1. 26.
    +4
    ilk kez gülümsedi o gamzeleri, ağlayan gözyaşlarına inat.
    Çok'tu. Çok. Çok masumdu çok güzeldi çok çocuksuydu çok'tu herşeyiyle çoktu.
    Gözyaşları arındırmıştı içindeki tüm kötü duygulardan onu.
    Temizdi. Tertemiz. Sabun kokan yüzüne birazdan konduracağım öpücükle anlayacak, yaşayacaktım bu temizliği.
    Gülümseyen gözlerine karşılık veremedim. Her şey tamdı, olmuştu, bozmak istemedim ki ben o atmosferi?
    ···
  2. 27.
    0
    okuyanı gibeyim
    ···
  3. 28.
    0
    bu asosyalin pipisi bile kalkmıyodur amk
    ···
  4. 29.
    0
    hızlı yaz bin
    ···
  5. 30.
    0
    tutar bu reserved
    ···
  6. 31.
    +1
    tuttum seni yavşak. güzel yazıyorsun. tabi seninse. cümlelerin güzel, ifadelerin keskin, duyguları okura hissettirebiliyorsun
    ···
  7. 32.
    0
    yüzüme baktı ve sen o kadar tipsizsinki erkeksi sesin bile kurtarmaz bu tipi.. ben gidip karşıdaki yakışıklı oğlana vericem dedi.
    ···
  8. 33.
    0
    rezerved
    ···
  9. 34.
    -1
    sonunda gibmeyeceksen seri eksilerim haberin olsun
    ···
  10. 35.
    +2
    esen rüzgarla beraber burnuma doğru gelen saçlarından içime sızan kokusu, onundu. O'ydu o koku. Onun gibi bebek, onun gibi küçük, onun gibi anlamlı...
    O'ydu sayfalarca yazılabilecek şiirlerin kafiyesi de geceyi aydınlatan yıldızları da çocukluk hayalleri de dünyayı savaşlardan temizleyecek dış güç de..
    Ne yapabilirdim ki tanrıçanın karşısında köle olmaktan başka?
    Sadece uzaktan seyredebilirdim onu.
    Hayallerimin baş köşesine koyabilirdim mesela.
    Rüyadayken rüyada olduğumu anladığımda cinsel ihtiyaçlarımı karşılamak yerine, ulaşılmazlığını koklayabilirdim.
    Ama o karşımdaydı benim.
    Tam karşımda.
    ···
  11. 36.
    0
    reserved güzel yazıyosun
    ···
  12. 37.
    0
    duygulandırdın bin devam et
    ···
  13. 38.
    +2
    sesini duymayı bekliyordum içten içe. Hayır, biraz önceki sesler ona ait değildi. O, daha fazlasıydı kesinlikle. Tanrıça, gözyaşlarını akıtırken asla kendisi olamaz.
    Değişir.
    Başkası olur.
    Belki de sıkılmıştır tek başına bizleri seyretmekten, he?

    artık zamanı gelmişti sesini duymanın. Tanrıçalar zamana karşı gelebilselerdi, şarap şişesinin içindekiyle yerlerini degiştirirlerdi.
    ···
  14. 39.
    0
    Sonra birden bagirma sesi duyudm " kalksana huur cocugu kahvalti hazir" iste o an ruyamdan uyandim
    ···
  15. 40.
    +2
    Günahkar olmalıydım ona karşı. Çok günah işlemeliydim. O saf tanrıçarının beni yargılamasına izin vermeliydim. Bena, ateşine atarken nasıl kıyamadığını seyrederek cennetinin bahçesinde bir gül haline getirişini seyretmek istiyordum. Ve o seyir keyfini, sesiyle beraber yaşattı bana ;
    ‘’ Biraz daha açıldım senin sayende çok iyi geldin bana ’’ .
    ···
  16. 41.
    +2 -1
    -biraz önce gerçekten çok kötüydün, sebebini anlatacak mısın?
    +tabi, anlatırım daha iyi olur açılırım hem.
    hemen ona 50 m ilerideki, ağaçtan yapılma havası verilmiş cafeye gitmeyi teklif ettim.
    kabul etti.
    ayağa kalktık. biribirimize çok yakın bir şekilde kafeye doğru yürümeye başladık.
    o, çok mutluydu. birden bütün sıkıntısı hafiflemişti. kendini iyi hissediyordu gerçekten de.
    yürüdük yavaş adımlarla.
    cafeye geldik.
    önce o, montunu çıkartıp sandalyesinin arkasına sarkıcak şekilde astı. ardından sandalyesini çekip oturdu.
    ben de oturdum.
    garson yanımıza geldi, ne alıcağımızı konuştuk. o, bir bardak nescafe istedi.
    ben de nescafe istedim, çünkü aklımda hiç birşey yoktu. ben halen, hayal kokan gerçeklerin arasında kendimi bulmaya çalışıyordum.
    hani olur ya, uzun süre, hızlı hızlı nefes aldığınızda, olayların, mekanların gerçekliğinden şüphe edersiniz, algınız zayıflar.
    benim için de aynı şey geçerliydi işte.
    ···
  17. 42.
    +2
    küçük bir sessizliğinin ardından çalan telefonu bir anda onu paniğe sürükledi. acı acı çalan telefonu büyük bir hızla, zaman kaybetmeden çıkarmak için çabalıyordu. çantasını karıştırıp telefonunu buldu. eline aldı, ekrana baktı, suratında, az önce ağlamadan önceki tedirginliği yaşatıyrodu. korktum. evet, korktum. yine onun üzülmesinden korktum. o tedirginliğin sebebinin ne olduğunu düşünmekten, korktum.
    telefonunu açıp ayağa kalktı. kapıya doğru yürüdü.
    birden çığlıklar içerisinde nerdesiniz ne oldu gibi kelimeleri ağzından dökmeye başladı.
    hemen kalkıp yanına gittim. beni hiç umursamadan, montunu dahi almadan dışarı çıktı.
    ···
  18. 43.
    +2
    ben de onun hızına yetişip ne olduğunu sordum.
    yine o tedirgin, yine o karamsar havanın kasveti yüzünde belirmişti işte.
    cehennemden sorumlu tanrıça, tedirgindi.
    o merhamet sahibiydi çünkü.
    cehenneme gidecek herkes için ayrı ayrı matem tutan kalbi, sürekli olarak kırgındı.
    bu kez cehenneme giren çok yakınıydı.
    annesiydi.
    babasının evi terketmesinin ardından annesi, 1-2 arkadaşıyla beraber evde oturuyormuş. sonradan, detaylı detaylı anlattığı sırada öğreneceğim bilgilere göre, annesi bu durumdan pek memnunmuş.
    ardından evi terk eden babası eve gelmiş, kavga çıkmış, annesinin üzerine, hemen yanlarında bulunan çaydanlık dökülüvermiş.
    ···
  19. 44.
    0
    reserved
    ···
  20. 45.
    +2
    büyük bir telaşla nereye, nasıl gideceğini soruyordu. bize yakındık. eve gidip onu motorumla zütürebileceğimi söyledim. daha hızlı olacağını düşündüğünden taksi veya otobüste diretiyordu. ama ben, onun şu anda düşünemediğinin farkındaydım. kolundan tuttum soğukkanlılıkla, eve doğru zütürmeye başladım. düşünemediğini, panik içinde olduğunu söyledim. o, halen çırpınıyordu. kaçmak için değil, bir an önce oraya gitmek için.
    eve geldik, motogibletimi çıkardım, 3-4 denemede bindirdikten sonrra, hastaneye doğru gitmeye başladık.
    o, sarılıyordu bana.
    sıkı sıkı.
    kendimden nefret ediyordum tabi ki, kendimi fırsatçı gibi hissediyordum.
    belki de sevgilisi vardı?
    neden ben hemen umutlandım ki?
    ama sevgilisi olsa onu aramaz mıydı?
    aramazdı, çünkü panik halindeydi?
    ama ağlarken panik içinde değildi?
    çelişkilerin kafamı kurcalamasına izin verirsem, kaza yapacağımın farkındaydım.
    hızlıca gittik hastaneye. görevliden annesinin nerde olduğunu öğrendik.
    yoğun bakımda falan değildi. sadece çay dökülmüş ayağına pansuman yapıyorlardı.
    hemen sarıldı annesine.
    ···