-
1.
+212 -21Türkiye’de hepimiz bir siyasi görüşe sahibizdir. Daha doğrusu olduğumuzu zannederiz. Oysa ne olduğunu dahi bilmediğimiz kavramların peşinden sürüklenmenin ülkemize ve bize neler kaybettirdiğinin farkında değilizdir. Sizlere sorulduğunda hepiniz sağ veya sol görüşlüyüm dersiniz. Peki soruyorum. Sağ veya sol görüş nedir?
Geçenlerde akademik ve tarih boyutta bir tartışma içerisine girdiğim bir dostumla konuşurken yanımıza “Ben de sizin sohbetinizden faydalanmak istiyorum” diyen alt sınıflardan iki genç oturdu. Tam biz sağ ve solu değerlendirecekken bu gençlerden siyasete ilgi duyduğu anlaşılan arkadaşımız konuya çok saçma sapan bir yerden girince ona şu soruyu sordum. Sağ nedir, sol nedir? Ancak bu soruya ek olarak sadece bizim ülkemize has bir soru daha eklemek gerekiyor. Türkiye’de sağ deyince ne anlaşılıyor, Türkiye’de sol deyince ne anlaşılıyor?
Kafa karıştırıcı ve ülkemiz şartlarında sağ ve sol incelenmesi gereken bir dipsiz bir kuyu olmaya doğru ilerliyor. Şimdi isterseniz konuya çok kısaca tarihsel boyuttan başlayalım.
NEDEN SAĞ VE SOL DENiLiYOR?
Bunu kısaca açıklayalım. Fransız devrimi yaşandıktan sonra artık halk zenginlerin daha zengin olmasından sıkılmıştı. Köylüler en son kazma kürek emeklerinin karşılığını alabilmek için patronlara baskınlar düzenlemişlerdi. Ekmek bulamıyor, haliyle pasta da yiyemiyorlardı. 1791 yılında ulusal mecliste kralı destekleyenler meclis başkanına göre meclisin sağına, yenileşmeyi ve halkın haklarının artırılmasını savunanlar da soluna oturmuşlardı.
Zamanla dünyada sol görüş şu manaya gelmeye başladı. Sürekli yeniliklerin yapılmasını savunanlar, halkın yaşam standartlarının iyileştirilmesi gerektiğini savunanlar ve işlemeyen sistemin daha iyisiyle değiştirilmesini savunanlar sol görüşe mensup oldu. Sağ görüş ise mevcut düzenden memnun olanlar, sistemlerin değiştirilmesine karşı olanlar ve sermaye sahiplerinin haklarını çalışanların haklarından önce korumak gerektiğine inananları kapsadı.
GÜNÜMÜZDE SAĞ VE SOL NE DEMEKTiR?
Sağ ve sol görüldüğü üzere kralın düzen anlayışından doğmuştur. O günden beri dünyanın her yerinde sağ ve sol ekonomi anlayışını ifade eder. Yani eğer bir parti sağcı ise sermaye sahiplerinin istekleri doğrultusunda gelişim kararı alır. Buna kapitalizm diyorlar. Sermaye sahibi dev şirketler bu şekilde oluşuyorlar. Eğer bir parti solcu ise halkın gelir seviyesi ekonomi politikasının asıl amacıdır. Bu modelde sermaye sahiplerinin istekleri yine dikkate alınabilir ama bütün ekonomi buna göre şekillendirilmez. Yani eğer halkın yaşam standardı yükselmeyecekse sermaye patronuna “güle güle” denilebilir.
Görüldüğü gibi dünyada sağ ve sol bu manaya gelmektedir. Türkiye’deki vahim duruma gelmeden önce biraz da sağ ve solun aşırısı, ılımlısı, lightı nasıl oluyor bir de ona bakalım.
SAĞ VE SOLUN DERECELERi
Şimdi de çok duyup hiçbir şey anlamadığımız kavramların ne olduklarına ve nasıl yanlış kullanıldıklarına şahit olalım.
Neyin peşinden gidiyorsunuz bir görelim.
ANARŞi: Sol dediğimizde öncelikle halkın özgürlüklerinin artırılması kavrdıbının akla gelmesi gerektiğini hatırlayalım. Halkın özgürlüklerinin sınırsız hale gelmesine anarşi diyoruz. Yani hiçbir kuralın varlığı kabul edilmez. Birisinin sizi öldürme özgürlüğü de özgürlükten sayılabilir. Buna aşırı sol denilmektedir.
KOMÜNiZM: Komünizm halkın arasında zengin fakir ayrımının kaldırılmasını esas alması yönüyle iyi gibi görünse de fark ettiyseniz uçlarda yer alan bir düşüncedir. Sebebi de sosyal sınıflar kadar vatan ve sınırların da ortadan kalkması gerektiğini savunmasıdır. Yani ülke kavramıyla da kavgalı bir yaklaşımı vardır ve bu da dünyada önemli sorunlara neden olmuş ve kendi yok oluşunun temelini atmıştır.
SOSYAL DEMOKRASi: Sosyal demokrasi fakir zengin eşitsizliğini ortadan kaldıran, sosyal sınıfların olmadığı eşitlikçi bir toplum fikrini önerir. Çalışanların emeklerinin tam karşılığını almaları bu sistemde esastır. Kapitalizmdeki gibi çok çalışıp az para kazanma olgusuna karşı çıkar. Ancak günümüzde uygulanamamıştır.
MERKEZ SOL: Sağın veya solun merkez olarak adlandırılması şu sebeptendir. Birbirlerinden bir sonraki aşamada hangisine yatkınlık gösterecekleri fikriyle ayrılırlar diyebiliriz. Ayrıca birbirlerinin değerlerinin işlerine yarayan kısımlarını kullanırlar. Merkez sol demek sermaye sınıfının ekonomik gücünü destekleyerek halkın ekonomik gelir seviyesini yükseltmeyi amaçlayan siyasi görüş diyebiliriz.
MERKEZ SAĞ: Aynı şekilde merkez sağ deyince sermaye sahiplerinin hak ve taleplerini yerine getirirken halkın ekonomik çıkarlarını da gözetmek anlaşılmalıdır. Merkez sağ ile merkez sol arasında pamuk ipliği kadar fark vardır desek yeridir. Aşağı yukarı ikisi de aynı işi yapar.
LiBERALiZM: Liberalizm dediğimiz sistem ekonomik olarak mülk edinme özgürlüğünü savunur. Tüm özgürlükleri savunur. Uygulama safhasında mülk edinme özgürlüğünün savunulması süper zengin sınıflarının doğmasına da yol açar. Sosyalizmle uzlaşılamayan nokta budur. Fakirin bir şekilde zengin olmasına yasal engel yoktur ama zengin olmasının bir yolu da yoktur çünkü sermaye sahipleri mülk edinme özgürlüklerini az parayla çok iş yaptırmak suretiyle gerçekleştirebilirler ve bunun önünde de bir engel bulunmamaktadır. Çünkü her şey aşırı da olsa ekonomik özgürlüğe dayanır.
MUHAFAZAKÂRLIK: Bu sistem artık liberalizmin gelişmiş bir safhasıdır. Sermaye sahiplerinin toplumda önemli bir yeri vardır ve bu sistemi yürütenler çoğunlukla bu kişilerdir. Bu durum kabul edilir ve sert bir şekilde savunulur. Bu değerlere bağlılık gösterilir. Zenginin daha zengin olabilmesi esastır. Fakirinin daha fakir olması istenmez ama bunun önünde engelleyici bir mekanizma da yoktur. Felsefi boyutta yaşanılan toplumda var olan kalıplaşmış değerler ne ise onların yenilenmeksizin devamı istenir. Buna din de katabilirsiniz, siyasal yapı da, yemek yeme alışkanlığı da… Savunulan değer özellikle tabulardan seçilir ve kitle böyle toplanır.
FAŞiZM: Artık en uç noktaya varılmıştır. Muhafazakârlık sorgulamadan savunulan değerin peşinden gitmek noktasına varmıştır. Lider ne derse topluluk onu sorgulamadan izler. Her türlü değer katıksız şekilde savunulur. Topluluk, değerlere haddinden fazla bağlanınca kendisini üstün de görmeye başlar. Irkını da çoğu kez üstün ırk ilan eder. Lider istediği amaç doğrultusunda her şeyi her yolla gerçekleştirir. Din, ırk, dil, yaşayış ve aklınıza gelecek her türlü kavrama aşırı derecede bağlılık vardır ve hiçbir eleştiri olmaksızın bu bağlılık amaç doğrultusunda yoldaş edilir. Buna da aşırı sağ denilmektedir. Bunun bilinen en bariz örneği tarihte Hitler\'dir.
Dünyada sağ ve sol denilince bu kavramlar anlaşılıyor peki bizde ne anlaşılıyor diye baktığımızda ortalık çok karışıyor. Çünkü bizde neyin ne olduğunu anlamak için siyasal bilimler okumaktan çok dünya tarihi okumak ve bunu Osmanlı Tarihiyle sentezlemek gerekiyor.
Sığmadı beyler ikinci part geliyor.
ŞOK edit:oha trende girmiş beyler sayfa 9 da devam var koşun işim vardı zor yetiştim
-
2.
+22 -1gözlerin ikiside pert
-
-
1.
+4 -1çalıntı yazı. ayrıca tamamen taraflı yazılmış. sağcılar huur gibi gösterilirken solcular quantum fizikçisi he amk he.
http://blog.milliyet.com....0150313465400270_29223696 -
-
1.
+3Bunu okuyacağıma sağ-sol olayları başlatıp ülkeyi kaosa sürüklerim daha iyi dıbınakoyim
-
1.
-
1.
-
3.
+15 -5Karalama politikası cugu
-
-
1.
+2Aynen milliyetten kopyala yapıştır yapmış amın oğlu sadece karalama
-
2.
+1
-
-
1.
0Aynen bende okudum
-
1.
-
1.
-
4.
+8Uzun yazı + siyaset = trend
- 5.
-
6.
+2Banko trend amk
-
7.
+3 -13iyide bunun akp dönemiyle ne alâkası var ?
-
8.
+44 -5TÜRKiYE’DE SAĞ SOL DENiLiNCE NE ANLAŞILIYOR?Tümünü Göster
(Ya da bir şey anlaşılıyor mu?)
Evet, şimdi Türkiye’de siyasetin başladıktan kısa süre sonra bittiği gerçeğini inceleyeceğiz. Türkiye’de sağ ve sol deyince dünyada anlaşıldığı şekliyle ekonomik bir bakış açısı geliştirilmesi sadece Atatürk döneminde karşımıza çıkıyor. işte ispatı!
Atatürk fakir bir devlet olan savaştan çıkmış Türkiye’nin mecburen sol bir ekonomik modelle yönetilmesi gerektiğini bildiğinden gelişimini böyle sağladı ve 1933 yılına geldiğinde yeterli kalkınma seviyesine ulaşıldığını düşünerek sağ ekonomiye geçiş yapabilmek için Türkiye’nin ilk sağ partisini kurdu. Ancak Türkiye’de sermaye birikimi sağlayacak bir kesim oluşmadığı için sağ ekonomiye geçiş sağlanamadı. Sağ partinin içerisine de liberaller (ekonomik özgürlükçüler) değil ingiliz ajanları ve onların örgütlediği toplumun üyeleri girdiler. Sonuç olarak parti, ülkede bölücülük faaliyetlerine girdiği için bizzat başkanı tarafından kapatıldı. Kurucusu Fethi Bey, parti Serbest Cumhuriyet Fırkası idi…
Çok partili hayata geçişten günümüze dünyada anlaşıldığının tam tersine ve mantık dışı gelişen siyasi söylemleri bir inceleyelim:
Halk gözünde sağ partiler Müslümanlardan oluşur. Dini korur. Sağ partilerin kullandığı değerlere bir bakalım ve siyasetle ne kadar alakalı olduklarını görelim.
Biz dindarız: islam’ın veya herhangi bir dinin siyasetle doğrudan hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen bu söylem oy kazanmak için kullanılır. Sağ ve sol sadece bir ekonomik kavramken dini bir kavram haline getirilmektedir.
Fakirlere para ve mal yardımı yapacağız: Bu söylem sağ bir söylem değildir. Sağın halkı zenginleştirme planında doğrudan yardım değil sermaye sahiplerini güçlendirip istihdam yaratmak vardır. Sağ ile solun birbirine girmesiyle ilgili ilginç bir kavramdır.
Özelleştirmeler ekonomik kalkınmayı sağlar: Bunun da ne sağcılıkla ne de solculukla hiçbir ilişkisi yoktur. Dünyada sağ ve sol siyasi anlayışın hiçbir yerinde özelleştirme kavrdıbına yer verilmez. Özelleştirmelerle kalkınmayı başaran bir ülke de bulunmamaktadır. Bu ilginç ve incelemeye değer bir ayrıntıdır.
Biz milliyetçiyiz: Bu söylem de biz dindarız demekle aynı etkiye sahiptir. Milliyetçi olmak için sağcı veya solcu olmaya gerek yoktur. Vatanını seven herkes milliyetçi olabilecekken bu kavram sağ ile ilişkilendirilmiştir. Bu da bizim ülkemizin ne hale geldiğini anlamamıza yeterlidir.
ilginç olan şudur ki tüm dünyada sağ partileri savunan ve sağ partilere oy veren kesim ekonomik olarak iyi seviyede bulunan ticaret ve sanayi ile ilgilenen kesimdir. Ancak bizim ülkemizde sağ partilere oy veren kesim çoğunlukla fakir ve eğitimsiz olan toplumun geniş alt tabakasıdır. Bu konuda da dünyanın tam tersine gitmekteyiz.
Şimdi de Türkiye’de sol denilince ne anlaşılmaktadır. Biraz da buna bakıp öğrenelim. Türkiye’de sol denilince dinsizlik, din düşmanlığı gibi kavramlar akla gelmektedir. Oysa başta da dediğimiz gibi siyasette sağın ve solun dinle bir alakası yoktur. Lakin halktaki algılama bu yöndedir.
Şimdi de sol ile ilişkilendirilen kavramların ülkemizde nasıl anlaşıldığına bir bakalım.
Laiklik: Laiklik başından beri anlattığımız kavramların tek sözcükle ifade edilmesidir. Yani siyaset ekonomiyle ve cebimize giren parayla ilişkilidir. Dinin siyasetle bir alakası yoktur gerçeği ifade edilir. Oysa bu söylenince laiklik dinsizlik denilir. Bazı siyasiler de oy kazanmak için “laiklik dini, laiklik dinsizliktir” gibi söylemler kullanarak halkın zaten anlamadığı bu kavramı iyice halktan uzaklaştırmak için özel bir çaba gösterirler ve halk cebine giren parayı unutur, bunun yerine dininin tehlike altında olduğuna inanıp zaten tam oalrak anlamadığı bu kavramdan uzaklaşır.
Aşırı Sol: Dünyada aşırı sol denilince anarşi anlaşılmaktadır. Anarşi dediğimiz kavram kural tanımamazlık demektir. Belirli bir lideri falan yoktur çünkü anarşide her birey özgürdür, kendi kendini yönetir. Bizde aşırı sol denilince terör anlaşılmaktadır. Türkiye’de sadece bir dönem anarşizme benzer olaylar yaşanmış ancak darbeyle yok edilmiştir. Anarşizmde de terörde de şiddet vardır ve fark neredeyse sadece amaçtadır.
Terör organize bir harekettir ve belirli bir yönetimi vardır. Özgürlükleri savunmaz ve kendi amacı dışındaki tüm özgürlüklerin tam karşısındadır. Terörün amacı kan dökmek ve korku yaratmaktır. Yani özgürlük kavramıyla uzaktan yakından alakası yoktur. Terör kendi amacına karşı çıkan sağcıyı da solcuyu da öldürürken düşünmez. Halkımızda bu detay anlaşılamadığı için sol denilince dinsizlik ve terör gibi tamamen alakasız kavramlar akla gelmektedir.
Şimdi ilginç olan sol partilerin oy aldığı kesimleri inceleyelim. Dünyada sol partilere fakir ve işsiz kesim oy verir. Çünkü sol partilerin amacı halkın gelir seviyesini üst noktaya taşımaktır. Tarım ve hayvancılığı destekler, bu yüzden alt tabaka sola oy verir.
Oysa ülkemizde okumuş, iş ve sermaye sahipleri sol partilere oy vermektedirler. Yani dünyanın tam tersine işler burada da karşımıza çıkar. Toplumda akademisyen, araştırmacı, üst gelir seviyesine sahip ve toplum aydınları sol kesime oy vermektedir. Oysa dünyaya bakılınca bu kesim sağ partilere oy vermektedir.
Ülkemizde sağın sağ, solun da sol olmadığını açıkça incelemiş olduk. Bu saçmalık ortamı içerisinde kırk katır mı kırk satır mı diyebilirsiniz; ki derseniz siyasetin ne olduğunu anlamaya başlamışsınız demektir.
Son olarak bir de Atatürk’ün siyaset anlayışı nasıl bir şeydir ona bir bakalım. -
-
1.
0Pampa Serbest Cumhuriyet Fırkası 1930'da kurulmuştur 1933'te değil
- 2.
-
3.
0Çok beğendim amk adam yazmaya üşendiğim şeyleri toparlamış devam
-
4.
+1Bak bak sol görüşlü ve atatürkçü olduğunu hemen nasıl belli ediyon ;)
diğerleri 2 -
1.
-
9.
+2Yararlı rez
-
10.
+2Beğendim yazmaya devam et
-
11.
+5helal olsun bilgiler harika kalem de bi o kadar güzel olunca şuku vermeden geçemedim nice yazılara...
-
12.
+2 -2Rezimi alayım Sol 《3
-
13.
0RezzzZZzzzaq
-
14.
+21 -1Türkiyede anlaşılan sağcılık ve solculuk dünyadakinden çok farklı. Sağcılık Atatürkün milliyetçiliği, solculukta Atatürkün halkçılığı. Aslında ikiside aynı yolun yolun yoldaşları, aynı ordunun askerleri. 6 okun 2si. Ama ne yazikki amerika destekli bu oyun 50 yıldır bunu unutturuyor.
Solculuk amerika emperyalizmi destekli kürd terörizmi,
sağcılık da amerika emperyalizmi destekli faşizanlık olarak empoze edildi.
Yıllardır birbirine kırdırıyorlar kardeşleri. Kardeşler ölürken teröristbaşı amerikadan emir alıp terör illetini yavaş yavaş kuruyordu ülkemize.
Bugün de birşey değişmiş değil.
-Kılıçdaroğlu desen Atatürkün CHPsinde 6 okun altında tüm Türkiyeyi kucaklayacağı yerde teröristleri destekliyor.
-Bahçelinin koltuk biyerine yapışmış üstünde ölecek.
-huur çocuğu amerikan seloyu yazmaya gerek yok.
-Tayyip amerigaya garşı lo dersen zaten yanlış gelmişsin. Amerikanın karşısında duran saddama, kaddafiye ve esada karşı duran kurtarıcı gördünmü? Şehide kelle diyen? Teröristbaşına sayın diyen? Halk açlıktan ağzı kokarken saray yaptıran? Yolsuzluk davasının üstünü örten? şivanla iboyla Kürdistanın temelini atan? Rusyaya artislik yapıp sonra özür diliyerek ülkeyi rezil eden? YPGyle sahte çatışma yaşayan? Bop eşbaşkanı olan bir kurtarıcı gördünmü?
Ben görmedim. -
-
1.
+1Demek esadı destekliyorsun, senide yazdım karalisteye.
-
2.
0Esad ne kadar kötü görünsede Esadsız Suriye halkının geleceği çok daha kötü olacak. Saddama da kötü dediniz kaddafiye de ama şuan Libya da Irak da içleracısı haldeler başdestekçi de kasımpaşalı.
Eğer esad düşerse BOP son aşamaya geçecek kürdistan ve büyük israil kurulacak gerisi Allah kerim.
bunu da yaz biyere -
-
1.
0Kardeşim Esad olcak o düzenle saddam demişsin
-
2.
0Düzelttim kardeşim
-
1.
-
1.
-
15.
+1Rez okurum sonra
-
16.
-1Gujvdthh
-
17.
0Ayrıntılı bilgilendirici yazi suku
-
18.
+20 -5senin bilgine sokayım. liberalizmin bir sonraki safhası olarak muhafazakarlığı bir sonraki safha olarak da faşizmi vermişsin. faşizm devletçidir ve kapitalizmin dolaylı yoldan liberalizmin de düşmanıdır. bunu faşizmin kurucusu Mussolini kendi söyler. zaten Hitlerde liberal değildir. Hitlerin Nazi Partisi, Nasyonal SOSYALiST Alman işçi Partisidir. bu ibişin anlattığına inanmayın panpalar. kara cahil yarım aklıyla bilgi vermeye çalışıyo. gidin vikipediden araştırın kat kat daha iyi.
-
-
1.
+2 -1Hele şükür amk biri bunları yazmış
-
2.
+1 -1Lan mal bu tablo zaten vikipedide her yerde olan bir şey ve doğru. Sen şimdiye kadar bunu görmediysen ilk kez bu başlıkta gördüysen senin aq
-
1.
-
19.
0...
-
20.
0Kardeş sen nediyon