçse kesinlikle görürdüm.
göz ucuyla, sağdaki evin penceresinde, benim yaşlarımda bir adam gördüm. sanki çevreyi inceliyormuşum gibi, hep onu kontrol etmeye başladığımda anladım ki, o aslında beni inceliyordu. -
7.
+4Uyan bilal geldik
-
8.
+2 -1aklımda, korkunç şeyler canlanmıştı. o adamın, kızın sevgilisi olduğu gibi. ama bunları düşünerek vakit kaybetmem çok saçmaydı. teorilerle kafamı bulandıracağıma, mantık yürüterek belirli bir noktaya ulaşabilirdim.
mesela dün.
dünü düşünebilirdim. dün, bundan yarım saat sonra, kafenin 50 m karşısındaki betonda oturuyorduk. eğer ki, bu durumdan o da etkilenmişse, o saatlerde, oralarda olması gerekmez miydi? hem gelmemiş olsa bile, işi çıkmıştır veya annesiyle ilgileniyor diye düşünüp kendime bahaneler yaratabilirdim. böylece hiç de üzülmemiş olurdum.
saati beklemeye başladım o mekana gidip, saat geldi çattı, ortalarda kimse yoktu.
bahanelerimi düşünüp, oradan ayrılmaya karar verdim. tabiki üzülmüştüm, ama yapacak bir şey yoktu.
ya da vardı.
mesela, kafenin içinden dışarı çıktıktan sonra, bana doğru bakan kişinin, o olabileceğini düşünmekten kaçınmamak gibi?
ve o muhteşem burdayım sesinin, ona ait olabileceğini düşünmek?
evet. o'ydu. müthiş bir mutlulukla yanına doğru, hızlı hızlı yürümeye başladım. -
9.
+2 -1"tabiki"den sonrasını okumadım.
senin imlânı gibeyim huur çocuğu. -
10.
+3kızı gibemedim dersen giberim seni
-
11.
+2 -1-biraz önce gerçekten çok kötüydün, sebebini anlatacak mısın?
+tabi, anlatırım daha iyi olur açılırım hem.
hemen ona 50 m ilerideki, ağaçtan yapılma havası verilmiş cafeye gitmeyi teklif ettim.
kabul etti.
ayağa kalktık. biribirimize çok yakın bir şekilde kafeye doğru yürümeye başladık.
o, çok mutluydu. birden bütün sıkıntısı hafiflemişti. kendini iyi hissediyordu gerçekten de.
yürüdük yavaş adımlarla.
cafeye geldik.
önce o, montunu çıkartıp sandalyesinin arkasına sarkıcak şekilde astı. ardından sandalyesini çekip oturdu.
ben de oturdum.
garson yanımıza geldi, ne alıcağımızı konuştuk. o, bir bardak nescafe istedi.
ben de nescafe istedim, çünkü aklımda hiç birşey yoktu. ben halen, hayal kokan gerçeklerin arasında kendimi bulmaya çalışıyordum.
hani olur ya, uzun süre, hızlı hızlı nefes aldığınızda, olayların, mekanların gerçekliğinden şüphe edersiniz, algınız zayıflar.
benim için de aynı şey geçerliydi işte. -
12.
+3köşede duran adam da, babasıydı. biraz sonra ona doğru atacağı nefret dolu bakışlardan anlayacaktım. şimdilik annesiyle sarılmaya devam ediyordu. ardından annesinin arkadaşları yanlarına geldi, sarıldılar, konuştular, klagib iyim birşeyim yok muhabbeteri yapıldı. değişik olan tek bir şey vardı, annesinin beni çok derin bir şekilde süzmesiydi. garip olansa, benim de bu kadını bir yerden hatırladığımdı.
-
13.
+3yine buraya gittim kendimle dertleşmek için. hafif soğuktu tabi. ama bu sefer esen rüzgar bana saç kokusu getirmiyordu. buna darılmıştım. hayallerimle örtüşen kokuyu, yine hayallerimde aradım. bir yandan, batan güneşi seyrettim, diğer yandan o'nu. saçlarını, dudaklarını, gözlerini.. yanımda olsaydı her şey mükemmel olacaktı. hayallerim git gide derinleşti. buraya geldiğimde her zaman kafamın bir köşesinde sessizce patlamayı bekleyen kaç kurtul buralardan, git sebepsizce dünyanın taa öbür ucundaki, buraya benzer bir yere. yıldızları seyret, farklı insanlar gör, farklı gözyaşları tat, farklı olsun herşey. farklı. telkininin gerçekliğini sorgular, acabalarımla savaşırım. genelde ben kazanırım. hep ben kazandım. ama beni mağlup etmesini de istiyordum o telkinin. evet, şimdi daha da çok istiyordum. onunla ya da onsuz... her türlü güzel olacaktı çünkü..Tümünü Göster
onsuz gidersem buralardan, onu düşünecektim. yine hayallerimde mutlu olacaktım.. özlemi tadacaktım.
onunla gidersem buralardan... işte o zaman her şey mükemmel olacak ve kaybetme korkusuyla yaşayacaktım.
kaybetme korkusunu, onsuz kurulan hayallere yeğlerdim tabi ki..
güneş çoktan batmış, çevredeki hayvanların sesleri azalmış, kuş cıvıltıları bitmiş, herşey yerini hüzne, kasvete, can sıkıntısına bırakmıştı..
ben de içeri girip, şömine-soba karışımı olan o ısıtma mekanizmasını ateşleyip, yatağıma uzandım. pencerenin hemen yanında, abartısız, sade bir yataktı. eskiydi. eski hatıralar vardı üzerinde.
arkamdaki yastığı, pencereyi görebilecek şekilde düzelttim. eski, sarı ışık veren ampülü, yanımdaki anahtardan kapattım.
artık herşey benimdi.
tüm bu manzara, hayallerimdi. benimdi.
hayallerime çarpıyordu gölün uçsuz bucaksızmış gibi görünen silueti. hayallerime uğrarken, hemen yukarıdaki 4-5 tane yıldızla benim dedikodumu yapmaktan da geri durmuyordu. hayallerimi tanıyan göl, anlattıkça anlatıyordu yıldızlara.
yıldızlar da söz veriyordu; o diyorlardı, o hayallerini gerçekleştirirken asla yanından ayrılmayacağım.
hep izleyeceğim onu.
burdan kilometrelerce uzakta, motogibletiyle hayallerini gerçekleştirirken de.
derin uykuma dalacaktım az sonra. önce, duvardan bana bakan amcama teşekkürlerimi sundum, ardından yanımdaki eski masada duran 120 yıllık saatine baktım. yeniydi bu eski. tıkırtıları mesela, yeniydi. hep yeniydi. yeniliyordu, kendi hariç herkesin zihnini.
ardından, her zamanki gibi soluk alışverişim yavaşladı, ve derin uykuma, narince dalmaya başladım... -
14.
+3ilk o başladı söze, içinden gelen mutluluğun yansıdığı ses tonuyla.
- naber ya
+ iyiyim nolsun sen nabıyorsun
- iyiyim ben de. dün adını bile bilmediğim için sana nasıl ulaşacağımı bilemedim buraya geldim bende
+ bu kadar mı olur ya aynen bende öyle hatta şurdaki betona oturup bekledim 10-15 dk gelen giden olmayınca unutulduk zannettim
- ya ne unutulması olur mu öyle şey
+ ama insan bi an düşünüyor tabi. napalım, içeri geçelim ve o kalan nescafeni bitirelim mi?
- * olur bitirelim -
15.
+2Günahkar olmalıydım ona karşı. Çok günah işlemeliydim. O saf tanrıçarının beni yargılamasına izin vermeliydim. Bena, ateşine atarken nasıl kıyamadığını seyrederek cennetinin bahçesinde bir gül haline getirişini seyretmek istiyordum. Ve o seyir keyfini, sesiyle beraber yaşattı bana ;
‘’ Biraz daha açıldım senin sayende çok iyi geldin bana ’’ . -
16.
+2sesini duymayı bekliyordum içten içe. Hayır, biraz önceki sesler ona ait değildi. O, daha fazlasıydı kesinlikle. Tanrıça, gözyaşlarını akıtırken asla kendisi olamaz.
Değişir.
Başkası olur.
Belki de sıkılmıştır tek başına bizleri seyretmekten, he?
artık zamanı gelmişti sesini duymanın. Tanrıçalar zamana karşı gelebilselerdi, şarap şişesinin içindekiyle yerlerini degiştirirlerdi. -
17.
+2küçük bir sessizliğinin ardından çalan telefonu bir anda onu paniğe sürükledi. acı acı çalan telefonu büyük bir hızla, zaman kaybetmeden çıkarmak için çabalıyordu. çantasını karıştırıp telefonunu buldu. eline aldı, ekrana baktı, suratında, az önce ağlamadan önceki tedirginliği yaşatıyrodu. korktum. evet, korktum. yine onun üzülmesinden korktum. o tedirginliğin sebebinin ne olduğunu düşünmekten, korktum.
telefonunu açıp ayağa kalktı. kapıya doğru yürüdü.
birden çığlıklar içerisinde nerdesiniz ne oldu gibi kelimeleri ağzından dökmeye başladı.
hemen kalkıp yanına gittim. beni hiç umursamadan, montunu dahi almadan dışarı çıktı. -
18.
+2ben de onun hızına yetişip ne olduğunu sordum.
yine o tedirgin, yine o karamsar havanın kasveti yüzünde belirmişti işte.
cehennemden sorumlu tanrıça, tedirgindi.
o merhamet sahibiydi çünkü.
cehenneme gidecek herkes için ayrı ayrı matem tutan kalbi, sürekli olarak kırgındı.
bu kez cehenneme giren çok yakınıydı.
annesiydi.
babasının evi terketmesinin ardından annesi, 1-2 arkadaşıyla beraber evde oturuyormuş. sonradan, detaylı detaylı anlattığı sırada öğreneceğim bilgilere göre, annesi bu durumdan pek memnunmuş.
ardından evi terk eden babası eve gelmiş, kavga çıkmış, annesinin üzerine, hemen yanlarında bulunan çaydanlık dökülüvermiş. -
19.
+2büyük bir telaşla nereye, nasıl gideceğini soruyordu. bize yakındık. eve gidip onu motorumla zütürebileceğimi söyledim. daha hızlı olacağını düşündüğünden taksi veya otobüste diretiyordu. ama ben, onun şu anda düşünemediğinin farkındaydım. kolundan tuttum soğukkanlılıkla, eve doğru zütürmeye başladım. düşünemediğini, panik içinde olduğunu söyledim. o, halen çırpınıyordu. kaçmak için değil, bir an önce oraya gitmek için.
eve geldik, motogibletimi çıkardım, 3-4 denemede bindirdikten sonrra, hastaneye doğru gitmeye başladık.
o, sarılıyordu bana.
sıkı sıkı.
kendimden nefret ediyordum tabi ki, kendimi fırsatçı gibi hissediyordum.
belki de sevgilisi vardı?
neden ben hemen umutlandım ki?
ama sevgilisi olsa onu aramaz mıydı?
aramazdı, çünkü panik halindeydi?
ama ağlarken panik içinde değildi?
çelişkilerin kafamı kurcalamasına izin verirsem, kaza yapacağımın farkındaydım.
hızlıca gittik hastaneye. görevliden annesinin nerde olduğunu öğrendik.
yoğun bakımda falan değildi. sadece çay dökülmüş ayağına pansuman yapıyorlardı.
hemen sarıldı annesine. -
20.
+2tam bu sırada, cep telefonu numarasını almam çok saçma olurdu. niyetimi yanlış anlama ihtimali de oldukça yüksekti. eğer bahçede beklemeye başlarsa mda işler çok kötü bir yere gidebilirdi. sonuçta, az önceki hareketimin ne olduğunu da kimse anlamamıştı. herkes ben gittim sanarken çıkıp geldim, kavgayı ayırdım. şimdi de bahçede tekrar beklemem çok mantıksız olurdu. bu yüzden kendimi gizleyerek bahçede durmanın en mantıklısı olacağını düşündüm. hakkında en az bir bilgi almak zorundaydım.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 22 11 2024
-
2020 de dogan cocuk 4 yasinda
-
sınıfı kuzuya çeviren öğretmen
-
pehh yine akşamı ettik pehh 21 11 2024 19 11
-
donanimhaber forumda bir kisi vardi
-
dünyanın en iyi askeri amerikan askeridir
-
bıktım bunaldım çatışma
-
affedersiniz siz max payne misiniz
-
aylık 45 bin tl maaşım var ama
-
childer of man filmi gelecegi tahmin eti
-
feybuk iti ringe gel
-
kirk aylik ne yatirim yapiyon
-
olum çok utanç verici lan
-
orta afrika cumhuriyetine mensup bir kızı
-
35 online ama herkes eski entrlyerde kayboluyor
-
ınci ahalasi sizi sevmesemde son uyarim
-
karım bana zütünü sildiriyor
- / 1